Yahudiler Osmanlı idaresi altında sulh içerisinde yaşadılar, ama, Doğu Avrupa'da onlara uygulanan ayrımcılık zaman zaman katliama dönüştü ve bu katliam zamanla artarak devam etti.
Yine aynı yazar kitabının 23. sayfasında bunu teyit ederek şöyle der:
- Göçmenler herhangi bir zorlukla karşılaşmadılar. Çünkü Müslüman liderler her dönemde yabancı ülkelerden gelen Yahudiler'in Filistin'e girip orada yerleşmelerine müsamaha ettiler. Bu müsamaha batılı Hristiyanlara verilmedi.
1882 yılında Romanya'dan gelen siyonist yerleşimcilerin ilk kafilesinin ulaşmasından sonra sultan Abdülhamid ilk defa 1885 yılında Yahudiler'in Filistin'e yerleşimci olarak değil hacı olarak gelmelerine izin veren bir emir çıkardı. Fakat bu kanun sert bir şekilde uygulanmadı. Bu ve bunu takip eden kanunlar göçü kayıt altına alıyor ve sadece yabancı Yahudiler'e uygulanıyordu. Osmanlı Devletinin idaresi altındaki yüz binlerce Yahudi'ye gelince, Filistin'e yerleşmek onların her zaman güç yetirebileceği bir şeydi.
Bu bakımdan Filistin'deki Yahudiler'in sayısı 1814 yılında sadece 10.000 iken 1914 de gündelik 3 vakit namazlarında Urşelim ve Arz-ı Mevuda dönmeyi katiyyen unutmayacaklarını tekrar eden dünyanın diğer bölgelerindeki Yahudiler arasından Filistin'e göç edenlerin sayısı 35.000'e ulaştı. "Filistin'in Yahudi milletinin kalbindeki yeri, hakkında yazılanlara rağmen, bir Yahudi ferdi üzerinde, yaşanılacak bir yer olarak yapacağı küçük bir etkiden başkaca bir etkisinin olmadığı da kati bir gerçektir. Bu Yahudi propagandacı kendi ruhunda da hissettiği şu ikaza işaret ediyor. "Filistin'i arzulayarak oraya yönelen diğer gruplara göre Yahudiler azınlıkta idi."
Dr. Emil Toman'ın "Filistin davasının kökleri" kitabının 12. sayfasında John Bronig'in Suriye hakkında açıklamaları, başka bir deyişle "İslam himayesinde Yahudiler" isimli kitabından yapılan alıntıda şöyle denilmektedir:
"Şam'daki yabancı tüccarlar arasında en zengini Yahudiler'den oluşan grup idi. Her biri bir milyon, iki milyon cüneyh mali güce sahip iki aileden bahseder ki bu meblağ o zamanın şartlarında büyük bir servet idi. Con Bronig ticaret odalarının çoğunluğunun Britanya ile ticaret yaptıklarını da sözlerine ekler"
Tarih boyunca Yahudiler'in Filistin'e gelişleri sadece bir dini duyguya dayanmakta idi ve hiçbir zaman Yahudiler'in Filistin için siyasi bir istekleri olmamıştı. Tabi bu durum Buhttunnasr'ın Babil sürgününü gerçekleştirmesinden önce idi. Çünkü tarih ile sabittir ki Yahudiler, bu zamanda sadece Filistin'de değil aynı zamanda bir çok devletin vatandaşı olarak da toplu bir şekilde hayatlarını sürdürmekteydiler. Yukarıda da söylendiği gibi Yahudiler'in Filistin'e gelişleri sadece bir dini duyguya dayanmakta ve bazı dindar Yahudi guruplar ömürlerinin son günlerini Kudüs, Safed, Taberiyye ve Elhalil gibi mukaddes şehirlerde geçirmek, ibadet etmek ve yapılan ayinlerden yararlanmak için kudsi mekanlarda bulunmak üzere Filistin'e rağbet etmekteydiler.
Kaynakça:
Yazar: Refik Şakir en- Netşe
Çeviri: Necmeddin Gevri
Sultan II. Abdülhamid ve Filistin [ Semerkand ] - Pozitif Dağıtım
Yine aynı yazar kitabının 23. sayfasında bunu teyit ederek şöyle der:
- Göçmenler herhangi bir zorlukla karşılaşmadılar. Çünkü Müslüman liderler her dönemde yabancı ülkelerden gelen Yahudiler'in Filistin'e girip orada yerleşmelerine müsamaha ettiler. Bu müsamaha batılı Hristiyanlara verilmedi.
1882 yılında Romanya'dan gelen siyonist yerleşimcilerin ilk kafilesinin ulaşmasından sonra sultan Abdülhamid ilk defa 1885 yılında Yahudiler'in Filistin'e yerleşimci olarak değil hacı olarak gelmelerine izin veren bir emir çıkardı. Fakat bu kanun sert bir şekilde uygulanmadı. Bu ve bunu takip eden kanunlar göçü kayıt altına alıyor ve sadece yabancı Yahudiler'e uygulanıyordu. Osmanlı Devletinin idaresi altındaki yüz binlerce Yahudi'ye gelince, Filistin'e yerleşmek onların her zaman güç yetirebileceği bir şeydi.

Bu bakımdan Filistin'deki Yahudiler'in sayısı 1814 yılında sadece 10.000 iken 1914 de gündelik 3 vakit namazlarında Urşelim ve Arz-ı Mevuda dönmeyi katiyyen unutmayacaklarını tekrar eden dünyanın diğer bölgelerindeki Yahudiler arasından Filistin'e göç edenlerin sayısı 35.000'e ulaştı. "Filistin'in Yahudi milletinin kalbindeki yeri, hakkında yazılanlara rağmen, bir Yahudi ferdi üzerinde, yaşanılacak bir yer olarak yapacağı küçük bir etkiden başkaca bir etkisinin olmadığı da kati bir gerçektir. Bu Yahudi propagandacı kendi ruhunda da hissettiği şu ikaza işaret ediyor. "Filistin'i arzulayarak oraya yönelen diğer gruplara göre Yahudiler azınlıkta idi."
Dr. Emil Toman'ın "Filistin davasının kökleri" kitabının 12. sayfasında John Bronig'in Suriye hakkında açıklamaları, başka bir deyişle "İslam himayesinde Yahudiler" isimli kitabından yapılan alıntıda şöyle denilmektedir:
"Şam'daki yabancı tüccarlar arasında en zengini Yahudiler'den oluşan grup idi. Her biri bir milyon, iki milyon cüneyh mali güce sahip iki aileden bahseder ki bu meblağ o zamanın şartlarında büyük bir servet idi. Con Bronig ticaret odalarının çoğunluğunun Britanya ile ticaret yaptıklarını da sözlerine ekler"
Tarih boyunca Yahudiler'in Filistin'e gelişleri sadece bir dini duyguya dayanmakta idi ve hiçbir zaman Yahudiler'in Filistin için siyasi bir istekleri olmamıştı. Tabi bu durum Buhttunnasr'ın Babil sürgününü gerçekleştirmesinden önce idi. Çünkü tarih ile sabittir ki Yahudiler, bu zamanda sadece Filistin'de değil aynı zamanda bir çok devletin vatandaşı olarak da toplu bir şekilde hayatlarını sürdürmekteydiler. Yukarıda da söylendiği gibi Yahudiler'in Filistin'e gelişleri sadece bir dini duyguya dayanmakta ve bazı dindar Yahudi guruplar ömürlerinin son günlerini Kudüs, Safed, Taberiyye ve Elhalil gibi mukaddes şehirlerde geçirmek, ibadet etmek ve yapılan ayinlerden yararlanmak için kudsi mekanlarda bulunmak üzere Filistin'e rağbet etmekteydiler.
Kaynakça:
Yazar: Refik Şakir en- Netşe
Çeviri: Necmeddin Gevri
Sultan II. Abdülhamid ve Filistin [ Semerkand ] - Pozitif Dağıtım
ads
Hiç yorum yok: