-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

Ads1

» » » Sinan Omur

ads
ads
Ümmi Sinan, Ömür Sinan ve Sinan Omur (1898 Bolu - 1974 İstanbul)

Müslüman Türk'ün İslamiyetin nuru ile aydınlattığı aziz vatan Anadolu'nun şehirlerindeki sokakların isimleri, tarihimizin bahtiyar günlerinden isimler, izler, renkler ve kokular taşımaktadır.

Gaziantep şehri mahallelerin tasnif edilip, sıralandığı cetvellerde de görülebileceği gibi mahalleler bir cami veya mescidden ismini almakla beraber, aynı mahalleyi meydana getiren sokaklar da isimlerini mescidlerinden almaktadır.

Bütün Müslüman Türkiye'nin ezan-Kur'an sesli şehirlerinde bu mana ve  meseleyi görmekteyiz. Hususiyetle bu manzara Hilafetin merkezi, dünya cenneti İstanbul'da daha ziyade görülmektedir.

İstanbul ilinin karşısında ki deftarlığın bulunduğu mevkideki sokağın ismi "Gümüşhaneli" adını taşımaktadır. Bu kudsi isim ve mana geçen asırda İstanbul'u nuru ile şereflendiren Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Hazretleri'nin mukaddes adından dolayı gelmektedir ve buradaki şimdi yok olan, nurlu bir dergahtan dolayı bu isimle yani gümüşhaneli adıyla bu sokak anılmaktadır.

Sinan Omur


Gümüşhanevi Ahmed Ziyaeddin Hazretlerinden sonra burası yıkılmıştı. 1950 senesinden sonraki zamanlarda ise Sinan Omur ismindeki bir İslam kahramanı buraya Sinan Matbaasını kurmuştu. 27 Mayıs ihtilalinin karanlık dönemlerinde Risale-i Nur ismindeki ebedi Kur'an nurlarını okuyarak, namazlarımızı kılmaya başladığımız mutlu günlerimizde Gaziantep lisesinden "çok tehlikeli bir Nur talebesidir." suçlamasıyla doğup büyüdüğüm Ganiler beldesinden ayrılmış ve İstanbul'a gelmiştim. Burada Abdulvahid Mutkan ismindeki bir nur ağabeyimin şefkatli kanatları altında, tashih ettiğimiz Nur Risalelerini çeşitli duvarlardan atlıyarak, gizlice Sinan Matbaasına getirirdik. Daha evvelleri ismini ve eseri olan Hür adam gazetesini gördüğüm Sinan Omur'u burada tanımıştım. Bu tanışma ve görüşmenin devamında bir çok defalar Fatih Kıztaşı'ndaki okumuş adam sokağındaki evinde Nur Üstad Bediüzzaman'ın hayat ve hatırlarıyla  alakalı olarak uzun uzun sohbetlerimiz olmuştu.

Birinci cihan harbi esnasında kendisi de cephelerde bir Mehmetcik olarak çarpışırken Sübhan dağı tepelerinde gönüllü Milis Albayı Said Nursi'yi görmüştü. Harb cephelerinde gördüğü büyük üstada hayran olmuştu. Rahmetli Omur Sinan beyefendiyle sohbet ederken, Üstad Bediüzzaman'dan bahsederken: "Hazret-i Said Nursi Hazretleri" diye anardı. 27 Mayıs ihtilaninin kara günlerinde, korkusuzca Nur Risalelerini Sinan Matbaasında basardı. Hem de mezkur matbaa, İstanbul vilayetinin tam karşısındaydı. Gümüşhaneli Ziyaeddin Hazretleri'nin nurlu ışığında Sinan Omur'un kahraman omuzlarında Nur Risaleleri gürül gürül basılırdı.

Sinan matbaasında onbinlerce, yüzbinlerce basılan Nur Risaleleri Müslüman-Türk vatanına dalga dalga yayılıyordu. 1920 senelerinde İstanbul İngiliz işgali altındayken, Bediüzzaman'ın İngilizin mel'un yüzüne tüküren Hutuvat-ı Sitte eserini gizli olarak bastırmış, üzerinde basıldığı yer yıl ve matbaa isimleri yoktur. İşte ihtilalin tehlikeli günlerinde ise gizli olarak Sinan matbaasında basılan risalelerin üzerine hep 1957-1958 ve 1959 gibi ihtilalden bir iki  ve üç sene gibi eski tarihler yazılıyordu. Çağaloğlu'ndaki diğer matbaalarda da basılan nur risalelerine hep Sinan matbaası ve ihtilalden önceki senelerin tarihleri yazılıyordu. Belki on sene, on beş sene veya yirmi sene çeşitli matbaalarda basılan Nurlar, bu merhum azizin Matbaası olan "SİNAN" ismini taşımaktaydı.

Bu uğursuz günleri çok önceleri gören Üstad Bediüzzaman bu aziz Sinan Omur efendinin kudsi hizmetlerini ve kahramanlığını çok uzaklardan görüyordu. Nur sohbetlerinde bu zatın bahsi geçtiği günlerde:
"Benim üç Sinan'ım var.
Bunlardan birisi Mimar Sinan
Birisi Ümmi Sinan (Antalya yakınlarında Elmalı'da türbesi bulunan abid bir Anadolu evliyası),
Diğer üçüncü Sinan ise: Ömür Sinan!"

