
Bil bakalım,elimdeki kuş canlı mı ölü mü?"
Bilge gözünü çocukların gözlerinde gezdirmiş bir süre. Uzunca bir sessizlik olmuş... Öyle ki,çocuklar ilk defa yaşlı bilgeyi zorladıklarını düşünmeye başlayıp mutlulukla tebessüm etmişler. Sonunda derin bir nefes almış yaşlı bilge ve soruyu soran çocuğa dönmüş:
"Bu sorunun cevabı senin elinde! Avuçlarıdaki kuşun canlı olduğunu söylersem,onu sıkıp öldüreceksin. Ölü olduğunu öylersem ellerini açacaksın ve kuş özgürlüğüne kavuşacak.."
Sevdiklerimizle oynadığımız bir oyundur bu. Onların bize karşı iyi olmaları da kötü olmaları da avucumuzda sakladığımız küçük bir kuş gibidir. Sıkıp öldürebiliriz kuşu; yakınlarımıza kötü davranıp onu da bize kötü davranmasını sağlayabiliriz. Açıp avuçlarımızı kuşun göklerde kanat çırpmasına da izin verebiliriz; yakınlarımıza güzel davranıp güzel şeyler söyleyip onlara kalbimizde özgürce kanat çırpacakları bir gökyüzü sunabiliriz.
Hiç şüphesiz kuşa hayat veren biz değiliz. Kuşa kanat bahşeden de biz deiliz. Fakat kendini ifade edememesi "bizim elimizde". Kanatlarını açamaması "bizim elimizde" Elimizde sıkıp öldürdüğümüz kuşu yaşamamakla, uçamamakla suçlayamayız.
Eşinin gelişmesine fırsat vermeyen, onu sadece bir satandartın ve hayalin yüksek çıtasına vurup vurup eskiten ve öldüren sadece eşini kaybetmekle kalmıyor, kendisini de öylesine yaıprattığı ve soldurduğu gibi bir eşe mahküm ederek kendisini de kaybettiriyor. Kazananlar ise çifte kazançla kazanıyorlar birbirlerini ve birbirlerine de kazanıdırıyorlar; mutluluğun sonsuz göğünde kanat çırpıyorlar birlikte, aşkın kar beyazı tazeliğini her daim yaşatıp, yaşayıp kar perileri ile kucaklaşıyorlar.
Hangisine niyetleniyoruz evlenirken? Çünkü elimizde sadece niyetimiz vardır en başında. Ve niyetlendiğimiz şeydir elimizde kalan sonunda.
Yazar: Senai Demirci
Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu [ Timaş Yayınları ]
ads
Güzel ve anlamlı bir hikaye... Hayatın taaa içinden, herkesin kendine pay çıkarabileceği bir öğüt veriyor.
YanıtlaSil