"O, insanın kalbine iyice yayılıp hakim olmak ister, kul, Yüce Allah (c.c)'ı zikir edince siner, bir köşeye uzaklara çekilir. Allah'tan gafil olunca da kalbine iyice yayılıp hakim olur"
Allah (celle celalühu), Nas suresinde "hannas" sıfatı ile tanıtmıştır. Hannas" sinsi" korkak, boş bulunda dalan, karşı durunca kaçan" anlamlarına gelmektedir.
Şeytan bir insanı gafil, namazını kılmaz, orucunu tutmaz, zekatını vermez ve İslam'dan uzak bir hayat yaşayan haramlara dalmış. İçki kumar ve bunun gibi kişilere kolayca musallat olur. Ayrıca İbadetlerini çokça yerine getiren kimseye de musallat olabilir ki o yaptıkları ibadetleri bırakıp sevapları kazanmamasını ister. Ancak o kulu Allah korur. Ve Felak ve Nas sureleri ile bundan korunmak mümkündür. Şeytan sadece vesvese verir. Yaptırım gücü yoktur. Ancak insanlar hemen o vesveseye kanarak şeytanın kötü emellerine düşebilir. Bir anda kendini günahlar içinde görebilir. Veya günah işleyen bir kul ise daha kötü olabilir. Fakat şeytanın şerrinden kurtulmak için Çokça zikir yapmak ve Allah'ın bize emrettiklerini yapmak ve yasaklarından kaçınmak en önemli noktadır. Şeytanın şerrinden Allah'a sığınırız.

Zikir şeytanı uzaklaştırmaktadır. Çünkü o anda kalp doludur zikir devam ettiği müddetçe şeytan kalbe girmek için herhangi bir yol bulamaz. Sürekli kalbe girmek ister ancak zikrin nuru onu yakar. Bu sebeple insanların özellikle Müslümanların en kötü ve büyük düşmanı olan şeytan oradan uzaklaşır ve kaçar. Bu sebeple de Mümin insan şeytandan kurtulmuş olur.
İmam Gazali Hazretleri şöyle ifade etmektedir:
"Allah'ın zikrinden başka kalbe her ne korsan, şeytanın vesvesesine yardımcı olabilir. Kalbi şeytanın vesvesesinden koruyan ancak Allah'ı anmaktır. "
Bizler daimi olarak Allah Teala'yı zikretmemiz gerek. Çarşıda pazarda nerede olursak olalım Allah bir an bile kalbimizden çıkmamalı. Kalbimizi Allah dedirtmeye alıştırmalıyız. Günün belli zamanlarında zikir çekmek insana çok fayda verir. Zikrin genel olarak sayısı yoktur. Fakat tasavvuf erbabı bir kamil-i mürşide intisap ederse o zaman o ona göre belli sayılarla belli aralıklarla çoğaltarak zikir dersi verir. Tasavvufta böyledir. Ve daha hızlı yol almak Allah'a ulaşmak ve kalbin Allah demesini sağlamak için mutlaka insanların bir gerçek kamil-i mürşide ihtiyaçları vardır. Rehbersiz olmaz. Nasılsa okulda başımızda bir öğretmen olmadan okumayı yazmayı ve buna bağlı dersleri tam olarak öğrenemiyorsak. İslam içinde tasavvuf konusunda mutlaka bir rehbere yol göstericiye ihtiyaç vardır. Günümüzde kamil-i mürşitler vardır. Ancak sayıları azdır. Bunları bulmak ve onlara instisap (bağlanmak) etmek gerekir.
Türkiye bir kaç tane bulunmaktadır. Bunların isimlerini vermeyeceğim Allah nasip ettiği kimseyi o insanlara yönlendiriyor zaten. Ama gelin görün ki ne kadar az gerçek şeyh varsa bir o kadarda çok sahte şeyh vardır. Aman diyorum sahte şeyhlere sakın yaklaşmayın böyle olacağına en azından İslam'ın 5 şartını yerine getirin gene yeterli. Tasavvuf biraz daha üst noktalara çıkmak Allah'a daha çok yaklaşmak ve zikirlerden sevap elde edip Allah'ın rızasını kazanmaktır.
Allah'ın rızasını akıllı olan her mümin bir şekilde kazanabilir. yeter ki aklını kullansın. Tasavvufa şirk diyenler çok onlara itibar etmeyiniz onlar vehhabi görüşü ehl-i sünnet olmayanların iftiralarıdır. Ve neyin ne olduğunu da bilmezler
Şunu da unutmayın ben illa tasavvufa girin demiyorum. 5 vakit namaz Allah'ın emirleri ve yasaklarını göz önünde bulundurarak Mümin olarak yaşamak da yeterlidir. Dediğim gibi tasavvuf deryasına girmek yükselmek ve üst noktalara çıkmak içindir. Tabi ilimsiz olarak girmemek gerekir. Bu gibi durumlarda tehlikeli olabilir. İlim öğrenmek farzdır.
Bir önceki konumuz "Rahmet Nazarı" dilerseniz konumuzu okumak için ilgili bağlantıdan yazımızı görebilirsiniz.
Hiç yorum yok: