-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads
» » » Mehmed Tahiri Mutlu

ads
ads

Büyük insanlar sanki semalara ser tutan yüce dağların doruklarını andırmaktadır


Bu büyükler, sanki derinliğin belilinmeyen deryalar gibidirler.  Gerçi doruk zirvelerde hem yılanlara, hem de şahinlere rastlamak mümkündür. Elbette sürüngenler böylesine yüce  tepelere sürüne sürüne çıkmışlardır. Ama şahinler kanat açıp, kanat çırpa çırpa zirvelere kadar yükselmişlerdir. Bunların içinde kendi yükseldiğini bilmeyen erenler ve ermişlerde bulunmaktadır.


Böylesin aziz insanlar sessiz yıldızlar ve güneşler gibi cihana ışık saçarlar. Belki de dünya böylesine azizlerin hürmetine ayakta durmaktadır.

Bu şahsiyet üzerinde taşıdığı mukaddes isimlerin müstesna temsicilerindendi. Mehmed olarak, yüce İslamiyetin bir hizmetkarıydı. Tahiri'nin manası olan temizler temizi bir ruh insanıydı, bir kalp ve gönül ehliydi. Kur'anın ezelden ebede kadar parlayan  ve parlayacak olan gerçeklerinin çok mutlu bir talebesiydi.


İstiklalimizin mana ve mahiyetini Çanakkale'nin şehid kanlarını yazdığı destenlarla anlatan  Mehmed Akif Bey'in babasının ismi tahir efendiymiş. Bu zat çok temiz ve çok iyi bir insan olduğu için, kendilerine "Temiz Tahiri" derlermiş. Bu gerçeğin ışığında hep tahiri mutlu büyüğümü düşünürüm. Tahir isminin temizler temizi manasını  tahiri hazretlerinde her zaman görmek mümkündü.

O'nun Kur'ana bağlılığı üstad Bediüzzaman tarafından sadakatta "Namdar" ifadeleriyle anlatılırken, kalp ve gönül temizliği ise "safvet-i kalp de mümtaz" şeklinde ifade buyruluyordu.


Yine gönüller sultanı bediüzzaman son ve ebedi yolculuğuna çıkmak için Isparta'dan ayrılıp da Urfa'ya dorğu yola çıkacağı esnada Mehmed Tahiri Mutlu'yu ışık yuvası olan hanesinde nöbetçi ve bekçi olarak bırakıyordu. Temiz tahiri, mutlu ve bahtiyar ve civarındaki beldelerde maatbalardan çok evvetl, Nur Risaleleri elle yazıp çoğaltan binlerce nur katibinden bir mutlu veli idi.

Mübarek ömrünün belki de son on senesini İstanbul'da Kur'ana hizmet için çalışıp, çırpınmakla geçirmişti.

Kahraman Tahiri... İhtiyarların genci....

Gençlerin kumandanı...

Bir gün nurlu derste Cennet bahsi okunuyordu:


Mehmed Tahiri Mutlu
"İnsan olan insan diyebilir ki: benim Halıkım, bu dünyayı bana hane yapmış; güneş benim bir lambamdır; yıldızlar benim bir elektiriklerimdir, yeryüzü çiçekli-miçekli halılarla serilmiş benim bir beşiğimdir der Allah'a şükreder. Nurlu üstad Bediüzzaman tam dersin bu kısmı okunurken:

"Tahiri, işte sen böyle diyebilirsin!" diyerek yine bu ermiş veliye iltifatlar ediyordu.

Bu azizin bütün geceleri aydınlıktı. Yatsıının vitir namazını yatsıdan sonra kılmaz, geceleyin teheccüde kalktığı zaman vitir namazını da teheccüd namazı ile birlikte eda ederdi.

1948 Afyonkarahisar'ın karanlık günlerinde Bediüzzaman hapiste çok sıkılmıştı. Üzüntü içindeydi; bu esnada Allah'a niyaz için ellerini kaldırmış dua ediyordu. Duada "Yarabbi, yok mu bu bu talebelerim içinde bir talebem?" dediğim zaman karşıma, Tahiri çıktı

"Evet var üstadım! diye beni teselli etti."

"Tahiri dolu bir testidir.

Tahiri bir velidir. Ama dünyada kendisini bilmeyen bir velidir. Ya Rabbi, Tahiri'ni bu manevi varlığını kendisine bildirme. Ahirette Ümmet-i Muhammed'e (a.s.m.) faydası olacak.

Bu bilinmeyen büyük, uzun seneler cerrahpaşa hastanesinin yakınlarında tevruz ismindeki bir binanın nur dolu bir hanesinde ikamet ediyordu. Sıcak bir yaz günü bu yüksek binanın yedinci veya 8. katındaki bu ışık dolu sıcak yuvaya gitmiştim. Ter, sıcak ve de yorgunluktan dolayı soğuk su arıyordum. Kendileri de namaz kılıyorlardı.. Hararetten çatlayacak gibi olan dudaklarımal, odasındaki buz dolabını açmış, buz gibi su dolu şiseyi bir bardağa doldurmuştu. Meğer su diye doldurduğum Atabey gibi güller beldesinden gelen, gül suyu imiş. Hem de gül suyunun özü ve kokusuymuş.


Tahiri Mutlu ağabeyimiz candan bir tatlılık içinde hallerime gülüyordu. Bu büyük tebessümlerden sonra, bu aziz büyük insan apabeyim yine latife yaparak:

"Sen nasıl benden habersiz ve izinsiz odama girer, buzdolabımı açıp içindeki su diye, gül suyumu içersiné... BU izinsiz hareketinden dolayı sana bir şefkat tokatıdır...! diye benim perişan halimi etrafımdaki arkadaşlara, izinsiz  bir iş yapmamak hususnda  tatlı tatlı sohbetler ediyordu.


Yazar: Necmeddin Şahiner

Hatıralarda Bediüzzaman - Vural Yayıncılık

ads

FacebookTwitterPinterestTumblrYazdır
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Yorum Yazmak İçin Aşağıdaki Seçenekleri Kullanınız


Lütfen konuyla alakasız yorumlardan kaçının. Sadece link almak amaçlı ( spam ) yorumlar yazmayınız. ( anında silinir ). Argo, küfür, siyasi vb. içerik barındıran yorumlar yazmayınız.

Not: Yorum yapabilmek için (yorumlama biçiminden) Anonim ( isimsiz olarak ) veya Adı/URL'yi ( Adı ( gerekli ) / URL ( kısmını boş bırakınız ), fonksiyonlarından seçim yaparak yorumlarınızı yazabilirsiniz.

Ancak Google + profili ile yapılan yorumları onaylamıyorum bilginize. Yorum yaparken Adı/URL kısmından yaparsanız sadece isim yazmanız yeterli. Site adresi, URL eklerseniz yorumunuz onaylanmaz.