
Güler yüz, tatlı dil, güzel muamele... Bu üçlü, gönüle girmenin yolu ve ruha sevilmenin sebebidir. Bu yüzden güler yüzlü, yumuşak sözlü ve güzel ahlaklı insanlar, toplum içinde sıcak ve akın bir ilgiye mazhgar olurlar ve her zaman sevilirler. Böyle kimselerin kalbi ilahi rahmetin tecelligahı olur.
Efendimiz (s.a.v.) bu güzelliği şöyle ifade der. "İki mümin karşılaşıp musafaha ettileri/tokalaştıkları zaman üzerlerine yüz rahmet iner. Doksan rahmet en güler yüzlü ve cana yakın davranana verilir, onu da diğerine verilir." Bunların ne denli büyük meziyetler olduğunu, Resul-i Ekrem'in, Hz. Ebu Zerr'e (r.a.) yaptığı şu nasihatten anlıyoruz: "Ey Ebu Zer! İyilikten hiçbir şeyi küçük görme, hatta bir kardeşini güler bir yüzle karşılaman bile basit bir şey değildir."
Evet, güler yüz, gülleri açmış bir bahçe gibidir. Seyredenlere bir güzellik verir. Özellikle aile hayatında güler yüzün önemi inkar edilemezç İnsan evindeki huzuruna göre topluma huzur katar. Evinden güler yüzle uğurlanmış bir erkek, sabahtan akşama kadar etrafındakilere tebessüm saçar.
Asık sura, sert söz yuvaları çekilmez hale getirir. Samimiyeti kaldırır. İnsanların kalplerini birbirne karşı soğutur. Bunun için mümin güler yüzlü, tatlı dilli ve güzel ahlaklı olmalıdır.
Yazar: Siraceddin Önlüer
Kırk Hadiste Müslüman Şahsiyeti [ Semerkand ]
ads
Hiç yorum yok: