-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads
» » » » » » Nişanlıyım; Şaşkınım!

ads
ads
Nişanlıyım; Şaşkınım!
Nişanlılıkla ilgili sorular hiç bitmez. Nişanlılar tereddütlü ve dertli, çocuklarını nişanlayanlar endişeli ve diken üstünde.

Nişanlanmış olanlar da iyi hatırlarlar ki, nişanlılık hayli zor iştir. Bu zor işi yarıda bırakıp sadece "nişanlı" olarak kalanlar, yani nişandan ötesini getiremeyenler var. Bu zor işi tamamlayıp nişanlılığı evliliğe eriştirenler de var; ama bir hatırlasınlar ne zor günler, ne çalkantılı devirler geçirdiklerini.

Nişanın belirsizliği en baştan bellidir aslında. Evlenecekleri, bir an önce belirlemek ve duyurmak niyetiyle yapılan nişan, bu belirlemenin bedeli karşılığında karı-koca adaylarını "belirsiz", "tanımsız", "isimsiz" bir ilişkiye sokar. Nasılsa evleneceklerine göre, artık birbirlerini "eş" olarak görebilirler mi? O halde, el ele tutuşmaları, zaman zaman yalnız kalmaları, birlikte gezip tozmaları uygun mu sayılmalıdır?

Hatta kimi aileler sırf nişanlılar günaha girmesin diye evliliğin resmî işlemlerini geciktirirler; ama "dinî nikah" yaptırırlar. Bir bakıma "el ele tutuşma" nikahıdır bu. (Siz bu isimde bir nikâh duydunuz mu?) İki kişinin el ele tutuşmalarını helâl eden "dinî nikah", neden "el ele tutuşmaktan" ötesini de helal kılmıyor? Hem sonra, "el ele" tutuşmaya izin verenler, "dinî nikah"ın sınırlarını kendilerine göre belirleme yetkisi mi görüyorlar? Yoksa, el ele tutuşmaktan ötesi için "resmî işlemler" mi gerekir? Çocuklarını "dinî nikah"la nikahlayanlar böyle mi düşünüyorlar?

Senaryoyu bir de "el ele tutuşabilen" çiftler açısından düşünün. Onlar "dinî nikah" gereği, birbirlerini ebediyen eş olarak seçme niyetlerini şahitlerin huzurunda açıkça ilan etmişler. Eğer bu şahitliği doğru ve tam olarak kabul edeceksek, el ele tutuşmadan ötesine neden izin verilmez ki? Birbirlerine verdikleri samimi sözü insanlar ciddiye almıyor mu? Yoksa şahitler yalancı mıydı? Hem sonra, kendi karınız olarak kabul ettiğiniz ve hatta ilan ettiğiniz kadınla görüşmek için birilerinden izin almanız niye gerekiyor ki? Ya da, kendi karısı olmaya söz verdiğiniz adamla görüşmeniz neden kısıtlanıyor ki?

Çelişki ortada: Nişanlılık ilan edildi; ama nikahlılık gizli gizli fısıldandı. Oysa, nikahlılık da nişanlılık kadar yüksek bir ses tonuyla ilan edilebilirdi. Elbette ki bu yapılamazdı; o zaman nikahlılık geçerli olurdu, nişanlılık raftan kalkardı. Bu defa da, nişanlılık "geçici" olmaktan da çıkar, "geçersiz" duruma düşer. Nişanlı çiftlerin "geçici"/ "geçersiz" statüleri, hem nişanlılar tarafından hem nişana şahit olanlar tarafından açıkça sorgulanmaya başlar. Evlenmelerine engel yoksa, neden nişanlı olarak vakit kaybediyorlar? Nişanlılık evliliği sadece geciktirmeye mi yarar? Öyleyse, evlilik niçin geciktirilir? Öyleyse, şimdilik "evli olmayanlar"a neden (gizli) nikah kıyılır?

Diğer taraftan gizli kalan nikahla, geçici olan nişan bir şekilde son bulursa ne olacak? Yani nişanlı çiftler "başından nikah geçmiş"ler olarak mı ayrılmış sayılacaklar? Yani, "dinen nikahlı" olanlar "dinen boşanmış" mı sayılacaklar? Başkalarının nişanlılık olarak bildiği şey, aslında nikahın bozulması ise, çiftlerin "nişanlılık gereği haram" ama "nikahlılık gereği helal" olan yakınlıkları ve bunların muhtemel sonucu (bekaret kaybını ve hamileliği bile göze almanız gerekir bu durumda!) nasıl açıklanacak, yükü kimin üzerinde kalacak?

Bir diğer ifadeyle, "nikahlı ama nişanlı" olarak tuhaf bir sınırlamayı yaşamayı göze alıyorlar, "nişanlı ama nikahlı" olarak sınırsız bir birlikteliğin yükünü omuzlanıyorlar. Bu durumda, çifte standart başlıyor tabii; nikahlı olarak her türlü beraberlikleri helal olurken, nişanlı olarak en azından bir taraf (çoğunlukla erkek) dilerse nikahla yaşananların sorumluluğundan kolaylıkla kurtuluyor.

"Çocuklar birbirini tanısınlar, birbirine alışsınlar" niyetiyle yapılan "nikahlı nişanlılık" her iki tarafı işte böyle zorda bırakıyor. Yoksa, "nikahlı nişanlılık" bir tür "helal flört" gibi mi algılanıyor? Böyle bir şeye ihtiyaç var mı?

Hadi senaryoyu yeniden alalım. Belki de siz bütün bu çelişkileri düşündünüz; çocuklarınızı nişanladınız ama nikahlamadınız. Yani "nişanlı ama nikahsız" yolu seçtiniz. Bu durumda, bir çelişki aklınıza geliyor mu?

Nişanlı olacak kadar yakın, ama nikahsız olacak kadar uzak kalmanın psikolojik ve sosyal gerilimlerini düşünebiliyor (ya da hatırlıyor) musunuz?

Bir de nişanın ne nikahın olduğu, "nikahsız nişansızlık"lar var. Bu durum sırf adı olmadığı için sorun olarak gündeme gelmiyor. Doğrusu, bana bu da birbirlerine "maskeli balo" oynamaktan ibaret gibi geliyor.  Birbirlerine sürekli "şirin çocuk", "şirin kız" rolü oynamak zorunda kalanlar, birbirlerini tanımaya değil, birbirlerini tanınmaz hale getirmeye çalışıyorlar.

Ne olurdu, mübarek Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in "kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! sözünü evlilik için de anlayıverseydik?

Ne olurdu, Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in "müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!" sözünü hatırlayıp, birbirmiz hakkında müjdeli haberler alacağımız helal görüşmeler yapmanın yollarını arasaydık?

Yazar: Senai Demirci

Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu [ Timaş Yayınları ]

ads

FacebookTwitterPinterestTumblrYazdır
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Yorum Yazmak İçin Aşağıdaki Seçenekleri Kullanınız


Lütfen konuyla alakasız yorumlardan kaçının. Sadece link almak amaçlı ( spam ) yorumlar yazmayınız. ( anında silinir ). Argo, küfür, siyasi vb. içerik barındıran yorumlar yazmayınız.

Not: Yorum yapabilmek için (yorumlama biçiminden) Anonim ( isimsiz olarak ) veya Adı/URL'yi ( Adı ( gerekli ) / URL ( kısmını boş bırakınız ), fonksiyonlarından seçim yaparak yorumlarınızı yazabilirsiniz.

Ancak Google + profili ile yapılan yorumları onaylamıyorum bilginize. Yorum yaparken Adı/URL kısmından yaparsanız sadece isim yazmanız yeterli. Site adresi, URL eklerseniz yorumunuz onaylanmaz.