Harun Reşid, Bağdat'ın dışındaki bahçelerde gezerken, ihtiyar bir Arabın hurma fidanı diktiğini görüp yanına gider:
- Ya Şeyh, der, hurma ağacının kırk senede yemiş verdiğini söylerler. Sen ise ihtiyarsın. İstifade edemeyeceğin ağacı dikip ne yapacaksın?
İhtiyar:
- Bu ağaçları, bizden önce gelenler, sırf bizim için dikmişler. Ben de bunu kendim için değil, benden sonra gelecekler için dikiyorum, cevabını verir.
Padişah, bu cevaptan hoşlanıp adama ihsanda bulunur. İhtiyar, parayı aldıktan sonra elleriyle sakalını sıvazlayıp:
- Elhamdülillah, der.
Harun Reşid:
- Niçin hamd ediyorsun? diye sorunca:
- Herkes, der, diktiği ağacın meyvesini kırk senede aldığı halde ben, bugün diktiğim ağacın meyvesini yine bugün alıverdim; onun için hamd ettim.
Harun tekrar ihsan eder. İhtiyar da tekrar hamd ederek:
- Başkaları ağaçlarının mahsulünü senede bir kere alırken, ben bir günde iki kere alıyorum. Bu seferki hamdimin sebebi de budur, der.
Harun Reşid, ihtiyarın edep ve zarafetini takdir ederek oradan ayrılır.
Nesil yetiştirmek, mahsulü uzun süre sonra toplanacak bir gayret gibi görünse de, manaya açık olanlar, onun hem anında hem de birçok mahsulü birden verdiğini görürler. Evvela, nesle yatırım milletlerin istikbaline yatırımdır ki, ilk meyvesini ülkelerine ve insanlığa yaptıkları hizmetlerle verirler. On-yirmi sene milletlerin tarihi için uzun bir zaman değildir.
İkinci meyveyi, bunu hayır hasenat adına yapanlar mana aleminde anında toplar ki, o andan itibaren ahiretlerine azık olur ve gittiklerinde yeşerip, dal budak salmış, olgunlaşıp meyve vermiş bir halde karşılarına çıkar. O nesillerin adımlarındaki, aylarındaki, günlerindeki hasenat aynen tohum atanların defterine geçer.
Bu zarafetten ve bereketten zarif insanlar anlar.
Yazar: Mehmet Akar
Mesel Ufku | Nükte ve Hikmet [ Timaş Yayınları ]
- Ya Şeyh, der, hurma ağacının kırk senede yemiş verdiğini söylerler. Sen ise ihtiyarsın. İstifade edemeyeceğin ağacı dikip ne yapacaksın?
İhtiyar:
- Bu ağaçları, bizden önce gelenler, sırf bizim için dikmişler. Ben de bunu kendim için değil, benden sonra gelecekler için dikiyorum, cevabını verir.
Padişah, bu cevaptan hoşlanıp adama ihsanda bulunur. İhtiyar, parayı aldıktan sonra elleriyle sakalını sıvazlayıp:
- Elhamdülillah, der.
Harun Reşid:
- Niçin hamd ediyorsun? diye sorunca:

Harun tekrar ihsan eder. İhtiyar da tekrar hamd ederek:
- Başkaları ağaçlarının mahsulünü senede bir kere alırken, ben bir günde iki kere alıyorum. Bu seferki hamdimin sebebi de budur, der.
Harun Reşid, ihtiyarın edep ve zarafetini takdir ederek oradan ayrılır.
Nesil yetiştirmek, mahsulü uzun süre sonra toplanacak bir gayret gibi görünse de, manaya açık olanlar, onun hem anında hem de birçok mahsulü birden verdiğini görürler. Evvela, nesle yatırım milletlerin istikbaline yatırımdır ki, ilk meyvesini ülkelerine ve insanlığa yaptıkları hizmetlerle verirler. On-yirmi sene milletlerin tarihi için uzun bir zaman değildir.
İkinci meyveyi, bunu hayır hasenat adına yapanlar mana aleminde anında toplar ki, o andan itibaren ahiretlerine azık olur ve gittiklerinde yeşerip, dal budak salmış, olgunlaşıp meyve vermiş bir halde karşılarına çıkar. O nesillerin adımlarındaki, aylarındaki, günlerindeki hasenat aynen tohum atanların defterine geçer.
Bu zarafetten ve bereketten zarif insanlar anlar.
Yazar: Mehmet Akar
Mesel Ufku | Nükte ve Hikmet [ Timaş Yayınları ]
ads
Hiç yorum yok: