-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads
» » Cenneti istemek ve Allah rızası

ads
ads

Sual: Okuduğum muteber eserlerde, (Cenneti istemem; Allah’ı görmek isterim) demenin caiz olmadığı bildiriliyor. Yunus Emre ve daha başka evliyanın böyle sözler söylediği görülüyor. Bunların izahı nasıldır?

CEVAP

Allahü teâlâ, Cenneti beğenmekte ve onu övmektedir. Bir kimsenin, övülen, beğenilen Cenneti, beğenmemesi, istememesi, Allahü teâlânın beğendiğini beğenmemek, Onun isteyin dediği şeyi istememek olur. Bu bakımdan Cenneti istememek caiz değildir.


Yunus Emre gibi Hak âşıklarının, vahdet-i vücuda mensup evliyanın sözleri ancak teville anlaşılır. Yunus Emre hazretleri diyor ki:
Cennet Cennet dedikleri,
Birkaç köşkle, birkaç huri
İsteyene ver sen anı.
Bana seni gerek seni.

Böyle sözleri bir veli söylerse, o zaman tevil edilir. Yunus Emre bu sözleriyle, (Ben yalnız Cennete gitmek niyetiyle değil, sırf senin rızan için ibadet ediyorum) demek istiyor. Zaten her müminin de, Allah rızası için ibadet etmesi gerekir. Sadık kul, Cenab-ı Hakka hep (Senin rızan, senin rızan) der. Bunun için aşık Yunus da (Bana seni gerek seni) diyor. Hallac-ı Mansurun (Enel Hak) demesi de böyle tevil edilir. Bu sözüyle (Ben yokum, Allah vardır) demek istiyor.

Tasavvuf sarhoşluğu
Vecd ve hal sahipleri, tasavvuf sarhoşluğu ile şuurlarını kaybettikleri zaman, sözlerinde ve işlerinde mazur olurlar. Tasavvuf sarhoşlarının dine uymayan sözlerine ve işlerine, başkalarının uymaları caiz değildir. Kendileri günaha girmezlerse de, bunlara uyanlar günaha girer. (Merec-ül-bahreyn)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâyı istemek ve sevmek, ahireti istemek ve sevmektir. Çünkü Allahü teâlâya kavuşmak, ahirette vâd edilmiştir ve Allahü teâlânın kulundan rızası, ahirette belli olacaktır. Hak teâlâ, ahireti sever. Beğenilenden yüz çevirmek, sekrdir. Allahü teâlânın davet etmesine ve beğenmesine karşı gelmektir. Yunus suresinin 25. âyetinde (Allahü teâlâ, Dar-üs-selama [Cennete] çağırıyor) buyurmaktadır. Allahü teâlâ, ahirete çağırmaktadır. Ahiretten yüz çevirmek, Hak teâlâya karşı gelmek olur. Onun beğendiği şeyi ortadan kaldırmaya uğraşmak olur. (1/302)

Büyükler, Cenneti, Allahü teâlânın razı olduğu yer olduğundan ve Cenneti isteyenleri sevdiği için, isterler. Cehennemden sakınmaları da, Allahü teâlânın gazap ettiği yer olduğu içindir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefislerine tatlı geldiği için değildir. Cehennemden kaçınmaları, orada azap ve sıkıntı olduğu için değildir. Çünkü bu büyükler, sevgilinin yaptığı her şeyi güzel görür. Bunları kendilerinin, matlubu, maksadı bilirler.

Yunus Emre aynı şiirinde diyor ki:
Aşkın ile yanıyorum, bana seni gerek seni
Adını hep anıyorum, bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni.

Aşkın aşığı öldürür, aşk denizine daldırır
Arananı buldurur, bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem
Sensin benim hep endişem, bana seni gerek seni.

Âşıklara Mevla gerek, Mecnunlara Leyla gerek
Sofulara Cennet gerek, bana seni gerek seni

Eğer beni öldürseler, külüm göğe savursalar
Toprağım yine çağıra bana seni gerek seni.

Yunus Emre benim adım, gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum bana seni gerek seni.

Cenneti istemek
Sual: Herkes gibi Cennet sevdası, Cehennem korkusu yüzünden ibadet ediyor ve haramdan sakınıyoruz. Sanki burada Allah’ın rızası ikinci planda kalıyor gibi görünüyor. Allah kullarım size Cennet Cehennem yok, sadece benim rızam için ibadet edin dese, bana öyle geliyor ki, kimse ibadet etmez. Şu halde, Cennet sevdası ve Cehennem korkusundan dolayı yapılan ibadet kabul olur mu?
CEVAP
Bu fikir yanlıştır. Hiçbir Müslüman Cennet Cehennem için ibadet etmez. Allah için eder, O emrettiği için eder. Onun rızasına kavuşmak için eder. Onun sevdiklerini sever, Onun sevmediklerini sevmez. Mesela Müslümanları sever, kâfirleri sevmez.

Cenneti istemek Allah rızasına aykırı değildir. Allah’ı seven, Onunla buluşmayı ister. Buluşma yeri Cennettir. Cenneti isteyen, aslında Allahü teâlâ ile buluşmayı, Ona kavuşmayı istemektedir.

Bizde gazete dağıtıcısı olarak çalışan bir gençle konuşuyorduk. Genç dedi ki:
- Eskiden Allah rızası için hizmet ediyordum, şimdi ise ne kadar çok gazete satarsam o kadar para alırım diyorum ve ihlâsım kalmadı, Allah rızası ikinci plana düştü, hatta hiç Allah rızası kalmadı, sadece parayı düşünüyorum.
- O zaman sana bol paralı bir iş var. Falanca gazeteden bize telefon ettiler, eleman arıyorlarmış. Şu kadar para veririz dediler. Ne dersin?
- Açlıktan ölsem manevi değerlerime saldıran o gazeteye gitmem.
- Hani sende ihlâs yoktu? Gördün mü sen para için değil Allah rızası için çalışıyorsun.

Cennet istenmez mi?
Sual: Ben yalnız Allah rızası için ibadet ederim. Cenneti istemek ve Cehennemden korkmak hatırıma gelmez. Yani (Yâ Rabbî, Cennetini ver, Cehenneminden koru) demem. Bu uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir, çünkü İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâya, korkuyla ve nimetlerine kavuşmak için ibadet eden evliya zatların korkuları ve arzuları, kendi nefsleri için değildir. Bunlar, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için ve Onun gazabından, gücenmesinden korktukları için ibadet ederler. Bunlar Cenneti de isterler, çünkü Cennet, Allahü teâlânın rızasının, sevgisinin bulunduğu yerdir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefslerinin zevkleri için değildir. Bunlar Cehennemden de korkarlar. Cehennemden korunmak için dua ederler, çünkü Cehennem, Allahü teâlânın gazabının bulunduğu yerdir. Yoksa Cehennemden korkmaları, nefslerini azaptan kurtarmak için değildir, çünkü bu büyükler, nefslerine köle olmaktan kurtulmuşlardır. Allahü teâlâ için halis kul olmuşlardır. Evliya zatlar Cenneti isteyip, Cehennemden korkunca, bizim de elbette Cenneti isteyip, Cehennemden korkmamız gerekir. Birkaç hadis-i şerif şöyledir:
(Namazı bitiren kimse, dua ederken “Allahümme ecirnî min-en-nâr ve edhılnil Cennete” demezse melekler, “Yazık şuna, Cehennemden korunmasını istemekten âciz kaldı,” Cennet de, “Yazık şuna Cenneti istemekten âciz oldu” der.) [Taberanî]

(Allah’tan üç kere Cenneti isteyen kimseye, Cennet, “Yâ Rabbî bunu Cennete sok” diye dua eder. Kim de Cehennemden üç defa azatlık isterse, Cehennem de, “Allah’ım onu ateşten uzaklaştır” der.) [Nesaî]

(Allah’ım, senden Cenneti ve ona yaklaştıracak her türlü söz ve işi diliyor, Cehennemden ve ona yaklaştıracak her türlü söz ve davranıştan sana sığınıyorum.) [İbni Mace]

(Allah’ım, mağfiretini, her günahtan korunmuş olmayı, her iyiliği kazanmayı, Cenneti elde edip Cehennemden kurtulmayı bize nasip et!) [Hâkim]

(Allah’ım, her günahtan selâmeti, her iyiliği kazanmayı, Cennete girmeyi ve Cehennemden kurtulmayı nasip et!) [Hâkim]

Demek ki, Cenneti istemek ve Cehennemden korunmak için dua etmek dinimizin emridir.

Cehenneme girmeye razı olmak
Sual: Sapık hocalardan biri, (Millet perişanken, Cennet bana zindan olur. Ben bu hâlde Cenneti istemem, Cehennemde yanmaya razıyım. Yansam da gönlüm neşe saçar) diyor. Bu söz uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir, dine aykırı ve cahilce bir sözdür. Hem de yalandır. Kibrit alevinde yansa, feryadı milleti ayağa kaldırır. Nerde kaldı ki gönlü neşe saçacak! (Cenneti istemem, Cehennem bana neşe verir) demek, Müslüman ve akıllı bir kimsenin söyleyeceği söz değildir. İkinci bir husus da, sanki hâşâ Allah’tan merhametliymiş gibi, bir durum içine giriyor. İnsanları kurtarmak için de olsa, günah işleyerek Allah’ın rızasına kavuşulmaz.

Allahü teâlâ, Cenneti beğenmekte ve onu övmektedir. Bir kimsenin, övülen Cenneti beğenmemesi, istememesi; Allahü teâlânın beğendiğini beğenmemek, Onun (İsteyin!) dediği kıymetli şeyi istememek olur. Bu bakımdan Cenneti istememek, Cehennemi tercih etmek, Allah’ın rızasını değil, gazabını istemek olur. Bu ise, aklı başında olan bir Müslümanın söyleyeceği söz değildir. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâya, korkuyla ve nimetlerine kavuşmak için ibadet eden evliya zatların korkuları ve arzuları, kendi nefisleri için değildir. Bunlar, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için ve Onun gazabından, gücenmesinden korktukları için ibadet ederler. Bunlar Cenneti isterler, çünkü Cennet, Allahü teâlânın rızasının, sevgisinin bulunduğu yerdir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefislerinin zevkleri için değildir. Bunlar Cehennemden de korkar. Cehennemden korunmak için dua ederler, bilirler ki, Cehennem, Allahü teâlânın gazabının bulunduğu yerdir. Yoksa Cehennemden korkmaları, nefislerini azaptan kurtarmak için değildir, çünkü bu büyükler, nefislerine köle olmaktan kurtulmuşlar, Allahü teâlâ için hâlis kul olmuşlardır. (1/24)

Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için, evliya zatlar, Cenneti isteyip, Cehennemden korkunca, zamane hocalarının aksini söylemesi nasıl uygun olur?

Cennet nimetleri hayal edilemez

Sual: Bal yiyen baldan bıkar, Cennet ne kadar güzel olsa da, insan bu nimetlerden bıkmaz mı? Monoton hayat insanı sıkmaz mı?
CEVAP
Bu çok yanlış bir düşüncedir. Bu, Allahü teâlânın sonsuz kudretinden şüphe etmek olur. Hâşâ Onu âciz sanmak olur.

Cennette monoton hayat yoktur. Dinimiz, iki günü aynı olanın ziyanda olduğunu bildirir. Ahirette de her gün nimetler artacak, iki gün eşit olmayacaktır. Her gün aynı şeylerden farklı ve daha fazla zevkler alınacaktır. Yine her gün, farklı şeylerle, farklı nimetlerle karşılaşılacaktır. Allahü teâlânın kudretinden şüphe edilmez. İnsan, bilmediği şeyleri, bildiği şeylerle mukayese eder. Hâlbuki bilinmeyen şey, bilinen şeye kıyas edilmez. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Dünya, mümine zindan gibidir.) [Müslim]

(Dünya, ana rahmine göre Cennet, Cennete göre ise çöplük gibidir.) [M. Name]

Çöplükle Cennet mukayese edilir mi? Ana rahmindeki bir çocuğun, nasıl ki, dünyaya gelip, çeşitli olaylarla karşılaşacağını bilmesi mümkün değilse, Cennete gidecek müminin de, orada kavuşacağı nimetleri bilmesi mümkün değildir.

Allahü teâlâ, Cennette, cemal sıfatıyla görünecektir. Mümin, Allahü teâlâyı görünce, cennetteki bütün nimetlerden aldığı zevklerden daha fazla zevke kavuşacaktır. Bir âyet meali:
(Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler, Rablerine bakacaklardır.) [Kıyamet 22, 23]

Yunus suresinin, (Güzel amel edenlere, hüsna [Cennet] ve ziyadesi de vardır) mealindeki 26. âyet-i kerimesindeki ziyade kelimesini Resulullah efendimiz rüyet [Allahü teâlâyı görmek] olarak açıklayıp, (Dolunayı gördüğünüz gibi kıyamette Rabbinizi açıkça görürsünüz) buyurdu. (Buhari)

Bir insanın Rabbimizin kudretiyle yaratılacak nimetleri hayal etmesi asla mümkün değildir. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Cennette hiç kimsenin görmediği, işitmediği ve hayal bile edemediği nimetler vardır.) [Müslim]

(Cennet nimetleriyle, dünyadakiler arasında yalnız isim benzerliği vardır.) [Beyheki]

Rüya ile dünya hayatı bile mukayese edilmez. Rüyada gözlerimiz kapalı olduğu halde çok yerleri görürüz. Dilimiz oynamadığı halde konuşuruz. Yani görmemiz gözle, konuşmamız dille değildir. İşitmemiz kulakla, yürümemiz ayakla değildir. Rüyada hükümdar olsak ne çıkar. Az sonra uyanınca, hayal olduğu görülür. İşte dünya hayatı da, rüya gibidir. Asıl hayat olan ahirette hükümdar olmak gerekir. Hadis-i şerifte (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruldu. Nasıl ki, rüyadaki şeyleri bile dünyadaki nimetlerle mukayese etmek uygun değilse, dünyadaki şeyler de, Cennetteki nimetlerle mukayese edilmez.

Allahü teâlânın sonsuz kudretine inananın, Onun bildirdiği her şeye inanması gerekir. Cenab-ı Hak, Cennette hiçbir sıkıntı, üzüntü, pişmanlık, bıkkınlık olmayacağını, Cennet ehline istedikleri her nimetin verileceğini bildiriyor. Cennet nimetleri yanında, dünya nimetleri, onların gölgesi, resmi gibi bile değildir. Ağacın resmiyle kendisi nasıl aynı şey değilse, Cennet nimetleri yanında dünyadakiler de öyledir. Allahü teâlâ, dünyaya mahsus nimetleri, yoktan yarattığı gibi, ahirette de, hatıra, hayale gelmeyen nimetleri yoktan yaratacaktır. Allah için güçlük olmaz. Birkaç âyet-i kerime meali:
(İyilik edenlere, en güzel mükâfat ve daha fazlası vardır. Yüzlerinde keder ve zilletten bir eser yoktur. İşte bunlar Cennette devamlı kalacaklardır.) [Yunus 26]

(İman edip salih amel işleyenler, Firdevs Cennetlerinde sonsuz kalır, oradan hiç ayrılmazlar.) [Kehf 107-108]

(Cennetin neresine bakarsanız bakın, bol nimet ve büyük saltanat görürsünüz.) [İnsan 20]

(Mümin olarak salih amel işleyeni, sıkıntısız güzel bir hayat içinde yaşatacağız. Bunları, yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandıracağız.) [Nahl 97]

(İyi amellerinin mükâfatı olarak, insanları memnun edecek neler hazırlandığını hiç kimse bilemez.) [Secde 17]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, “Salihlere gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hatırına gelmeyen şeyler hazırladım” buyurdu.) [Buhari]

(Cennete giren ölmez, ebedi yaşar. Hep mutlu olur, üzülmez, ümitsizliğe düşmez, elbisesi eskimez ve gençliği gitmez.) [İbni Ebiddünya]

(Cennet ehli, hiç hastalanmaz ve yaşlanmaz; hiç üzülmez ve hep neşeli olur.) [Müslim]

(Cennet ehlinin aralarında anlaşmazlık olmaz, gönülleri birdir.) [Buhari]

(Cennetinki hariç, her nimet yok olur. Cehenneminki hariç, her kaygı biter.) [İbni Lâl]

(Ancak Cennete giren rahata kavuşur.) [İ. Ahmed]

(Cennete giren, “Bir ata bineyim” derse biner, “uçayım” derse, uçar.) [Tirmizi]

(Hak teâlâ, Cennet ehline “Razı mısınız” buyurur, onlar, “Elbette razıyız, sayısız nimetler ihsan ettin” derler. Sonra “Daha iyisini vereyim mi” buyurur. Cennet ehli “Daha üstünü de mi var” diye sorarlar. “Sizden hep razı olur, size asla gücenmem” buyurur.) [Buhari]

Cennet nimetleri

Mümin için hazır bekleyen cennet,
Akıl almaz nimetlerle doludur.
Günbegün katlanır, çoğalır nimet,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Cennet ehli ölmez, ebedî yaşar,
Hayrete kapılır, görünce şaşar,
Her çeşit ihsanlar dolar da taşar.
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Cennette monoton yaşayış yoktur,
Kaybolmaz hiçbir şey, arayış yoktur,
Ayıplayan olmaz, kınayış yoktur,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Rahata kavuşur, cennete giren,
Mest olur solmayan gülünü deren,
Nimete gark olur, Mevla’yı gören,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Hiçbir rahatsızlık, sıkıntı yoktur,
Aranan şey olmaz, hepsi pek çoktur,
Bunları yaratan Cenab-ı Hak’tır.
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Üzüntü ve keder asla bulunmaz,
Rahatımız kaçmaz, canımız yanmaz,
Lütuf değişiktir, kimse usanmaz,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Dünya mümin için, benzer zindana,
Müjdeler pek çoktur ehl-i imana,
Cennete girince erer ihsana,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

İman ile ölmek büyük ganimet,
Hayal edilemez verilen nimet,
Kıyas edilir mi, zindanla cennet,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Cennet ehli yaşar, hiç hastalanmaz,
Asırlar geçse de, asla yaşlanmaz,
Kötüden, çirkinden, eser bulunmaz,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Cennet ehli, kötü sözler işitmez,
Giydiği eskimez, yediği bitmez,
Aynı yaşta kalır, gençliği gitmez,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Günahkâr mümine, şefaat vardır,
Cennette muazzam saltanat vardır,
Her yönden mükemmel bir hayat vardır,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Namaz, oruç gibi, ibadet yoktur,
Kıskançlık, haset yok, rekabet yoktur,
Her gün bayram olur, saadet çoktur,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Kalblerden geçeni Rabbimiz bilir,
İstenilen şeyler anında gelir,
Önüne her çeşit nimet serilir,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Cennetin her yeri döşeli olur,
Üzüntü yok, herkes, neşeli olur,
Yok yoktur, arayan her şeyi bulur,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Hoca orda, günah işlemek yoktur,
Öyle birbirini şişlemek yoktur,
Kimse kötülenmez, taşlamak yoktur,
Akıl almaz nimetlerle doludur.

Mehmet Ali Demirbaş

Cennet nimetleri
Sual: Cennetin en aşağı derecesinde olana da en yüksek derecedeki çok nimet verilecek mi?
CEVAP
Derece farkı elbette olacak; ama en aşağı derecedeki bile, akla hayale gelmeyecek nimetlere kavuşacaktır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Cennetin en aşağı derecesinde olan kişiye, “Ne istersen iste” denecek. O da, hatırından ne geçiyorsa hepsini isteyecek. Ona, “Her istediğinin iki katı sana verilecektir” denecek.) [Müslim]

Bir şeyin gölgesi
Sual: Dünyada gördüğümüz güzel manzaralar, güzel yiyecekler ve içecekler diğer güzellikler Cennette de olacak mı?
CEVAP
Bu dünyadaki güzelliklerin hepsi bir gölgeden, görüntüden ibarettir. Bunlar cennet nimetleri yanında bir şeyin gölgesi gibidir. Bir elma düşünün bir de gölgesini veya resmini düşünün. Gölgesi veya resmi elma yerine geçer mi? İşte dünya meyveleri, dünya nimetleri birer gölge gibidir. Müminler için bunlar, Cennetteki asıllarının müjdecisidir.

Herkes 33 yaşında olacak
Sual: Ahirette herkes, bütün insanlar 30 yaşında oluyorlarmış. Mesela 60 yaşında ölen adam 30 yaşında olacak. 21 yaşında ölsem ben de 30 yaşında mı olacağım?
CEVAP
Herkes 30 değil, 33 yaşında olacaktır. Siz de 33 yaşında olacaksınız.

Cennette her şey vardır
Sual: Cennette herkesin sevdikleriyle beraber olacağı hadis-i şerifle bildiriliyor. Biz sevdiğimiz büyüklerin mesela Peygamber efendimizin ve evliya zatların sohbetinde de bulunacak mıyız?
CEVAP
Elbette bulunulacaktır. Orada mahrumiyet yoktur. Bütün tanıdıklarımızı ziyaret edebilme imkânı vardır. Şu var mı, bu var mı diye sormak, sanki orada bir eksiklik olabileceğini sanmak olur. Faydalı olan, arzu edilen her güzel şey vardır, yok yoktur. Çünkü Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur. Hayâl bile edilmesi imkânsız nimetler vardır.

Nefsin ve ruhun zevki
Sual: Cennette nefis olmadığına göre, Cennet nimetlerinden nasıl zevk alacağız?
CEVAP
Cennet dünya gibi değildir. Elma ile gölgesi veya resmi, elmanın kendisiyle mukayese edilemediği gibi, orada zevk almak da böyledir. Cennette, nefse ihtiyaç yoktur. Orada ruhumuz zevk alacaktır. Üstelik Cennette aldığımız zevk, her gün artacaktır. Allahü teâlânın kudreti sonsuz olduğu için, verdiği nimetlerden aldığımız zevk de sonsuza kadar artarak devam edecektir.

Mekânı Cennet olsun demek
Sual: (Mekânı Cennet olsun diye dua edilmez, çünkü orada mekânlar yok, makamlar vardır) deniyor. Cennette mekân yok mu? Herkes boşlukta mı duruyor?
CEVAP
Cennette de, Cehennemde de mekân vardır. İki âyet-i kerime meali:
(Cennette devamlı akan pınarlar, yükseltilmiş tahtlar, önlerine konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır.) [Gaşiye 12-16]

(Cennette temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, meşrubat ırmakları, süzme bal ırmakları vardır.) [Muhammed sûresi 15]

Halı yere, mekâna serilir. Irmaklar havada değil yerden akar.


Cennette üzüntü ve pişmanlık yoktur

Sual: (Cennet'te üzüntü yok, ama pişmanlık var) deniyor. Bu ikisi, birbirine zıt değil mi?
CEVAP
Cennette hiçbir üzüntü, sıkıntı olmadığı gibi, Cehennem'dekilerin pişmanlığı gibi bir pişmanlık da yoktur. Cennet'te monoton bir hayat da yoktur. Hayal bile edilemeyecek nice nimetler olacak, bunlardan alınacak zevk de her an artacaktır. Bunu, dünyadaki nimetlere benzeterek anlamak mümkün değildir.

Cehennem ehli, (Keşke biz de iman etseydik de Cennet'teki sonsuz nimetlere kavuşsaydık) diye üzülürler. Cennet ehli ise, (Daha çok iyilik, ibadet etseydik de, daha yüksek derecelere kavuşsaydık) temennisinde bulunur. (Ne kadar gafletteymişiz ki, Allah'ı zikretmeden geçirdiğimiz anlar olmuş) derler. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Cennet ehli hiçbir şeye pişmanlık duymaz. Yalnız, Allah'ı zikirsiz geçirdikleri vakitler için pişman olurlar.) [Hâkim]

(Kıyamette, fâsık salih herkes pişman olur. Fâsık, fıskı [günahı] bırakıp doğruluk ve takva üzere bulunmadığına, salih ise daha çok ibadet etmediğine pişman olur.) [Feraid-ül fevaid]

Padişahın biri, gece bir yerden geçerken askerlerine, (Buradaki taşlardan alın) der. Kimi emre uyar az veya çok taş alır, kimi taşın yükünü niye çekeyim diye almaz. Ülkelerine gelince, aldığı taşlara bakarlar ki hepsi kıymetli taşlar. Almayan pişman olduğu gibi, alanlar, niye daha çok almadım diye pişman olur. Çok alan da, niye daha çok almadım diye pişman olur. Elbette çok alanla hiç almayanın pişmanlığı aynı olmaz. Cennet'te gittikçe artan nimetlere kavuşan insanın pişmanlığı da üzüntü meydana getirmez.

Cehennemi görmek
Sual: Öldükten sonraki dirilmeye, Cennete, Cehenneme inanmayan, Müslümanlara gerici diyen dinsizlerin, Cehennemde nasıl azap çektiklerini ahirette görme imkânı var mıdır?
CEVAP
Elbette vardır. Mutaffifin suresinde iman edenlerin, kâfirlerin çektikleri azapları gülerek seyredeceklerini bildiren âyet-i kerimelerin tefsirinde Hazret-i Kab buyuruyor ki:
(Cennetten, Cehennemi seyretme imkânı vardır. Bir mümin, Cehennemdeki düşmanını görmek istese, [hemen önüne gelir, bir televizyon gibi] düşmanına yapılan azapları görerek sevinir.) [Tibyan]

Cehennemdekileri gören üzülmez mi?
Sual: Bir hadis-i şerifte, (Cennetten, Cehennemi seyretme imkânı vardır. Bir mümin, Cehennemdeki bir zalimi görmek istese, ona yapılan azapları görerek sevinir) buyuruluyor. Cennette üzüntü olmadığı da bildiriliyor. Bir kimse, Cehennemde azap gören zalim ana babasını veya çocuğunu görse üzülmez mi?
CEVAP
Dünya haliyle ahiretinki farklıdır. Bilinmeyenler, bilinenlere kıyas edilemez. Orada nefsimiz olmayacağı için nefisten gelen duygular da olmayacaktır. Tevbe edilen günahlar affolup, ahirette o günahlar unutturulup, hiç hatıra bile getirilmediği gibi, Cehenneme giden yakınlarımız da unutturulur. Üzülecek bir durum meydana gelmez. Allahü teâlânın işinde karışıklık olmaz. (Cennette üzüntü olmaz) buyurduğuna göre, hiçbir şekilde üzüntü olmayacaktır.

Cennette sakal yoktur
Sual: Cennette saç ve sakal tıraşı var mı?
CEVAP
Cennette ibadet etmek olmadığı gibi, sıkıntı verecek herhangi bir iş de yoktur. Orada herkes sakalsızdır. Sakal çıkmaz. Saçlar ise, kendi istediğimiz şekilde olur.

Cennette herkes 33 yaşında olacaktır. Peygamber efendimiz, yaşlı bir kadına, (Cennete kocakarı girmez) buyurunca, kadıncağız ağlamaya başlar. Bunun üzerine, kadına, (Sen o zaman genç olursun) buyurur. (Tirmizi)

Herkes genç olacak
Sual: Çocukken ölenler de, ihtiyar dedeler de, Cennette 33 yaşında genç olacakmış. 33 yaş, pek genç sayılmaz. Niye 20 yaşında değil de 33 yaşında oluyorlar?
CEVAP
Bizim peygamberimizin ümmetinden çok az kimse yüz yaşını geçebiliyor. Eski ümmetler, bin yaşından fazla yaşıyorlardı. 33 yaş, onların yanında çok küçük sayılırdı. 33 yaş, küçüklere büyük bir yaş gibi geliyorsa da, bizim gibi yaşlılar için genç yaşıdır. Bir diğer husus da, orada herkes en güzel, en yakışıklı olacaktır. Gerek yaş yönüyle, gerekse başka yönden, Cennette hiçbir üzüntü ve sıkıntı olmayacaktır.

Cennete pişmanlık
Sual: (Cennete giren de pişman olacak) deniyor. Cennette üzüntü, sıkıntı olmayacağına göre, niye pişman olacaklar?
CEVAP
Evet, Cennette üzüntü, sıkıntı asla olmayacak. Cennette peygamberle evliyanın, âlimle de cahilin derecesi aynı olmaz. Şehitle şehit olmayanın derecesi de aynı olmaz. Cennete giden, keşke biraz daha çok ibadet etseydim, ilim sahibi veya şehit olsaydım da, şu arkadaşlarıma Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği nimetlere, köşklere ben de kavuşsaydım diyecek. Bu pişmanlık sadece bir imrenmedir. İmrenmek üzüntüye sebep olacak bir durum değildir.

Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
Kıyamet günü, tehlike büyüktür. O öyle bir gündür ki, insanlar, başkalarından hak almak, günahlarını başkasının sırtına yüklemek ister. Âhirette, bir Müslümandan hakkını isteyen kula, Allahü teâlâ, (Başını kaldır Cennetlere bak) buyurur. Hak sahibi bakıp der ki:
- Yâ Rabbi, gümüşten yapılmış şehirler, incilerle süslenmiş altından yapılmış yüksek binalar ve köşkler görüyorum. Acaba bunlar hangi peygamberin veya hangi sıddıkın yahut hangi şehidindir?
- Onun bedelini kim verirse ona veriyorum.
- Onun bedeli nedir?
- Müslüman kardeşini affetmektir.
- Yâ Rabbi, ben bu kardeşimi affettim, hakkımdan vazgeçtim.

Bunun üzerine Allahü teâlâ buyurur ki:
- Haydi, kardeşinin elinden tut, onu da Cennete götür! (Hâkim)

Kaynak: dinimizislam


ads

FacebookTwitterPinterestTumblrYazdır
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

1 yorum:

  1. çok geniş bir konu çok güzel özetlenmiş emek verenlerden Allah razı olsun

    YanıtlaSil

Lütfen konuyla alakasız yorumlardan kaçının. Sadece link almak amaçlı ( spam ) yorumlar yazmayınız. ( anında silinir ). Argo, küfür, siyasi vb. içerik barındıran yorumlar yazmayınız.

Not: Yorum yapabilmek için (yorumlama biçiminden) Anonim ( isimsiz olarak ) veya Adı/URL'yi ( Adı ( gerekli ) / URL ( kısmını boş bırakınız ), fonksiyonlarından seçim yaparak yorumlarınızı yazabilirsiniz.

Ancak Google + profili ile yapılan yorumları onaylamıyorum bilginize. Yorum yaparken Adı/URL kısmından yaparsanız sadece isim yazmanız yeterli. Site adresi, URL eklerseniz yorumunuz onaylanmaz.