Güneş sistemi şu aileden ibarettir: Merkezde güneş, onun etrafında dönen 9 gezegen ve uyduları, kuyruklu yıldızlar, meteorlar... Aile mensupları. bir imam hükmündeki güneş etrafında şaşmadan, belirli yörüngelerinden çıkmadan çok dakik olarak dönerler. Öyle ki, onların hem güneş, hem de kendi etraflarında dönüş süreleri saniyelerle hesaplanacak kadar hassas ve dakiktir. Dernek ki onlar, azîm bir heybet tahtında, birer emirber nefer gibi hareket eden, ilâhî birer memurdurlar. Onların bu ince ve düzenli hareketleri, Cenab-ı Hakk'ın kudretiyle hareket ettiklerini aşikar olarak gösterir.
Acaba en dıştaki gezegen olan Plüton'un ötesinde, bu aileye mensup başka bir gökcismi yok mu? Güneş sisteminin dışı niçin boş gözüküyor? Bu boşluğun sebebi, sistemin dışında başka birşey olmadığından değil de, insanoğlunun oradaki maddî varlıkları bile farketmekten aciz oluşundandır.
Şimdi astronomlar, güneş ailesinin aslında Plüton'dan daha ötelere uzandığı kanaatindeler. Herhangi bilinen bir gezegenin ötesinde, soğuk ve karanlık içinde bir buz kümeleri halkası yatmakladır. "Kuiper Kuşağı" denilen bu halka, güneş sistemini kuşatmaktadır. Bunun da ötesi, benzer şekilde teşekkül etmiş Oort bulutudur. Bu bulut bizim gezegen sistemimizin etrafında güneş merkezli geniş bir küre meydana getirir. O, güneşten iki ışık yılı uzağa yayılmıştır. Bu mesafe bize en yakın yıldız olan Alfa Sentori'ye uzaklığın yarısıdır.
Dünyamızdan baktığınızda meşale gibi parlayan bir kuyruklu yıldız manzarası arzeden gök cisimlerinin kaynağı da aslında bu tozlu buz kümeleri bölgesidir. Bazan bu dış bölgedeki buzumsu parçalardan biri, geçmekte olan bir yıldız veya gaz bulutu tarafından güneşe doğru itilirler. O da dünyamıza doğru kayarken, kuyruklu yıldız olarak görünür.
Bu geniş kuyruklu yıldız tarlasına ait ilk tespitler 40 sene önce yapılmıştı. Fakat bunun için deliller sadece teorik ve endirekt yollarla getiriliyordu. Nihayet şimdi müşahhas ve muayyen deliller var. Geçen aylarda Hawai'deki bir hassas elektronik dedektörle kaydedilen kırmızımsı bir küçük parlak nokta, Kuiper kuşağına ait bir ilk cisim olarak gözükmekledir. Şimdi "1992 QBI" olarak bilinen cisim, ilk hesaplara göre 5,1 milyar km uzaktadır. Bu, onun güneş sisteminde en uzak bir cisim olmasını gerektirmez. Çünkü Plüton, güneşten 7 milyar km uzaktadır. Ama bu cisim, Kuiper kuşağı ve Oort bulutunun gerçekten var olabileceğine işaret eder. Çünkü güneş sisteminin sınırı, Plüton'un gidebildiğinin 10.000 misli uzağına kadar uzanabilir.
Bu keşif tesadüf değildir. Hawai Üniversitesi Astronomu D. Jewitt ve Harward'dan J. Luu. beş seneden beri böyle bir cismi araştırıyorlardı. Jewitt şöyle diyor: "Biz güneş sisteminin dışının niçin böyle boş olduğunu anlamaya çalışıyorduk." Boşluğun sebebi, sistemin dışında gerçekten bir şeyin yokluğu mu. yoksa bir cismi görmenin zor oluşu mu? Bir cismi görmenin zor olduğunu kabul etmenin makul olması için birkaç sebep var: Evvela, kuşak ve bulutun mevcudiyeti, güneş sisteminin doğuşuna ait kurulmuş teorilerle izah edilmektedir. Bu teorilere göre, bir gaz veya toz bulutundan teşekkül eden başlangıçtaki güneş, artık maddelerden meydana gelen disk şeklindeki bir bulul ile kuşatılmıştı. Bu yeni doğmuş yıldızın (güneşin) ısısı, küçük tanecikler ve su buharı da dahil, gazları dışa doğru sevk etti. Biraz ağır olanlar, geri kalan metal zengini kayalar, asteroid ve güneşe yakın gezegenler olarak yoğunlaştılar. Bu gezegenler; Merkür, Venüs, Dünya ve Mars'tır. Gazların çoğu ve daha dışardaki hafif tozlar, gaz devleri dediğimiz; Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün olarak toplandılar. Geri kalanlar da güneşin sıcaklığı ve rüzgarının tesiriyle güneş sisteminin dışına üflendiler. Ve orada toz ve buz yığınları şeklinde dondular. Burada zikretmediğimiz Plüton, diğerlerinden farklı bir gezegendir. Birçok astronom inanıyor ki, o bir gezegen değildir. Dış gezegenlerin biriyle gravitasyon çekimine girerek şimdiki yerine fırlatılmış bir asteroid veya bir dev kuyruklu yıldızdır.
Kuyruklu yıldızların mevcudiyeti, Kuiper kuşağı ve Oort bulutunun varlığına dair başka bir delil daha teşkil etmektedir. Kuyruklu yıldızlar, yörüngeleri üzerinde dönen tozlu buz yığınlarıdır ki bunların sathı, güneşten gelen ısıyla buharlaşmış ve bu buharlardan kuyruklar ve haleler meydana gelmiştir. 1950'li yılların başında Hollandalı astronom Jan Oort, kuyruklu yıldızların güneş sistemini kuşatan bir bulut içinde hasıl olduklarına işaret etmiştir. O, teorisini güneş sisteminin iç kısımlarından, Jüpiter'in dışına kadar uzanan epey uzatılmış yörüngeler üzerine inşa eder. Her 76 senede bir turunu tamamlayan daha kısa periyodlu Halley gibi kuyruklu yıldızların, Oortun çağdaşı ve vatandaşı Gerard Kuiper'in ilk defa bildirdiği Kuiper kuşağından çıktığına inanılıyor. Çünkü tekrarlanmış güneş sıcaklığı, bir milyon sene sonra bir kuyruklu yıldızı kaynatarak buharlaştırıp yok edecektir. Ardından yenilerinin çıkması gerçeği gösteriyor kî, çok geniş bir kuyruklu yıldız tedariki var.
Bazı astronomlar, bu yeni cismin ne olduğunun iyice tetkik edilmesi gerekir diye. ikaz ediyorlar. Onun yörüngesini hesaplamış olan Brain Marsden de: "Bu cisim başka bir şey de olabilir, fakat büyük ihtimalle Kuiper kuşağına aittir" diyor.
Güneş sisteminin iyi bilinmesi, kainatın iyi bilinmesi demektir. Çünkü güneş. kainattaki milyarlarca yıldızdan biridir. Güneş sisteminde tecelli eden Cenab-ı Hakk'ın güzel isimlerinin aynısı, diğer yıldızlarda da tecelli etmektedir. Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim'de birçok ayette güneş sisteminden bahsedilmektedir. Fakat istisna olarak sadece dünyanın kainatta müstesna bir yeri vardır. Çünkü üzerinde insan ve İslamiyet bulunduğundan. kainatın kalbi mesabesindedir.
Hüseyin Korkmaz
Acaba en dıştaki gezegen olan Plüton'un ötesinde, bu aileye mensup başka bir gökcismi yok mu? Güneş sisteminin dışı niçin boş gözüküyor? Bu boşluğun sebebi, sistemin dışında başka birşey olmadığından değil de, insanoğlunun oradaki maddî varlıkları bile farketmekten aciz oluşundandır.
Şimdi astronomlar, güneş ailesinin aslında Plüton'dan daha ötelere uzandığı kanaatindeler. Herhangi bilinen bir gezegenin ötesinde, soğuk ve karanlık içinde bir buz kümeleri halkası yatmakladır. "Kuiper Kuşağı" denilen bu halka, güneş sistemini kuşatmaktadır. Bunun da ötesi, benzer şekilde teşekkül etmiş Oort bulutudur. Bu bulut bizim gezegen sistemimizin etrafında güneş merkezli geniş bir küre meydana getirir. O, güneşten iki ışık yılı uzağa yayılmıştır. Bu mesafe bize en yakın yıldız olan Alfa Sentori'ye uzaklığın yarısıdır.
Dünyamızdan baktığınızda meşale gibi parlayan bir kuyruklu yıldız manzarası arzeden gök cisimlerinin kaynağı da aslında bu tozlu buz kümeleri bölgesidir. Bazan bu dış bölgedeki buzumsu parçalardan biri, geçmekte olan bir yıldız veya gaz bulutu tarafından güneşe doğru itilirler. O da dünyamıza doğru kayarken, kuyruklu yıldız olarak görünür.
Bu geniş kuyruklu yıldız tarlasına ait ilk tespitler 40 sene önce yapılmıştı. Fakat bunun için deliller sadece teorik ve endirekt yollarla getiriliyordu. Nihayet şimdi müşahhas ve muayyen deliller var. Geçen aylarda Hawai'deki bir hassas elektronik dedektörle kaydedilen kırmızımsı bir küçük parlak nokta, Kuiper kuşağına ait bir ilk cisim olarak gözükmekledir. Şimdi "1992 QBI" olarak bilinen cisim, ilk hesaplara göre 5,1 milyar km uzaktadır. Bu, onun güneş sisteminde en uzak bir cisim olmasını gerektirmez. Çünkü Plüton, güneşten 7 milyar km uzaktadır. Ama bu cisim, Kuiper kuşağı ve Oort bulutunun gerçekten var olabileceğine işaret eder. Çünkü güneş sisteminin sınırı, Plüton'un gidebildiğinin 10.000 misli uzağına kadar uzanabilir.
Bu keşif tesadüf değildir. Hawai Üniversitesi Astronomu D. Jewitt ve Harward'dan J. Luu. beş seneden beri böyle bir cismi araştırıyorlardı. Jewitt şöyle diyor: "Biz güneş sisteminin dışının niçin böyle boş olduğunu anlamaya çalışıyorduk." Boşluğun sebebi, sistemin dışında gerçekten bir şeyin yokluğu mu. yoksa bir cismi görmenin zor oluşu mu? Bir cismi görmenin zor olduğunu kabul etmenin makul olması için birkaç sebep var: Evvela, kuşak ve bulutun mevcudiyeti, güneş sisteminin doğuşuna ait kurulmuş teorilerle izah edilmektedir. Bu teorilere göre, bir gaz veya toz bulutundan teşekkül eden başlangıçtaki güneş, artık maddelerden meydana gelen disk şeklindeki bir bulul ile kuşatılmıştı. Bu yeni doğmuş yıldızın (güneşin) ısısı, küçük tanecikler ve su buharı da dahil, gazları dışa doğru sevk etti. Biraz ağır olanlar, geri kalan metal zengini kayalar, asteroid ve güneşe yakın gezegenler olarak yoğunlaştılar. Bu gezegenler; Merkür, Venüs, Dünya ve Mars'tır. Gazların çoğu ve daha dışardaki hafif tozlar, gaz devleri dediğimiz; Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün olarak toplandılar. Geri kalanlar da güneşin sıcaklığı ve rüzgarının tesiriyle güneş sisteminin dışına üflendiler. Ve orada toz ve buz yığınları şeklinde dondular. Burada zikretmediğimiz Plüton, diğerlerinden farklı bir gezegendir. Birçok astronom inanıyor ki, o bir gezegen değildir. Dış gezegenlerin biriyle gravitasyon çekimine girerek şimdiki yerine fırlatılmış bir asteroid veya bir dev kuyruklu yıldızdır.
Kuyruklu yıldızların mevcudiyeti, Kuiper kuşağı ve Oort bulutunun varlığına dair başka bir delil daha teşkil etmektedir. Kuyruklu yıldızlar, yörüngeleri üzerinde dönen tozlu buz yığınlarıdır ki bunların sathı, güneşten gelen ısıyla buharlaşmış ve bu buharlardan kuyruklar ve haleler meydana gelmiştir. 1950'li yılların başında Hollandalı astronom Jan Oort, kuyruklu yıldızların güneş sistemini kuşatan bir bulut içinde hasıl olduklarına işaret etmiştir. O, teorisini güneş sisteminin iç kısımlarından, Jüpiter'in dışına kadar uzanan epey uzatılmış yörüngeler üzerine inşa eder. Her 76 senede bir turunu tamamlayan daha kısa periyodlu Halley gibi kuyruklu yıldızların, Oortun çağdaşı ve vatandaşı Gerard Kuiper'in ilk defa bildirdiği Kuiper kuşağından çıktığına inanılıyor. Çünkü tekrarlanmış güneş sıcaklığı, bir milyon sene sonra bir kuyruklu yıldızı kaynatarak buharlaştırıp yok edecektir. Ardından yenilerinin çıkması gerçeği gösteriyor kî, çok geniş bir kuyruklu yıldız tedariki var.
Bazı astronomlar, bu yeni cismin ne olduğunun iyice tetkik edilmesi gerekir diye. ikaz ediyorlar. Onun yörüngesini hesaplamış olan Brain Marsden de: "Bu cisim başka bir şey de olabilir, fakat büyük ihtimalle Kuiper kuşağına aittir" diyor.
Güneş sisteminin iyi bilinmesi, kainatın iyi bilinmesi demektir. Çünkü güneş. kainattaki milyarlarca yıldızdan biridir. Güneş sisteminde tecelli eden Cenab-ı Hakk'ın güzel isimlerinin aynısı, diğer yıldızlarda da tecelli etmektedir. Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim'de birçok ayette güneş sisteminden bahsedilmektedir. Fakat istisna olarak sadece dünyanın kainatta müstesna bir yeri vardır. Çünkü üzerinde insan ve İslamiyet bulunduğundan. kainatın kalbi mesabesindedir.
Hüseyin Korkmaz
ads
Hiç yorum yok: