
1. Negatif yorumlar: Eşinizin davranışları olumlu görünüyorsa bile, altında bir bit yeniği yada buzağı arıyor olabilirsiniz. Bu yorumlar, eşinize güven duymadığınızın habercisidir. Kötüye yormak, ilişkinin zeminini kayganlaştırır. Eşiniz hakkındaki algınız onu olduğu gibi görmenize engel olmaya başlar. O ne yaparsa yapsın, ilişkiniz tükenmeye doğru gider.
2. Kızıştırma: Kızıştırma eşlerden en az birinin susması gerektiği yerde susmamasıyla başlar. Diyelim ki bir tartışma başladı; her iki tarafta kendisinin olduğunu düşünüyor. Tartışma konusu küçük ve önemsiz olabilir. Ancak eşler birbirini kızıştırarak tartıştıkları konudan uzaklaşır, birbirinin kişiliklerini tartışmaya, davranışlarını ve karakterini suçlamaya başlarlar. Sözgelimi, mutfakta tabakların yeri ile ilgili küçük bir tartışma, karşılıklı boşanma tehdidine kadar dayanabilir. Bu tür kızıştırma tartışmalarında genellikle "Hep..." ya da "Hiç..." diye başlayan cümleler kurulur. "Sen zaten beni hiç dinlemiyorsun!" "Hayır,, sen hep burnunun dikine gidiyorsun!" gibi mutlak ve kesin yargılar verilir. Bu tartışmada amaç, uzlaşmak değil adeta savaş alanındaymış gibi rakibine üstünlük kurmak, onun kolunu kanadını kırmaktır. Oysa tabakların nereye konacağına hala karar verilmiş değildir.
3. Bıkkınlık: Herhangi bir sorun çıktığında eşlerden biri ya beden diliyle ya da uzun "üf..."lerle, "of.."larla eşinden bıktığını ima eder. Kaş hareketleri, göz kaçırmalar, yüzünü çevirmeler, sırt dönmeler, isim takmalar sessiz de olsa, daha kesin bir dille eşin varlığının gereksiz olduğunu söyler. Bu tür bıkkınlık hareketleri, bir davranışa ya da sorun soruna değil, yine eşin kişiliğine ve karakterine yönelir; karşı tarafta derin bir saygısızlık işareti olarak okunur.
4. Kaçınma ve boş verme: Eşlerden biri önemli bir konuyu konuşmaktan kaçınır ya da konuyu hepten boş verir. İletişim boşluğu oluşturan bu tür kolaycı yaklaşımlar, aradaki boşluğun artmasına yol açar, aradaki mesafe giderek uçurumlaşır, eşler birbirleriyle anlaşma ümitlerini kaybederler. Oysa, her tartışma anlaşabilmek için bir sınama, hoş bir egzersiz olarak işlev görebilir.
"Mahşerin dört atlısı"nı tanıdığınıza göre, şimdi yapmanız ve yapmamanız gerekenleri kolayca tahmin edebilirsiniz.
1. İyiye yorun: Eşinizi mümkün olduğunca olduğu yerden daha yüksekte görmeye çalışın. Eşiniz gerçekte öyle değilse bile, sizin onu koyduğunuz yere gelecektir.
2. Sadece sorunu tartışın: Her konuda anlaşmak zorunda değilsiniz; anlaşmayı da beklemeyin. Tartışma konusundan uzaklaştırıp kişiliklerin tartışması haline getirmeyin. Konu tabaklarsa, bırakın tabaklarda kalsın
3. Eşinizin farklılığından memnun olun: Bıkkınlık size de kaybettirir, eşinize de kaybettirir. İlişkinizi canlı tuttuğunuzda, hem daha iyi iletişime kapı açarsınız, hem de "daha iyi iletişim kuran" bir eş kazanırsınız. Farklılıklarınızın ilişkinizin dinamiğini ve heyecanını besleyebilir.
4. Tartışmaktan korkmayın: Tartışabilmek evliliği ve ilişkiyi güçlendirir. Seviyeli her tartışmadan eşler birbirlerine biraz daha güvenerek çıkar, çözdükleri her çatışmayla birbirlerini daha yakından yoklamış olurlar. Kaçınmak ve boş vermek görünüşte ilişkiyi "süt liman" bir sakinlik kazandırsa da, derin fırtınaları alttan alta besler, eşler arasındaki aşinalığın oluşmasını engeller.
Yazar: Senai Demirci
Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu [ Timaş Yayınları ]
ads
Hiç yorum yok: