-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads

Güneş Tutulması ( Günün Fıkrası )

Albay, binbaşıya emir verir:

- Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.......

Binbaşı, yüzbaşıya aktarır:

-Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.......

Yüzbaşı, teğmene:

-Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.

Teğmen, başçavuşa:

-Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kiyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.

Basçavuş, askere:

-Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim techizat ile hazır olun.

Askerler kendi aralarında:

-Yarın sabah bizim basçavuş albayı tutuklayacakmış.....makale

Temel Fıkrası

fıkra

Rüya Tabiri

fıkra

Mektup

fıkra

Günün Fıkrası - Yanınıza oturabilir miyim?

fıkra
Bir üniversitenin kütüphanesinde oğlan kızın masasına yaklaşarak yavaşça sorar: "Yanınıza oturabilir miyim?"
Kız, yüksek sesle yanıt verir;

"GECEMİ SİZİNLE BERBAT ETMEK İSTEMEM!.."

Kızın sözlerini herkes duymuş, başlarını kaldırmış,
dik dik ayaktaki oğlana bakmaktadırlar... Oğlan çok utanır ve hiçbir şey
diyemeden,şaşkın şaşkın kendi masasına geri döner...
Birkaç dakika sonra kız yerinden sessizce kalkar, oğlanın masasına yaklaşır ve ona yavaşça şöyle der:
"Ben psikoloji öğrencisiyim; demin,şaşıran bir erkeğin nasıl
tepki vereceğini öğrenmek istemiştim; bu arada sizi de herkesin önünde biraz
utandırdım sanırım, özür dilerim!"

Bu kez oğlan onu yüksek sesle yanıtlar:

"BİR GECELİĞİNE 200 DOLAR MI?.. ÇOK PARA!....."

Oğlanın dediklerini de yine herkes duymuştur ve bu kez ayaktaki kıza dik dik bakmaktadırlar ki, oğlan şoka girmek üzere olan kızın kulağına yaklaşıp şöyle fısıldar:
"Ben de hukuk öğrencisiyim: çevreye birini suçluymuş gibi nasıl gösterebilirim öğrenmek istemiştim, özür dilerim!"...... :))))

Fıkra Gibi Gerçek

Dıkıdak adında bir asker acemi birliğinden firar eder.Köyüne gitmek için birçok macera atlattıktan sonra İzmir konak meydanına ulaşır.Başlar dolmuş aramaya.Bir saat sonra yanına yaklaşan inzibat askerlerine aynen şunu der:

"Tertip Seferihisar dolmuşları nerden kalkıyor?"..**

Kimin oğlu

Birgün temelin kovuşuna yeni bir çavuş geir ve kendini tanıtır;
- Benim adım Aslanoğlu Aslan ,benim adımı unutanı dayağa çekerim.
Çavuş iki gün sonra gelir ve;
- Benim adım neydi? diye sorar.
Temel;
- Valla bir hayvan oğlu hayvandı ama şu an hatırlamıyorum......**

Teftiş Fırçası

Askeri birlikte teftiş için hazırlık yapılıyormuş..
Bu arada bütün erlere birer diş fırçası dağıtılmış.
Er Mehmet'te fırçayı göğüs cebine yerleştirmiş.
Kıtayı denetleyen komutan sıra Mehmet'e gelince,cepteki fırçayı göstererek sormuş;
-"Bu ne bu?..”
-"Teftiş fırçası komutanım..."
:))...**

İlan-ı Harp

Ülkelerin birbirlerine önceden savaş ilan ederek savaştıkları dönemde, bizim "Rize" İli'miz Çin Devletine savaş ilan etmiş!
Çin'liler uzun uzun araştırmışlar ancak "Rize" diye bir devleti hiç duymadıkları gibi haritadan da böyle bir devleti bulamamışlar.
Daha sonra Çinli'nin biri Türkiye'de Rize diye bir yerin varlığını öğrenmiş ve bunu yönetime bildirmiş.

Rize bir devlet olmasa bile Çin yönetimi ortada ilan edilmiş savaş olduğu için bütün ordularını toplayarak karadan ve denizden Rize'ye doğru gelmeye başlarlamış.
Bu arada Rize boş durmayıp yaşlılardan oluşan bir savaş komitesi kurmuş geride kalan genç, çocuk ve kadınlar da mevzilerdeki yerlerini almış Çinlileri beklemeye başlamışlar.
Derken denizden ve karadan mahşeri bir kalabalıkla çin askerleri görünmeye başlamış ve o hızla da bütün önlerine çıkan Rizelileri kesip biçmeye başlamışlar.

Ancak yaşlılardan oluşan savaş komitesinden ateş emri gelmediği için mevzilerde bakleyen Rizeli milisler Çinlilere karşılık veremiyorlarmış.
Bu durum epey uzayınca Rizeli gençlerden biri fazla dayanamayıp mevziden fırladığı gibi doğruca savaş komutasının bulunduğu karargaha girerek bir hışımla:
"Çinliler celdi hepumuzi çeseyiler, biz onlara bişe edemeyiruk, bize niye ateş emri vermeyisunuz, yoksa korktunuz mi aha bu Çinlilerden?" der.

Bunun üzerine Komitenin Başkanı:
"uşağum sen ne deyisun, ne korkması, biz aha bu kadar Çinliyi nereye gömeceuk oni karar etmeye çalişiyiruk"..**

Asker Bülo

Bir gün asker olan Bülo’nun annesi ölmüş. Komutanları bunu ona en iyisi en yakın arkadaşı olan feyzo söylesin demişler. Feyzo’yu çağırmışlar. Ya feyzo, arkadaşın Bülo’nun annesi ölmüş, bunu en yakın arkadaşı olarak sen söylemelisin ama alıştıra alıştıra söyle, sakın birden söyleme...
Feyzo Bülo’yu almış yanına, gel biraz dolaşalım demiş. Başlamış konuşmaya:
Feyzo :Ula Bülo senin amca vardır?
Bülo: Vardır.
Feyzo: Peki senin teyze vardır?
Bülo: Vardır.
Feyzo :Senin baba vardır?
Bülo : Vardır.
Feyzo :Ya senin ana vardır?
Bülo: Vardır...
Feyzo :Nah vardır! Senin ana ölmüştür...
Bülo : Aboooooğğğ!..**

kahraman trabzon

bir gün askerde albay erlere sormaktadır:
-ahmet buraya nereden geldin memleketin neresi?
-maraş albayım.
albay kahraman maraş demesini istediği için
-neresi neresi?
-maraş albayım.
albay anlamadığını düşünerek yeniden
- neresi neresi?
-maraş maraş albayım.
albay sinirlenerek tokadı yapıştırır ve bundan sonra kahramanmaraş diyeceksin.
sıra diğer askere gelir albay yine sorar
- sen nerelisin asker?
-ben de kahraman trabzonluyum komutanım der.
( tabi o da tokadı yiyip dersini almıştır.)..**

El pompasu

Askeri hastanede yatan Temel ve arkadaşlarının cinsel organları kopmuş. Sebebini soranlara Temel anlatıyor:

- "El pombasu talimu yapayuduk, pimi çektuktan sonra ona kadar sayup atmamuz emredildi, piz de parmaklarumuzla saymaya paşladuk, pir, içi, uç, tört, peş, öpür ele geçmek için pompalaru apuş arasına koyalum tedük, alti, yeti, seçiz, tokuz...Bummm!!"..**

Kuş Sandım

Yüzbaşı evin papağanına belli başlı kelimeleri ezberletmişti.Mehmet gel, Mehmet git, şunu yap, bunu yapma v.s.
Evde kimsenin bulunmadığı bir sırada evin yeni emir eri ortalığı silip süpürmekle meşgul görünüyordu.İçeriden Mehmet diyen sesi duyunca fırladı koştu :
-Buyur, dedi ama arkası gelmedi .
Tekrar işine daldı.Bir zaman sonra tekrar çağrıldı. Şaşırmıştı. Odada bu emri beklemeye karar verdi.Papağana gözü takıldığı anda da papağan "Mehmet" diye çağırmasın mı.Derhal hazır ol vaziyetine geçerek :
-Buyur komutanım, dedi.Kusura bakma seni kuş sandımdı...***

AB Komisyonu

Yıllardan 2050.
Avrupa Birliği Komisyon Başkanı odasında otururken,yardımcısı içeriye heyecanla girer:
-Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB ye alacak mıyız?
AB Başkanı:
-Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur tüm Türkiye İngilizce konuşacak,Türkçeyi yasaklıyorum.
-Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?
-O zaman söyle, kokoreç yasaklansın
-Aman efendim, onu yemeyi 2005te bıraktılar
- Ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın
- Ooooo. Beyefendi.Onu çoktan bıraktılar AB Başkanı düşünüp taşınmış ve;
- Dağıtın lan Avrupa Birliğini!!! !..**

Ördek Böreği

Acemi er, levazım başçavuşuna yakınır :
-Başçavuşum, bize yemekte ördek böreği verdiler. Yemin ederim ki, içinde bir gram bile ördek eti yoktu.
-O halde?
diye yanıtlar başçavuş.
-Sen hiç asker bisküvisi yedin mi?
-Şey...yani evet, başçavuşum.
-İçinden hiç asker çıktı mı, ulan! ..**

Anneniz ne diyor?

Çok genç bir İngiliz subayı, general olan babasının yanında yaverdi, yaşlı bir albaya emri iletmekle görevlendirildi
-Babam birliğinizi şu karşıki tepenin yamaçlarına çekmenizi söylüyor, efendim, dedi.
Yüzü moraran albay da şöyle dedi :
-Demek öyle söylüyor!Peki anneniz ne diyor?!......**

Neresinden

Kore'de Türk Tugayından iki Anadolu'lu asker biraz gezmek için firar ederler. Şehirde bir aşağı bir yukarı dolaşırken inzibat subayı bunları yakalar ve sorar :
-Hani sizin izin kağıtlarınız?...
Erler subayı atlatırız umuduyla :
-Biz Amerikalıyız...diye cevap verirler. Subay durumu anlar, ama hiç bozuntuya vermez :
-Amerika'nın neresindensiniz? diye sorunca :
-İçindenik kumandanım!...diye yanıt verirler..**

Temel Askerde

Temel askere gitmiştir.Komutan denetlemekte iken Temel'in yanına gelir.
Ve şöyle der:
"Karşıdan düşman askeri geliyor,ne yaparsın ?"der.
Temel heycanla:
"Silahımı çevirip ateş ederim."der.
Komutan:
"Peki sağından da geliyorlarsa?"
"Bu sefer silahımı o yöne çevirip ateş ederim."der.
Komutan:
"Peki bu esnada arkandan da düşman askerleri geliyorsa ne yaparsın?"demiş.
Temel:
"Komutanım,bu orduda benden başka asker yok mu?"...***

Salak Er

İki komutan aralarında konuşuyorlarmış,
Birincisi demişki:"en salak asker bende"
Diğer komutanda : "hayır en salak asker bende" demiş.

Deneyelim askerlerimizi görelim demişler.

Her ikiside bölüklerinden 2 tane en safından asker çağırmışlar.
Birinci komutan askerine diyor ki :"oğlum şu 1ytl yi al bana çarşıdan bi buzdolabı al da gel" demiş.
Asker:"emredersiniz komutanım" demiş ve gitmiş.

İkinci komutan yanına gelen askerine diyorki :"oğlum gitte bir bak bakayım ben misafirhanede miyim?" demiş.
Askerde:"emredersiniz komutanım" deyip misafirhaneye doğru gitmeye başlamış.

Neyse bu iki asker dışarıda karşılaşmışlar.

1. asker diğerine demişki :"ya bizim komutan çok salak, hafta sonu açık iş yeri olur mu?Ben de fırsattan istifade dışarı çıktım" demiş.

Bunu duyan 2. asker de demişki :"ya o da bir şey mi benim komutan daha salak bana 'git bak bakayım misafirhanede miyim?' dedi.Yanında telefon var aramak aklına bile gelmedi adamın" demiş....

İnsan Kılçığı

Yeni erler eğitim görüyorlardı. Ders veren üsteğmen, Karadenizli bir ere insan iskeletini göstererek ne olduğunu sordu...
- "İnsan kılçığıdır komutanım!"...