Mümin İstikamet Sahibidir

ads

ads

"Allah'a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol!"

İstikamet, itikadda, amelde, yeme içmede, sözde ve bütün davranışlarda ifrat ve tefritten sakınıp yüce Allah'ın nimet verdiği kamil insanların yoluna girmektir. Allah'ın nimet verdiği nebilerin, sıddıkların, şehidlerin ve salihlerin yolunu seçmektir.

Allah'a götüren tek bir yol vardır. O da Kur'an ve Sünnet'in gösterdiği yoldur. Bu yolun başında peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salihler vardır. İşte onların gittiği ve gösterdiği yola sırat-ı müstakim denir. Uyulması istenilen yol budur. Mutlu ve mesut olmak için takip edilmesi gereken tek yol yine budur.

Bu yolun dışındaki diğer yollar ise nefsin istek ve arzularıdır. Şeytanın tuzaklarıdır. Çıkmaz sokaktır. Hak Teala, takip edeceğimiz ve tabi olacağımız yolu şöyle bildirmektedir: "İşte benim doğru yolum budur; ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak başka yollara uymayın" (En'am 6/153). İbn Mesud hazretlerinden rivayet edildiğine göre Allah Resulü mübarek eliyle yere düz bir çizgi çekerek, "İşte Allah'ın dosdoğru yolu budur" buyurdu. Sonra bu çizginin sağından ve solundan birçok çizgi çizerek,/ "İşte bunlar da bir takım yollardır ki her birinde bir şeytan vardır, ona çağırır" buyurdu.

Doğruluk, kişinin anlayışına göre değil, Allah'ın koyduğu kurallara göredir. Hak Teala "Ey habibim! Sen ve seninle beraber tövbe edenler emrolunduğun gibi dosdoğru ol" (Hud 11/112) buyuruyor. Bu ayetin yüklediği sorumluluğun ağırlığından dolayı Allah Resulü, "Hud süresi beni ihtiyarlattı" buyurmuştur.


Hakk'a kavuşma ve O'nun rızasına ermenin tek yolu istikamettir. İstikamet, tevhid ve imanın semeresi, ibadet ve ahlakın zirvesidir. Bunun içindir ki her gün kıldığımız namazlarda okuduğumuz Fatiha suresinde şöyle dua ediyoruz: "Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola sevket, kendilerine nimet verdiğin, özel ikramlarda bulunduğun salih kullarının yoluna ulaştır; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil" (Fatiha 1/6-7)

Kendilerine nimet verilen kimseler peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerdir. 

Nefis ve şeytanın tuzaklarından sıyrılıp kamil olmak, hedeflenen menzile varmak elbette zordur.  Ancak Hak Teala, bu zorluğu aşmanın yolunu da öğretiyor: "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun" (Tevbe 9/119). Allah'ın bu emri, Allah'ın sadık kullarıyla beraber olmayı ve onların etki dairesi içinde bulunmayı ifade etmektedir. Dünyada doğrularla beraber olmak, cennette de beraber olmayı gerektirir.

İstikamet, dünyada insana şeref kazandırdığı gibi ahirette de kulun Allah'ın lütfuna erişmesine sebep olur. Hak Teala istikamet sahibi olan kulların mükafatını şöyle müjdelemektedir:

"Şüphesiz, 'Rabbimiz Allah'tır! deyip istikamet üzere yaşayanlar ( var ya ölüm anında, kabirde ve mahşerde ınların ) üzerine melekler iner ve onlara, "Korkmayın, üzülmeyin, size vaat olunan cennetle sevinin, Biz dünya hayatında sizin dostunuz idik, ahiret hayatında da sizin dostlarınız. Çok affedici, çok esirgeyici Allah'ın bir ikramı olarak, orada sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve istediğiniz her şey sizin için orada hazırdır'" (Fussilet 41/30-32)


Yazar: Siraceddin Önlüer

Kırk Hadiste Müslüman Şahsiyeti [ Semerkand ]

ads