-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads

Psikoloji Nedir?

Psikolojinin Tanımı


İnsanların hal, hareket ve davranışlarını konu alan ve inceleyen bilim dalına verilen isimdir. İnsanlar varolduğundan bu yana araştırma içerisindedir. ve birçok şeyi merak eder ve inceler. İnsan psikolojisi oldukça geniş bir kavram olup bu yönde uzun araştırmalar yapılmaktadır.

Psikoloji psyche (nefes, ruh, zihin) ve logos (düzenli söz, bilgi) kelimelerinin birada olmasından meydana gelmiştir. Kelime anlamı ise "ruh bilgisi"dir.

Psikoloji Nedir?

Bir önceki Ne Nedir? konumuzda "Bilgi Nedir?" hakkında kısa ve öz bilgi içeren yazımızı okumak için ilgili bağlantıya gidebilirsiniz.

Amber Nedir ve Faydaları Hakkında Geniş Bilgi

Amber Nedir?


Naturel   ve     istediğiniz herhangi bir esans  koku  istekleriniz için bana  ulaşabilirsiniz.  ibo.firat@gmail.com 

Not:  Oud  Hindi  1.  kalite.  ortalama  30  -  40  senelik   ağaçtan elde edilmiştir.   Gül  yağı  1.  kalite..   Misk     % 100  saf  kara misk ceylan miski deer musk,  Beyaz misk vardır ancak  hakikisi  diye bir  şey yoktur.  Yani   hakiki  olarak yok.  Sentetiktir.  Gerçek misk  simsiyah olur..  Örnek resim  aşağıda..  Lavanta 

yağı  hakiki  kara kazan damıtma..  Zambak,   Paçuli - Tefarik,  Sandal,  Yasemin,  kadife  çiçeği,  Vetiver, vs vs.....     Tüm   isteikleriniz  için  tedarik ederiz.. 

Amber, genel olarak anlamı  eşsiz koku anlamına gelir. Dünyanın en iyi kokusu olarak bilinir. Ancak Misk kokusundan sonra en üstün koku amber kokusudur. Ancak benim naçizane düşünceme göre en iyi koku amberdir. Amber ve Misk bunlar aslında ayrılmak ikilidir. Birbirinin en iyi dostu ve en iyi karışımı ile ortaya çıkan Misk-i Amber de denilmektedir. Misk hafif ancak Amber ne kadar keskin, yoğun olsa bile hiç rahatsız etmez, koku nasıl tarif edilir? Bu oldukça zordur ancak genel olarak amberin nasıl koktuğunu tarif edelim:


Amber  Nedir ve Faydaları Hakkında Geniş Bilgi


İlk kokladığınızda hayvanımsı bir koku gelir burnunuza sonrasında tatlı aromalı vanilyayı hatırlatan bir koku hissedersiniz zamanla koku açılır ve daha tatlı olur ve kadifemsi koku ulaşır burnunuza hayran kalır tekrar tekrar koklarsınız. Gül yağı yani hakiki gül yağını ilk kokladığınızda oldukça uçucu ve yayılma etkisi ile ilk başta yakıcı sabunumsu gül kokusu alırsınız ancak daha önce  gül yağı koklamamış kişi o kokunun gül yağı olduğunu anlamaz.  


güller


Normal dalından kokladığınız gibi koku değildir tamamen gülün özüdür ve gül yağında da kadifemsi koku vardır. İlk koklama da ki yakıcılık hemen gider ve insanı mest eden gül yağı kokusu duyarsınız. Dersiniz dünyanın en güzel kokusu evet gül yağı da çok güzel bir kokudur. Ancak amber daha üst seviyede kokudur. Kalıcı, tatlı, kadifemsi manevi bir kokusu vardır. Gerçek amberden bahsediyorum. Sentetikler az biraz benzetilmiş olur. Gelelim amber nedir nasıl meydana gelir? Birkaç yolla üretilir. Saf olan Balina salgısından üretilir ileride açıklanacak. Sentetik olarak üretilme şekli ve bitkisel karışımlardan amber kokusu elde edilmektedir. 


Amber balina kusmuğundan misk geyik testisinden elde edilir..

Misk nedir? nasıl elde edilir faydaları nelerdir. Bu bağlantıdan "Misk" sayfamıza giderek detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Amber parfüm sanayinde oldukça kullanılan neredeyse birçok parfümün dip notası olarak kullanılan çok değerli bir kokudur. Bu yüzden amber kokusuna rağbet uzun yıllardan beri vardır ve özellikle gümüzde amber kokusu birçok kişi tarafından en beğenilen kokudur. Özellikle Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Misk ve Amber gibi kokuları kullandığına dair Hadis-i Şerif vardır. Bunun yanında amberin şifaları da vardır ki zaman zaman sağlık alanın da da kullanılmıştır. 

Amber, baline kusmuğu, salgısı yani ispermeçet balinasının sindirim yolu ile  meydana gelen bir salgıdan ibarettir. Ve bu salgıyı belli bir zaman sonra midesinden attığı için balina kusmuğu denilmektedir. Kusmuk sözü her ne kadar itici gelse de amber kokusunu koklayan kişilere itici gelmez. İspermeçet balinası genel olarak mürekkep balığını çok sever ve ondan fazlaca yediği içindir ki, anlaşıldığına göre, adı geçen balinanın gagası vakit vakit balinanın sindirim kanalının duvarına saplanarak bir tahrişe yol açmakta  olduğu söylenmekte, bu durumun neticesinde  amber meydana gelmektedir.

Amber balığı, sindiremediği bu salgıyı dışarı çıkarır ve ilk başlarda rengi koyu kahverengi, sarımtırak gibi değişik renklerde olarak meydana çıkar hava ve güneş ile etkileşime girerek rengi giderek açılır ve su yüzeyinde topaklar halinde  yüzer vaziyette bulunurlar aynı zamanda okyanus sahillerinde kumsallarda da bulanlar çok vardır. Amber'i bilmeyen kişi onu  hafif bir taş ve güzel kokulu bir taş zannedebilir. Zaten bir zamanlar böyle bir durum olmuş bir kişi güzel bir taş bulduğunu zannederek eve götürür sonra anlaşılır ki amber ve o kişi servet sahibi olur. Oldukça pahalıdır. Amber balığının neslinin tükenme tehlikesi olduğundan  avlanması yasak olduğundan sadece deniz kıyılarından ve su üstünden toplanarak elde edilir. 

Amber kokusu ile büyüleyici etkiye sahiptir. Amber doğal halinden alınıp işlenir ve esans haline getirilir ve genel olarak rengi koyu siyah, kırmızıya yakın renkte  olur. Gri amber, kül rengi olanları da olduğu söylenir. Tabi bu kalite kalite değişmektedir. Genel olarak siyaha en yakın amberler mevcuttur. Kıvamlı, yoğun, yapışkan, yağımsı bir görünümü vardır işlenmiş hali. Ucuza  bulmanız ve saf olanını bulmanız zor olur. Günümüzde  artık ya yarı sentetik ya da tam sentetik olarak  üretilirken diğer yöntemi ile  birçok  bitkinin karışımı ile amber kokusu elde edilmektedir. Fakat hiçbiri  gerçek amber kokusunun tadını vermez. Bazı sentetik ve pahalı amberler ise amber kokusuna çok yakın olmakla birlikte tam notasını barındırmaz. 

Amber Kokusunun Faydaları Nelerdir?

Amber, genel olarak kehribarla da karıştırılmaktadır. Kehribar yıllar sonra oluşan ağaç reçinesi fosili olup çam kokusu yaymakta ancak esans olarak kullanılmaz. Genel olarak kolye ve tespih yapımında kullanılır. Damla tespihleri ile kehribar bilinir ve sarı renktedir. Bu sebeple de Kehribara sarı amber de diyenler vardır.

Amber kokusunun faydaları hakkında çokça araştırma  yapılmamış olması nedeni ile kısıtlı olarak bazı faydaları aşağıda yazıldı.


Koku reseptörleri vasıtasıyla hissedilen amber kokusu, beyindeki hipofiz bezine tesir etmektedir.  Bazı farklı hormonların salınışı aynı zamanda dengesi üzerinde değişikliklere neden  olur Deney hayvanları üzerinde çalışmalar  gerçekleştirilmiş ve  amberin kanın pıhtılaşmasını engelleyici yönde tesirleri olduğu gözlenmiştir. Bir başka  çalışmada, deney hayvanlarının değişik organlarından alınan düz kaslar -özellikle rahim düz kasları- üzerinde amberin kas gevşetici tesiri olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma neticeleri, amberin bazı hastalıkların tedavisine vesile olabileceği ümidini artırmaktadır.

Amber hakkında  aslında daha çok fazla bilgi vermek isterdik ancak daha fazla  yazıyı  bu konuda uzatarak sizleri sıkmak istemedik. Fakat biraz daha hakkında bilgiler yazacağız. Dileyen okuyabilir.

Amber  ismini çok yerde duyarsınız. özellikle son zamanların en popüler markaların parfümlerde kullandığı en iyi notadır. Ve  amber notasını değişik baharatlar ile harmanlayarak ortaya çok güzel parfümler çıkmaktadır. Eğer sizlerinde parfüm merakı var ise  amber, gül vb. gibi esans yağlarını  kullanarak isteyenlere  kendinize özel notaları harmanlamanız için taktikler verebilirim. Yorum bölümünden dileklerinizi belirtiniz. Ayrıca  deneme amaçlı  yapmak için setetik amber, misk, gül veya benzeri esanslar  baharatlar ile çok güzel parfüm elde etmeniz mümkün oldukça  uygun fiyata elde edebilirsiniz. Bununla birlikte hakiki kokuları parfüm yapmaya kalkarsanız içine kimyasal maddeler ve alkol konulacağı için saf olmasının bir anlamı kalmaz zaten. Bu sebeple ben parfüm yapmak yerine hakiki olanları saf olarak kullanırım ve zaten bir damlası on fısa bedel oluyor. Bir 3 gr şişe kullanıma göre bir sene gider her gün sürerseniz. Ojinal esansları (Gül, Misk, Amber, Oud) bunlar oldukça pahalı dünyanın en pahalı esansı yani yağı oud kokusudur. Ne kadar toprak altında kalırsa o kadar değerli olur ancak ülkemizde ki oud esansları hakiki saf olanları birinci kalite olarak geçenler ise ortalam 1 gr 500 TL civarı 1 Ekim 2018 yılı itibarı ile ve her  geçen gün bu fiyat yükseliyor. Birde genelde kralların kullandığı  oud kokuları vardır bunlar çok pahalı ortalama gramı 10 bin $ gibi  fiyatlardan başlayarak zirveye kadar ağacın yaşına ve esansın  yağına kalitesine göre değişir.  Eğer 150 senelik bir ağaç ise  (bulmak çok zor ) çok büyük paralara denk gelir oud esansı. Genel olarak ülkemizde sınırlı sayıda yerlerde  satılan  hakiki ancak bazıları çok genç ağaçlardan elde edilirken bazıları ise ortalama  en az  1 ile  10 senelik ağaçlardan elde edilir. Udu- Hindi en kaliteli olanıdır. Ve kalitesinin ötesinde çok şifa vesilesidir. 

Ud-i hindinin kokusu; nezleyi giderir, yağı sırt ağrısına fayda verir, îç uzuvları takviye eder, vücuttaki gazı çıkarır, zâtülcenb hastalığına faydalıdır.


“İbn Sina, Ûd-i hindî'nin bademciklerin tedavisinde ilaç oİarak kullanıldığını zikrediyor.”

Misk:    https://www.ibrahimfirat.net/2018/01/misk-nedir-ve-faydalari-hakkinda.html

Amber:  https://www.ibrahimfirat.net/2018/10/amber-nedir-ve-faydalari-hakkinda-genis-bilgi.html 

Öd  -  Oud :  https://www.ibrahimfirat.net/2017/01/ud-oud-esans.html

Örnek olarak Peygamber  Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuşlardır:

"Şu Udi Hindi'yi kullanın. Çünkü onda yedi türlü şifa vardır." Buhârî, Tib 10, 21, 23, 26; Ebu Dâvud, Tıb 13, 3877; İbn Mâce, Tıb 13, 3462; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/355, 356.

Oud (ud) kokusu keskin, bazen tatlı odunsu olurken, bazen ise sert ve toprak kokusu birlikte ağaç kokusu gelir burnunuza. Ayrıca genelinde  köy kokusunuda alırsınız.  Dünyanın en ağır en sert kokusu ancak hiçbir şekilde insanı rahatsız etmez. Ancak bir kaç damladan fazla sürmeniz önerilmez çok yayılan ve saf hali ile  ilk koklayana  tuhaf gelebilir fakat sonrasında bağımlılık yapacak derecede kokuya aşık olursunuz. Bir çok kişide bizzat denedim. Başı ağrıyan kişi tek nefes çektiğinde anında 3 - 5 saniye içinde ağrıyı tamamen geçirdiğini gördüm. Hatta tekrar tekrar sordum hakikaten geçti mi? diye evet cevabını aldım. Ve bu şekilde kimin  başı ağrıyorsa koklatıyorum ve anında geçiyor çok kişide denenmiştir. Fakat bazı baş ağrılar vardır ki onlar geçmeyebiliyor. Yani kronik baş ağrıları veya sinüzit gibi olanlara etki etmeme durumu var fakat  ağrıyı dağıtıyor ve nefesi de açıyor. Faydaları oldukça fazla kendim şifa vesilesi olarak kullanıyorum. Eğer sizde şifa olsun diye isterseniz  sadece  1 gr hakiki olanından bulup alırsanız koklarsanız sadece  torunlarınıza kadar kalır sürülmezse hatta bekledikçe daha güzel oluyor daha kaliteli oluyor ve asla bozulmaz. Eğer ihtiyacı olanlar var ise bulamayanlara  tedarik etmeye  çalışırız.  Ud (oud) esansı hakikisi özellikle udu hindi (Hint udu) Öd Ağacından elde edilen esans. Çok zor elde edilir ve nesli tükenmekte olan ağaçlardandır. Bu sebeple de  ve   yağının çıkarılmasının çok zahmetli olması vb. nedenlerden dolayı pahalıdır. Olurda hakiki oud diye 50 - 100 TL gibi ucuz  fiyatlara bu esansı alırsanız orjinal değildir yada yarı naturel bir esanstır ve hiçbir anlamı da kalmaz, içinde kimyasal bulunacağından doğallığı bozulabilir. İkinci olarakta uygun fiyata bulduğunuz oud kokuları kalitesiz ve en genç ağaçlardan elde edilmiş olanı olabilir ama faydası da yok diyemeyiz. En iyisi kafanızın rahat olması için iyisini tercih ediniz. Konumuzu  fazla uzattık kusurumuza bakmayın. Amber'den çokça bahsetmek gerekti ancak araya diğer kokularda girdi. 


amber esans


Amber konumuz nereden nereye geldi.  Neyse amber esansına gelelim. Sentetik olanları  yoğunlukta olup saf olanı bulmak oldukça zor. Hakiki çiçeklerin karışımı olarak olarak bitkisel olanları var ama ne yazık ki hayvansal amberin yerini tutmaz. Hakiki amber  pahalıdır ancak oud esansı kadar yüksek fiyatlara tekabül etmez. Uygun fiyatlara bulabilirsiniz. 

Amber birçok şiir ve şarkılarda da geçmektedir. Özellikle Misk-i Amber olarak geçer zaten amber de Misk kokusuna çok benzer fakat daha tatlı kadifemsi ve sıcak kokudur. Soğuk kış günlerinde sizi ısıtır. Misk ise amberin kadim dostu ikisi dünyada ki en iyi karışım. Kişinin isteğine göre karışım olur dilerse amberi çok olarak, dilerse  miski çok olarak karıştırabilir. Benim önerim misk ile amberi karıştıracaksanız eğer Amberin daha çok olması gerekir örnek olarak  2 gr amber içine 1 gr misk yeterli olacaktır ve daha güzel olacaktır. Her ne kadar Amber de de hayvansal kokuya rastlasanız bile Misk kadar hayvansal koku yoğun değildir. Misk ve Amber bunların manevi kokusu gayet etkileyicidir. İlk koklama anında tuhaf hissedersiniz beki beyninize kazınan koku bir kaç koklamadan sonra sizi kendinize bağlar burnunuza rüzgarla birlikte sıcak tatlı kokunun ara ara geldiğini hissedersiniz. ne güzel demiş "Yunus Emre"

Yunus Emre de cennet ehlini şu şekilde vasıflandırır:

“Aydan arıdır yüzleri,


Misk-u anberdir sözleri”

Ayrıca:


Hz. Aişe (ra) annemiz, Efendimiz’in (S.A.V) misk ve amber gibi renksiz kokular süründüğünü bildirmiştir. Amber, Efendimiz’in (S.A.V) de kullandığı güzel bir koku olması sebebiyle müslümanlar tarafından sevilen ve kullanılan bir koku olmuştur. 

Neredeyse parfümlerin birçoğu esansiyel yağlardan yani halk arasında hacı yağı derler ya işte o esanslar inceltilerek, kimyasal maddelerin karışımı ile elde edilir. Hacı yağı denmesinin sebebini bilemiyorum. Bu nedenle amber ve misk gibi dünyanın en iyi kokusunun özüne hacı yağı diyen kokudan anlamaz. Hacı yağını şöyle tanımlayabiliriz. Çok ağır insanı rahatsız edecek derecede ağır şekilde olanlar diye sınıflandırabiliriz. Yani tek yönlü koku ucuz kalitesiz olan esanslar hacı yağı sınıfına girer belki. Mesela gül yağı da çok güzel bir kokudur o kadar güzel ki ben misk, amber, gül yağı ve oud kokusu arasında ayrım yapmam tıpkı 4 çocuğunuz var ama hepsini ayrı seversiniz onun gibi.  Gülün özü olan yağ çok zahmetli uğraşlar ile çıkarılır rivayete göre  4 ton gülden bir kilo yağ çıkar. kokusu çok yoğun ve yayılan bir damlası cildinize sürüldüğünde tüm evi veya etrafı gül kokutan ama bildiğiniz dalındaki gibi gül gibi net olarak kokmaz. ilk olarak acımsı devamında gül notası, derin nefeste kadifemsi tatlı koku ile biraz da sabunumsu bir koku ile çok harika bir özdür. Cildinize ilk kez sürüyorsanız ve narin ise cildiniz hafif karınca ısırması gibi sızlama olur bir kaç dakika, dakikalar içinde kana karışır ve yazın terlediğinizde ise gül kokusu olarak ter çıktığı söylenir. 

Amber bir damla sürmeniz yeterli, amber de yakıcı olabilir hemen geçer yoğun ancak çok uçucu olmasa da ciltte dahi çok kalıcı 2 gün kalır yıkasanız bile. tatlı aromayı hissedersiniz vanilya gibi sanki. Ama amber anlatılmaz ve zaten tam olarak da anlatamadım.  

Sonuç olarak amber kokusunu koklamanız gerekmektedir. Şuan elimde çok az bir amber var ilerleyen zamanlarda temin edeceğim isteyenler olursa koklamaları için hediye olarak bir damla şişe içinde, koklayıp anlamanız için göndermeye  çalışırım. Zaten bir damla yeterde artar bile koklamak için. Özel karışımlarda var ancak çok büyük bütçeye tekabül ettiği için damlası dahi çok değerli. Amber de öyle ancak kıvamlı olduğu için bir damla etkilemez beni. 

Ben biraz manevi olarak da bakıyorum kokuya Mekke özellikle Medine'ye gittiyseniz  Peygamber  Efendimiz (s.a.v) ziyaret ettiğiniz zaman burnunuza öyle bir koku gelir ki O koku Efendimiz'in eşşiz kokusu hiçbir şeyde bulamazsınız fakat sadece benzetilir. Genel olarak  gül kokusuna evet bende benettim İlk önce gül kokusu gelir burnunuza ardından misk öyle bir misk ki cennet miski ve arından tatlı ve sıcak rüzgarla sıcacık amberimsi, kadifemsi koku ile kendinizden geçersiniz... Anlatılmaz, anlatılamaz benzetebiliriz sadece. Yaşanır bu. 

Dursun Ali Erzincanlı Şiirinden bir alıntı. 


Ey taptaze gül, kâkülü amber, saçı reyhan!
Câziben ne yaman!

Ve buna benzer çok sözler, şiirler, yazılar yazılmıştır. Fakat ben amber hakkında çok detaylı bilgi bulamadım bu bilgiler benim deneyimlerim ve uzun bir araştırma sonucu gerçekleşmiştir. Kusuruma bakmayın imla kurallarında hatalarım çok olmuştur ki, ayrıca konudan konuya atlama gibi durumlarda var, bazı makalelerimde bu şekilde zıplamalar oluyor. Kusurumuz affola. Sağlıcakla kalın. 


Not:  Gerçek amber bulmak  çok zor olduğu için    sonunda  gerçek amber ve testlerden geçmiş amber  yağı elde edildi. Kokusu ile ilgili   makale  yazılacaktır.. 

Google aramaları:

amber nedir faydaları

amber nedir özellikleri

amber kokusu fiyatı

amber kokusu etkisi

amber balığı

miski amber çiçeği

geyik miski nedir

Ritalin Nedir? Ne için kullanılır? Ritalin zararlı mı?

Ritalin ne işe yarar, ritalin etkileri nasıldır, ritalin kullananlar, ritalin zararları var mı?


Bu soruların cevaplarını yazımızın devamında bulacaksınız. Bundan önce Ritalin nedir ve ne için kullanılır hangi hastalara verilir? Kısaca bilgi verelim:

RİTALİN tabletler halinde olup, etkin madde olarak 10 mg metilfenidat hidroklorür içermektedir.   RİTALİN, uyarıcı bir ilaçtır. Yani merkezi sinir sistemini uyarmaktadır.  RİTALİN, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tedavisi için kullanılımaktadır.

Genelde ritalin gençlerde ve çocuklarda kullanılmaktadır. Dikkat eksikliği olan kişilere reçete edilir ve kırmızı reçete ile satılır. Kırmızı reçete ile satılmasının nedeni  insanların kötüye kullanımını engellemek içindir. Oldukça güçlü uyarıcı olup etkisi bir saat içinde başlayıp ortalama  4 yada 5 saat kadar sürer. Uyuyamama gibi durumlar olabilir. Bu sebeple gece alınması zaten önerilmez.

Ritalin Nedir? Ne için kullanılır? Ritalin zararlı mı?


Genel olarak en çok reçete edilen durumlar sınav öncesi ve sınav zamanı ders çalışmak için odaklanmak isteyen kişilere reçete edilmektedir. Bu sayede derslerine çok iyi odaklandıklarını 3  - 5 saat kesintisiz ders çalıştıklarını söyleyenler var. Ve bununla birlikte çok iyi üniversiteleri kazananlar oldukları bilinmektedir. Tabi bu sadece ritalinle alakalı değil zaten ancak aşırı derecede dikkat eksikliği varsa bu zaten bir rahatsızlıktır ve giderilmesi gerekir. Doktor uygun görmediği sürece reçete etmez. Kırmızı reçete narkotik ilaçlar sınıfına girmektedir.  Birçok kişi yorumlarda ritalinin kafa yaptığını ve kokaine benzer etki gösteriğini söylemektedirler. Bu ne kadar doğru ne kadar yalan bilinmez. Ama içerdiği "metilfenidat" amfetamin veya kokaine benzer olduğu birçok bilimsel çalışmalar ile ortaya koymuşlardır ancak kesin ve net bir sonuç onlarda alamamışlardır. 

Madde bağımlıları bu tür ilaçları kafa yapmak amacı ile kullandıkları söylemler arasındadır. Ancak ritalinde böyle bir durum söz konusu değildir. Sadece o kişiler kendini kandırır. Sadece uyarıcı birçok kahve içmiş gibi dinç ve uyanık aynı zamanda işinize odaklanmış olursunuz. Bağımlılık yapma riski de vardır. 


Bu sebeple kontrol dışı bu tür ilaçları kullanmanız hiçbir zaman önerilmez. Sağlık açısından riskler taşıyabilir. Hekim kontrolünde kan tahrili ve bunun gibi araştırmalar sonucunda uygun görülen dozu dikkat eksikliği olan kişilere yazarlar. Normal yollardan almak mümkün değildir. Ve dediğimiz  gibi kırmızı reçeteye tabidir. 

Ritalin nedir, bunu fazla merak etmenize gerek yok yukarıda belirtiği gibi tedavide kullanılan bir ilaç. İnternette dolaşan kullanıcı  yorumları sizi aldatmasın, içtim de kafam iyi oldu, çok iyi bir şey buna benzer özendirici yorumlar çok bulunmaktadır ve bunları da yazanlar mutlaka ergen kişilerdir zaten maddeye ilgisi olana bu tür ilaçların verilmesi sakıncalı art niyetle kullanabilir ve ani ölümle bile sonuçlanabilir. Bu sebeple doz ayarlamasını hekim yapacak ona göre kullanacaksınız.


Ritalinin yan etkileri nelerdir?

Ajerjiniz varsa kullanmayın veya doktorunuza bildirin. Kalp ritim bozukluğu, kalp hastalığı, sıkıntı, bulantı, baş ağrısı, mide ağrısı, sersemlik, uykusuzluk, iştahsızlık, ağız kuruması gibi yan etkileri bulunmaktadır.

Peki Ritalin Zararlı mı?

Birçok araştırmacı halen bu konunun üzerinde durmaktadırlar ve kesin ve ne bir bilgi şuana kadar verilmiş değil. Ancak yan etkileri olduğu gibi tedavi edici yönleri de var. Tüm ilaçlarda olduğu gibi. Bu ilaç genelde Amerika'da çok kullanılmaktadır. Büyümeyi  yavaşlatma gibi bir etkisinin de olduğu söylenmektedir. 

Son sözler: Ritalin tedavi amaçlı kullanılır, başka nedenlerle özellikle kafam güzel olsun diye kullanılmaz zaten öyle bir etkisi yok. Dikkat eksikliğiniz varsa odaklanamıyorsanız  bir hekime görünün ve gereken ilacı size reçete edecektir. Kendi başınıza arayışlara girmeyiniz. 

Yukarıda anlatılanlar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Herhangi bir tavsiye bulunmamaktadır. Sizlerde bu konu ile alakalı yorumlarınızı yazabilirsiniz.



Google aramaları:

ritalin etkileri

ritalin zararları

ritalin etki süresi

ritalin ekşi

ritalin yan etkileri

ritalin kullanıcı yorumları

ritalin nedir

yetişkinlerde ritalin kullanımı

Bir önceki nedir konumuzda "Dünyanın En iyi 5 Psikolojik Filmi Nedir?"

Psikolojik Test

Psikoloji testleri internet ortamında birçok yerde karşımıza çıkmaktadır. Bu testlerin büyük birçoğu eğlence amaçlı iken geri kalanı da psikolojiniz hakkında genel bir kanıya ulaşmak için önemli ipuçları vermektedir. Bu testler, kişi eğer dikkatli ve dürüst bir şekilde cevap verilirse anlamlı sonuçlar çıkarımında bulunabilirsiniz.

Özellikle kaynağı belirli olan ve psikiyatri tedavisinde yardımcı destekleyici olarak kullanılan psikolojik testler bireyde ki sorunun tespitinde veya sorun potansiyelinin tespitinde önemli rol oynamaktadır.

Aşşağıda ki testlerden 2'si bunlara en güzel örneklerden biridir:

psikolojik test 1

psikolojik test 2

Cinsel Hayat ve Sağlık

Sağlık  hayatımızın her alanında en önemli yere sahiptir. Sağlıksız bir hayat düşünülemez ve sağlığımıza dikkat etmememiz gerekir.  Sağlık ve cinsellik arasındaki bağ ile konumuza devam edelim. 

Yaşamımızın  daha kaliteli olması açısından sağlıklı bir beslenme alışkanlığı elde etmek mutlaka gerekmektedir. Bunun yanında  spor da hayatımızın bir parçası olması gerekmektedir. Günlük olarak egzersizler yapmak sağlık açısından çok önemli hiç olmadı en az bir saat veya yarım saat yürümek bile sağlığımıza çok faydası olacaktır. 

Bu sayede cinsel hayatımızdaki performansta artacaktır. Stresten uzak durmak fazlasıyla insanlara  fayda sağlar.  psikolojik sorunlar cinsel hayat ve daha başka türlü olumsuzluklara neden olabilmektedir. 

Genel olarak artık bu zamanda eşlerin her biri çalışmakta ve haliyle iş  hayatında bir sürü stres ve yorgunlukla birlikte eşle arasında anlaşmazlıklar olabiliyor. Her ne olursa olsun çocuklarımızla ve eşimizle ilgilenmeyi unutmamak gerekir. Aksi takdirde bu olumsuz durumlara davetiye çıkarabilir.

Eşler arasındaki cinsellik rutin halde olmalıdır. Uzun aralıklar buna zarar verebilir ve soğuma başlayabilir. Bu sebeple ruh halinde göz önünde bulunarak en doğru zamanda ve yerinde gereken şekilde davranmak lazımdır. Sağlıklı olmanız seks  hayatınızda mutluluk verecektir. Bu sebeple  cinsellik ile sağlık arasında bir bağ vardır. Her şeyin başı sağlık demiştik. Sağlık olmadığı sürece bir şeyin bir anlamı kalmıyor. 

Eşinizde karşı saygılı ve hoşgörülü olun. Özen gösterin ve ara ara süprizler yapın ve aile içi huzurun artmasına da neden olacaktır. 


ben konuyu burada sonlandırıyorum bu konu hakkında yazılacak bu kadar. 

Doğal Taşların İnsan üstündeki Etkileri

Bir çok doğal taş bulunmaktadır. Bunlar aksesuar ve takı olarak çoğu kişilerce kullanılır. Bunun yanı sıra doğal taşların insan üstünde etki ettiği düşünceleri vardır bazılarını yazacağız:

Doğal Taşların İnsan üstündeki Etkileri


1. Akik Taşı:

* Bu taş insana özgüven, cesaret ve enerji verdiği iddia edilir.

2. Yeşim taşı:

* İnsana cömertlik hissi uyanıdran. Bilgileik, mermehetli olmak ve insancıl taş olarak adlandırılır.

3. Turkuaz Taşı:

* Bu taş ise insanda utanç ve suçluluk duygusunu attığı iddia edilir. bir güven taşı olarak nitelendirilir.

4. Aleksandrit Taşı:

* Şans getirldiğine inanılır, insanı yenileyen ve düzelttiği varsayılır.

5. Ametist Taşı:

* Depresyone iyi geldiği söylenir, gerçek rüyalar görünmesini saplar. Oldukça sakin bir insan ve dinç olmanıza olanak tanır.

Tabi bunların çoğu iddiadır ne kadar gerçek bu bilinmez.

Bir önceki En5 Konumuzda "Dünyadaki İlkler 5 Tane İlginç Buluş"

İnsanlardaki Cİmrilik

Cimrilik aslında bir hastalık olarak değerlendirilmeli.  Şayet ben öyle görüyorum. Kısıtlamak,  tasarruf etmek, az harcamak ve bunun gibi şeyler cirmrilikten değildir. Ve daha iyidir. Sebep ise israftan kaçmak veya o kişinin maddi imkanlarının fazlasına yetmemesidir. 

Allah Tâlâ isrâ Sûresinin 100. âyetinde buyurmaktadır: 

"Onlara deki: Eğer siz Rabbim'in rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, vermekle tükenir korkusuyla onu elinizde tutardınız. Doğrusu insan çok cimridir."

İnsanlar evet gerçekten çok cimridir. Üstelik bu cimrilik hastalık derecesine kadar gelip bir kuruş dahi harcamamaya ve onu biriktirmeye ve serveti çoğaltmak için  uğraşarak zamanını harcarlar. Ve ne yazıktır ki, kazandığı paraları harcayamadan veya doğru yola sarf edemeden ölüp gider ve miras olarak geride kalanlara kalır onlarda ya hayır işler ya o parayla şer işlerler. Ve asıl mal, mülk sahibinin hiçbir işine yaramamıştır o servet. Ancak o kişinin psikolojisi ile düşünür olursak aslında o kişi parası arttıkça mutlu oluyordur. Ve bir bakıma paraya bağlanma hatta onsuz yapamam gibi kavramlar ortaya çıkabilmektedir. 

İnsanlardaki Cİmrilik


Hiç harcama yapmadan yıllarca biriken servet o kişiyi harcamasa dahi mutlu ettiğini düşünüyorum ve bu yüzden harcamanın onuna zevk yerine acı vereceğini düşünüyorum. Belki de bu yüzden cimri insanlar kuruşlarını dahi harcamaz, hatta harcayamaz. En sonunda tek başına öbür dünyaya gider ve geride kalanlara miras olarak kalır. Buradan karlı çıkan geride kalanlardır. Cimriyi insanı kimse sevmez ama ne yazıktır ki birçok insan çok cimridir.  Cömert insanlar vardır ve  oldukça da fazladır. Hepsi cimridir diyemeyiz. Ama genel anlamda cimrilik insanın tabiatında vardır. Yani belki ufak tefek şeyleri insanlara verebilirsiniz, harcamalar yapabilirsiniz ancak diyelim  1 binanız var  ve  40 dairesi var işte o zaman cömert mi cimrimi insan anlaşılır sadece bir katını bir garibana,  evsize veya sokakta kalan kişiye verse çok güzel olur ama bu kişi o kadar büyük serveti cimrilikle elde etti. Çünkü vermez oradan kira geliri gelecek ve kesilmesini istemez. Hatta en azından evi tamamen vermese bile ev derken daireyi kastediyorum, en azından bir süre kalmasına müsade etse onu da yapacağını hiç sanmam.  Eve zarar verir endişesi ile bunu gerçekleştiremez. Allah hepimizi  cömert eylesin.

Ancak şahit olduğum insanlar vardır. Eli çok açık ve cömert hep harcarlar ama paraları bitmez onlar harcadıkça Allah daha çok verir. Ve hem hayır işlemiş olurlar hemde bu güzel huylardandır. Şahit olduğum olay ise bir kaç tane tahmini  3 tane dairesi olan bir kişi evini sokakta kalmış birine verdi ve kira bedeli istemedi. İşte bu cömertliğin en babasıdır bence. Böyle insanlarımız da elbette var.  

Cimrilik dediğim gibi hastalıktır. Bundan bir an önce kurtulmak lazım ve kendimizi mala, mülke, servete kaptırmamak lazım. Bu dünyayı isteyen bu dünyayı alır ahireti isteyen ahireti alır ve ikisi kesinlikle bir arada olmaz. Bu dünyayı seven ahiretini kaybeder. Ahireti seven ise bu dünyadan mutlaka vazgeçmelidir. Yani belki malı, mülkü olabilir ama asla ve asla ona gönül bağlamaması gerekir ve hak yolunda İslam adına Allah'ın verdiği malı harcaması icap eder. Allah hepimizi bu kullardan eylesin. Amin. 

Halbuki Allah (c.c.)'ın kudreti sonsuzdur. O, dilediğini hiç yoktan yaratır. İstediği rızkı hiç yoktan var eder. İnsan, Yüce Allah'ın sonsuz cömertliği yanında çok cimridir. Sadece Rahman'ın ahlakı ile ahlâklanmış Peygamberler ve velilerin büyükleri cimrilik sıfatından kurtulmuştur. 

Kaylule Nedir, Ne Demektir?

Kaylule halk arasında;şekerleme yapmak, kestirmek, birazcık uyumak veya dinlenmek,  bir gölgede veya çayırda bir müddet uyumak yahut dinlenmek anlamına gelir.

Saadet asrında kaylule sözüne çok çok denk geliriz. Hz. Muhammed (s.a.v) kaylule yapardı ve bu sünnettir. Sahabeler de aynı şekilde  Peygamberimiz (s.a.v.)'e uyarlardı. 

Buhari'de yer alan bir Hadis-i Şerifte:

"Rasulüllah (s.a.v) bir gün kızı Hz. Fatıma (r.anha)'nın evine geldi. Hz. Ali (r.a)'i evde bulamadı. Fatıma'ya: "Amcam oğlu Ali nerede? " diye sordu. Fatıma. "Aramızda bir şey geçti, birbirimize darıldık, o da gündüz uykusu (kaylule)nu benim yanımda uyumadı" cevabını verdi. Rasulüllah (s.a.v), adamın birine; "Bak bakalım nerededir?" buyurdu. Adam gidip geldi ve: "Ya Rasulallah! Mescitte uyuyor" dedi. Rasulüllah (a.s.v) mescide gitti, onun, yan tarafına yatmış ve ridasının bir yanından sıyrılmış olduğunu, vücudunun da toprağa bulanmış olduğunu gördü. Mübarek eliyle vücudundan toprağı silerken; "Kalk eba turab, kalk eba türab! (toprak babası)" diye seslendi." (Buhari, Salat, 58) 

Kaylule Nedir, Ne Demektir?


Peygamberimiz  Hazreti Muhammed  (a.s.v) ve Ashabı Arabistan'ın oldukça  fazla sıcaklarından etkilenmemek ve geceleri de ibadet yapabilmeleri için güç toplamak yani dinç kalmak amaçlı kaylule yaptıkları olurdu.  Tabi  bu dinlenme durumu önemli herhangi bir işleri olmadığı zamanlarda yaparlardı. 

Ve günümüzde de aslında kaylulenin ne kadar önemli olduğu ve tıbben faydaları da ortaya çıkmıştır. 


Kaylule Ne Zaman Yapılır?

Kaylule gün ortasında yapılır. Yani genel açıklamasıda zaten gün ortasında uyumak ve uyuklamak anlamını  taşıdığı gibi gündüz istirahati de denilmektedir. Peki kaylûle ne zaman yapılmalıdır.

Kaylule zamanı iki görüştedir. Bazıları öğle namazından önce yapılması gerektiğini savunurken bazı alimler ise  öğle namazından sonra yapılması gerektiğini savunurlar. Tabi  normal olan  öğle vaktinde yapmaktır. İlim öğrenen kimseler öğlen vaktinin herhangi bir zamanında kaylûle yapmaları kendilerine çok iyi gelecektir. Yukarıda belirttiğimiz gibi  tıbben de oldukça  faydaları olduğu  ortaya çıkmıştır. Kaylule ortalama ne kadar olmalıdır. Yani gündüz istirahati kaç dakika olmalı? 45 dakika ile  1 saat olmalıdır. Bu zamanı geçmemek en doğrusudur. 

Aşağıdaki hadis-i şerif kaylûle hakkında geniş bilgi vermektedir ve zamanı hakkında da. 

Sehl Bin Yesâr (radıyallahu anh)'dan rivayet edildiğine göre kendisi şöyle buyurmuştur:

Bizler Peygamber  (aleyhissalâtü vesselam) zamanında öğle yemeğini Cuma namazından sonra yer ve yine kaylûleyi cumadan sonra yapardık.” (Buhari, Müslim)

Kristal (Metamfetamin) Nedir ve Zararları

Dünyanın en tehlikeli uyuşturucusu Kristal

Kristal Nedir ve Zararları Nelerdir? Metamfetamin Hakkında bilgiler haberimizde.


Gün geçmiyor ki zaman zaman yeni maddeler piyasaya sürülüyor ve zehir tacirleri durmak bilmiyor ve bu yüzden buna bir demek lazım. Son zamanlarda bir çok madde kullanımı ve buna bağlı olarak ta bağımlı sayısı artmaktadır. Bu uyuşturucu kullanımı basamak basamak basamaktır. Zaten kişiler merak için bunu kullanırlar ve hızlı bir şekilde tek kullanımda dahi bağımlı olurlar. esrar, kubar, extcay hap kullanımları, sonrasında onlarda belli bir zaman sonra etki etmeyip veya o etkilerden bıkıp yeni arayış içine giren insanlar vardır. Sonra eroin, kokain ve özellikle en sık kullanılan  maddeler arasında ve merak duygusu uyandıran taş denilen zehirdir. 



Kristal (Metamfetamin) Nedir ve Zararları


Taş için günde milyarlar harcayan insanlar vardır. Etkisi yok denecek kadar azdır. bilemedin 10 sn bile etkisi yoktur bu yüzden bu madde zaten  pahalı olduğu için sürekli o etkiyi yakalamak için saatlerce alarak içerler ve zamanlarını sürekli  duman çekmekle geçirirler. Genel buna kızlar düşüyor nedenini bende bilmiyorum. 

Gelelim asıl konumuza bir de kristal denilen madde vardır. Biraz kokaine benzer ancak kokain değildir. Ondan daha ucuz ama genel olarak ucuz değil kristal tuz şeklinde beyaz renkte olan ve tuz gibi bir bu madde "Metamfetamin" içerir ve çok güçlü bir uyarıcı etkisi vardır. 

Denilir ki zamanında savaş sıralarında askerlere uyanık ve dinç aynı zamanda güçlü kalmak için verilirmiş Zaten birçok madde ilk olarak bir şeyler için çıkarılır ve sonra kötüye kullanım sonrası yasaklanır.  

Kristal edinilen bilgilere göre çok tehlikeli bir uyuşturucu maddedir. Kısa zaman için hemen bağımlılık yapar. Kişiyi değişik hallere sokar ve kısa zaman içinde ömründen ömür çalar. Yaralar, çabuk yaşlanmalar, diş çürükleri ve daha fazlası ardı ardına gelir ve bir sene içinde tanıdığınız insanı belki tanıyamaz hale gelebilirsiniz.

Bu tür maddeleri sakın merak edip denemeyin. Sonu hüsran, kahır ve pişmanlıktır. Unutmayın ata sözümüzü "son pişmanlık fayda etmez" Ailenizi düşünün, sevdiklerinizi düşünün, eşinizi, dostunuzu düşünün. Anlam veremediğim durumlardan bir çoğuda bu maddeleri evli insanlar da kullanmakta. Bu tür insanları neden zamanında araştırıp da ona göre analiz etmiyorlar. Sonra ne oluyor aileler paramparça oluyor. Şöyle durumda olabilir kullanıcılar arasında da evlilik olabilir. Fakat bu maddelere düşkün olan insan çalışamaz, genel olarak hırsızlık yapar, soygun, gasp bunun gibi illegal işler ile para elde etmeye çalışır. Bu tip insanlara aslında yardım eli uzatmak lazım ve kurtarmak lazım eğer olmuyorsa zaten uzak durmak lazım. Yanından bile geçmemek lazım ki zaten genelde gizli yerlerde harabe evlerin içinde yapılıyor. Pek fazla sokak ortamında bu madde kullanılmıyor.

Deniliyor ki; Kristal denilen zehir kokainden daha güçlü etkiye sahip ve sert olduğunu bilgileri mevcuttur. Anfetaminden daha güçlü etkiye sahiptir. İlk kullanımda bağımlılık yapar ve zarar verir. Siz farkında olmasanız bile.  Beyninizi yer bitirir, hayatınızı alt üst eder. 

Bu yüzden hiç bir maddeye bulaşmayın. Bazı insanlar yok esrar zararlı değil içkiden daha zararsız gibi kelimeler yazılarımda kullanıyorlar. Bunlar çok cahilce laflardır. Bir uyuşturucu zararsız olabilir mi? eğer zararı yoksa neden tüm dünyada yasak en basitinden esrar bile. 

ben birçok konumda uyuşturucu ile mücadele etmek amaçlı yazılar yazıp insanları bilinçlendiriyorum. 

Yıllar önce  yazmış olduğum yazılardan biri de bonzai hakkında ki yazımdır. bunu okumak için aşağıdaki bağlantıyı kullanın.

http://www.ibrahimfirat.net/2012/08/bonzai-jamaica-nedir-zararlar-oldurur.html

Ve bonzai insanları  hızlı bir şekilde öldürdüğünden ve insanlar amatemlere tedavi amaçlı gittiklerinden ve zehir tacirlerinin, baronların cebine artık fazla para girmediğinden dolayı insanlar yutturmak amaçlı esrardan 20 kat daha etkili bonzaiden daha az etkili olan doğal bir madde imiş gibi gösterip insanlara kakalayan ve kandıran zehir tacirleri "skunk" yani skank adında kokusu her tarafa yayılan zehiri piyasaya sürdüler. İnsanlar bunu  esrar  gibi algılayıp (yanlış anlaşılma olmasın esrar da zararlıdır.) ama esrardan 20 kat daha zararlıdır. Doğal bir madde gibi algılayıp içmeye başladılar ve çoktan bağımlı oldular.  Hem her doğal olan şey sağlıklı olmaz. Eğer öyle olsaydı mantarlar da doğal ve zehirli olanları öldürüyor. 


Skank (skunk) ile ilgili makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.


http://www.ibrahimfirat.net/2017/09/skunk-skank-nedir-ve-zararlar-nelerdir.html

Benim sizlere söyleyeceklerim şimdilik bu kadar kafanıza takılan herhangi bir şey varsa yorum bölümünden yazın cevap vereyim.

Her ne olursa olsun hiçbir maddeye bulaşmayın ve çevrenizdeki insanları bunlardan uzak tutmaya çalışın olmadı o ortamlara sakın girmeyin. Bir gün içmezsin iki gün içmezsin sonra bir bakmışsın içmiş ve sende bağımlılar listesine girmişsindir. Bu yüzden satanı, aracı olanı şikayet edin. Korkmayın çünkü korkması gereken onlardır. Rahat olun onlar zaten korkuyorlar yakalanmaktan hiçbir şey yapamazlar yeter ki siz mücadele edin. 

EN ZARARLI UYUŞTURUCU METAMFETAMİN

Aşağıdaki videoyu izlemenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.

Not: Bu video "Emir Berk Canpolat" isimli youtube kanalından alınmıştır.



Deprem Fobisi

deprem fobisi

Çocuklarda Deprem Fobisi ve Kurtulma Yöntemleri Hakkında:


Deprem en kötü doğal felaketlerden biridir. En son 99 depremi ile sarsılmıştık ve bundan dolayı artık insanlarda deprem korkusu (fobisi) oluşmuş durumda. Büyüklerde olduğu kadar bu durum çocuklarda da vardır. Özellikle çocuklarda deprem korkusu daha çok belirginlik göstermektedir.

17 Ağustos 199 depremi sonrası yaklaşık 17 - 18 bin kişinin yaşamanı kaybettiğini hepimiz bilmekteyiz ve acısı hala dün gibi. Bu büyük depremin ardından deprem fobisi hemen hemen her insanda oluştu. Depreme engel olmak mümkün değildir ancak can kayıpları yaşanmaması için sağlam ve dayanıklı binalar yapılması gerekmektedir. Bu şekilde yüksek şiddetli depremlerde dahi can kaybına neden olacak bir durum gerçekleşmez.

Deprem Fobisi Nedir?


Özellikle 17 Ağustos Marmara depreminden sonra kişilerde oluşan, acaba bir daha olacak mı? deprem olsa ne olur? her an olabilir mi? gibi düşüncelerin geneline deprem fobisi denir. Yani insanı kaygıya sürükleyen olumsuz düşünceleri beyninde üreten aklından zaman zaman geçirmek anlamına da gelir. Daha net açıklamak gerekirse, korku ve endişedir.

Deprem Fobisinden Kurtulmak İçin Neler Yapılmalı?


İlk olarak yukarıda ki saydığımız belirtiler sizde varsa deprem fobisi vardır demektir. Deprem korkusunu yenmek için bir kaç öneri yeterli gelecektir.

* Korkularınızın üstüne inadına gitmeniz lazım. Örneğin: karanlık bir yerde uyumaktan korkan biriyseniz ışıkları kapatarak inat ederek karanlık ortamda uyuyun ve korkunuzu yendiğinizi zamanla göreceksiniz.

* Deprem olacak endişesi ile kapıları açık bırakmak gibi tutumlarınız varsa bu uygulamalardan uzaklaşmalı ve kötü düşüncelerin de üstüne gitmeniz gerekir.

* Deprem korkularınızı tanıdıklarınızla paylaşmanız sizin rahatlamanızı sağlayacaktır. (dertler paylaştıkça azalır gibi)

* Eğer fobiniz ileri düzeyde ise psikolojik destek almaktan çekinmeyiniz.


Ebeveynlerin Çocukların Deprem Fobisini Yenmesi için Neler Yapmalı?


Anne ve babalarda deprem fobisi olduğunu düşünürsek bu tutumları çocukları da etkileyerek çocuklarını da fobili hale getirebiliyorlar. Çocuklar güvende olduklarını hissetmeleri lazım. Burada en büyük görev ebeveynlere düşmekte, kendileri ne kadar sakin ve korkusuz olurlarsa çocuklarda o derece rahat ve huzurlu olacaklardır.

Çocuklar büyükleri her zaman örnek alır. Bu gibi deprem fobisi olan bireyler öncelikle çocuklarına yansıtmamalı ve fobisini yenerek iyi bir örnek görünüm sergilemelidirler.

Bir önceki konumuz  Hızlı kilo vermek istiyorsanız bu diyetler size göre  öneriler sunan yararlı makalemizi okumanızı önermekteyiz.

BURSA PSİKOLOGDA SAĞLIK

Her insan yaşamında gülmek, eğlenmek, gezmek ve mutlu olmak ister. Ancak bazen hayat yolunda bunları engelleyen durumlar ortaya çıkar. Bu hallerde Bursa Psikoterapi her zaman ve her şekilde sizlere destek olmaya hazırdır.

Sağlıklı Beden ve Ruh
Tüm insanların iyi bir yaşam için gerekli buldukları ölçütlerden biri sağlıklı bir beden ve ruha sahip olmaktır. Nitekim hayatlarından memnuniyet duyan bireylerin sağlık koşullarından tatmin olmaları gerekmektedir. Eğer ruh hali açısından bir yardıma ihtiyacınız varsa  Bursa psikolog  sizlere danışmanlık yapmak için hazırdır.

Günümüz sağlık hizmetleri ve teknolojilerinin artışıyla beraber bireylerin sağlık sorunları daha iyi araştırılmaya ve olumlu netice alınmaya başlanmış, özellikle fiziksel ve ruhsal sağlığın bireyin yaşam doyumu ile ilişkisi incelenmiştir. Yaşam doyumu yüksek olan bireylerin sağlıklarıyla daha yakından ilgilendikleri ve zamanla daha az doktor görme ihtiyacı duyduklarını belirtmektedir. Bu bağlamda yaşam doyumu yüksek olan bireylerin sağlık bakımından daha iyi olduğu düşünülmektedir. Nitekim, yüksek yaşam doyumunun sağlık açısından pek çok olumlu etkilerinin olduğu, örneğin, daha iyi bir kalp veya kan damar yapısına sahip oldukları görülmektedir. Yaşam doyumunuza katkı yapmak isterseniz https://www.bursapsikolog.org/ sitesini incelemenizi tavsiye ederim. Bu sitede bireysel, aile, ergen, çocuk danışmanlığı konusunda her türlü bilgiye ulaşacaksınız.

Fiziksel ve Ruhsal Sağlık
Hem fiziksel hem ruhsal açıdan iyi halde bulunan bireylerin daha uzun yaşadıkları araştırmacılar tarafından ortaya konulmuştur. Bireyin fiziksel sağlığı ile ilgili çalışmaların genellikle engelli bireyler ve geçirilen önemli hastalıklar üzerinde durduğu görülmektedir. Fiziki sağlığınıza etki eden tüm olumsuz şeylerde kurtulmak ve psikolojik bir desteğe ihtiyacınız halinde  bursapsikolog.org sizlerin hizmetindedir.


Engelli bireylerin sağlık durumu, engel durumu ve yaşadıkları evin yapısının yaşam doyumu üzerinde etkili olduğu çeşitli araştırmalarda belirtmiştir. Engelli bireylerin sağlık ve engel durumlarının ve evin yapısının kötüleşmesinin yaşam doyumları düşürdüğü bulgulanmıştır.

Buna ek olarak, yetersiz boş vakit aktivitelerinin ve çevresel desteğin düşük yaşam doyumuna neden olduğu ifade edilmiştir.

Bazı akademisyenler tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının yaşam doyumları üzerinde etkili olan faktörleri araştırmış, dayanıklılık ve dirençliliğin etkili olduğunu tespit etmiştir. Buna göre engelli basketbol oyuncularından dirençli ve dayanıklı olan bireyler düşük olanlara göre daha yaşam doyumlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.

BURSA PSİKOLOGDA SAĞLIK


Ruhsal sağlığın bireyin yaşam doyumu ile ilişkisini inceleyen bir çalışmada, düşük seviyede yaşam doyumunun düşük seviyede ruh sağlığı, depresif belirtiler, kaygı belirtileri, bedensel şikayetler ve zayıf fiziksel sağlık, uyku yetersizliği, ağrı ve hareketsizlik ile ilişkili olduğunu bulguları sunulmuştur. 


ANTALYA’DA PSİKOTERAPİ

Her an diğer diğer insanlar iyi bir iletişimin başlangıcı olan, yaptıklarınızda zevk almak ve hayatı dolu dolu yaşamak için bir psikoloğa ihtiyacınız varsa Antalya Psikolog her an her dakika sizi dinlemeye hazırdır. Öyle bir zaman gelir ki insanın içi daralır, kafasında bir sorun vardır çözemez, durum gittikçe kötüye gidiyordur. İşte böyle durumlarda psikoterapinin rolü devreye girmelidir.

ANTALYA’DA PSİKOTERAPİ


Kendimize Değer Vermek

Kendinizi seviyor ve değer veriyorsanız, esnek davranmak ve alternatif çözüm yolları bulmak istiyorsanız https://www.alibicak.com/ sitesini incelemenizi ve Psikoterapist Ali Bıçak ile irtibata geçmenizi tavsiye ederim. Sağlıklı bir psikolojiye sahip olmak herkesin hakkıdır. Sosyal arkadaşlarımız, dostlarımız; iş arkadaşlarımız ve en önemlisi ailemiz bizim için çok kıymetlidir. Aile içi iletişim, iş ve arkadaş ilişkileri ve toplumsal ilişkiler, duygusal ilişkilerin hepsinin temelinde sağlıklı bir psikolojiye sahip olmaktan geçer. Böyle bir toplumsal yapıda;

Bonzai'den Uzak Dur..

Bonzai'den Uzak Dur..

Bonzai'den Uzak Dur... ( Kamu Spotu )


***************************************
Bonzai içme,kendinden geçersin...
Vücuduna zehir saçarsın...
Sen ecelinden değil....
Bonzai'den gidersin...


****************************************
Veli;
Ali neredeydin o gece?
Ali;
Hiç dışardaydım,her zaman ki aynı yerde...
Veli:
'''Bak Ali Sen Çevreni Sağlam Tut'''
'''Bonzai Almayı Unut'''
'''Sana bu söylediklerimi aklında tut'''...



Yazan: Kemal Çerçibaşı

Uyuşturucudan Uzak Dur!

Uyuşturucudan Uzak Dur!


Uyuşturucu Asla Kullanılmaz.
Zararı Büyüktür Geriye Dönüş Olmaz.
Reklam Kamu Spotumuz Başlar...

Ali:Uyuşturucu kullananlar hakkında düşüncen nedir?
Ahmet:Düşüncem;
Sakın Uyuşturucu Kullanma...
Başına Bela Sarma...
Ali:Sen bu konuda tecrübeli görünüyorsun aslında.
Ahmet:E duyarlı olmak gerekir bu konuda.


Yazan: Kemal Çerçibaşı

RÜYALAR ALEMİ

Hepimiz rüya görürüz. Fark etsek de etmesek de hepimiz her uyuduğumuzda rüyalar alemini bir ziyaret ederiz. Bu ziyaret bizi bazen uzaya çıkartır , bazen bulutlarda seyahat ederiz, çok sevdiğimiz bir insanı ziyaret ederiz, hayallerimizin gerçek olduğu rüyalar görürüz, uçarız, çizgi film karakterleri ile tanışırız, okuduğumuz kitabın karakterleri ile tanışırız ve yaşadıkları olaylarda onlara yardımcı oluruz ya da bir arabaya bineriz ve kaza yaparız. Elbette her rüya alemine olan ziyaretimizde iyi karşılanmayız. Ama yinede rüya görmekten asla vazgeçmeyiz.

Rüyalarda en sevdiğim şey ise 'imkansız' başlığı altında topladığımız her şeyin çöpü boylaması. Sokaktan sokağa, ülkeden ülkeye, olaydan olaya, gezegenden gezegene ışınlanabiliriz. Kanatlarımız olmadan uçabiliriz. Rüyalar alemindeki diğer ziyaretçilerin akıllarından geçenleri okuyabiliriz. Geleceğimizi, geçmişimizi dilediğimiz gibi yönetiriz.

Saydıklarım rüyalar aleminin aydınlık yüzüydü. Her şeyde olduğu gibi rüyalar alemindeki aydınlığın da düşürdüğü bir gölge var elbette. Kabuslar olarak adlandırdığımız bu karanlıkta bizi istemeyen bazı kötülükler bulunur. Mutsuzluk, kaos, nefret,kaza,kayıp,hastalık gibi hem ruhumuzu hem rüyalarımızı karartan etkenler bu gölgeden beslenir. Ama kötü rüyaların dahi iyi bir yönü vardır. Uyandığımızda aydınlığı engelleyen o duvar kalkar ve normal hayatımıza geri dönüp kendimizi 'bu sadece bir rüyaydı' deriz. Aslında 'sadece bir rüya' demek de hoş bir durum değil. Rüyalar 'sadece' kelimesini hak etmezler. Çünkü bizlere zihnimizin derinliklerindeki gizli duygularımızı gösterirler. Dolaylı yoldan bize gerçeği yansıtırlar. Kimse sebepsiz yere kabus görmez. Elbet o aydınlığı kesen bir duvar vardır ve bu duvar gölgeyi yani kabusları oluşturur.


RÜYALAR ALEMİ


Aydınlığımızı kesip rüyalarımıza gölge düşüren bu duvar temelini önce kendimize daha sonra etrafımızdakilere yaptığımız kötülükler oluşturur. İlk sırayı kötü düşünceler ve duygular oluşturur. Duvarın geri kalanını ise sosyal hayatımızda hak etmiş veya etmemiş olduğumuz zorluklar oluşturur. Sorunlar büyüdükçe, çevremizdeki parazitler arttıkça duvar o kadar büyür ve yıkılması da bir o kadar güçleşir. Bu duvar bizi ya uyutmaz yada uyuduğumuza pişman eder.

Duvarı yıkmanın özel bir yolu yok. Bu tamamen size bakan bir durum. Eğer duygularınızı kontrol etmeyi öğrenebilirseniz duvar rüyalar alemenize düşürdüğü gölge ile beraber gider.

Yazar Hakkında: Bu yazı ibrahimfirat.net için konuk yazar olan Beyza tarafından yazılmıştır. Kişinin kendine ait web adresini ziyaret etmek için https://petitauteur.blogspot.com.tr sitesini ziyaret ederek birçok makalelere göz atabilirsiniz. 

Başarının Anahtarını Bulabilmek

Başarı Nedir?

Başarı, bazı zamanlarda korku, bazı zamanlarda en çok istenilen ve tatlı bir hayal... Bu tanımın karşılığı  yalnızca başarıdır. Hemen hemen her yaştan birçok kişinin hayatında olan; öğrencilik dönemlerinde ise belgeler ile bunu kanıtlayabilirsiniz. Başarı hakkında çok kitap  ve makaleler yazılmıştır ve halende yazılmaya devam ediliyor. 


Başarı Kavramına Baştan Bakalım.


Köksüz bir ağaç olmayacağı gibi bir kelime de olamaz. Ancak her kelime türemiş değildir. Fakat herhangi bir hikayesi veya kökü olduğu aşikardır. Başarı ise görüldüğü üzere türemiş bir kelimeden ibarettir. Yani basite alınacak bir kelime değildir. 

Baş, baş olmadan bir şey olmaz. Kökümüz ise baş'tır. Baş kafa anlamına gelmektedir. İnsanların başı olmadan hayatını devam ettiremeyeceği ve onsuz hayat olmayacağı gibi. İnsanın gövdesinde bulunan en tepede olan başın içinde beyin en önemli merkezimizdir.  Buradan anladığımız baş hayatta var olabilmek anlamını ifade eder. 


Başarının Anahtarını Bulabilmek


Aynı zamanda baş, liderlik vasfını da ön planda taşır. Örnek olarak, başbakan olan bir kişiye  başka kelime ile "ayakbakan"  demek, ne denli saçma ve ne denli gereksiz aynı zamanda hiçbir etkisi olmayan bir kelime olarak karşımıza çıkar. Ama başbakan denildiği zaman bu kelime her şeyi anlatır durumda. 

Başarmak, başarı, başaracak, vb. gibi kök kelime olan "baş" ekler ile aniden isimden fiile dönüşmektedir.

Ve nihayet başarıya  ulaşmış bulunmaktayız. Bu sebeple başarı; her bir başın amacına gitmekte olan yolun başı çekenlerden olması manasını taşır. Diğer bir ifade ile açıklamak gerekirse, varlığın kendini gerçekleştirmesi ve var olmanın hakkını vermesi olarak konuya özet halinde bakabiliriz.


Başarı bizlere neyi çağrıştırmalı?


Günümüzde başarı denilince genel olarak kimsenin aklına "var olma amacını gerçekleştirmek" gelmemektedir. Fakat bunun tam tersine ise  ekseriyetle çok çok zengin olabilmek, sınavlarda en yüksek puanlar alarak en iyi mesleklere girmek gibi buna benzer çok sığ nitelikler gelmektedir.

Bu gibi akla gelenler günümüzde insanların gözünde o kadar şişirilmiş bir durumda ve başarı kelimesi de kişileri yanlızlaştıran bir gücü bünyesinde barındırmaktadır.

Örnek olarak, sınavınız var ve bu stres sizi adeta yeyip bitirmekte ve kendi içinde yalnızlığa çekmektedir. Eski zamanlarda ise muvaffakiyet kelimesinde ise çok ince aynı zamanda gizli bir anlam yüklenmiştir. "Allah'ın yardımı ile başarmak" bu iki kelimeye farklı yönlerden bakarsak ne kadar ara fark olduğunu çok rahat şekilde görebiliriz. Yani bir önceki insanı yalnızlaştırıyor, diğeri tam tersine daha güçlü hissettiriyor. 


Sonuç olarak başarı Allah'tandır. Bize düşen ise  tevekkül etmek ve hayatımızın tüm alanlarında  sorumluluklarımızı bilmemiz gerekli. Ve bununla birlikte gerektiği biçimde gayret ve sabır içinde yükümlülüklerimizi yerine getirmeliyiz. Dünya genelinde oldukça başarılı olan insanların geçmişine ve başarılı olmasına ait araştırmalar yapın. Hayat hikayelerini gözden geçirin. Ve unutmayın başarılı olmak önce Allah'ın izni ve sonra sizin girişiminiz ile olacaktır. 

Yüzlerdeki Kir

İnsan, maddi ve manevi binlerce odadan oluşan bir saray gibidir. Maddi yapısı ile alemin özü olan insanın, manevi yapısı daha gizemli, girift, faal ve kıymetlidir. Maddi odalardaki tezgahların bazı  tahsilatları, tezyinatı, tahşidatı da manevi odalarda yapılır. Hesabı ve neticesi oralarda çıkarılır, işlenir, süslenir, geliştirilir, biriktirilir. Mesela, maddi şeylerin tahsilatı manevi şükürdür.

Malumdur ki, işlek bir tezgah kirlenir; atıkları ve bulaşıkları olur, insan, faal yapısından ötürü bir gün temizlenmese yanına yaklaşılamaz. Gün içinde defalarca elini yıkamaya ihtiyaç duyar. Yıkanmayan bir yüz adeta büyün inceliğini ve güzelliğini kaybeder. Artıklarla kirlenmiş ağza, çapaklarla dolu bir göze, akıntıları temizlenmemiş bir burna kulağa bakamazsınız, mideniz bulanır. Dişlerinizi ve hatta ağzınızın içini onun için yıkarsınız. Günde birkaç defa tuvalete giren insanın imdadına su yetişir. Haftada birkaç defa bütün bedenin temizliğine ihtiyaç hasıl olur.

Yıkanmayan el, temizlenmeyen beden hem kendisini, hem başkalarını hasta eder.  Kire su ile merhamet edilmese tahammül edilemez. Kaymaklanır, katmerlenir. Böyle su mahrumu zavallılar, olsa olsa hastaların ihmal edildiği cemiyetlerde, deliler arasından çıkar. Saçlar uzar, yağlanır, birbirine yapışır, kir kurur, kabuk bağlar, tırnaklar küçük birer çöp sığınağı halini alır.

İnsanın maddi yapısı bu kadar kirleniyor, gün içerisinde defalarca ve hassasiyetle temizliğe ihtiyaç hissediliyorsa, daha faal ve derin manevi yapısının kim bilir temizlik ihtiyacı nasıl ve ne denli şiddetlidir. Eğer, delilerin beden temizliğini ihmal gibi, iç temizliği ihmal edilirse  ruh dünyaları kararır. Kabuk bağlama, katmerlenme, kokuşma manevi yapıda da olur. Derinlerden gelen ekşi koku sahibine ve çevresine sıkıntı verir. Küpün içindeki dışına sızar. Yüzlerin kiri, gözlerin karanlığı içteki ihmali ihbar eder.

Maddi yapıyı maddi şeyler temizlediği gibi, manevi yapıyı da manevi şeyler temizler. Ruhu kirden arındıran ibadettir. Fıkıh kitapları temizlik bahisleri ile başladığı gibi, manevi temizlik dersleri de takva denilen haram dairesine girmemekle başlar, salih amel denilen ibadet,  zikir ve iyiliklerle devam eder.

"Kalbim temiz" demenin, hiç yıkanmadan "bedenim temiz" demekten farkı yoktur. Kire batmış bir deli de kendisini temiz bilir. Yaydığı kokuya, elindeki kire alışmıştır ama, kendisini öyle bilip inandırması hakikatı değiştirmez. 

Allah'ı unutmak korkunç bir manevi kir, cinnet ve ihanettir. Nefis, gün içerisinde fırsat buldukça insanı gaflete salmak, istikliyatini ilan etmek ister. Sahiplenmek davalarına girer. Benlik, emaneti mülk gibi gösterir. İnsanı, fahre, gurura düşürür. Ve insan, içine atılan bu atıkları, ekranına düşürülen ve bu çirkinlikleri Rabbinin karşısında el pençe divan durarak temizler. Gafletle geçen her anında bin özür diler. İstikemetini korur.


Yüzlerdeki Kir


Nefis, hesabu unutturarak insanı yasak dairesine iteklemeye çalışır, Şeytan, insana arkadasından, solundan, olmadı sağından ve önünden gün boyu türlü türlü hilelerle yaklaşır. Şehvet; zehrini salar kibir; kılıcını kuşanır, gaflet, postuna bürünür, hırs, gözünü karartır, cimrilik; ellerini baplar nefret; kapkara dumanını yayar, yalan; ellerini bağlar, nefret; kapkara dumanını yayar, yalan sinsi kılıklara bürünür, riya; maksadı şaşırtır, vehim; hayali çığlıklarla kulakları çınlatır. Kalp göz, kulak, dil el, ayak; bütün uzuvlar saniyelerini, dakikalarını ciddi bir mücadele ile geçirir. yer yer yangınlar içerisinden geçerler, üzerine ateşler sıçrar.

Yer yer kanalizasyon gibi kirli yollardan eteklerine leke bulaşmadan kurtulmaya çalışırlar. uzuvlar, harama girmeseler de vazifelerini hakkıyla yapmamış olmanın ezikliğini duyar.

Bunları yaşayan insan, Rabbinin huzuruna çıkmalı, her şeye sözü geçen o Zat'tan yardım dilemelidir. İsteyerek veya istemeyerek yaptığı hataların kirini, günahların ve vesveselerin bıraktığı kurtları zikirle yıkamalıdır. Yoksa karanlık bir köşeye yerleşen kurtçuk, zamanla beslenir, büyür kalbi istila eden yılan haline gelir. İmanın nurunu çıkarıncaya kadar kalbi karartır.  hayra kabiliyeti yok eder. O kalp artık pislik böceği gibi hep kötüyü arar, çirkini görür ve toplar. Sahibi de bu yılan dolu kalbi mühürler ve zararını etrafa yaymasın diye  tamamen kapatır.

Kimini şehvet, kimi bir başka şey kötülüğün  arayıcısı ve alıcısı haline getirmiştir. Böylelerinin yüzlerine haramların lekesi  bulaşmış, daha doğrusu içlerinde ki kir dışlarına sızmıştır. Yüzlerdeki kir, arınmamış vicdanların habercisidir. 


Kaynakça:

Yazar: Mehmet Akar

Tuz Yangını - Timaş yayınları - Sayfa - 21, 22, 23

Günümüzün Gizli Hastalığı: Depresyon

Depresyon Nedir?

Depresyon, dünyanın her yerinden ve her yaştan insanın karşılaşabileceği sağlık sorunlarından biridir. Bugün her beş insandan birinin hayatının bir noktasında karşı karşıya kaldığı depresyon, genel kanının aksine gerçek bir sağlık sorunudur ve ne yazık ki yeteri kadar önem verilmediği için insan hayatının kalitesini ciddi bir anlamda düşürmektedir.

Depresyonun Sebebi Nedir?

Beynin kimyasallarında meydana gelen değişiklikler bir bireyin depresyona girmesine sebep olmaktadır. Ancak beyindeki bu kimyasal değişikliğin ortaya çıkmasına sebep olan faktörler kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Stres, hormon seviyelerindeki ani değişiklikler, genetik olarak aktarılan psikolojik hastalıklar, acı, büyük üzüntüler ve daha pek çok faktör bir bireyi depresyona sürükleyebilir.

Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Kısa, gelip geçici bir mutsuzluk döneminden çok daha fazlası olan depresyon hastalığının insan hayatını bu derece etkilemesinin sebebi depresyon belirtileri ve hastalığın göz ardı edilmesidir. Depresyon belirtileri hakkında yeteri kadar bilgiye sahip olmamak ve bireyin durumuna bilinçli bir şekilde yaklaşmamak hastalığın tedavisini geciktirmekte ve hastanın durumunu ciddileştirmektedir. Ayrıca depresyon belirtilerinin, şizofren belirtileri ve panik atak belirtileri ile çok benzemesi yanlış teşhis ve tedaviye sebep olabilir ve hastalık daha da ilerleyebilir.  Bu yüzden depresyon belirtileri hakkında bilgi sahibi olmak daha sağlıklı bir hayat sürdürebilmek için büyük önem taşımaktadır. 

Depresyon belirtileri şöyle sıralanmaktadır:

·        Uzun süren mutsuzluk dönemleri
·        Hayata karşı duyulan umutsuzluk
·        Sık öfke nöbetleri
·        Konsantrasyon bozuklukları
·        Hafıza sorunları
·        İnsanlardan uzaklaşma isteği
·        İş, okul ve diğer sorumlulukları ihmal etme
·        Kendine zarar verme isteği
·        Sürekli halsiz ve yorgun hissetme
·        Nedensiz ağrı ve acılar
·        İştahta düzensizlikler
·        Kilo alma ve verme
·        Uykuda düzensizlikler
·        Cinsel isteksizlik

Depresyon Tedavisi

Bugün, geliştirilen modern tanı ve tedavi metotları ile depresyon tedavisi hiç olmadığından kolay ve hızlı bir şekilde tamamlanmaktadır. Psikologlardan alınacak psikolojik destek ve terapiler, depresyon testi ile doğru tanının konulması, gerekli görüldüğü durumlarda psikiyatri yönlendirmesi ile depresyona sebep olan beyin kimyasallarındaki değişikliklerin dengelenmesi ve daha pek çok yenilikçi yöntem ile depresyon tedavisi her gün yüzlerce insanın hayatını kolaylaştırmaktadır.


Günümüzün Gizli Hastalığı: Depresyon


Madalyon Psikiyatri Merkezi, deneyimli uzman kadrosu, güler yüzlü hizmeti ve uzmanlar tarafından gerçekleştirilen depresyon testi ile depresyon tedavisinde Türkiye'deki öncü kuruluşlardan biridir. 2005 yılından beri İstanbul ve Ankara'daki merkezlerinde hizmette olan Madalyon Klinik, uzman psikolog ve psikiyatrlar ve depresyon belirtileri testi sayesinde depresyon tedavisinde vazgeçilmez kuruluşlardan biri haline gelmiştir.