
"İşaretü'l-İcaz umum Risale-i Nur'un bir fihristesi, bir listesi ve o Nur bahçesinin bir fidanlığı ve sırrı icazı Kur'anın bir menbaı olduğunu gördüm. Gayet ince ve derin olduğu için şimdiye kadar alimler pek azını anlamışlardı. Fakat kimin eline geçmiş ise, fevkalade takdir etmiş ve emsalsiz demiş. Hatta Dar-ül Hikmet'te merhum şair Mehmed Akif demiş ki: "En büyük alim odur ki, bu tefsiri anlasın değil ki emsalini yapabilsin!" Hakikaten ben de merhum Mehmed Akif gibi derim: Dhşetli eski harb içinde ve avcı hattında, bazen de at üzerinde icazdaki icazın en ince münesebatını görmek ve onlarla tam meşgul olmak ve koca dehşetli harbin tehlikesi onu müşevveş etmemek ve incimad derecesindeki soğuk içinde avcı hattında o incelik icaz münasebetlerini hizmet-i Kur'aniyede harika bir fedakarlıktır.
Muhterem Mustafa Sungur ağabeyim bahsimizle alakalı hatıra tespitini ise şöyle ifade buyurmaktadır.
"Birgün Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri, Mehmed Akiften söz açılınca buyurmuşlardı ki: Darü'l-Hikmet azaları içinde bana en yakın ve en hürmetkar Mehmed Akif'ti. Hatta birgün Darü'l-Hiket azasından izmirli ismail hakkı efendi, benim gıyabımda bir şeyler söylemek istemiş, ona mukabil Mehmed Akif karşılık vererek demiş ki: Eğer kendilerine biz alimiz diyorlarsa, Bediüzzaman'ın yazdığı bir işaretü'l-İ'cazını anlayabilsinler.
Yüne Mustafa Sungur ağabeyimin kendi mübarek el yazılarıyla Nur Arşivimdeki notlarında şunları not etmişti:
"Muazzez Üstadımız bir münasebetle İşaretü'l-İ'cazı okurken, İzmirli İsmail Hakkı'dan bahisle:
İşaretü'l-İ'cazı tenkid etmiş. Onun bu tenkidine mukabil Mehmed Akif O'na demiş ki: "Sen değil tenkid, İşaretü'l-İ'cazı anlayabilirsen kendini alim bil!"
Veya gıyaben
"O (İzmirli İsmail Hakkı) İşaretü'l-İ'cazı anlayabilirse kendisini alim bilsin!
Yazar: Necmeddin Şahiner
Hatıralarda Bediüzzaman - Vural Yayıncılık
Hiç yorum yok: