-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads
» » » Tuna Bekleviç ve Değişim

ads
ads
Keşke diyorum bazen, teknoloji bu kadar gelişmeseydi. Her şeye ulaşmak bu kadar kolay, yollar bu kadar kısa, insanlar birbirine bu kadar kolay ulaşabilir olmasaydı. Keşke kalbimizden geçen her duyguyu, her sevgiyi sadece parmak uçlarımızı kullanarak, dokunmatik ekranlarda anlatmamız mümkün olmasaydı.
Yazdıklarıma bakınca yaşımın 40 üzeri olduğunu düşünebilirsiniz. :) Yadırgamam doğrusu, şaşırmam. Çünkü düşündüklerim yaşıtlarımın, çağdaşlarımın pek düşündüğü şeyler değil. Daha ziyade anne babalarımızın ya da daha büyüklerimizin düşündüğü tarzda şeyler.

Çünkü onlar iki hayat arasındaki farkı, daha doğrusu uçurumu görebiliyorlar. Oysa bizim jenerasyon bu hayatın içine doğduğu için eskiyi bilmiyor. Bilse de anlamıyor, idrak edemiyor. En basitinden; eskiden akşamları gaz lambası ışığında oturulup, saatlerce sohbet edilmesi üzerine anlatılanlar bir çoğumuz için nostaljik birer anıdan öteye geçemiyor.  Neredeyse hiç birimizi geçmiş ve günümüz insan ilişkilerini kıyaslamaya, aradaki korkunç farkı görmeye çabalamaya zorlamıyor.

Tuna Bekleviç ve Değişim


Belki bu yazıyı okuyan, ya da en azından bu kısma kadar okuyan bir çok kişi de içinden “Ne diyor bu yahu? Ne varmış ki ilişkilerimizde?” diye soracak. Beni, daha doğrusu insanlık olarak içine düştüğümüz felaketi anlamayacak. İçine düştüğümüz felaket… Dünyanın; özellikle 1980’li yıllarda başlayan, 90’larda yükselen, 2000’lerde zirveye ulaşan ve maalesef ki 2010’lu yıllarda da pek düzelecek gibi durmayan en ciddi sorunu; düşmanlıklar. Ve aslında bundan da ziyade, temel sorun; iletişimsizlik. Birbirini anlama, hoşgörü, tahammül gibi bir çok insani ve toplumsal erdemi de kendisiyle silip süpüren iletişim yoksunluğu. Yıllardır yaşadığımız, kaynağı insan olan tüm felaketlerin, kötülüklerin temel sebebi. Ve bu eksikliğin gün geçtikçe artması. Daha kötüsü değiştirmek için hala ne bireysel ne de toplumsal olarak doğru düzgün adımlar atılmaması. Durum bu kadar vahim mi diye soruyorsunuz şu an, biliyorum. İşte tam da burada bir alıntı yapmak istiyorum. 2000’li yılları çok kısa ama çok net bir biçimde özetleyen birkaç cümle.

Dünya 2000’li yıllara ciddi “değerler karmaşası” ile girdi. Neredeyse
tüm değerlerin tekrar şekillendiği bir zamanı yaşıyoruz.
Doğu ile Batı “birbirini anlamak” konusunda zorluk çekiyor.
Yeni taktikler geliştiren “aşırı milliyetçilik” Dünya genelinde tekrar
yükseliyor.
“Çok seslilik” artması gerekirken farklı düşünenlere karşı “tahammül”
azalıyor.
Çatışmalı coğrafyalar her geçen gün daha da fazla ısınıyor.
Uluslar, cinsiyetler ve daha önemlisi nesiller arası “anlayış”
azalıyor.
Bazen ideolojiler, bazen din, bazen de ekonomik çıkarlar yeni
çatışmalar doğuruyor...
İnternet kullanımı dünya genelinde %40’lara ulaştı. İletişim tekniklerinin
değişimi sosyal, ekonomi, siyaset başta olmak üzere tüm
ilişkileri değiştirdi. Geleneksel iletişim ile büyüyen, para kazanan,
siyaset yapan nesiller ile yeni nesil arasında büyük bir uçurum oluştu.”

İlk okuduğumda bana da kıyamet senaryosu, ya da bir bilim kurgu filminden alıntı gibi gelse de aslında bu birkaç satır bir çoğumuzun içine doğduğu, ve hepimizin yaşamak zorunda kaldığı 2000’li yılların gerçeği. Kabullenmesi zor, ama gerçek. Üstelik sözlerin sahibi benim gibi kendi halinde, sıradan bir vatandaş da değil. Bir ekonomi ve siyaset uzmanı, Tuna Bekleviç. Modern(!) insana dair her yaraya dokunan, 2000’li yılların insanına kaybetmek üzere olduğu her cepheyi parmağıyla gösteren bu kısacık pasajda Bekleviç’e katılmadığım tek bir sözcük bile yok. Özellikle son kısımdaki internet kullanımının artması, artık çok daha kolay iletişim kurulabiliyor olmasına rağmen, insanların birbirine yabancılaşmış, düşman haline gelmiş olmasının vurgulanmış olması aslında tam da benim demek istediğim şey.

Tuna Bekleviç ve Değişim


Öyle korkunç bir haldeyiz ki, her an yeni cep telefonu, akıllı cihazlar, bilgisayarlar bakıp, araştırıyoruz. Hangisini alsam, hangisi daha iyi diye bilgisayar başında saatler harcıyoruz. Oysa ihtiyacımız olan yeni, son model iletişim araçları değil, iletişimin kendisi. Ve maalesef bunu fark etmiyoruz. Elimizde son model cep telefonuyla başımız önde yürürken, dünyanın öbür ucuna bağlanıyoruz ama, kapı komşumuza bir günaydın demiyoruz. Bu bahsettiğim basit bir şey değil. Bugün komşumuzu görmezden gelmemiz, yarın bize dünyada olan bitenden haberimiz olmaması şeklinde geri dönüyor.

Tuna Bekleviç’in Doğu ile Batı “birbirini anlamak” konusunda zorluk çekiyor.” Derken bahsettiği de aslında bu. Birbirine duyarsızlaşan, birbirinin varlığını fark etmeyen, sevincini, üzüntüsünü paylaşmayan  insan güruhu haline gelmek. Yan yana yaşadığı halde derdin ne demeden, konuşmadan yargılamak. Hatta yargılamadan infaz etmek.

Bilenler bilmeyenlere anlatsın, eskiden böyle miydik? Ülke olarak, dünya olarak, insanlık olarak. Teknoloji mi bozdu bizi, gelişmeyi sindiremedik mi?

Bilenler bilmeyenlere söylesin! Nasıl düzeliriz, eskisi gibi yine kahveye giderken tek derdimiz muhabbet olur, kahveyi bahane ederiz? Nasıl kahvelere kahve içmek için değil de check-in yapmak için gitmekten vaz geçeriz? Nasıl bir kahvenin yine kırk yıl hatırı olur da yeniden hatır gönül bilir hale geliriz?

Umut her zaman vardır dostlar, tek eksiğimiz farkındalık...


Daha fazlası için www.beklevic.com

ads

FacebookTwitterPinterestTumblrYazdır
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Yorum Yazmak İçin Aşağıdaki Seçenekleri Kullanınız


Lütfen konuyla alakasız yorumlardan kaçının. Sadece link almak amaçlı ( spam ) yorumlar yazmayınız. ( anında silinir ). Argo, küfür, siyasi vb. içerik barındıran yorumlar yazmayınız.

Not: Yorum yapabilmek için (yorumlama biçiminden) Anonim ( isimsiz olarak ) veya Adı/URL'yi ( Adı ( gerekli ) / URL ( kısmını boş bırakınız ), fonksiyonlarından seçim yaparak yorumlarınızı yazabilirsiniz.

Ancak Google + profili ile yapılan yorumları onaylamıyorum bilginize. Yorum yaparken Adı/URL kısmından yaparsanız sadece isim yazmanız yeterli. Site adresi, URL eklerseniz yorumunuz onaylanmaz.