-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

Ads1

» » Mimar Sinan

ads
ads
biyografi
Hıristiyan âleminin karanlık bir devir yaşadığı Ortaçağda İslam dünyasında
ilmi, edebi, fikri gelişmelere paralel, sosyal kurumIarda7 büyük gelişmeler
olmuş ve yüzyıllarca örnek olarak gösterilecek hastaneler kurulmuştur. 0 dönem
İslam ülkelerini gezen batılı seyyahları en çok şaşırtan ve hayran bırakan
müesseselerin başında drüşşifalar (hastaneler) gelmekteydi.

İspanyadan Türkistan a kadar geniş bir alana yayılmış olan hastanelerin önemli bir kısmı, Türk veya Türk asıllı hükümdarlar tarafından yaptırılmıştır. Bu hastanelerin,
hasta tedavisi yanında ikinci bir fonksiyonu da, sistemli veya usta- çırak
eğitimi tarzında hekim yetiştirmekti. Avrupa’da, hastaların manastır
köşelerinde rahipler tarafından tedaviye çalışıldığı bir dönemde, İslam
âleminde hastaneler, günümüzde olduğu gibi laik bir müessese olarak
çalışmaktaydı.

Selçuklu ve Osmanlı döneminde, Anadolu’da genellikle hanım sultanlar tarafından, müstakil veya bir külliyenin ünitesi olarak yaptırılan ve zengin vakıflarla beslenen hastanelerin bir kısmı günümüze kadar gelmiştir. Bilindiği gibi külliye, Ortaçağda hayatın
çeşitli ihtiyaçlarını karşılayan bir bütün olup İslam medeniyetinde gelişmeye
başlamış ve en mütekâmil şeklini ona Osmanlılar kazandırmıştır. Osmanlı
hükümdar ve hanım sultanlarının yaptırdığı Fatih, II. Bayezid, Haseki,
Süleymaniye, Atik Valide Sultan ve Sultan Ahmet külliyeleri bu türün en
mükemmel örnekleri arasında sayılırlar.

Doğumunun 400.yılını kutladığımız Mimar Sinan’ın bir asra yaklaşan uzun ömründe inşa
ettiği 477 yapıdan üçü darüşşifa olup Haseki (1539 – 1550), Süleymaniye (1550 –
1557) ve Atik Valide (1570 – 1579), külliyelerinin birer ünitesi olarak
İstanbul’un çeşitli semtlerin de bulunmaktadır.

HASEKI KULLİYESİ DARÜŞŞİFASI

Haseki külliyesi, adını verdiği muhitte, Haseki Caddesinin iki yanında, cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret ve darüşşifadan oluşmuştur. Başlangıçta külliye olarak
tasarlanmayan tesis, camiinin inşaasından sonra, belirli aralıklarla diğer
binalarının eklenmesiyle külliyeye dönüşmüştür. Darüşşifa, medrese ile imaret
arasındaki sahaya kuzey cephesi ve giriş kapısı sokağa bakar tarzda Mimar Sinan
tarafından yapılmıştır. Bugün mevcut olmayan ancak Ayvansarayı’nın
Hadikatü’l-Cevami’de verdiği, ebcet hesabıyla, darüşşifanın yapılış tarihini
gösteren

“Darüşşifa nafi-i nas-ı cihan”

(Cihanın insanlarına faydalı hastane)

kitabe metninden, hastanenin 957/1550 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.

Revaksız sekizgen bir avlunun kuzey köşe kenarlarından biri helâlara, diğeri de imarete
bağlanmayı Sağlar. Üst köşegenlerde ise kubbeli eyvanlar bulunur. Hasta odaları
ve koğuşlar son tamirde camekânla kapatılan bu eyvanların çevresinde
toplanmıştır ve kapıları bu eyvanlara açılır. Binanın ısıtılması odalardaki
ocaklarla, aydınlatılması da dışa açılan pencerelerle sağlanmıştır.

Haseki külliyesinin 958/ 1551 tarihli Arapça vakfiyesine göre, her tür hastalığın tedavi edildiği bu darüşşifada 2 dâhiliyeci, 2 cerrah, 2 göz hekimi, 2 eczacı, 2 eczacı
kalfası, 1 kâtip, 1 vekilharç, 2 aşçı, 1 kilerci, 4 hasta bakıcı, 2 hizmetçi, 2
çamaşırcı, 1 bevvab, 1 ferraş, 1 çöpçü, 1 bahçıvan, 1 tellak olmak üzere 28
kişi görev yapmakta idi. Hastanenin personel (115 dirhem) ve hasta ilaç, gıda
vs. giderleri için (150 dirhem) günde 265 dirhem tahsis edilmiş idi. Haftanın
iki günü hastane dışından, (satmayacakları kaydıyla), isteyenlere de ücretsiz
ilaç verilmekteydi.

Başlangıçta genel bir hastane olarak çalışan Haseki darüşşifası, zamanla vakıf şartları dışına çıkılarak kimsesizler yurdu, tımarhane gibi kuruluş maksadının dışında
kullanılmıştır. Cumhuriyet döneminden sonra, 1973 yılına kadar Haseki
hastanesine bağlı poliklinik olarak çalışmıştır.

SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ DARUŞŞİFASI

Süleymaniye külliyesi, Fatihin inşa ettirdiği ve sonradan yanan Eski Saray’ının arazisi
üzerine yaklaşık 63.500 m2lik meyilli bir alanda, 1550–1557 yılları arasında
Kanuni tarafından Sinan’a yaptırılmıştır.

Külliye, merkezinde cami olmak üzere, çevresinde sıbyan mektebi, 4 medrese, darülhadis, darülkurra, tıp medresesi, darüşşifa, imaret kütüphane, sebil, tabhane, mülazım hücreleri, hamam ve 36 göz dükkândan meydana gelmiştir.

Tıp medresesi külliyenin batısında, bugün bahçesinde Süleymaniye Doğum evinin bulunduğu yerde 11 odalı bir medrese idi. Tiryakiler caddesine ve Darüşşifa sokağına açılan birer kapısı bulunmaktadır.

Tıp medresesinin karşısında, imaretin bitişiğinde olan darüşşifa, arkada hastalara ait daha geniş ve ortası havuzlu, önde personele ait daha dar dikdörtgen, revaklı
avluları çevreleyen odalardan meydana gelir. Akıl hastaları için altta bodrum
katı tahsis edilmiştir. Hastanenin mutfağı, hamamı, bahçesi de bulunmakta idi.

Süleymaniye Tıp Medresesi ve darüşşifasının Türk Tıp Tarihinde ayrı bir önemi vardır. Zira o zamana kadar hastanelerde yapılan tıp eğitimi, Süleymaniye külliyesinde,
hastane dışında müstakil bir medresede yapılmaya başlanmış oluyordu. Bu
medresenin öğretim üyesinin saraya hekimbaşı olacak kadar bilgi sahibi olması
şart koşulmuştur.

Tıp medresesinin kadrosu 1 müderris, 8 danişment, 1 bevvap, 1 ferraş, 1 noktacı (yevmiyeleri toplam 27 akçe), hastanenin personeli ise; 1 hekimbaşı, 2 hekim, 2 göz hekimi, 2 cerrah, 2 eczacı, 1 ilaç depo memuru, 1 vekilharç, 1 bevvap, 2 aşçı, 1
kasekeş 4 kayyum, 2 ferraş, 4 hademe, 2 çamaşırcı, 1 tellak olmak üzere 27 kişi
ve toplam yevmiyeleri 300 akçeyi bulmakta idi. Personel ücretleri ve hastane
masrafları, vakfedilen 217 karye, 30 mezra, 2 mahalle, 7 değirmen, 2 dalyan, 2
iskele, 1 çayır, 2 çiftlik, 5 karye, 2 adanın gelirlerinden temin edilmekteydi.

Kuruluşunda her türlü hastalığın tedavi edildiği bir hastane olan Süleymaniye darüşşifası, 1843’ten sonra yalnız akıl hastalarının muhafaza edildiği bir yer olmuş,
Cumhuriyet döneminde de uzun süre askeri matbaa olarak kullanıldıktan sonra
yatılı okula dönüştürülmüştür Tıp medresesi, yukarıda zikrettiğimiz gibi
doğumevine çevrilmiştir. Dolayısıyla her iki yapı orijinal mimarisinden çok şey
kaybetmiş durumdadır.

ATİK VALİDE KÜLLİYESİ DARÜŞŞİFASI

III. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan’ın yaptırdığı külliye Üsküdar da Boğaza hâkim bir yamaçta olarak 1570–1579 yılları arasında inşa edilmiş; cami, medrese, mektep, tekke
darülkurra darülhadis, imaret, hamam ve darüşşifadan meydana gelmiş bir Mimar
Sınan eseridir.

Külliyenin en önemli kısımlarından biri darüşşifa-imaret bölümüdür. Darüşşifa, külliyenin tek dış kapısı ile sokağa açılan mescidi, mutfağı, hamamı, çamaşırlığı ile
hastanenin her türlü ihtiyacını temin eden bağımsız bir ünitesi idi. Esasında
tek katlı ve üstü kubbe ile örtülü ve revaklı avlusunun, revakları rahta, ile
kapatılmış kubbeleri yıkılarak, ikinci bir kat çıkılmıştır.

Haseki külliyesinin 1852 tarihli Arapça vakfiyesi vardır. Bu vakfiyeden anlaşıldığına göre; hastane personeline ilaveten 1 imam, 2 müezzin, 1 külhancı 2 çamaşırcı, 2 ambar memuru bulunmaktaydı.

Külliyenin darüşşifa ve imaret bölümü XVIII. yy. sonlarına kadar esas fonksiyonu
doğrultusunda çalıştıktan sonra, III. Selim zamanından itibaren bir sure askeri
kışla olarak kullanılmış ve bu sırada üstüne bir kat çıkılarak orijinal hali
bozulmuştur. 1865–1927 yılları arasında akıl hastanesi daha sonra da tütün
bakım deposu olarak kullanılan bina 1976 dan beri boş tutulmaktadır.

Yaklaşık dört yüz yıldır ayakta kalmayı başaran medeniyet tarihimizin yüz akı müesseselerinden olan darüşşifalar, önümüzde yapılış gayelerinin dışında veya yok olmaya terk edilmiş durumdadır. Hâlbuki buraları yaptıranın amacına uygun olarak, günümüz sağlık kurumlarının bir ünitesi şeklinde poliklinik, dispanser v.s. gibi
çeşitli işlerinde kullanılabilir. Böylece eserlerin korunması, vakıf anlayışına
uygun çalışması sağlanmış olacaktır.

Bu düşüncelerimizi yazmaya vesile olan Mimar Koca Sinan’ı doğumunun dört yüzüncü yılında rahmetle ve minnetle anıyoruz.

Kısa Bibliografya

Sarkan, ö. Lütfi: süleymaniye Camii ve imareti inşaatı (l550-1557) c. l.T.TK.,Ankara, 1972,s. 78.

(Güreşsever), Cantay, Gönül: Sinan Küli. Darüşşifa Plan.; Mimar Sinan Dönemi Türk Mimarlığı ve Sanatı, 1 ş.B.Yay.,l st. 1988, 5. 45 - 57.

Güreşsever, Gönül Haseki Darüşşifası (H-4.946/ l539),Türk S.T. Yıl.V. İst.973, 5101-117.

Gürkan.K.İsmail: Süleymaniye Darüşsifası, Kanuni Armağanı, T.T.K. Ank 1970, s. 259 - 267.

Kuran: Abdullah; Haseki Küll. Boğaziçi Ünv.Der(Humaniter Bilimler) c. il, 974 5. 57 - 86.

Kuran, Abdullah: Üsküdar Atik Valde külliyesinin Yerlesme Düzeni ve Yapım Tarihi Üzerine, 5. K. Yetkin’e Armağan, Hacettepe Ünv Vay. Rnk. 5. 231 - 248.

Kuran. Abdullah: Mimar Sinan. Hürriyet V. Vay. ist., 1986, 5. 38 - 45. 72-77, 175 186.

Kürkçüoğlu, Kemal Edip: Süleymaniye yak. yak. Umum Mö. yay.,Ank.962.

Nayır, Zeynep;Süleymaniye Kül. ve Sorunları, Rölova ve Restorasyon Derg. L4,982,5.107-119 Uludağ, 0.

Şevki: Haseki Darüşşifası, Kader Mati st,938, s. 6.

Tanman, M. Saha: Atik Valde Kül., Sanat Tarihi Arş. Derg. c.I, sayı 2, 1988, 5. 3 - 19.

Taşkıran, Nimet: l-lasekl’nin Kitabı, st., 972, 5. 416.

Ünver, A. Süheyl: 400 üncü Yıl Dönümü Dolayısıyla Haseki Hastahanesi, Yeni Laboratuvar Vay., lst. 1939, 5. 16.

Ünver, A. Süheyl; Süleymaniye Küll Darüşşifa, Tıp Med. ve Darül’akakire Dair, Vakıf Derg. sayı .2, Ank. 1942.

Ali Haydar Bayat

ads

FacebookTwitterPinterestTumblrYazdır
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Yorum Yazmak İçin Aşağıdaki Seçenekleri Kullanınız


Lütfen konuyla alakasız yorumlardan kaçının. Sadece link almak amaçlı ( spam ) yorumlar yazmayınız. ( anında silinir ). Argo, küfür, siyasi vb. içerik barındıran yorumlar yazmayınız.

Not: Yorum yapabilmek için (yorumlama biçiminden) Anonim ( isimsiz olarak ) veya Adı/URL'yi ( Adı ( gerekli ) / URL ( kısmını boş bırakınız ), fonksiyonlarından seçim yaparak yorumlarınızı yazabilirsiniz.

Ancak Google + profili ile yapılan yorumları onaylamıyorum bilginize. Yorum yaparken Adı/URL kısmından yaparsanız sadece isim yazmanız yeterli. Site adresi, URL eklerseniz yorumunuz onaylanmaz.