-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads

Rüyada mıyız? Gördüklerimiz Hayal Mi?

 Bu konu biraz uzun olabilir belki saçma  bile gelebilir ancak aşağıda  açıklayacağım fikirleri ispatlama imkanı olmasa da hayal gücü güçlü olan insanlar beni anlayacaklardır.


1. Teori: Aslında Rüyadayız. 

Rüyadayız çünkü; ilk ne zaman uyuduğumuzu bilmediğimiz için (çünkü  uyuyan kişi uyuduğu o anı bilmez, ama uyandığını bilir ) rüyadayız evet  uyuduğumuz zaman kim bilir kaçıncı rüyaya uyuyoruz bilmiyoruz. Uyandığımızı  hatırlıyoruz ama rüyamızı hatırlamıyoruz genelde. Buna iF ailesi olarak  rüya için binlerce  rüyalara  giriyoruz  diyebiliriz.



Çok  uyuyan insan daha çok   rüya içinde rüyaya  girerken az uyuyan kişi de o nispette daha çok rüyada kalır ve bilinçli bir şekilde rüya aleminde olduğunun farkında olmadan rüyada dır.

Gördüğümüz olaylar, sıra dışı durumlar, acılar, sevinçler, mutluluk, evlilik,  boşanma, vs. bunların her birini zaman içinde insan unutuyor kısmen de olsa sanki rüya aleminde yaşamış  gibi.  Dön bak geçen senelere dün  gibi yada  bugünden az bir saat önceki  gibi  değil mi?


Dikkat ederseniz; hep ölenler başkaları olurken bir  türlü sen neden ölmedin? düşündün mü? belkide çoktan öldün haberin bile yok olabilir mi?

Neden olmasın: düşüncelerinizi düşündüğümde evet  zaten hep onlar ölecek diye düşünürken kendinizde ölümden korkarak bir türlü ölmeyişiniz ve aslında o korku ile her an ölüşünüz..



Ölüm değildir ki  gelen haber;  gelen bilesin ki ölenin haberidir. Yakınından biri ölür ya bir anda haberi gelir falanca kişi öldü diye duyarsın o anda bir şok geçirirsin. Daha dün konuşmuştuk dersin iyi insandı der geçersin ve hayatına devam. Sonra başka birinin ölüm haberleri dünya çapında ölenler binler ama sen hala ölmedin? Acaba o haber ölüm haberi senin ölümün mü? Düşündün mü bunu? Sen ne zaman öleceksin; mutlaka öleceksin işte o an uyanacak insan. Ölüm insanın uyanması ise, bu dünya rüya alemi olamaz mı?  (tabi bu sözlerim İslam'a ters ise uyarınız. Hata işlemekten günah işlemekten  ALLAH'A sığınırım.

Gök yüzüne baktığınızda ne görüyorsunuz? yıldızlar, bulutlar,  ay güneş, gezegenler vs. dünyanın tam tersinde ki yukarı baktığına göre  yukarı bakan o mu sen mi? yoksa aşağı bakıyoruz da haberimiz mi yok.

Zaten uzay boşluğunda isek yukarı aşağısı olur mu bilemem. yer küre vardır. Belki de yukarısı aşağısı, aşağısı yukarısıdır. Hem neye göre yukarı veya aşağı. Aya inildi mi? çıkıldı mı? gibi  düşünebilirsiniz.  Aya inildiyse, dünyaya çıkıldı mı? aya çıkıldıysa dünyaya inildi mi?

Kısacası; Ay mı  yukarda, dünya mı aşağıda, tersi olarak yukarıda olan dünya mı? yoksa aşağıda olan ay mı?

Güneş çok sıcak olduğu söyleniyor? Peki güneşe kadar kim gitti? nereden bilinebilir belki güneş buz kütlesi bize yanlsama veya hayal dünyamızda    rüyamızda sıcak oluyor ken, aynı zamanda  güneşten uzaklaştıkça sıcaklık  artar. Yaklaştıkça ise  insan  donar. 

Buna örnek olarak; yüksek dağlar üzerinde ki karlar ve yükseklerde her zaman hava  soğuk olur ve  güneş dünyaya yakın oldukça    hava  soğur. Uzaklaşınca  ısınır...

Güneş seninle benim  gördüğüm  gibi olduğuna emin misin? emin olmak için benim gözümle benimde senin gözünle bakmam gerekmez mi?

Yıldızlar evet kimbilir kaç milyar yıl önce ölmüş kara delik olmuştur ve ışığı yeni geliyor olamaz mı?

Hiç  yıldıza  giden var mı?  Gitmek imkansız zaten.. Manevi olarak gidenler elbette olabilir.

Bu dünya rüya dan ibaret değilse peki ölünce uyanmayı açıklayın. Bu dünya imtihan dünyasıdır. belki 1 sn bile   zaman geçirmedik  ama  80  yıllık insana sorsan dün gibi demesini de açıklayın.

Etrafınıza iyi bakın her şey sanki alemi  rüya da olduğunuzu vurguluyor ve sadece ve sadece  yegane tek sınırsız, sonsuz (tek, yegane) Büyük ancak (illa)  ALLAH (C.C)....

Bizler tabi ki varız   yok demiyorum. Ama nasıl varız, rüya hayatında ki gibi,  kimisi hayalinde kurduğu  bir dünyada yani herkes kendi dünyasında olabilir mi?  anne baba, eş dost,  hepsi kişinin rüyasında ki karakterler olsa mı gerek!

Bunlar derine  girdi bu kadar yeterli 1.  aşama  sonra devamı gelir.

2.  Teori: Aslında olan oldu hepimiz çoktan öldük:

Evet herşey oldu bitti, hepimiz sadece ALLAH (c.c)'ın bize verdiği vakit içinde neler yapmamız gerektiği için bir zaman dilimi ile ölüme  doğru yani uyanışa doğru  gidiyoruz.  Ve bu teori  hem rüya hem gerçek:

Nasıl mı?

Bilincimiz yerinde olarak uyku halinde olduğumuz  halde öldüğümüzde  uyandığımız anı düşünün. Daha ölmedik dimi ama. Ya çokta öldüysek ve bundan haberimiz olmadıysa; örnek olarak;  ana karnında ki   halimizi   hatırlamıyoruz!

Devamı gelir.... Mi? Allah (c.c) en iyisini bilir...

Kameralarda Güzel Çekim

 Kameralarda Güzel Çekim Nasıl Yapılır?


Siyah Madde ile kameralarda daha güzel çekim

Sİyah madde ile Çekim


Siyah bir madde ile çok fazla ışığı mekanizmasına çekerek ekstra siyah tabakaları ile bazı ışıkları yok edebilme özelliği ile daha iyi görünümlere olanak tanıyor.

Kamera


Surrey Nanosystems’in en yüksek dereceli görevlisi Ben Jensen, Independent’a, “tepeleri görmek istiyorsunuz ancak sanki orada hiçbir şey yokmuş gibi gördüğünüz şey yalnızca karanlık kocaman bir çukura benziyor. Bu çok garip geliyor,” diye açıklama yapmıştır.  Surrey Nanosystems’taki bilim araştırmacıları , Vantablack ismi ile anılan yeni bulunan siyah maddeyi çoğaltmak amaçlı İngiltere’nin Ulusal Fizik araştırma yeri  ve bir İngiliz firması  olan ABSL Space Products ile beraber  çalışmaktadırlar.

Diş içinde kök hücre keşfi

Diş içinde kök hücre keşfi Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda hücre gelişiminin tek yönlü olduğu bilinmekteydi. Kök hücre tek bir tür olarak gelişim gösterir yani kök hücre nöron ve glia denilen sinir dokusu oluştururlar. Bu yapılarda sinir hücrelerini oluşturur.

Ama bu işlemin tam tersi hiç düşünülmemişti. Yani sinir hücresinden nöron ve glia oluşturmak. Bu da hayret verici bir şekilde diş içerisinde oluştuğu keşfedildi. Bu keşif kök hücre üretimi için artık embriyo kullanımı yerine dişlerin kullanımına olanak sağlayacaktır. diş Araştırmacılar oluşan kök hücrelerin dişin tam orta tabakasında meydana geldiği ve bu kök hücrelerin kemik, kıkırdak ve dişe dönüştüğünü belirtiyorlar, fakat bu kök hücrelerin nereden geldiği konusunda henüz kesin bir şey söyleyemiyorlar. Eğer bunun nasıl oluştuğunu bulabilirlerse laboratuar ortamında da bu kök hücre oluşturma işlemi yapılabilecek. 

diş


 Araştırmacılar yaptıkları bir dizi deneyler sonucunda sinir dokularının diş eti boyunca ilerleyerek diş içine girdiğini tespit ettiler. Şimdiye kadar yapılan deneylerde bir hücrenin başka bir hücreye dönüşemeyeceği yönündeydi. Ancak bu keşifle birlikte bunun mümkün olduğu bulunmuş oldu. 

Kaynak: http://news.sciencemag.org/biology/2014/07/unexpected-stem-cell-factories-found-inside-teeth

Pil Ömrünün Kısa Olma Nedenleri

Pil Ömrünün Kısa Olma Nedenleri nelerdir


Pil Kapasitesi Azalmasına neden olan etken


Genel olarak pil ömürleri döngü içerisinde değişmektedir. Uzun süreli dayanıklılık söz konusu olmamakla birlikte sürekli bu döngü içinde  şarj etmemiz gerekir.




Artık daha  kaliteli pil üretimi konusunda bilim adamları pil kapasitesini artırma yönünde çalışmalarına hızla devam ediyor. Çok gelişmiş lityum-iyon pilleri  bile zaman geçtikçe ömürleri azalmaktadır. Çünkü buna neden olan durumu  bilmediğimiz için bu kapasitesine etki eden durumu düzeltmek içinde hiçbir şey yapamıyoruz. ABD Enerji Departmanı'nda yapılan yeni çalışmalar bu etkeni ortaya çıkardı. Bu çalışmalara göre sorun küçük, nano boyutlu kristallerde bulunduğunu bilim adamları çalışmaları sonucunda açıkladılar.

Düşünmek Düşünmeye Çalışmak.

Sen hiç Düşündün mü?


Düşünmek, insanın en önemli etkin özelliklerinden biridir. Tabi ki her insan düşünür ama neyi? Düşünmeyi başarmak aslında bir o kadar kolay olmasına rağmen bir o kadar da zor..

Her insan düşünür evet.   Düşünmeyen insan yok ama düşünmek gerek.  Neyi ne zaman niçin neden niye düşündüğünü bilmeden düşünmek sadede düşünmediğini düşünmekdir. Bir insana düşünme desen  mutlaka düşünür neyi düşünür neyi düşünmediği yada düşünmemeyi düşünür. Ancak amaç  düşünmektir.

Gerçek anlamda düşünmek için ilk önce düşünmeyi bilmek gerekir. Bu sebeple  bu yazımızda ilk aşama olarak neyi düşünmeyi düşünmeniz ve neden  düşündüğünüzü düşünmeniz gerek.

Bunun için ilk önce düşünmeyi düşününüz.  Ve neden düşünmeyi düşündüğünüzü düşünerek  asıl olan düşünmeniz gereken ney ise onu düşünmeniz ve sonra düşündüğünüzü  tekrar düşünmek ve sonuca ulaşmakiçin  tekrar tekrar düşünerek bu şekilde düşüşnceler birbirini kovalayarak sizi düşünmeye sevk edecektir.

Unutmayın düşünmek için düşünmek mutlaka şarttır.  yoksa hindi de düşünür..  Düşünmek evet ilk olarak  düşünmeyi düşünün... 


Düşünmek Düşünmeye Çalışmak.


Örnek olarak görselden  misal verelim.  Ne kadar güzel dimi?  Evet bunu düşünün  ancak  denizin mavi rengini  taşları  dalgaları  gökyüzünü  hepsini düşünün ama  üstüne basıp geçtiğini o  taşların hepsinin  normal bir taş olmayacağını içinde   amber,  yakut hatta elmas bile olabileceğini düşünün. Hazineyi yerin dibinde  değil  çakıl  taşları arasında arayın. Kim bilir önemsiz gördüğünü bir taş  belkide  bir zümrüttür..

Devamı gelecek şu an için düşünmeye başlamak için bu ön bilgi yeterli.  (iF)

Mars'a Gitme Zamanı Ne Kadar?

Mars'a Gitme Zamanı Ne Kadar?


İnsanoğlu olarak kendi dünyamızdan başka gezegenleri geçmişimizden bugüne kadar merak etmişizdir. Başka gezegenlere yolculuk yapmak, keşfetmek veya gezmek bir çok insan için hayalden öteye gidemez.

Mars gece gökyüzünde rahatlıkla görülebilecek kadar aslında bize yakın bir gezegendir. Gökyüzünde en parlak olan gezegendir bu yüzden ayırt edilmesi oldukça kolaydır. Genel olarak parlak ve kırmızı olarak görünmektedir.

2 senede  bir, Mars ve Dünya en yakın yerlerine ulaşırlar, buna “karşı konum” denilmektedir. Bundan dolayı  Mars, Dünya’ya 55.000.000 km kadar yakın olabilmektedir. Bunun yanı sıra  her iki yıldsene süresince , uzay ajansları mars  gezegenine  uzay gemileri veya araçları göndermek  için bu yörüngesel düzenin  özelliklerini  kullanmaktadırlar.



Bu açıklamar sonucunda  asıl merak ettiğimiz konuya gelelim. Mars'a ne kadar zamanda gidilebilir?  Sorunun cevabını kısaca verelim:  200 veya 350 gün arasında değişen ve uzay aracına bağlı olarak farklılık göstermektedir.

Matrix'te mi yaşıyoruz?

Matrix'te mi?


Bir kaç bilim araştırması sonucunda bilgisayar simü lasyonunda yaşadığımızı öne sürmüşlerdir. Ancak bu durumun yüksek olasılıkta olduğunu söylemişler ve gerçeklerin nasıl bulunacağı konusunda araştırmalara devam etmektedirler.

Matriks Geçmişten bugüne kadar bilim kurgu dalında onca yazı ve filmler meydana çıkarmışlar. Bundan dolayı yaşadığımız dünyanın aslen göründüğü gibi değil de bir bakıma matrix gibi bir yerde hayatımızı sürdüğümüzü dile getirdiler.

Bir önceki sene , filozof ve fizikçiler, 2003’te Philosophical Quarterly’de “Bir Bilgisayar Simülasyonunda mı Yaşıyorsunuz?” isimli bilimsel yazısını  yayımlayan filozof Nick Bostrom tarafınca  öne atılan  bu fikrin  üzerinde daha oldukça yoğun bir araştırmaya yapmaya başladılar. Temel olarak, Bostrom, programlama mekanizmasının  hızlı şekilde büyümeye ve  bir gün bütün kainatın  dijital bir simülasyon oluşturabileceğimize  işaret ettiğini tartışımaktadır.

Dünyanın Sonumu Geliyor?

Dünyanın Sonumu Geliyor Acaba?


Dünyamızda her geçen zamanda farklı değişiklikler göstererek bizlere sona yaklaştığının sinyalini veriyor. Yakın zamanlar içinde acaba dünyanın sonu gelir mi? Dünyanın sonu demek bir bakıma da kıyamet demektir.

Tabiki kıyamnetin ve  dünyanın sonunun ne  zaman  olacağını   Allah (c.c.)'dan başka hiç kimse bilemez.  Bu  aşağıdaki  bilgiler sadece   tahmini olarak  bir kalemden çıkmış  sözlerdir.  Ancak bakılırsa son dönemlerde    dünyada    hızlı bir  değişiklik sözü konusu. Fakat  zaman zaman   uzun yıllar arasında böyle durumlar  olmuştur. Mevsim değşiklikleri vs. Buna benzer durumlar   geçmiş zamanlar belki biz daha yokken olmuştur.

Kurtuluş Günü ismindeki filmi bir  çoğumuz izlemiştiriz. (Independence Day) sinema filminde  bizlere aksettirdiği bir şey varsa o da dünya harici yaratıkların  gezegenimize  ayak bastıklarında  tek amaçlarının "ihtiyaçları olanı alıp geri dönmek" olmadığı aşikardır. 1960 senesinde  astrofizikçi Frank Drake, Samanyolu galaksisinde hayat süren  uzaylı medeniyetleri anlamak  için gerekli tüm aytıntıları dikkate alıp araştırma içine girmiştir. Drake denklemi ismini  verdiği bu çalışma yeni yıldızların varolma  sıklığı ve hayat belirtisi göstermekte olan bu  gezegen sistematiğinin  sayısı gibi konuları ele almaktadır. Bu sayılar birer varsayım olsa dahi  Drake en iyi ihtimalle galaksimizde 1000 ile 100.000.000 arasında  değişmekte olan dünya dışında birer  medeniyetlerin olduğunu söylemektedir.

Dünyanın Sonumu Geliyor?


Bundan dolayıdır ki, elbette kainat sadece insanlar için varolmamıştır. Binlerce gezegen vardır ve buralarda yaşayan bizim onları, onlarında bizi göremediği değişik alemlerde var diyebiliriz.

Bir önceki ilgili yazımızı okumak isterseniz bağlantıya gitmeniz yeterli olacaktır. Mars’a hayata dair kanıt niteliğinde ışık!

Beyin ve Korku

Korkunun beyine ulaşmasında ve etkileşimine neden olan durumlar henüz tam olarak açıklığa kavuşamamıştır. Bundan dolayıdır ki korku bilim adamlarınca çok araştırılan ve çok ilgi gören konulardan bir tanesi olmuştur.



Korku

Bilim adamları  beynin bir çok duygu kümelerinin  varoluşundan  sorumlu alanı  olan Amigdala’nın korkudan da sorumlu bulunduğunu açıklamaktadır.  Bazı klinik olaylarda ise  amigdala bölgesi pek gelişmemiş kişilerin korkusuz kişi olarak kişler arasında olduğu gözlemlenmiştir. Bu canlıların  genel olarak korkulacak bir durum karşısında bu bireylerin hiç bir zaman korkmadığı belirlenmiştir. Ancak bu kişileri oksijensiz ortama bıraktıklarında panik tepkiler verdikleri görülmüştür.

korku  beyin


Bu incelemlerden sonra anlaşılmaktadır ki panik haline beyinde neden olan mekanizma sadece amigdala'da etkin değil, çok daha kompleks bir yol izliyor olmasındandır. Bunun yanı sıra tarihimizden bu zamana kadar  savaşa giden bazı birliklerin veya bir takım eylemleri gerçekleştiren şahısların Amigdala bölgesini uyuşturan moleküller kullandıkları gerçeği de günümüzde herkes tarafından bilinmektedir.

Bir önceki ilgi çeken yazımızı mutlaka okumanızı tavsiye ederiz. "Aynadaki Sen misin?"   Ayna ile ilgili ve kendiniz ile ilgili   değişik bir  pencereden bakış ile insan ile ayna  ilişkisi  ve yanılsaması  hakkında   olası  düşünce...

Bilgisayar Kasaları Neden Büyük?

Bilgisayar Kasaları Neden Büyük Sizce?


Bilgisayar kasaları  yıllardan beri neredeyse hep aynı boyutta peki hiç düşündünüz mü? Bu kasalar neden küçülmüyor.

Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte bir çok model cihaz büyük ebatlardan küçük boyutlara kadar inebiliyor ancak pc kasaları ne hikmetse küçülmüyor. Bunun sebebini kısaca açıklayalım:

kasa

İlk çıkan bilgisayarın bir  oda dolusu parçalarla ve o büyüklükte olduğu söylenmektedir.

Apollo 11 astronotlarını Ay'a çıkaran  mekikte kullanılmış olan 32 kg'lık bilgisayardan çok daha güçlüsünü bugün 100 gramlık bir cep telefonuyla beraber ceplerimize sığdırabilmekteyiz.

Bilgisayar kasalarının küçülmemesinin nedeni ise işlemci ve ekran kartlarının günümüze kadar küçülmediğinden dolayı kasanında sabit kalmasına neden olabilmektedir.  Masa üstü bilgisayarlar genel olarak teknik işlerde kullanılır hale geldi kasa içindeki ekipmanlar küçüldükçe performansta düşebileceğinden sabit boyutta kalması uygun görülmektedir. Zamanımızda en güçlü ve büyük projeler yapılan bilgisayarlar hala büyük boyuttadır.

Her şeye rağmen en iyi performansı ve bizlere hızlı işlemler yapmamızı sağlayan masa üstü bilgisayarlardır. Küçülmesininde bizler açısından pek önemi yok.

Sıradışı bir metal (ilginç)

Sıradışı bir metal


İlginç ve garip bir metal elde eriyen..



Bu yazımızda garip bir o kadarda ilginç bir metalden bahsedeceğiz.    Bu metal İnsanlara karşı aynı duruyor ancak bazı sıvıların içinde civa gibi erimektedir.  Aşağıda bununla ilgili video yayınladık tüm detayları oradan inceleyebilirsiniz.



Sülfirik asitli dikromat solüsyonu ile beraberce  tepkimeye alındığında ise  çok ilginç şekillere bürünebiliyor.  Bütün  bu olağanüstü  özellikleri bize sıradışı gibi gelebilir. Gayet bu durum için  haklıyız. Galyum elementi her gün kullanmakta olduğumuz  yanımızda, evimizde ve bir çok eşyalarımızın içinde bulunan ve  Bundan daha garip olanı ise bilim adamlarının sürekli Galyum ile deney yaparak farklı ve ilginç buluşlara imza attıklarıdır.





Melting gallium spoon


Not: Bu video "Gallium0031" isimli youtube kanalından alınmıştır. "Eğer Sitemizde telif haklarının size ait olduğu ve yayınlanmasından rahatsız olduğunuz bir fragman yahut herhangi bir video varsa bizimle iletişime geçtiğiniz takdirde, fragman sitemizden 3 iş günü içerisinde kaldırılacaktır." İletişime geçmek için sitemizde yer alan iletişim bölümünden direk olarak mail gönderebilir veya iletisim@ibrahimfirat.net mail adresine E - posta atabilirsiniz.

Aynadaki Sen misin? (Aynaya mı Bakıyorsun?)

Ayna ve Kişi ile ilgili  İlginç Fikirler


Aynaya neden bakar insan,  aynaya bakmak,  aynaya sürekli bakanlar, aynaya  bakmak ve görülenler, aynaya baktığında gördüğün kişi sen misin?


Aynadaki Sen misin? (Aynaya mı Bakıyorsun?)  1


Şu sözümle bir başlangıç yaparsak  daha net ve detaylı olur..

Aynadaki Sen misin? (Aynaya mı Bakıyorsun?)


"BEN SANA BAKTIĞIMDA SENİ GÖRÜRKEN, SEN AYNAYA BAKTIĞINDA KENDİNİ(mi)  GÖRÜYORSUN..!?"

Yukarıdaki sözüm çok basit ve karmaşık gibi gözksede oldukça  ilgilenilmesi gerken durumdur.  Her insan bakar ama aynı görmez. Bununla ilgili daha önce yazmış olduğum  düşüncem renkler ile ilgili idi.  Renkleri  hepimizin aynı  görmediği  ve sadece isim olarak  aynı renke bakarken  ben kırmızı görüken sen yeşil görebiliyorsun vs..  Bununla ilgili yazıyı okumak için "RENKLER  TARİF EDİLEBİLİR Mİ?"

Aynalar  bana  ilginç geldi. İnsanlar genelde bende dahil aynaya arada sırada bakarız. Bazıları ise sürekli bakar. Sorsak aynaya bakıyorum der. Fakat  aynaya bakan aynayız neden görmez?  Ben aynaya baktığım zaman  aynadaki  tozları, çerçeveyi  vs.  Bunları görürken  kendimi de görürüm.  Ancak insan  aynaya kendini görmek için bakar.  Yani aynaya değil kendine bakar. Sözümde geçen ben sana bakarken seni görürüm ancak sen aynaya bakınca kendini görürsün...?

aynalar


Bu sözü biraz açalım.  Bir bakış  açısıdır. Her insan  bakar ama  aynı görmez.  Dedim ya  aynaya bakanlar genelde  kendini gördüğünü sanar, bazıları aynayı  ve aynadaki   çizgi ve tozlarıda görebilir.  Her insan bakar ancak aynı görmediği   durum  gerçektir. Bir kişinin aynaya sürekli bakması bir bakıma  ayna hastalığı olabilir.  Kendini  beğenmeme veya en ufak bir sivilceden dolayı bunu  takıntı  haline getirmesi ile sürekli ayna karşısında zaman geçirmesidir.  Ve bazı kişiler aynaya bakarken kendini  görür  ama aslında o kendi  değildir.  Görmek istediği kişidir.  Yani aynalar her zaman  doğru söylemez. Aynada görünen sensen neden sürekli sen sana bakıyorsun?  Senin sen olduğuna henüz karar veremedin mi?  Aynaya  bakıpta  kendini çirkin göreni  görmedim.  Herkes kendini genel olarak beğenir kimi  kaşını, gözünü,   saçlarını  vs.

Aynaya bakıpta kendinde beğenmediği   yerleri görenler ise kendinin  çirkin olduğunu sanmasından kaynaklanabilir.  Allah  (c.c)!ın yarattığı hiçbir canlı çirkin değildir  ancak bir tık ötesi ve daha ötesi olarak güzelin daha güzeli olunca önceki güzel o güzele göre çirkin  görünür ve çirkin derler. Aslında hepsi  güzel  ama  güzelinde güzeli olduğu zaman iş değişir.

aynadaki gizem..


Ben birine baktğım zaman onu görüyorum evet ama kişi aynaya baktığında acaba benim onu gördüğüm gibi mi görüyor? bunu bilemeyiz.  Ancak   onunla yer değiştirmemiz lazım.  Buda imkansız. O beni nasıl görüyor onuda bilemem,  o da benim onu nasıl görüdğümü bilemez.  Sadece  belki   anlatabiliriz.

Aynada görünen suret kişinin kendini görmek istediği kişidir.  Ayna da  gördüğü kişinin hayalindeki kendisidir  dersek bile bunu ispatlayamayız.  Her  şeyde hata payı vardır. Bu sadece bir düşünce. Biz bunun tam olarak  gerçek olduğunu iddia etmiyoruz . Fakat  neden olmasın diyebiliri?

Bazende  ayna bakınca insan ne kadar  tipsizim der.  Peki neden böyle der?  Başkası ise ne kadar  yakılşıklı yada güzelsin derken...Dediğimiz gibi kişi  hayalinde ne istiyorsa onu görüyor olma olasılığı ile ilişkili olabilir.

Leyla ile Mecnun örnek verilebilir.  Denildiğine göre Leyla o kadarda  güzel değilmiş ancak Mecnun onu nasıl  gördüki çöllere düştü.  Buda demek oluyor bizim ancak  Mecnunun gözleri ile bakmamız gerek.

Leyla  ile Mecnun ile ilgili Bazı Sözler:



  • Mecnuna sorarlar herşey bu çirkin leyla yüzünde mi?. Mecnun da yapıştırır cevabı : Sen hiç onu benim gözümden gördün mü ?


  • Padişah leyla'ya dedi ki: 

    • ''Sen o musun ki, mecnun senin aşkından perişan oldu. sen başka güzellerden daha güzel değilsin.''
    • Leyla dedi ki :
    • ''Çünkü sen de mecnun değilsin.''
    • Leyla öldükten sonra mecnuna söylemişler leyla öldü demişler hayır ölmedi leyla benim içimde yaşıyor.

    Bu kadar   örnek yeterli sanırım.  Herkesin  gördüğü  farklıdır ve işin içinde  aşk var ise  o durumda kişi  daha farklı görür.  Birçok kişinin  çirkin olarak görüdğünü  güzel bakmasını bilen çok güzel görebilir.  Aynaya bakan  kişi de buna örnek olabilir. 

    aynadaki başka adam


    Konumuzu daha  fazla uzatmaya gerek yok.  Aynaya bakarken bir kerede aynayı görmeyi deneyin.. Bakın ne kadar  değişiklikler  olacak.  (iF)

    Nasa uzayda ki cismi görünce mi canlı yayını kesti?

    Nasa uzayda ki bir cismi görünce mi? Bu sebepten mi canlı yayını kesti?


    Bu haber ne kadar doğru?


    Gökyüzündeki esrarengiz cisim!



    Habere göre: Uzaydan canlı yayın sırasında ekrana yansıyan görüntülerin dünyayı ayağa kaldırdığı zamanı hatırlarsınız. Ve hemen ardından acaba uzaylılar var mı? uzaylılar tartışması kaldığı yerden devam eder oldu..

    Esrarengiz cisimler aniden meydana çıktı ve bu anda Nasa canlı olarak yaptığı yayını kestiği söylenmekteidr. İlk önce iki adet cisim dünya yörüngesinden çıktığı görülmekteidir. Ve sonrasında büyük ama parlak ışık yansıyan bir cisim belirdği görüldü. Nasa o anda canlı yayında idi. Ama cisimlerin aniden belirmesi ile canlı yayın kesildi ve insanlar neden diye sormaya başladı. Bundan sonra hemen görüntüler İnternet üzerinden yayılmaya başladı..


    Canlı yayının kesilmesinin sebebi açıklaması: O anlarda canlı yayında idi ve kesildi ancak cisimlerin belirmesi ile yayın kesildi gerekçesi ise uzay istasyonundan gelen yayında zayıflık olduğu söylendi.


    Daha bu konu ile ilgili bir açıklama gelmedi ancak insanlar artık tartışıyorlar. Uzaylılar var mı yok mu? Var da dersek yokda dersek zaten var diyenler var yok diyenler var. Genel olarak bakarsak bizde uzaydayız.. Olabilir neden olmasın kainatta sadece insanlar değil yani genel anlamda dünyada sadece insan değil canlı türü çeşit çeşit var. Bitki, havyan, insan vs...

    Not: Bu video "ibrahim fırat" isimli youtube kanalından alınmıştır. "Eğer Sitemizde telif haklarının size ait olduğu ve yayınlanmasından rahatsız olduğunuz bir fragman yahut herhangi bir video varsa bizimle iletişime geçtiğiniz takdirde, fragman sitemizden 3 iş günü içerisinde kaldırılacaktır." İletişime geçmek için sitemizde yer alan iletişim bölümünden direk olarak mail gönderebilir veya iletisim@ibrahimfirat.net mail adresine E - posta atabilirsiniz.

    Video kaldırıldı..

    Evren Hangi Şekildedir?

    Evren Hangi Şekilde?


    Evrenin biçimini merak ettiniz mi?



    Bilim adamları bu konuda büyük çalışmalar yapmakta ve herkes gibi merak etmektedir. Uzaydan görebilme şansı olsaydı acaba evrenin şekli nasıl olduğunu tam olarak görmüş ve bilmiş olabilirdik.

    Bilim insanları bu durum için çeşitli deneyler ve ölçümler yaparak bu soruya kısmende olsa cevaplar bulmaya çalışıyor. Acaba evren şekli nasıl sonsuz mu yoksa bir sonu var mı?


    Evren Hangi Şekildedir?

    Evrenin biçimi Hakkında kısa bilgi

    Einstein’ın İzafiyet Teorisi’ne nazaran, “uzay, güçlü kütle çekimi sebebiyle  kavisli olduğunu dile getirmiştir”. Bundan dolayıdır ki  evrenin yoğunluğu, evrenin geleceği kadar şeklini de belirlediğini bildirmiştir.


    kainat


    Bilim insanları  evrenin “kritik yoğunluğunu” hesapladı. Kritik yoğunluk, evrenin genişleme hızını ölçmede kullanılan Hubble sabitinin karesi ile aynı orantılı olarak , hakiki  yoğunlukla  kritik yoğunluğun denkleştirilmesi, bilim insanlarının evreni anlamasını kolaylaşmaktadır.

    Fakat genel olarak bakacak olursak evren sonsuz değildir ancak tahmin edilemeyecek kadar büyük bir genişliğe sahiptir.

    Bir önceki asrtonomi ile ilgii konumuzda "Kainat Ne Kadar Büyük?" ile ilgili geniş bilgi verdik. Dilerseniz ilgili bağlantıdan sayfamıız zitaret edebilirsiniz.

    Arama motorlarından gelen aramalar:

    gözlemlenebilir evren

    gözlemlenemeyen evren

    evren nedir

    galaksiler

    samanyolu galaksisi

    samanyolu hangi gökada kümesinde yer alır

    galaksiler isimler

    evrenin ne kadarını biliyoruz

    21 Haziran 2019 Yaz Gündönümü Google'da doodle.....

    Google'da  Doodle  bu  gün   21 Haziran  2019   Cuma ....

    21  Haziran   Yaz gündönümü  En uzun  gün olan  gün olarak  Google'de  doodle oldu.   Yaz  gündönümü olarak bilinen en uzun gün  21  Haziran ile birlikte   fark edilir derecede    sıcaklıklarda  da artış   meydana geldi.  


    Yaz Gündönümü Haziran 21  2019 konusu ile ilgili en çok kullanılmakta olan arama motoru Google tarafından doodle yapıldığını  google   arama motorunun ana sayfasına giren  herkes görmektedir.. 21 Haziran tarihinde gerçekleşen bugünde Yengeç Dönencesi güneş ışınları dik açı ile gelecek. Bu nedenle  dik gelen güneş  ışınları  havanın daha sıcak olacağı anlamına gelmekle birlikte... 

    21 Haziran 2019 Yaz Gündönümü Google'da doodle.....


    Herkesin merakla beklediği bu günde Ekvatorun kuzeyinde hayatını sürdüren insanlar, Bu bir tek günde en çok güneş ışığının keyfini  yaşayacaklar. Nemle birlikte  hava  ısısının  artması ile ve sıcaklığın bastıracağı 21 Haziran  2019   Cuma bugün itibarı ile dünyadaki etkileşim gözle görülür bir biçimde fark edilir olacak.

    En uzun Gün Dönümü ve Merak  Ettikleriniz..


    Yaz  gündönümü   güneşin en tepede olduğun zaman ve  yazın  başlangıcını işaret etmektedir.  Buna yaz gündönümü denir. Birçok insan  21   Hazrian yaz  gündönümü nedir?  sorusu ile ilgili armalar yaparak.  Birçok ziyaretçi arama motorlarından özellikle  google üzerinden   bilgi edinmektedirler..

    Mevsim  ara geçişi  aynı zamanda en uzun gün olan bu gün oldukça önemlidir. Ve  bununla birlikte  sıcaklılarında   artacağı hissedilir derecede    çoğalacaktır.   En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

    21 Haziran tarihinde Yaz Gündönümü ekinoks  Google'da  Doodle..


    Yaz  gündönümü  en uzun gündüz  olduğun  gibi  en kısa gecede bugündür.   Yaz Gündönümü için önemmli bir durum söz konusudur ki. bilindiği  gibi  her  yıl  21 Haziran'a denk gelmediğidir. Dört senede  bir kere  20 Hazira'a  denk gelmektedir. Bu nedenle  baz  değişiklikler  yaşanmaktadır.

    En Çok Merak  Edilen    GÜNDÖNÜMLERİNİN ÖZELLİKLERİ  Neler?


    Güneş, ekinokslarda doğudan doğmaktadır bununla birlikte  bu tarihe  denk gelen gün ve gece eşit olmaktadır. Kesin olmamakla birlikte kesinliğe en yakın olan ise , ekinoks anlarında   aslen gün biraz daha uzun sürmektedir, buna neden olan çünkü gündoğumu güneşin en tepesinden ufukta görünmesiyle başlayarak aynı şekilde buna dahil olan  günbatımı da güneşin tepesinin ufuk çizgisinin altında görünmesiyle bitişe  gider. Tüm bunlara ilave olarak  kırılan ışınlar güneşin görünümünü ufukta yukarı doğru  ulaşırlar. Mart ekinoksundan sonra güneşin doğduğu yer kuzeye doğru yol alır, bu ilerleme  en son  Haziran gündönümünde kuzeydeki en tepe noktasına varana kadardır..

    Not: Bu video "ibrahim fırat" isimli youtube kanalından alınmıştır. "Eğer Sitemizde telif haklarının size ait olduğu ve yayınlanmasından rahatsız olduğunuz bir fragman yahut herhangi bir video varsa bizimle iletişime geçtiğiniz takdirde, fragman sitemizden 3 iş günü içerisinde kaldırılacaktır." İletişime geçmek için sitemizde yer alan iletişim bölümünden direk olarak mail gönderebilir veya iletisim@ibrahimfirat.net mail adresine E - posta atabilirsiniz.



    Karıncalar ile Deney

    Karıncalar ile Deney!


    Karıncalar kadar  küçülüp o sığınıklarda gezintiye çıkmayı aklınızdan geçirdiniz mi? yada hayal ettiniz mi? Karıncaların dünyası oldukça farklıdır ve kendi aralarında disiplinli bir çalışma ve işleyiş bulunmaktadır. Karıncaların sığınaklarında o kadar nasıl rahat hareket ettiklerini ve oralarda neler yaptıklarını elbette merak etmişsinizdir.

    Florida State Üniversitesi'nden profesör Walter Tschinkel kısa  zaman diliminde yukarıda bahsi geçen soruların cevabını net şekilde bizlere ufak bir deneyle aktarıyor.  Profesör, aşağıdaki videoda  (video   kaldırılmıştır. Yerine  görsel eklenmiştir.) eritilmiş alüminyumu kanallara dökerek soğumasını beklemekte ve hemen ardından dikkatli bir şekilde kazı yaparak bu varoluşu  yer yüzüne çıkarmaktadır. Bunların sonucunca  bütün  koloninin 3D bir modelini ortaya koymuş olmaktadır..

    Karıncalar ile Deney



    Bir önceki yazımızı okumak için ilgili adrese gitmenizi tavsiye ederiz. >> Karıncalar Neden Süper Organizmalardır?

    Kainat Ne Kadar Büyük?

    Kainat Ne Kadar Büyük?


    Günümüzde  teknoloji oldukça gelişmekte ve her geçen gün yeni keşifler ortaya çıkmaktadır. Eski zamanlara göre evren bu kadar geniş kapsamlı bilinip araştırmalar yapılamıyordu.  Günümüzün teknoloji ile astronomlar çok detaylı araştırma fırsatları bulabildiler.   Fakat bu araştırmalar sonucunda kainat ile ilgili tüm detayların keşfedildiği anlamına gelmez . Evren değişik nedenlere göre sınıflandırılabilir.   Genişliği, sonsuzluğu vs. Bir çok kişinin merak ettiği  gibi şu yaşadığımız evren acaba ne kadar büyüklükte? Bilim adamları kesin ve net bir rakam ortaya  çıkaramıyorlar.  Ancak bazı araştırmalar ve tahminler sonucu bazı bilgilere ulaşmak mümkün. 

     Astronomlar evrenin yaşını ortalama olarak 13.8 milyar yaşında olduğunu söylemektedirler.  Bilim adamlarının evrenin şekli hakkında bazı görüşleri bulunmaktadır:   Evrenin şekli kapalı (sonlu) ve küresel, açık (sonsuz) ve eyer şeklinde yahut kapıt parçası gibi düz ve sonsuz olduğu tahmin edilmektedir.  Ancak evrenin sonsuz olduğu düşüncesinde değiliz. iF

    Kainat Ne Kadar Büyük?

    Dünya Genişliğinde Elmas Yıldızı Bulundu

    Dünya Genişliğinde Elmas Yıldızı


    900 Senelik ışık yılı uzaklıkta Elmas keşfedildi


    Cullinan elması olarak isimlendirilen ve dünya büyüklüğünde olduğu ifade edilen devasa elmas, kesim yapılmadan önce 3.100 karat olduğu açıklanmıştır. Yaklaşık olarak değeri 3 Milyar dolar civarı olduğu söylenmektedir.

    Bu elmas dünyadaki elmaslara göre büyük olsa da 900 ışık yılı uzaklıktaki keşfedilen elmasın yanında kum tanesinden daha küçük kalmaktadır.

    Tabi keşfedilen bu elmas yıldızından herhangi bir parça dünyaya getirilmesi düşünülemez. Işık hızı ile gidilse dahi insan ömrü yetmeyecektir.

    Karıncalar Neden Süper Organizmalardır?

    Karıncalar Niçin Süper Organizmalardır?


    Karıncaların işitme duyuları ayaklarına yerleştirilmiştir. Diğer canlılar tarafından ezilmemeleri için, Rahmeti Sonsuz (celle celâluhu) bu canlılara, en hafif sesleri bile fark edebilecek hususiyette işitme duyuları vermiştir. Yerin altındaki titreşimlere duyarlı bu minik canlılar, zelzeleyi önceden fark edebilmektedir. Bu canlılar, âdeta kendilerine has hiss-i kablelvuku'a (önseziye) sahiptirler. Birinci Dünya Savaşı öncesi karıncaların cenazelerini yuvalarından dışarı taşımalarını müşahede eden veli bir zât, onların sıradışı hareketlerini, dünya çapında büyük bir hâdisenin patlak vermesine işaret olarak yorumlamıştır.1

    Karıncalar birçok özelliğiyle enteresan mahlûklardır. Bir buğday tanesini tek başına yuvalarına taşımaları, onların çalışkanlığına örnektir. Birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri, onların süper organizmalar olarak adlandırılmasına vesile olmuştur. Karıncalar, bulundukları koloninin diğer fertleriyle ortak bir kimyevî molekül üzerinden ayrılmaz bir yapı oluşturur. Bu sayede de bağlı oldukları koloniden asla ayrılmazlar. Araştırmacılar, "karıncaların kolonileriyle beraber yaşayıp, beraber öldüklerini" ifade ederler.

    şekil-1Kolonilerin çoğunda, kanatlı erkek karıncanın biri yuvayı terk eder. Bu karınca, yuvasını terk etmiş dişi bir karıncayla yeni bir aile kurar ve yeni koloniler oluşturur. Dişi karıncalar, eşlerinden yeterli miktarda sperm alır ve onların yumurtalarıyla birleşmesine izin verir. Bu döllenmiş yumurtalardan çıkan dişi karıncalar işçi olacaktır. Döllenmemiş yumurtalardan ise, erkek karıncalar yaratılır. Yeryüzünde tespit edilmiş 12.000 karınca türü vardır. Antarktika'da yaşayan az sayıda karınca çeşidinden biri, göçebe asker karıncalardır. Bu karıncalar, her gün yer değiştirebilmektedir. Diğer böcekleri ve küçük omurgalıları besin kaynağı olarak kullandıklarından, etçil karıncalar olarak da bilinirler.

    Sıradışı hususiyetlerde yaratılmış bir başka karınca türü, Güney Afrika yaprakkesici karıncalarıdır. Bitkilerle ve mantarlarla beslenen bu karıncalar, toprağın derinliklerinde inşa ettikleri mantar bahçelerinde yaşar. Toplu savaşabilen bu karıncalar, çok iyi toprak kazar. Yuva olarak, toprakların çatlak kısımlarını seçerler; toprak kazmada, zaman ve enerji tasarruf edebilme kabiliyetiyle donatılmışlardır.

    şekil-2Hayranlık uyandırıcı karınca davranışları

    Amazon karınca kolonisinin arasına, başka koloniye ait bir karınca bırakıldığında, kolonideki karıncaların, yabancı karıncayı, kafasını makaslayarak öldürdüğü müşahede edilmiştir (Resim–1). Göçmen asker karıncalar, bacaklarını birbirlerine ip şeklinde kenetleyerek havada asılı bir yuva oluşturabilir. Bu şekilde yuva inşa etmenin maksadı, küre hâlini almış karınca topluluğunun tam ortasındaki kraliçe karıncayı ve lârvaları korumaktır. Bu asılı yuvanın yeri, sadece yiyecek için değiştirilir. Neslin devamlılığını sağlama maksatlı yuvaya, binlerce karınca katılabilir.

    Avustralya'nın yağmacı buldog karıncalarına, uçan bir arıyı havada kolayca yakalayabilecek maharetler verilmiştir. Diğer karınca türlerine kıyasen çok daha çevik olan bu tür, keskin bir algılama hissine ve yakalama kabiliyetine sahip kılınmıştır (Resim–2).

    şekil-3Kuzey Arjantin'de yaşayan karıncalar, su taşkınlarıyla karaya vurmuş pirana vb. balıkları yiyebilen etçil türlerdir. Gemilerin iskele halatlarından ve köprülerinden tırmanabilen bu karıncalar, gemilerle seyahat ederek çok farklı coğrafyalara taşınmıştır. 1890'lı yıllarda Güney Kaliforniya'ya taşınan bu karıncalar, daha sonra ABD'nin güney kısımlarında görülmüştür. İnsanoğlunda bulunan toplu taşıma kabiliyeti, karıncalara da bahşedilmiştir. Büyük yağma karıncası, diğer işçileri sırtında taşıyarak grupta enerji tasarrufunu sağlamaktadır. Karınca davranışlarıyla alâkalı bir başka enteresan tespit şudur: Bir koloni, işgal ettiği bölgede bulunan diğer genç karıncaları, kendi kolonisine katıp, onları hizmet maksatlı kullanabilmektedir. Amazon karıncalarının arasına düşen bir siyah karıncanın, koza vb. maddeleri taşıması buna bir misâl verilebilir (Resim–3).

    şekil-4Sürahi bitkisinin filizlerini barınak olarak kullanan marangoz karıncalar, hem bu bitkinin içindeki havuzcuklarda yüzer, hem de bitkinin sindiremediği diğer böcekleri, yiyecek kaynağı olarak kullanır (Resim–4). Lârva karıncalar ise, buldog veya başka tür bir işçi karıncaya yiyecek için yalvarıyormuşçasına mekanik hareketler yapar. Karıncalarda lârva dönemlerinde beslenme önemlidir. Karıncanın gelecekte asker, işçi veya kraliçe olması, beslenme tarzıyla alâkalı olabilir. İlim dünyası şu âna kadarki araştırmalar ışığında, asker, kraliçe veya işçi karınca seçimin nasıl yapıldığı hakkında kesin bir fikre sahip değildir. Karıncaların herhangi bir mantık ve iradeye sahip olmadan bir seçim yapmaları, Yüce Allah'ın (celle celâluhu) ilhamı ile hareket ettiklerinin açık birer delilidir. Allah'ın (celle celâluhu) yaratma fiili, Kur'ân-ı Kerîm'de mealen şöyle ifade edilmiştir: "Şüphesiz göklerde ve yerde müminler için birçok âyetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve çeşitli canlıları yeryüzüne yaymasında kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardır." (Casiye Sûresi, 3–4)

    Karıncalar etrafa yaydıkları kimyevî maddelerle (feromenler) ve diğer karıncaların bu haberleşme moleküllerini tespit edebilen anten yapılarıyla, güçlü bir sosyal hayat inşa eder. Karıncalarda içtimaî hayatın düzeninin korunmasına yönelik itaat davranışları da gözlenir. Araştırmalarda, termitlerin bir kraliçenin emriyle hareket ettiği, kraliçeden ayrı ses geçirmez bir bölüme alınan termitlerin, toplum düzenini nizamî hareketlerle korudukları, ancak kraliçenin öldürülmesiyle düzenli hareketlerin bir ânda durduğu görülmüştür.

    Karıncaların sosyal davranışları, birlikte hareketleri, Bediüzzaman Said Nursi'nin de dikkatini çekmiştir. O, karıncaları şu sözlerle takdir etmiştir: "O zaman, şimdiki gibi, hali bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu. Ben de tanelerini karıncalara veriyordum. Ekmeğimi onun suyu ile yerdim. Benden sordular, ben dedim: Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyetçidirler. Cumhuriyetperverliklerine hürmeten, taneleri karıncalara veriyorum. (…) Küçücük hayvanların cenazelerini ve nimetin küçücük parçalarını ve tanelerini toplamakla vazifeli karıncalar, nezâfet (temizlik) memurları olarak, hem nimet-i İlâhîyenin küçük parçalarını teleften, çiğnemekten, hakaretten ve abesiyetten korumakla ve küçücük hayvanatın cenazelerini toplamakla, sıhhiye memurları gibi vazifelendirilmişlerdir."

    Karıncalar Neden Süper Organizmalardır?


    Karıncaların davranışları, araştırma projelerine ilham olmaktadır. Bunlardan biri, "Robot Karıncalar Ordusu" projesidir. Bu projede, küçük, ucuz ve basit robotların geliştirilmesi hedeflenmiştir. Karıncaların proje için uygun bulunmasının sebebi ise, grup şeklinde hareket etmeleri, koordinasyon içinde olmaları, fizikî işleri takım hâlinde yerine getirmeleri ve ortaklaşa karar almalarıdır. Karınca davranışlarından ilham alınan bir başka uygulama ise, "Karınca koloni optimizasyonu algoritması" isimli problem çözme tekniğidir. Karıncaların ilham kaynağı olan davranışları şunlardır: Koloni hâlinde yaşayan karıncalar, yiyecek bulmak için, ilk olarak öncü karıncaları çevreye tek başlarına gönderirler. Öncüler, etrafı araştırarak uygun yiyecek kaynağını bulmaya çalışır. Öncülerden biri yiyecek bulduğu takdirde, koloniye geri dönerken, feromon isimli molekülleri etrafa yayar, böylelikle arkasında hususi koku izi bırakır. Aynı yiyecek kaynağını keşfeden başka bir öncü karınca, daha kestirme bir yol bulmuş da olabilir. Yiyecek kaynağını başarıyla bulan öncü karınca geri dönerken, en kısa yoldan dönmemiş de olabilir. Hattâ 3-4 öncü karıncanın her biri, farklı bir kestirme yol da bulabilir. Peki, kolonidekiler, hangi öncünün kestirme yolunu izleyecektir? Bu durumda kolonideki diğer karıncalar, karmaşık ve uzun yollarla yiyeceğin kaynağına gitme durumuyla karşı karşıya kalabilir. Ama kestirme yollardaki kimyevî koku izleri, düzenli olarak yenilenir ve bu sayede de karıncalar daha belirgin izi olan, yani daha çok tercih edilen yolu kolayca anlar. Az tercih edileni değil, çok tercih edileni, yani güçlü feromen kokusu aldıkları yolu tercih ederek, uzun yollardan yiyecek kaynağına gitmek mecburiyetinde kalmazlar. Karıncaların kullandığı bu çözüm plânının benzeri, zaman alan karmaşık bilgisayar problemlerinin çözülmesinde de kullanılmaktadır.2 Bu çok tercih edilen ve güncellenen feromen izi sayesinde diğer karıncalar da, zaman ve enerjilerini israf etmeden, doğrudan yiyecek kaynağına yönelir. Mühendisler, bilgisayar ortamında oluşturdukları sanal karıncaların davranış ağlarına bakarak, bazı problemleri daha kolay çözebilmektedir. Haberleşme ağlarında kullanılan yönlendirici sinyallerin en kısa rotadan gönderilmesi, trafik sıkışıklığının önlenmesi, bunlara çarpıcı misâllerdir.

    Karıncalar, cisim itibariyle küçük ve basit gibi görünmelerine rağmen, içlerindeki hayat onlara öyle bir kıymet ve genişlik vermektedir ki, hayatı olmayan dağları ve galaksileri sanat itibari ile geride bırakıp "süper organizmalar" tabirini hak etmektedirler.



    Kaynaklar

    - Science Illustrated, Kasım-Aralık 2010.

    - Risale-i Nur Külliyatı, Bediüzzaman Said Nursî, Şahdamar Yayınları.

    Yazar: Dr. Ahmet Nazif CANOĞLU

    Aya Çıkıldı mı? Yoksa İnildi mi? Yoksa Hiçbiri mi?

    Aya çıkıldı mı inildi mi? Neler Oldu Sahi?


    Bu konuya girmeden önce kendi bildiklerimi  yazacağım fakat bunlar bilimsel değil sadece bendeki düşüncelerdir.

    Aya Çıkıldı mı? Yoksa İnildi mi? Yoksa Hiçbiri mi?


    Aya baktığımızda beyaz parlak görürüz evet ama ay ne beyaz nede parlak bu durum bazı etkenlerden oluşan yansımadır. Ay aslında siyaha yakın lacivert tonunda diyebilirim. Ayın bize bakan yönü birde diğer  yönü var.  Peki neden ayın aynı yönü hep bize bakar? Bunun cevabını bilmiyorum araştırmadım...

    Ay oldukça ilginçtir. Ayın ilk zamanlarından dolunaya olan zaman insanlarda değşimler olur.  Sonraki yarısından sonrada öyle. Ay ışığı oldukça farklı etkiler eder. Çiçeklere etkisinden tutunda  tüm canlı ve cansızlara kadar.

    Ay dolunay olduğu zaman vahşi hayvanlar av peşine düşer iç güdüsel. Nedendir bilemem. Yani Ay üzerine kitap da yazılır gelelim asıl konumuza.

    Aya Çıkıldı mı?


    1. Teori:

    Aya çıkıldı ise, dünya aşağıdadır. Peki ay doğarken nerede? Batarken nerede? Aya kaç günde gidildi ise o günü aya nasıl denk getirdiler?  Saçma gibi gelebilir evet. Ama  ilginç. Bence Aya çıkılmadı....

    Aya çıkılsa idi,  şu zaman tatile bile gidilebilir di. O zamanın imkanı ile  çıkılan aya şuan neden çıkılmaz. Yada kim gitmek istemez. Hadi bir kere daha çıksınlar görmek isterim. Peki görsellere baktığımız zaman ay parlak, gri veya beyaz renkte tamam bu olabilir. Ama ayın toprağı siyaha yakındır. Peki neden  etrafta hiç yıldız yok, yoksa yıldızlar sadece dünyadan mı gözüküyor? Birde bayrağın dalgalanması bir ihtimal bayrak o şekilde olabilir sorun yok buraya kadar ama bizim düşüncemiz tabi ki aya çıkılmadı.  Peki ya dönüşte ne oldu o zaman dünyaya mı inildi?

    2. Teori:

    Neden çıkılmasın? evet aya çıkılmış olma ihtimalini de  unutmayalım. Çünkü birçok  fotoğraf ile bunu kanıtlayacak kadar düzeyde görseller mevcut olduğu için kesin bir şey demek imkansız.


    Aya İnildi mi?


    3. Teori:

    Aya inildi ise, Dünya yukarıdadır. Tığkı yukarıda ki örnekte ki gibi aya inişte bize bakan yüzüne nasıl denk geldi? Bu yönden bakarsak kabataslak aya inilmedi..

    Aya inilse idi, bu zaman diliminde daha rahat şekilde teknolojinin gelişmesi ile çok rahat olurdu. Peki neden hiç giden yok? Hadi bir kere daha inin görmek istiyorum. Peki ya dönüşte ne oldu o zaman dünyay mı çıkıldı? Sahi dünya aşağıda mı yukarı da mı?

    Aya inildiyse dünyaya çıkıldı, aya çıkıldı ise dünyaya inildi. Aydan dünyaya bakınca nerede görünür?  Sahi ben bu yıldızları merak ettim nerede bu yıldızlar? Görsellerde yok!

    4. Teori:

    Neden inilmesin? evet aya inilmiş olma ihtimali unutulmamlı, ve insanoğlu neden bunu başaramasın. Ve aya inilme olayı gerçekte olabillir. İki yönden bakmak gerek direk oldu veya olmadı demek doğru değil.

    Sonuç: Acaba bu dünyadaki en iyi seneryolardan biri mi idi ki herkes inandı... Ve bir güç gösterisi mi idi? Bu neydi ne içindi ve akıl oyunumuydu yoksa....

    Her neyse biliyorum ki herkesin fikri farklı geneli evet çıkıldı der geneli de yok öyle şey der.