Yorgun geçen bir günün ardından, günlük hengâme ve kargaşanın ardından, sağ salim eve varabilip, bir de mideyi de doldurduktan sonra, bir insanın en çok isteyeceği şey, iyi bir uyku çekmek ve dinlenmek için kendini bir an önce yatağa atabilmektir.
Yorgun gözler iyice kapanmış ve aklınızdan geçen tek şey, sabahtan beri hasretle seni çağıran ve sabah arkana bakmadan, saygısızca terk edip gittiğin sıcacık yatağındır. Senin sabahki o insafsız ihanetine rağmen o, seni unutmamış ve sanki hiç terk etmemişsin gibi bıraktığın şekilde seni beklemektedir. Özellikle bekar erkekler için, gerçekten de bıraktığın şekilde beklemektedir hatta…
En sonunda varsa çoluk çocuk bertaraf edilir, izlenecekse takip ettiğin diziler izlenir, bunun gibi son badireleri de atlatıp kendini yatağa atabilirsin. Fakat o da ne? Yan komşun, yatak odasında gayrı resmi bir şekilde kreş açmış, yetmiyormuş gibi kendi çocuklarının yanında, misafirin çocuklarını da evlatlık edinmiştir. Evet maalesef, yanda misafir vardır, yine… Külüne muhtaç olduğun komşun, misafirleriyle iyice koyulaşan ve futboldan başlayıp, güncel haberlere, oradan da siyasetin dibine vuran muhabbetleri kesilmesin diye, çocuklara normalde girmeleri yasak olan yatak odasını açarak, burada istedikleri gibi gülüp bağırsınlar diye fırsat tanımıştır.
Dünyadaki tek emelleri, mümkün olduğunca çok gürültü çıkararak eğlenmek olan bu masum yavrucaklar da, bu ele geçen fırsatı ellerinden geldiğince çok değerlendirmeye gayret etmekte ve Guinness Dünya Rekorları Kitabına, en çok bağıran çocuk unvanıyla nasıl girebiliriz diye noteri davet etmeden önce denemeler yapmaktadırlar.
Sen de bu gayrete karşılık olarak, ilk etapta kafanı yastık ile yatak arasında ne kadar sıkıştırabileceğini denedikten sonra, eline geçen havlu, çarşaf, pike, terlik, tornavida gibi ne kadar bilumum objeyi kulağına tıkasan da sonuç alamazsın. O çok özlediğin tatlı uykun, bir güvercin gibi ellerinden uçup gitmiştir artık. Az önce seni tüm davet kârlığıyla çağıran sadık yârin, yatağın da o kadar cazip gelmemektedir artık gözüne.
Yapabileceğin en iyi şey, yatağını, yorganını, çarşafını, yastığını toparlayıp, oturma odasına giderek, dönem dönem yatağını aldattığın bir gecelik ilişkine, kanepenin soğuk ama anlayışlı kollarına sığınmaktır
Yorgun gözler iyice kapanmış ve aklınızdan geçen tek şey, sabahtan beri hasretle seni çağıran ve sabah arkana bakmadan, saygısızca terk edip gittiğin sıcacık yatağındır. Senin sabahki o insafsız ihanetine rağmen o, seni unutmamış ve sanki hiç terk etmemişsin gibi bıraktığın şekilde seni beklemektedir. Özellikle bekar erkekler için, gerçekten de bıraktığın şekilde beklemektedir hatta…
En sonunda varsa çoluk çocuk bertaraf edilir, izlenecekse takip ettiğin diziler izlenir, bunun gibi son badireleri de atlatıp kendini yatağa atabilirsin. Fakat o da ne? Yan komşun, yatak odasında gayrı resmi bir şekilde kreş açmış, yetmiyormuş gibi kendi çocuklarının yanında, misafirin çocuklarını da evlatlık edinmiştir. Evet maalesef, yanda misafir vardır, yine… Külüne muhtaç olduğun komşun, misafirleriyle iyice koyulaşan ve futboldan başlayıp, güncel haberlere, oradan da siyasetin dibine vuran muhabbetleri kesilmesin diye, çocuklara normalde girmeleri yasak olan yatak odasını açarak, burada istedikleri gibi gülüp bağırsınlar diye fırsat tanımıştır.
Dünyadaki tek emelleri, mümkün olduğunca çok gürültü çıkararak eğlenmek olan bu masum yavrucaklar da, bu ele geçen fırsatı ellerinden geldiğince çok değerlendirmeye gayret etmekte ve Guinness Dünya Rekorları Kitabına, en çok bağıran çocuk unvanıyla nasıl girebiliriz diye noteri davet etmeden önce denemeler yapmaktadırlar.
Sen de bu gayrete karşılık olarak, ilk etapta kafanı yastık ile yatak arasında ne kadar sıkıştırabileceğini denedikten sonra, eline geçen havlu, çarşaf, pike, terlik, tornavida gibi ne kadar bilumum objeyi kulağına tıkasan da sonuç alamazsın. O çok özlediğin tatlı uykun, bir güvercin gibi ellerinden uçup gitmiştir artık. Az önce seni tüm davet kârlığıyla çağıran sadık yârin, yatağın da o kadar cazip gelmemektedir artık gözüne.
Yapabileceğin en iyi şey, yatağını, yorganını, çarşafını, yastığını toparlayıp, oturma odasına giderek, dönem dönem yatağını aldattığın bir gecelik ilişkine, kanepenin soğuk ama anlayışlı kollarına sığınmaktır
ads
Hiç yorum yok: