-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads

Cinlerle İlgili 5 Gerçek

Cinleri Yakından Tanıyalım!

Bu konumuz biraz korkutucu olabilir. Ama geçmişten günümüze kadar cinler merak konusu olmuştur. Bu yüzden biz sadece cinler hakkında  5 bilgiyi sizlere sunacağız.

Cinlerle İlgili 5 Gerçek

Cinler Ne kadar Yaşar?


Bazı rivayetlere göre cinlerin  600 ile  1,500 sene arası yaşadıkları söylenmektedir. Uzun yaşamalarının nedeni ise insanlardan farklı şekilde oldukları içindir. Yani yaşam şartları bize göre çok farklıdır.

Ahiret Hayatları Nasıl Olacaktır?


Cinlerde  tıpkı insanlar gibi Allah (c.c.)'a kulluk etmek için yaratılmışlardır. Bundan dolayı cinler arasında Müslüman ve diğer dinlere  mensup olanları vardır. Müslümanlar olanlar cennete ve diğerleri ise  cehenneme gideceklerdir.   Öteki dünyada tam tersi olarak biz onları göreceğiz ancak onlar bizi göremeyeceklerdir.

Dini Hayatları

Cinlerin varlığı Kur'an-ı Kerim ile sabittir ve birçok kişi tarafından tecrübe edilmiştir. Ancak insanlar cinlerden üstündür.  Bundan dolayı cinler arasında batıla ve gerçek dine inananlar vardır.

Cinler İnsanlara Görünür mü?

Cinler dumansız ateşten yaratılmıştır. Yani enerjiden yaratılmışlardır.  Bundan dolayı genel şartlar altında  bizler ile temas kurmaları çok kolay olmayabilir. Ancak bilinen bazı olaylar vardır ki, cinler ışık hızında birçok yere gidebilir, gezebilir ve mekan değişebileceği gibi, bazıları ise insan kılığına özellikle hayvanların kılığına  girebilmektedir. Bu yüzden akşam üzeri, böcek ve türevlerini öldürmemek gerekir. Bu yüzden musallat olma ihtimalleri olabilir. 

Cinler Neye Benzer?

Az öncede belirttiğimiz gibi  cinler insanlara köpek, kedi, böcek ve özellikle siyah renkte yılan şekline girmişlerdir ve biz bunları fark edememiş olabiliriz. Aynı zamanda  çok korkunç bir yaratık şeklinde girdikleri gibi çok güzel bir kız  veya peri şekline girdikleri de bilinmektedir.  Bundan dolayı yaratılışları farklı olduklarından bu dünya gözü ile herhangi bir kılığa girmeden görebilmek pek mümkün görülmemiştir.  Bu yüzden neye benzedikleri net olarak bilinmemektedir. 

Buna bir örnek olarak rüyalarımızı örnek gösterebiliriz. Rüyalarımızda cinler ve şeytanlar her türlü kılığa girerek bizlerle temas halinde olabiliyorlar. 

Şunu unutmamak lazım şeytanlar ile cinler farklıdır. Şeytanda ateşten yaratılmış ve cinlerdendir. Ancak şeytanlar sonsuza kadar ölmez ve kötülük için kıyamete kadar elinden gelenleri yaparlar. 

Eş Seçiminde Anne Babanın Rızası

Evlenmek isteyen kişiler arasında denklik yoksa ebeveynler, "Bu işin sonu kötü vazgeç!" diyebilir. Ama ısrar ediyorlarsa anne ve baba, rızaları olmasa da evliliğe izin vermelidir. 

Evlenirken anne babanın fikri ve rızası mutlaka alınmalıdır. Anne babaya isyan olmaz. Anne babanın gönlünü yapanın rızkı genişler. Allah (celle celalühu) o kişiyi felaketlerden korur. Kaderin öyle bir sistemi var ki ebeveynine hürmet etmeyenler çocuklarından hürmet görmez. Anne babanın kıymetini, anne baba olanlar ancak anlar. Fakat zamanımızda olmayan adalet zulümdür.

Eş Seçiminde Anne Babanın Rızası


Anne ve baba şunu bilmelidir; kendileri evlenmiyor, çocukları evleniyor. Çocuğun razı olup olmamasına dikkat etmelidir. İnsan sevdiğiyle mesut olur. Mesela anne veya baba diyor ki, "O adam içki içiyor, onunla evlenmene razı değiliz." Buradaki mani açıktır. Evlenecek kişi buna dikkat etmelidir. Anne ve babanın sözü İslam'a uyuyorsa onların sözüne itaat edilir.

Fakat onların istekleri İslam'a uygun değil ise yemin de verdirseler onların sözüne uymak zorunda değiliz. "Allah'ın (cc) rızası dahilinde hareket ediniz." En Büyük özgürlük İslam'a köle olmaktır.



Kaynakça:

Yazar: Hekimoğlu İsmail

İyi günde kötü günde evlilik - Timas Yayınları - sayfa - 43

Cezaevlerinde En Çok Mahkum Bulunan 5 Ülke

Cezaevlerinde En Çok Mahkum Bulunan 5 Ülke
Cezaevlerinde En Çok Mahkum Bulunan 5 Ülke Hangileri?

En5 konumuzda bu sefer  dünya genelinde en çok mahkumun yer aldığı 5 ülke isimleri ve mahkum sayılarını vereceğiz.

1. Türkiye:


Ceza evinde bulunan mahkum sayısı toplam 165.033 kişi.

2. Endonezya:


Endonezya'da mahkum sayısı oldukça fazladır. Toplam tutuklu sayısı 167.163

3. İran:


İran da 3. sıramızda yerini almış durumda ve ülkemizde göre mahkum sayısının daha fazla olduğu ülkeler arasında yerini almaktadır. ortalama ceza evi tutuklulularının sayısı 225.624

4. Çin:


Çin nüfus olarak en kalabalık ülkelerden biri olduğunu hepimiz bilmekteyiz ve buna rağmen en çok mahkum sayısı olan ülkelerin arasında yer almaktadır. Toplam mahkum sayısı 1.657.812

5. Amerika Birleşik Devletleri:


Dünyanın en gelişmiş ve büyük devletlerinden olan A.B.D genel olarak cezaevleri ile ünlüdür. En korkunç cezaevlerinin yer aldığı ve azılı mahkumların bulunduğu eyaletler vardır. ABD'de toplam mahkum sayısı 2.217.000 kişidir.

Yüz Güzelliği mi Huy Güzelliği mi?

Hangisi daha önemli bizler için?


Her insan genel olarak insanın  dış görünüşüne bakar. Bu normal bir durumdur. Ancak dış güzellik gelip geçicidir. Bu yüzden yaşlanan kişilerin gençliklerine ve o anki hallerine bakmak yeterli olacaktır. 

Fıtrat gereği güzelliği aramak bizlerdeki bir halden ibarettir. En basiti olarak bir şey alırken (elma, armut, sebze, meyve) iyisini ve güzellini alıyoruz. 

Ancak evlilik konusunda bu durum aynı değildir. Sadece dış güzelliğe önem vermek oldukça yanlış bir durumdur. Fakat insanlar ne yazık ki dış görünüşe çok önem verir. 

Tabi dış güzellik önemsiz değildir. Evlilik hususunda yapmamız gereken, ilk olarak kişinin karakteri, saliha olması ve iç güzelliğidir. Zahiri güzelliğe önem vermemizde sakınca yoktur. 

Zamanında bir kişi evlenmek için bir hanım ile görüşmeye  gitmiş. Bu hanım oldukça iyi huya sahip saliha bir kadınmış. Ancak erkek kadının dişlek olduğunu görünce bu evlilikten vazgeçip istemediğini dile getirmiş. Bu yapılan o anki ilk hatalardan biridir.


Yüz Güzelliği mi Huy Güzelliği mi?



Bir meyve ağacı düşünelim bu da elma ağacı olsun dalında o kadar  güzel duruyor ki hemen dalından koparıp yemeye başlıyoruz ve bir bakıyoruz ki içi kurtlanmış vaziyette yahut daha henüz olgunlaşmamıştır. Yani   dış görünüşüne bu denli önem veren kişi er ya da geç aldandığını zamanla anlar. 

Ne zaman öleceğimiz belli değildir fakat sonunda ölümü hepimiz tadacağız. Bu dünyada kimse ebedi kalmayacak. Bu nedenle dindar, eşine bağlı, ahlakı yerinde,  iyi huylu bir hanım seçersek, bu kadın için de geçerli hem dünya hemde ebedi hayat olan ahiretimizi de aynı zamanda kurtarmış olacağız.

Hz. Muhammed  (sallallahu aleyhi vesellem)  Efendimiz bir hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır:

"Bir kadın dört meziyetten dolayı tercih edilir: Malı, güzelliği, soyu ve dindarlığı. Siz dindar olanı tercih edin."

İnsanın Kuvvetleri

İnsana, ruhun bedende yaşayabilmesi için üç temel kuvvet yerleştirilmiştir. Birincisi; şehvet, ikincisi; gadap, üçüncüsü de; akıl kuvvetidir. Adeta bunlar ruhun koruyucu kuvvetleridir. 

Şehvet; menfaatleri ve lezzetleri, gadap; zararlıların defini, akıl da faydalı ile zararlıyı, iyi ile  kötüyü birbirinden ayırmayı ister.

Üçünün de ifrat (aşırı), tefrit (az) ve vasat (denge) olmak üzere mertebeleri vardır.

Şehvetin aşırısı fücurdur. Helal haram tanımadan namusları ve ırzları çiğnemek arzusundadır. Birkaç dakikalık behimi zevki uğruna kendisini ateşe atan sarhoş gibi dünya ve ahiretini heba etmekten çekinmez. Mağdur ve mazlumların yıkılan dünyalarını umursamaz.

Tefriti humûddur. Helale iştahı vardır, harama yoktur. Yemek, içmek gibi lezzetler de şehevi kuvvetin şubelerindendir.

insan




Aklın aşırısı cerbeze, azı ahmaklık, ortası hikmet; gadabın ifratı hiçbir şeyden, korkulacaktan da korkmamak, tefriti korkaklık, vasatı kahramanlıktır.

İslam, insan olmak şerefi ve insanlık, iffeti emreder. İnsan, sermayesini dilediği gibi harcamak yetkisine sahip olmadığı gibi, kabiliyetini bir küçük lezzetin emrine de veremez. Bir lezzeti tanıdı diye, bin lezzeti ve güzelliği unutmasına gerek yoktur. Köstebeğin dünyasına dalıp, kartalların semasını unutamaz.

İmanlı bir insanın fıskı ve  fücuru olmamalıdır. Allah'ın verdiği kuvvetleri onun istemediği yolda kullanmak, insanları ağlatmak, cemiyeti bulandırmak, akılları karartmak, deli cinnetine tutulmuş gibi ondan başka bir şey görmemek, tanımamak, hayatı et kemik kıskacında anlamak vahşi canavarlara bile yakışmayan bir çirkinliktir. Kendini, hayvandan aşağı atmaktır.

İnsan, özel bir varlığı olsun, kendini bilsin, korusun diye verilen sermayesini kendini ve gerçekleri unutmakla kullanmaz. Allah (Celle Celalühu)'ın haram dediği daireye girmek kulun adabına yakışmadığı gibi, haddine de değildir.

Kaynakça:

Yazar: Mehmet Akar

Tuz Yangını - Timaş yayınları - Sayfa - 50,51

İman Günahları Temizler

İman etmenin günahları temizlemesi.


Allah (Celle Celalühu) bizlere iman etme fırsatı vermiştir ve iman ile de şereflendirmiştir. Allah (c.c) çok mağrifet edicidir,  kerem sahibidir. Aynı zamanda merhameti oldukça geniştir. 

Kafir olan kişi iman ettiği andan itibaren Müslüman olur. Allah'a ve Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e iman etmek esastır. Kafir olan kişi ehl-i kitap olsun veya olmasın Müslüman olduğu andan itibaren anasından doğduğu gün ki tertemiz olur. O anda ölse cennetlik olur. Önemli olan nokta ise Dil ile "Eşhedu ella ilâhe illâllah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluh" demek, kalp ile şüphesiz şekilde iman etmektir. Burada esas olan kalptir. Çünkü Efendimiz (s.a.v) zamanında dil ile söyleyen ancak kalp ile iman etmeyen kişiler vardı. Bunlara münafık denir. Cehennemin en alt tabakasında olacak kişilerdir. Şükür ki bizler hem dil ile hem kalp ile iman ettiğimiz de şüphe yoktur. Bu çok büyük bir nimettir. Muhammed Mustafa (s.a.v)'e Ümmet olmak kadar şerefli bir durum da yoktur. Nitekim Peygamberler de dahil Efendimiz (a.s.m)'e ümmet olmak istemişlerdir. Bunlardan sadece  Hz. İsa (a.s) Ümmet olarak ahir zamanda, kıyamete yakın bir zamanda zuhur edecek ve ümmet olarak yeryüzüne inecektir. (Peygamber olarak değil).


İman Günahları Temizler


Allah Teala iman eden kimsenin hatalarını  affeder, günahlarını bağışlar. İşlenmiş olan günah Küfür veya şirk dahi olsa bile çok samimi bir şekilde gerçek bir tövbe ile sadık bir iman ile  affedilir. 

Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:

"Eğer kitap ehli iman etmiş olsaydı ve sakınmış olsaydı, onların kötülüklerini örter ve muhakkak onları naim cennetlerine sokardık" (Maide 5/65)

Yüce Yaratıcımız sapkın kişilerin, ehl-i kitabın günahlarını, yanlışlarını ve hatalarını ortaya koymaktadır ve arkasından da  rahmeti ve  merhameti gereği onları  tekrar tekrar uyarmaktadır. Bundan dolayı o kişileri imana davet ediyor. 

Sonuç olarak  her daim bizler  tövbe etmeliyiz. Tövbeyi geciktirmek iyi  değildir. Ne zaman öleceğimiz belli değildir. Allah göstermesin tövbe etmeden ölürsek işimiz zor. Her yapılan günahın arkasından iyilik yapmak gerekir. Bu iyilikler kötülükleri yok eder. Şeytana  uyup ben sonra  tövbe ederim demek oldukça yanlıştır ve şeytanın en adi şekilde aldatmasıdır.