Ramazan-ı Şerif Ayının Faziletlerine Ermek

ads

ads

Bizi Kur'anı-ı kendisinde inzal buyrulduğu mübarek Ramazan-ı Şerif ayına ulaştıran Rabbimiz'e sonsuz   ham-ü senadan, "Ayların  efendisi Ramazan-ı Şerfi'te hakkıyla  ibadet yapan Ehl-i beytine ve sahabesine  sınırsız  salat-ü  selamdan sonra!

Kudûmüyle müşerref olduğumuz  Ramazan-ı Şerif  tebrik edilmeye layık olan konuların hiç  şüphesiz  başında gelmektedir.

Tabi ki Ramazan-ı Şerif ayı ile ilgili bütün  bu  tebrik ve kutlamalar,  Ramazan-ı Şerif ayını sevmenin, dolayısıyla da Allâh-u Te'âlâ'nın emrine  karşı saygının bir delilidir. Bu saygı ise:

"Her kim (Ramazan-ı Şerif ayı gibi) Allah'ın dininin nişanlarına  tazimde  (ve saygıda) bulunursa,  şüphesiz ki bu kalplerin takvasından kaynaklanmaktadır." (Hac Suresi:  32) Ayeti kerimesinin fehvasınca  takva alametidir.

Allâh-u Te'âlâ'nın  yasaklarından, dolayısıyla azabından sakınma anlamındaki takva da,  kıyamet  günü cehennem ateşine karşı en büyük  siperdir.

Hacı Mahmut  Efendi Hazretleri'nden duymaya alıştığımız bir  hadisi şerifte Resulullah: 

Artık iyi  düşünelim;  ateşperest biri bile  Ramazan ayına hürmeti  sebebiyle iman saadetine  kavuştuysa,  ya imanlı olarak ona hürmet eden ve oruçlu geçirenler, ne mükafatlara nail kılınacaktır. Hikaye olunduğuna göre:


"Muhammed isminde bir adam namaz kılmazmış, ama  Ramazan girince kendisini güzel elbiselerle  ve  kokularla süsler, namaza başlar ve geçirdiği namazları kaza edermiş.

Kendisine neden böyle yaptığı sorulmuş:  'İşte bu  tövbe ayrıdır,  rahmet ve bereket  ayıdır,  ola ki  Allâh-u Te'âlâ onun hürmetine  günahlarımı  affeder' demiş. Zamanı gelince bu insan  vefat etmiş. Mana aleminde görülmüş:   Allâh-u Te'âlâ sana ne muamele yaptı? diye sorulunca


"Ramazan ayına tazimim  hürmetine Rabbim beni bağışladı!" demiştir.  (Zübdetü'l-va-ızin, el-Hobevi, Dürretü'l vaızin, sh:5)

Ahmet Mahmut  Ünlü 

Sadece ramazan  ayında  günahları  bırakıp, namaz kılan kişinin durumu bundan ibaret olursa, ya hayatı boyunca namazına  devam eden ve   Ramazan ayında özel bir takım ibadetler yapan kişiler bu mübarek ay hürmetine nasıl affolmaz. (Ancak  her şeyin en iyisini Allah bilir.)

Tabi bu şekilde   gevşekliğe  kimsenin düşmesini istemeyiz. Her insan bu şekilde bu sebeple  affedileceğine dair bir veya  bu tür muamelenin yapılması manasına gelmez. 

Çok namaz kılan,  oruç  tutan ve ibadetlerine  önem veren çok kimseler de vardır ki, bazı işlemiş olduğu  günahlar nedeniyle cehennem ateşine gireceği bazı hadisi şeriflerde bizlere bilidirilmektedir. Bundan dolayı sonsuz bir aleme gideceğimiz için bunu  akıllı insan  tehlikeye atamaz. 

Bununla birlikte acaba kim bilebilir ki bir sene sonraki Ramazan-ı Şerif ayına kavuşabileceğini ve  tümünü geçirebileceğini.  Bu sene bu ayda ramazan'da .çok kişi  hayatını kaybetti ve bir sonraki ramazan ayını göremediler. Bu yüzden kesin biçimde  emin olamayız ve  ölümün ne  ve ne şekilde  geleceğini bilen var mı?  varsa söylesin ona göre tedbirimizi alalım.  Bakarsın bir anda ölmüşsün. Bu şekilde ölen kişiler çok saniyeden daha az kısa sürede hayatını kaybeden insan sayısı oldukça  fazla  ve hiç ummadığı  yerden gelen durumdur.  Bu ölümler İslam üzere  yaşayanlar için iyi  ama  tövbe edememiş kişiler için bir kıyamettir. 
Ramazan  Ayına ait bir hadisi şerif:

"Ramazan Ayının Diğer Aylardan Üstünlüğü Allah'ın Kullarından Üsünlüğü Gibidir."

Yukarıda  zikredilen  hadisi çok kere çok yerde duymuş olabilirsiniz.  Ama dikkat ederseniz   Ramazan-ı Şerif ayının ne kadar üstün olduğunu özet şekilde  bizlere anlatıyor. Diğer aylardan üstünlüğü Allah'ın kullarından üstünlüğü gibidir. Allah,  en Yüce ve sonsuz kudreti olan yaratıcımızdır. tekdir ve onun bir benzeri yoktur. Doğurmamış,  doğrulmamıştır.  

Bu aya erenlere müjde olduğu gibi , bu ayda olup da namazlarını, oruçlarını tutmayanlara, Ramazan ayına hürmet etmeyenlere, bile bile içki, uyuşturucu satanlara, içenlere tövbe etmeyenlere ne yazık. 

Evet çok kişininde bildiği gibi bu ayda yapılan ibadetler çok  değerlidir. Yapılan nafile ibadetlerin  farzlar gibi  değerli olduğu söylenmektedir.  farz ibadetlerin ise birçok  farz ibadete bedel olduğu açıklanmaktadır.

Örnek olarak; Zekat, sadaka, fitre bunlar  her zaman verilir. Ama  zekat konusunda dikkat ederseniz herkes  Ramazan ayında verir. Ancak zekat sadece  ramazan ayına mahsus değildir. Senenin her günü ve her saati verilebilir.  Fakat insanlar   Ramazan- Şerif ayının hükmünü,  değerini, ve bir farz ibadetin ne kadar sevap  kazandıracağını bildikleri ve bildirildikleri için geçmişten günümüze kadar zekat vermek her zaman bu ayda olmuştur. 

Nitekim zekat, namazdan sonra gelen İslamın şartlarındandır. Oruçtan daha öndedir.   Ve her ikisi birden yapılınca bu çok daha değerli bir konuma geçiyor.  Tabi ki zekat vermek için de İslami, usullere göre zengin sayılmak gerekir. 

Peygamber  Efendimiz  Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem), bir  hadisi şerifte  şöyle  buyurmuşlardır.

"Her kim ramazanda hırsızlık yapar yahut zina eder veya (bir diğerinin malını mülkünü)  gasp eder yada herhangi bir haram işler ve  yahut içki içer veya haksız yere (birine) saldırırsa, Allah Teala onun ne  farzını ne de nafilesini kabul etmez. O ( Allâh-u Te'âlâ) da, melekleri  de bir daha seneki o güne kadar kendisine lanet   yağdırırlar. (Ebü'l-Ferac  ibni'l- Cezvi  Bustanu'l-va'ızin, sh: 319 )

Bu ayda sakin ve sabırlı  olmak çok önemlidir.  Açlık insanı sinirli bir hale sokabilir. Her ne kadar bu ayda  şeytanlar  bağlı olsa bile nefis bağlı olmadığından bizleri bu  gibi durumlarda en kötü düşmanlarımızın en başında gelen nefistir. Nefsi yenmek oldukça zor ve ölene kadar bununla mücadele etmek zorundayız, fakat bazı uygulamalar ile nefsi ayaklar altına almak mümkündür. Bunun içinde çok  çalışmak ve gerekli yerlerden dersler almak lazımdır. 

Demiştik yukarıda, orucu gerçekten tutmak lazım.  Sinirli ve etrafına ateş püsküren, küfreden, insanlara  kötü davranan. Aynı zamanda kadınlara bakan, haramlar işleyen, namazlarını terk eden kişi  her ne kadar oruçlu olsa bile o açtır. Çünkü yaptığı kötülükler ile orucun sevaplarını azaltmış belki de hiç kalmamıştır.

Açken insan sinirli olabilir  ama buna hakim olmak zorundayız. Haram işlemek tamamen ters bir olay, örnek olarak açık kadınlara bakmak, şehvetli olsun veya  olmasın. Bir  Müslümana zaten bu yakışmadığı  gibi özellikle  oruçlu kişiye hiç yakışmaz. Zaten hakkıyla oruç  tutan kimse bunları yapmaz veya yapamaz. 

Yaparsa tam olarak oruç nedir?  Bundan haberi yoktur. Belkide orucun aç kalmaktan ve bellli saatlerden sonra yemek yemekten ibaret olduğunu sanan insanlar  sınıfındadır. 

Orucu sadece midemizle  değil  vücudumuzun  tüm organlarıyla, göz, kulak, el, ayak ve daha saymadığım ama bildiğiniz çok  şeylere sahip çıkacaksınız. Yani bir nevi onları  geçici olarak ölü hükmünde göreceksiniz. Yok sayacaksınız. 

Konumuzu bir hadis ile bitirelim:

"Her kim ramazanı sessizlik ve sakinlik içerisinde (kavgasız, gürültüsüz, huzur üzere)  tutar, gözünü,  kulağını, dilini, elini ve diğer  uzuvlarını haramdan yalandan, gıybetten ve eziyyetten korursa, kıyamet günü Allah Teala'ya (manen) çok yaklaşır.

Ta ki onun dizi İbrahim Halil (a.s)'ın dizine  değer ve kendisiyle Arş arasında bir fersah ya da bir mil (kadar az bir mesafe) bulunur. " (Ebü'l Ferac ibni'l Cezvi,  Bostanu'l-va'ızin,  sh;  307




Kaynaklar:

Bazı kısımlar, hadisi şerifler vs. lalegül dergisi Haziran sayısından az bir kısmı alınmıştır.

ads