Jennifer kapıdan içeri girdiğinde kimse onun burçlar mantrasma sahip bir kadın olduğunu düşünemezdi. Ünlü tasarımcıların imzasını taşıyan güzel kıyafetlere ve şık bir Beverly Hills saç modeline sahipti. Eşinden yeni boşanmıştı. Onu tatmin etmeyen ilişkilerden ve sürekli olarak yemekle mücadele etmekten bıkmıştı.
Jennifer7 m güvensiz duygularla dolu olduğu dışarıdan görülemediği gibi, onun yemek konusunda saplantıları olduğu da kolay kolay akla gelmezdi. Ama Jennifer için her gün uzun bir mücadeleydi. Her yemekte kendini, istediği küoda kalması için uygun olduğuna inandığı miktarda kaloriyle sınırlamak için savaşıyordu. Sabahları, oturduğu binanın lobisindeki büfeden abur cubur almamak için uğraş veriyordu. İşe giderken donut satan pastaneye uğramamak için kendini zor tutuyordu. Her ne kadar zayıf ve formda olsa da yemekle hiç de rahat bir ilişkisi yoktu.
Jennifer'ı tanıdıkça ortaokulda hafif düzeyde anorek si hastası olduğunu, lise ve üniversite yıllarında ise bulimia geçirdiğini keşfettim. Şimdi ise endişeleri sürekli diyet ve aşırı egzersiz yapma haline sokmuştu onu. 100 gr bile alsa panik olmaya başlıyordu. Spora gideceği bir günü bile atlasa, "şişman ve çirkin görünme"ye başlayacağından emindi. Eğer olur da çok sıkı rejimini bozarsa, bunun ardından günlerce kendini aç bırakarak kayıp olarak gördüğü şeyi telafi etmeye çalışıyordu.
Jennifer'ın endişesi ve yemekle olan saplantılı ilişkisi, se rotonin eksikliği yaşayan birinin tipik özellikleriydi. Onu daha fazla serotonin yükseltici gıda tüketmesi ve mantrasım değiştirmeye çalışması konusunda cesaretlendirdim. Ama Jennifer için asıl önemli olan geliştirdiği bağımlılık derecesindeki alışkanlıklarıyla baş etmekti. Yemek yemenin korkulacak bir şey ve dahası dünyanm korkulacak bir yer olmadığını kendine kanıtlaması gerekiyordu.
Bir bilişseldavramşçı terapist olarak, davramş ve tutumlar arasındaki etkileşim çok ilgimi çekiyor. Duygu ve düşüncelerinizi değiştirmeye giden yolun, çoğu zaman, davranış biçimimizi değiştirmekten geçtiğini büiyorum. Eylemler gerçekten bizi farklı şekilde düşünmeye itebilir ya da zaten sahip olduğumuz düşünceleri güçlendirebilir.
Jennifer dünyayı korkutucu bir yer olarak deneyim lemişti ve bunun sonucunda sürekli olarak tedirgindi. Vücudunu ve yaşamını altüst edebilecek baskın bir güç olarak deneyimlediği için yemekten de korkuyordu. Benim işim, güvenliğini riske atmadan düşünce biçimini değiştirme yolunda adımlar atabüeceğini ve saplantılı davranışlarından vazgeçebileceğini kendine kanıtlamasına yardımcı olmaktı.
Yemek Saplantısı ve Serotonin Yemek saplantısı sergileyen kişiler genellikle serotonin eksikliğinden de mustariptir. Yani 4. bölümdeki serotonin açlığı testinde sonucunuz yüksek çıktıysa saplantılı davranışların tutsağı olabilirsiniz. Bu davranışlar düşük serotonin seviyesinin belirtilerinden biri olabilir. 4. bölümdeki serotonin açlığı testinde yüksek puan almadıysanız ve aşağıdaki saplantılı beslenme testinde de düşük puan elde ederseniz 8. bölüme geçmekte serbestsiniz.
Saplantılı davranışlar, genellikle kaybettiğimiz kontrol ve güvenlik duygularını davranışlarımızla geri kazanma çabası olarak ortaya çıkar. Hepimiz hayatımızda güvenlik, öngörülebüirlik ve istikrar olmasmı isteriz ve beslenmemizi kontrol edebilirsek hayatımızı da kontrol edebileceğimizi umarız.
12. bölümde, 268. da yer alan serotonin yükseltici gıdalar endişenizi azaltmanıza yardımcı olacak ve bu da saplantılı davramşlardan vazgeçmenizi kolaylaştıracak. 314. da serotonin yükseltici yemek ve atıştırmalıklar bulacaksınız. Bu bölümde size beslenmeyle bağlantılı saplantılı davramşlardan kurtulmanız için de destek vereceğim. İşe yemek saplantınız olup olmadığını öğrenerek başlayalım. Cevabı merak ediyorsanız aşağıdaki testi yapm.
Kaynak: Gunlukburclar.web.tr
Jennifer7 m güvensiz duygularla dolu olduğu dışarıdan görülemediği gibi, onun yemek konusunda saplantıları olduğu da kolay kolay akla gelmezdi. Ama Jennifer için her gün uzun bir mücadeleydi. Her yemekte kendini, istediği küoda kalması için uygun olduğuna inandığı miktarda kaloriyle sınırlamak için savaşıyordu. Sabahları, oturduğu binanın lobisindeki büfeden abur cubur almamak için uğraş veriyordu. İşe giderken donut satan pastaneye uğramamak için kendini zor tutuyordu. Her ne kadar zayıf ve formda olsa da yemekle hiç de rahat bir ilişkisi yoktu.
Jennifer'ı tanıdıkça ortaokulda hafif düzeyde anorek si hastası olduğunu, lise ve üniversite yıllarında ise bulimia geçirdiğini keşfettim. Şimdi ise endişeleri sürekli diyet ve aşırı egzersiz yapma haline sokmuştu onu. 100 gr bile alsa panik olmaya başlıyordu. Spora gideceği bir günü bile atlasa, "şişman ve çirkin görünme"ye başlayacağından emindi. Eğer olur da çok sıkı rejimini bozarsa, bunun ardından günlerce kendini aç bırakarak kayıp olarak gördüğü şeyi telafi etmeye çalışıyordu.
Jennifer'ın endişesi ve yemekle olan saplantılı ilişkisi, se rotonin eksikliği yaşayan birinin tipik özellikleriydi. Onu daha fazla serotonin yükseltici gıda tüketmesi ve mantrasım değiştirmeye çalışması konusunda cesaretlendirdim. Ama Jennifer için asıl önemli olan geliştirdiği bağımlılık derecesindeki alışkanlıklarıyla baş etmekti. Yemek yemenin korkulacak bir şey ve dahası dünyanm korkulacak bir yer olmadığını kendine kanıtlaması gerekiyordu.
Bir bilişseldavramşçı terapist olarak, davramş ve tutumlar arasındaki etkileşim çok ilgimi çekiyor. Duygu ve düşüncelerinizi değiştirmeye giden yolun, çoğu zaman, davranış biçimimizi değiştirmekten geçtiğini büiyorum. Eylemler gerçekten bizi farklı şekilde düşünmeye itebilir ya da zaten sahip olduğumuz düşünceleri güçlendirebilir.
Jennifer dünyayı korkutucu bir yer olarak deneyim lemişti ve bunun sonucunda sürekli olarak tedirgindi. Vücudunu ve yaşamını altüst edebilecek baskın bir güç olarak deneyimlediği için yemekten de korkuyordu. Benim işim, güvenliğini riske atmadan düşünce biçimini değiştirme yolunda adımlar atabüeceğini ve saplantılı davranışlarından vazgeçebileceğini kendine kanıtlamasına yardımcı olmaktı.
Yemek Saplantısı ve Serotonin Yemek saplantısı sergileyen kişiler genellikle serotonin eksikliğinden de mustariptir. Yani 4. bölümdeki serotonin açlığı testinde sonucunuz yüksek çıktıysa saplantılı davranışların tutsağı olabilirsiniz. Bu davranışlar düşük serotonin seviyesinin belirtilerinden biri olabilir. 4. bölümdeki serotonin açlığı testinde yüksek puan almadıysanız ve aşağıdaki saplantılı beslenme testinde de düşük puan elde ederseniz 8. bölüme geçmekte serbestsiniz.
Saplantılı davranışlar, genellikle kaybettiğimiz kontrol ve güvenlik duygularını davranışlarımızla geri kazanma çabası olarak ortaya çıkar. Hepimiz hayatımızda güvenlik, öngörülebüirlik ve istikrar olmasmı isteriz ve beslenmemizi kontrol edebilirsek hayatımızı da kontrol edebileceğimizi umarız.
12. bölümde, 268. da yer alan serotonin yükseltici gıdalar endişenizi azaltmanıza yardımcı olacak ve bu da saplantılı davramşlardan vazgeçmenizi kolaylaştıracak. 314. da serotonin yükseltici yemek ve atıştırmalıklar bulacaksınız. Bu bölümde size beslenmeyle bağlantılı saplantılı davramşlardan kurtulmanız için de destek vereceğim. İşe yemek saplantınız olup olmadığını öğrenerek başlayalım. Cevabı merak ediyorsanız aşağıdaki testi yapm.
Kaynak: Gunlukburclar.web.tr
ads
Hiç yorum yok: