
Rıza, 'nefsin arzularını terketmek, Allah'ın hiçbir hükmüne itiraz etmemek, O'ndan gelen her şeyi seve seve karşılayıp razı olmak ve böylelikle O'nun rızasına kavuşmaktır.
Hadiste de ifade edildiği gibi rıza, dünyada huzur kaynağıdır, ahirette de saadet vesilesidir. Nitekim, "Allah Teala'nın kazasına rıza göstermesi, kulun mutluluk ve huzur sebebidir." buyrulmuştur.
Rıza makamının başı sabırdır. Allah Teala'nın verdiği hükümlere sabretmek, müminlerin makamıdır. Bunlara rıza göstermek ise yakin ehlinin makamıdır. Bunun içindir Hz. Peygamber (s.a.v.) İbn Abbas'a tavsiyesinde onu bu yakine teşvik ederek şöyle buyurmuştur. "Allah için, yakin ve rıza hali içinde amel et. Eğer bu olmazsa, sabret. Şüphesiz hoşuna gitmeyen şeylere karşı sabretmende çok hayır vardır."
Rıza, Allah Teala'nın fiilleri içindedir. Çünkü kainatta meydana gelen bütün fiiller O'nun kaza ve kaderiyle olmaktadır. O'nun mülkünde, ancak O'nun takdir ettiği olur. Yüce Allah'ı layıkıyla bilen ariflere düşen, O'nun kazasına rıza göstermektir.
Cennet ehli, Cenab-ı Hakk'ı müşahede ettikten sonra ilahi rızayı talep ederler. Hz. Muhammed (s.a.v.) bunu işaret ederek şöyle buyurmuştur:
"Allah Teala, kullarına tecelli eder ve, "Benden isteyin! diye buyurur. Kullar da, "Rızanı isteriz ya Rabbi! derler."
Rıza en son makamdır. Bu makama ulaşan Hakk'a kavuşur. O'nun rızasını hak eder. Neticede Allah da kulundan razı olur. Nitekim, "Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. En büyük mutluluk budur" (Maide 5/119).
Yazar: Siraceddin Önlüer
Kırk Hadiste Müslüman Şahsiyeti [ Semerkand ]
ads
Hiç yorum yok: