-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads
» » » » Kaseyi Sıkı Tutun; Çorbayı Sonra Pişirirsiniz

ads
ads
Evlilik hazırlığı içinde olanları özel bir merakla izlerim. Belirsizliklerin belirlenmeye başladığı, kararsızlıkların karara bağlandığı bu dönem hareketli bir gölge oyununa sahne olur. Kişiliklerin gizli yönleri açığa çıkar, karakterlerin saklı detayları açığa çıkar. İnsanlar, duygularının en koyu renklerinin giyinip, beklentilerinin en sivri yanlarını yanlarına alıp bir tür sınır harekatına çıkar gibidirler. Bu dönemde, bir başkasının ömür boyu beraberliğine razı olma telaşının getirdiği şiddetli bir med-cezir yaşanır. Eş adayları bu aşamada birbirlerini seviyor da olsalar, birbirlerini aşk ile istiyor da olsalar, kaygılarını müphem edalarla ifade etmekten, birbirlerini üstü kapalı yoklamaktan, küçük sınamalardan geçirmekten geri durmazlar. Bu “zor” dönemin duygusal çalkanmaları durulmaya yüz tutar tutmaz, sıra “anlaşma”ya gelir. Sözüm ona aşkın kör gözünü açma çabası başlar bundan sonra. Körü körüne bir adama ya da kadına bağlanılacak değildir ya! Gözler açılmalı; sıkı sıkıya anlaşmalıdır!

İş, anlaşma olunca, anlaşma maddeleri de hemencecik sıralanır. “Hangi semte oturacağız?” “Anadolu yakası mı, Avrupa yakası mı?” “Peki, çalışmama izin verecek misin?” “Başını bağlayacak mısın?” “Annenlere ne kadar sık gideceksin?” “Düğünü nerede yapacağız?”
Anlaşma maddelerini uzatmak mümkün. Birbirlerini seven ve sevildiklerinden emin olan insanların anlaşmasının zor olmadığını düşünürsünüz, değil mi? Ama öyle değil. Oturacağı semt konusunda anlaşamayıp da evlenmekten vazgeçenleri biliyorum. Sevdiği adam çalışmasına izin vermediği için sevdiği (!) adamdan vazgeçen kadınlar gördüm. Sevdiği kadın çalışmakta ısrar edince sevdiği kadınla evlenmekten vazgeçen adamlar da...

Kaseyi Sıkı Tutun; Çorbayı Sonra Pişirirsiniz


Ticari ya da siyasi sözleşmeler yapılırken taraflar arasında “aşk”, “sevgi” ya da “güven” yoktur. Bu yüzden anlaşmadan önce her türlü detayı inceden inceye konuşurlar ve harfiyen kaleme alırlar. Aralarındaki güveni ancak böyle oluştururlar; sonrada oluşabilecek ihtilafları ve caymaları da sözleşmenin ince detaylarına bakarak çözerler. Beklenmedik durumlar karşısında her iki tarafta da en başından emin olmak ister; çünkü aralarında beklenmedik durumları anlayışla ve hoşgörüyle çözebilecek bir “sevgi” ve “güven” oluşmamış olabilir.

Evlilik ise ticari ya da siyasi ortaklıklardan başka ve fazladır. Ticarette ve siyasette en sonunda oluşan, evlilikte en başında oluşur: Taraflar birbirlerinden hoşlanırlar, birbirlerine güvenirler, birbirlerini severler, birbirlerine saygı duyarlar. Öyleyse, ticarette değil ama evlilikte çok sıkı ve detaylı bir sözleşmeye her zaman gerek olmamalı. En azından, bu çok sıkı ve detaylı sözleşmenin detaylarında tümüyle anlaşmış olmak gerekmemeli.

Evliliği birlikte çorba pişirmeye benzetebilirsiniz. Evliliğe elinizde boş bir kase ile başlarsınız. Elinizdeki boş kâse, evlilik niyetinin en başında bulduğunuz aşk ve güven, sevgi ve saygıdır. Bu kâse elde olduktan sonra, kâseye dolduracağınız çorbanın tuzunu, suyunu, acısını, kıvamını, baharatını birlikte belirlersiniz. Bu çorbanın tadını birlikte belirlersiniz; her ikiniz de kıvamı birlikte bulursunuz.

Sıkı anlaşma maddeleri ise, karşı taraftan her şeyi tam da damak zevkinize göre belirlenmiş bir çorba istemek gibidir. Oysa, kimsenin tam da bir başkasının damak tadına göre çorba, çorba hazırlıyor olması, her zaman mümkün olmaz. Üstelik bu çorba, çorbayı pişirene göre “mükemmel” bir çorba olsa bile, diğeri için “münasip” olmayabilir.

Öyleyse, çorbayı baştan pişirmeye kalkmayın. Elinizde sadece bir kase olsun. Çorbanın kıvamını sonra ve birlikte belirleyin. Olmadı; kâseyi boşaltıp yeniden başlayın. Ama kâseyi asla elinizden düşürüp kırmayın. Aşkın harlı ateşinde, hoşgörünün temiz suyuyla, karşılıklı güvenin tuzu biberiyle, bir çorba gibi ortaklaşa pişirebilirsiniz ilişkilerinizi.

Sözgelimi çalışmama/çalışma konusunda en başından anlaştınız. Çok büyük bir ihtimalle bu “anlaşma”nın işe yaramadığını göreceksiniz. Sonradan, en başında çalışmak isteyen taraf, çalışmamayı düşünmeye başlayabilir. Tam tersine, en başında çalışmaya karşı çıkan çalışabileceğini de düşünmeye başlayabilir. Sorun; çalışmakta ya da çalışmamakta anlaşmak değildir.

Sorun; çalışmaya da çalışmamaya da birlikte karar verebileceğiniz, başından kestirilemez sıcaklıktaki aşka ilişkisini kurup geliştirmektedir. Bunu da sözleşmeye değil; evlenmeye niyetlenir niyetlenmez elinizde bulduğunuz aşkla, güvenle, sevgiyle, sevgiyle, saygıyla başarırsınız.

Bırakın çorbayı en başından hazır etmeyi, eksiğiyle kusuruyla birlikte pişirin ve birlikte yiyin.

Yeter ki elinizdeki kâseyi düşürüp kırmayın.....

Yazar: Senai Demirci

Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu [ Timaş Yayınları ]

ads

FacebookTwitterPinterestTumblrYazdır
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Yorum Yazmak İçin Aşağıdaki Seçenekleri Kullanınız


Lütfen konuyla alakasız yorumlardan kaçının. Sadece link almak amaçlı ( spam ) yorumlar yazmayınız. ( anında silinir ). Argo, küfür, siyasi vb. içerik barındıran yorumlar yazmayınız.

Not: Yorum yapabilmek için (yorumlama biçiminden) Anonim ( isimsiz olarak ) veya Adı/URL'yi ( Adı ( gerekli ) / URL ( kısmını boş bırakınız ), fonksiyonlarından seçim yaparak yorumlarınızı yazabilirsiniz.

Ancak Google + profili ile yapılan yorumları onaylamıyorum bilginize. Yorum yaparken Adı/URL kısmından yaparsanız sadece isim yazmanız yeterli. Site adresi, URL eklerseniz yorumunuz onaylanmaz.