
"Allah'ım, yaşamak benim için hayırlı ise beni yaşat, ölüm benim için daha hayırlı ise canımı al" desin.
Bir gün Peygamberimiz (s.a.v.)'in önünden bir cenaze geçti. Resulallah (a.s.) cenazeyi görünce ayağa kalktı. Onunla birlikte Ashab-ı Kiram da ayağa kalktı. Hz. Muhammed (s.a.v.)'e,
- Ya Resulallah! Bu cenaze bir Yahudiye aittir, denildi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.),
- Şüphesiz ki ölüm korkunç ve ibret alınacak bir şeydir. Siz cenazeyi gördünüz mü hemen ayağa kalkın buyurdu.
Ağzınızın tadını kaçıran ölümü çokça hatırlayınız.
Akıllı kimse, kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır.
Aciz kişi ise nefsinin her türlü arzu ve isteklerine uyarak hayatını devam ettirip, Allah (c.c.)'tan her şeyi ve cenneti isteyen kişidir.
Ölülerinize ( Ölecek veya ölüm anında olan kimseye ) La ilahe illallah'ı söyletiniz.
Ölmek üzere olan bir kişi öldüğü zaman gözünü kapatınız. Çünkü göz ruhu izler.
Onun yanında hayır söyleyiniz. Çünkü melekler, cenaze evinde bulunanların söylediklerine, "Amin" diye karşılık verirler.
Kabirleri ziyaret ediniz. Zira kabir ziyareti ölümü hatırlatır.
Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse eğer o duraktan kurtulursa sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulamazsa, sonrakileri geçmek daha zor olur.
Peygamber Efendimiz Şöyle buyurmuştur:
- Her ölen mutlaka pişmanlık duyacaktır.
Ashab-ı Kiram,
- Neden pişmanlık duyacak? diye sordular.
Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdular:
- İyilik eden kimse hayatta iken daha çok iyilik yapmadığına pişman olacaktır.
Kötülük eden kimse ise hayatta olduğu zaman içinde kötülükleri terk etmediği için pişman olacaktır.
Ölülere sövmeyin! Çünkü onlar, hayatta iken yaptıklarının sonuçlarıyla başbaşadırlar.
Hiç yorum yok: