
Şefaat, insanın tabiatında vardır. İnsan her sıkıştığında bir aracıya başvurur, dünyevi işlerinde bile vesile edinmeye çalışır. Hiç şüphesiz insanın aracıya, vesileye en fazla muhtaç olacağı gün, kıyamet günüdür, mahşer meydanıdır. Orada insan sıkışacak, bunalacak, terleyecek, korkudan tir tir titreyecek, eşinden dostundan yardım isteyecek ve kendisine uzanacak bir el arayacaktır.
Dünya hayatında olduğu gibi ahirette de aracı ve şefaatçiler olacaktır. Şüphesiz Allah katında hatırı yüksek, kadri yüce vesileler, şefaatçiler vardır. Cenab-ı Hak bu vesilelere şefaat etme hakkı vermiştir-verecektir. Allah Rahman'dır, Rahim'dir, Gafur'dur. Böylece sonsuz rahmetinin bir tecellisini de bu şekilde kullarına gösterecektir.
Şunu unutmamak gerekir ki, alt derecede bulunan bir kimsenin kendisinden daha üst makamda bulunan birinden yardım istemesi son derece doğal bir iştir. Şimdiye kadar hiç bir akıl sahibi, birinden bir şey istemenin tapmak anlamına geldiğini iddia etmemiştir.
Şefaat de aynen böyledir. Yani günahkar ve çaresiz bir kimsenin Allah katında makamı ve değeri olan birini vesile kılmasıdır. Bizler yaratılış aleminde işlerin bir takım sebeplere bağlı olduğunu kabul etmekteyiz. Bu sebepleri bilmek ve etkilerini kabul etmek tevhidin özüne ters düşmez. Çünkü bu sebeplerin etki etmeleri de Allah'ın iznine bağlıdır. Bizler sebepleri Allah'ın kudretine denk görmüyoruz. Aynı şekilde bu tür sebeplerin Allah'ın izniyle insanın bağışlanmasına vesile olmaları tevhid inancına ters düşmediği gibi aksine tevhid inancını destekler.
Yazar: Siraceddin Önlüer
Şefaat Ya Resulallah (sallallahu aleyhi vesellem) - Delilleri ve Hikmetleriyle Şefaat [ Semerkand ]
ads
Hiç yorum yok: