Bu güne kadar yirmi eseri yayınlanan yazarın, yazmak meyli çocukluk yıllarında başladı.
Zaten yazmak fıtri bir meyildi ve sonradan kazanmak çok da mümkün değildi.
Ona beyni, kalbi, eli veren, yazmak meylini de vermişti ve o bir dilenci gibi sadece alandı, kabul edendi.
Aczine, fakrına merhamet edip var eden, yazmaya meyli de merhametinden ötürü vermişti.
Her ihsan aynı zamanda bir imtihandı.
Kainatta kendini gösteren, kendini anlatan hiçbir şey yoktu ki, yazı yazan kendisinden bahsetsin…
Bu alemde hangi harf yoklansa manası hep Allah çıkıyor, her zerre bir Cebrail gibi Allah’ı anlatıyordu.
İnsan bu aleme kendisine şehadet etmek, kendini görmek veya göstermek için gelmemişti.
Rabbinden, Ona ait hakikatleri anlatırken bir hava zerresi kadar olsun araya girmeden Ona şehadet etmeyi diledi.
İstetmek de, istenileni vermek de Rahman’a aitti ve O’nun keremindendi.
Ve eğer istediği o lütfa ererse, sadece ve sadece kendisine bahşedilene ihanet etmemiş olacaktı.
Rabbimiz, rızası istikametinde yaşamayı, davası için çalışmayı ve hoşnut olduğu kullarından olmayı nasib eylesin.
ads
Hiç yorum yok: