-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads
» » » » » » Mezheplerin Doğuşu ve Fıkıh

ads
ads
Mezhep imamları olarak tanıdığımız İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafii, İmam Ahmed b. Hanbel ve mezhebi günümüze ulaşmış diğer tüm imamlar, hayatlarını ilme adamış, bu uğurda pek çok meşakkate katlanmış, diyar diyar dolaşarak binlerce alimden, hadis ravisinden ve fakihlerden dersler almış mümtaz kimselerdir.

Dünya üzerinde hiçbir tarihi bilginin İslami ilimler kadar korunup muhafaza edilmemiş olması ve bu sebeple Peygamber Efendimiz'den günümüze dek ulaşan mirasın bu kadar engin olmasının temelinde, büyüklerin bu ilmi elde etmedeki gayret ve samimiyetleri bulunmaktadır.
Mezheplerin Doğuşu ve Fıkıh



Örnek verecek olursak Cabir b. Abdullah, Abdullah b. Üneys'ten (r.a.) tek bir hadis almak için bir aylık mesafeyi katetmiştir. Hz. Cabir bu durumla ilgili şöyle demektedir. "Allah Resulünün ashabından birinin, bir hadisi bildiği haberi bana ulaşınca hemen deve satın alıp yol hazırlığına koyuldum. Bir aylık seyahatten sonra Şam'a vardım. O sahabinin Abdullah b. Üneys olduğunu öğrenince (evine gidip) kapıcısına kapıda olduğumu iletmesini söyledim.  O, Abdullah'ın oğlu Cabir mi diye sordurunca, 'Evet' dedim. Bunun üzerine kapıya gelip boynuma sarıldı. Kendisine, 'Bir hadis var ki onu senin Allah Resulü'nden işittiğin haberi bana geldi. Onu dinlemeden ikimizden birinin öleceğinden korktum, bu yüzden geldim' dedim."

Ebu Eyyub (r.a.) Mısır'da ikamet eden Ukbe b. Amir'e (r.a.) Allah Resulü'nden duyduğu bir hadisi sormak için gittiğinde ilk olarak Mısır emiri Mesleme b. Muhalled'in evine uğrar, Ukbe'ye Ebu Eyyub'un geldiği haber verilince aceleyle çıkıp eve varır. Onunla kucaklaşır. Daha sonra, "Seni buraya getiren sebep nedir?" diye sorar. Ebu Eyyub, "Allah Resulü'nden dinlediğim, yeryüzünde ikimizden başka işiten kimsenin kalmadığı 'müminin kusurunu örtmeyle' alakalı hadisi senden dinlemek için geldim" der. Ukbe, "Evet Allah Resulü'nü şöyle derken işittim" deyip hadisi rivayet eder: "Kim dünyada bir müminin günahını örterse Allah da ahirette onun ayıbını örter."

Ebu Eyyub, "Doğru söyledin" deyip hiç vakit kaybetmeden bineğine yönelir ve Medine'ye hareket eder.

Fetihlerle birlikte sahabenin farklı ülkelere, beldelere hicret edip beraberlerinde hıfzettikleri hadisleri de götürmeleri, tabiin devrinin hadis taliplerinin bir beldeden diğerine seyahat etmelerini zorunlu hale getirmişti. Tebeu't-tabiin dönemi alimleri de tabiine ulaşıp onlardan hadis alabilmek için aynı şekilde seyahatler düzenledi. Tabiin devrinde sayıları yüzlerle ifade edilen ulema, şehir şehir dolaşıp hadis topladı. Gittikleri beldeden azami derecede istifade ettikten sonra başka şehirlere intikal ettiler.


Sahabe-i kiram efendilerimiz fetihlerle birlikte İslam dünyasının farklı şehirlerine dağılınca gittikleri şehirlerde yöneticilik gibi görevler üstlenmelerinin yanı sıra en önemli faaliyet sahası olarak ilim meclisleri kurdular. Bu meclislerde binlerce kişiye hadis-i şerifleri ve Resulullah Efendimiz (s.a.v.)'in hayatın aktardılar. Kimileri bu meclislere ara sıra katılırken kimileri de bu ilim meclislerinin müdavimleri yani sahabe-i kiramın öğrencileri oldu. Sahabe-i kiram kendilerinden ders alan bu kişilere sadece hadis nakletmekle kalmıyor, ayrıca hadislerin nasıl anlaşılması gerektiğini, hadislerin vürud sebeplerini, nasih ve mensuhu, müşkil, mücmel, mübeyyen, sarih kinaye gibi Arap dilinin inceliklerini, usul ilminin ince noktalarını, lafızların anlaşılmasındaki metotları, fakih sahabilerin yeni karşılaştıkları meseleler hakkında şahit oldukları ve uygulamaya geçirdikleri vakıaları ve bunların dayanak noktalarını öğretiyorlardı. Çünkü onlar gerek Resul-i Ekrem (s.a.v.) ile grekse onun en yakın sahabileriyle dirsek teması kurup şari'in maksadını anlama noktasında en liyakatli olan fakih sahabilerdi.

Hz. Peygamber ashabının dinde anlayış sahibi olmalarını istemiş, onlardan kavrayış ehli olanları övmüştü. Sahabe-i kiramdan bazıları Peygamberimizin bahsettiği bu özellikleriyle temayüz etmiş durumdaydı. 

Hz. Peygamber ashabını dinde fıkıh sahibi yapmaya ve onları istinbat usulleri konusunda yetiştirmeye özen gösterirdi. Bu sayede sahabeden yedi kişi Resulullah (s.a.v.) zamanında fetva verecek seviyeye gelmişti. Bunlara fukaha-i seb'a denir ki bu yedi şunlardır: Ömer b. Hattab, Ali b. Ebu Talib, Hz. Aişe, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer. Hz Peygamberin refik-i a'laya intikal etmesinden sonra sahabe bu yedi kişiden fıkıh öğrenmeye devam etti. Onların da sahabe ve tabiin arasında fetva verecek yetişmiş öğrencileri oluştu.

Arapça'yı iyi bilmeleri, Hz. Peygamber'le beraberlikleri ve Allah Resulü'nün maksadını çok iyi anlamaları sebebiyle sahabe neslinden müctehid fakihlerin sayısı bir hayli çoktu.

Resul-i Ekrem'in ahirete irtihalinden sonra durum değişti. Meydana gelen yeni olayların hükmünü artık Resulullah Efendimiz'e arzetmek mümkün değildi. Diğer taraftan devlet işleri çeşitlenmeye, fetihler ve  ticaret gibi sebeplerle İslam daha geniş alanlara yayılmaya başlamıştı. Daha önce tecrübe edilmemiş yeni durumlar ortaya çıkmıştı. Sahabenin fıkıhta ileri gelenleri bu yeni durumlar için İslam adına hükümler vermekle karşı karşıya kalmışlardı. 

Buna göre, önlerine gelen meselenin hükmü Kur'an'da veya Sünnet'te açıkça bulunuyorsa o cevabı veriyorlardı. Eğer bu iki kaynakta bulunmuyorsa veya farklı yorumlara imkan verecek bir tarzda bulunuyorsa ictihad yapıyorlardı. Çünkü böyle ictihad etmeyi onlara Peygamber Efendimiz (s.a.v.) öğretmişti.



Yazar: Hüseyin Okur

Yolumuz Dört Hak Mezhep [ Semerkand ]

ads

FacebookTwitterPinterestTumblrYazdır
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

5 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Çok doğru ve faydalı bilgiler. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. araştırmam için güzel bi yazı oldu

    YanıtlaSil
  4. Faydali bir yazi cok sey ogrendim tesekkurler

    YanıtlaSil
  5. Çok ilginçmiş gerçekten yeni şeyler öğrendim.

    YanıtlaSil

Lütfen konuyla alakasız yorumlardan kaçının. Sadece link almak amaçlı ( spam ) yorumlar yazmayınız. ( anında silinir ). Argo, küfür, siyasi vb. içerik barındıran yorumlar yazmayınız.

Not: Yorum yapabilmek için (yorumlama biçiminden) Anonim ( isimsiz olarak ) veya Adı/URL'yi ( Adı ( gerekli ) / URL ( kısmını boş bırakınız ), fonksiyonlarından seçim yaparak yorumlarınızı yazabilirsiniz.

Ancak Google + profili ile yapılan yorumları onaylamıyorum bilginize. Yorum yaparken Adı/URL kısmından yaparsanız sadece isim yazmanız yeterli. Site adresi, URL eklerseniz yorumunuz onaylanmaz.