Sinan Omur kendileriyle sohbetlerimiz esnasında 27 Mayıs'tan sonra kendisini de nezarete alarak balmumcu askeri hapishanesine attıklarını söylerdi. Burada bir çok milliyetçi ve müslümanlara dayaklar atıldığı halde, askerlerin kendisine hiç karışmadıklarını, hiçbir zaman hakaret edip, dövmediklerini söylüyordu. Bunun sebebi olarak da "Hazeret-i Üstad Said Nursi Hazretleri beni himaye ediyordu!" şeklinde meseleyi izah ediyordu.

Hüradam gazetesi'de yazdığı milis albayı Said Nursi'yi çok tatlı sohbetlerinde, kendine mahsus şive ve eda ile anlata anlata bitirmezdi. Kahraman Milis Albayı'nı bir keresinde şöyle anlatıyor ve yazıyordu:

"Canı azizim, sevgili kumandanımız Hazret-, Said'ten yani Bediüzzamandan bir haberiniz var mı? Acaba o şimdi hangi Rus kıtalarıyla, nerelerde çarpışıyor? Nerelerde kılı.ç sallıyor_ Ne olur bana biraz bu kahraman fedai kumandanımız hakkında malumat verir misiniz Hacı Baba?"

- Hey oğul biz de hep onu arıyoruz. Nereden çıkıp gelecek diye bekliyoruz. Yalnız şuna inan ki evlat, o ölmedi ve düşman eline geçmedi. Eğer Ruslar onu harb dışı edebilselerdi, şehid olduğunu öğrenselerdi, bizim gibi şu şehirde üç buçuk sakat kalan biçareleri her Allah'ın günü sorgu suale çekerler miydi? Geceleri evleri basıp arama tarama yaparlar mıydı? Sen bir kalıp da görsen, şehrin içinde ve dışında nasıl bir korunma tertibatı almışlardır. Korku dağları bekletir, derler oğul. Kemer köprüden tut da Camii Kebir mahallesine kadar olan yerde tam üç kordon var. Hem bunların araları ne kadar sık biliyor musun? Nihayet 20m. Gece bir baskın yaparlar diye korkuyorlar. Malum ya Musa Bey Çetesi de Rusların peşini bırakmadı. O da civarda pusu kurmuş. Rusları keklik gibi avlıyormuş. Evlat, yine bu diyarları Ruslardan kurtarmaya Allah onu memur edecektir. Hiç merak etme aslanım...


-- Oh hacı amca; bu verdiğin malumat yok mu beni ihya etti. Yüreğimi ferahlandırdı. Acılarımı dindirdi, yaralarım kapandı, vallahi bütün kuvvetim eski haline geldi; hay Allah razı olsun. Canımız ciğerparemiz, eşsiz kahraman, büyük vatanperver Hazreti Said (Bediüzzaman) ölmedi, sağ ha!.. Yaşa varol hacı amcacığım; şunu bil ki hacı amca, Allah bu Müslüman kullarından daha vazgeçmedi çok şükür. Onun için Allah onu bu millete bağışlamıştır. Kurtuluşunu da yine ona lütfedecektir. Buna imanım gibi inanıyorum hacı dayı!


1974 baharında bilinmeyen taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi ismindeki eserimizin neşredildiği günlerdeydş. Merhum Sinan Omur'u, İstanbul Fatih-Kıztaşındaki okumuş adam sokağındaki evinde ziyaretlerine gitmiştik. Hasta yatağında çok halsizdi. Yatağının kenarına gerilen iplere tutunarak hareket ediyordu. Hasta odasının her tarafını Üstad Bediüzzaman'dan bahseden gazetenin sayfalarıyla doldurmuştu. Bizleri o çok ağır hasta haliyle tebrik ediyor, dualar ediyordu. Dilinde mutemadiyen "Hazreti Said Nursi Hazretleri" diye diye son anlarını yaşamaya çalısıyordu. Allah'ın layık etmesini dilediğim çok enteresan  ve hiç duymadığım tasavvufi iltifat cümlelerini bana söyleyip duruyordu. O ağır haliyle karyolasının yanında bulunan Hüradam'ın ciltlerini titreyen elleriyle çekerek, "Bütün bunlar senindir" diyerek Hüradam ciltlerini bana uzatıyordu.

Nurların adeta aşığı olan Sinan Omur merhum 1989 senesinde Bolu'da dünyaya gelmiştir.

Bu kahraman ve aşık gönüllü insan, 1974 senesinin mart ayında Allah'ın rahmetine kavuşmuştur.

Yakın tarihimizin bu hakikat kahramanı, demokrat ve nurların can dostu, Sinan Omur'un kabirdeki ruhuna rahmetler ve mağrifetler dualarını ediyoruz.

Bugün Risale-i Nur şaheserleri din düşmanlarının şerrinden kurtulmuşsa, işte böyle azizlerin gayretleriyle olmuştu.

Selam onların azizlerin azizi ruhlarına olsun...


Yazar: Necmeddin Şahiner

Hatıralarda Bediüzzaman - Vural Yayıncılık

ads

FacebookTwitterPinterestTumblrYazdır
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Yorum Yazmak İçin Aşağıdaki Seçenekleri Kullanınız


Lütfen konuyla alakasız yorumlardan kaçının. Sadece link almak amaçlı ( spam ) yorumlar yazmayınız. ( anında silinir ). Argo, küfür, siyasi vb. içerik barındıran yorumlar yazmayınız.

Not: Yorum yapabilmek için (yorumlama biçiminden) Anonim ( isimsiz olarak ) veya Adı/URL'yi ( Adı ( gerekli ) / URL ( kısmını boş bırakınız ), fonksiyonlarından seçim yaparak yorumlarınızı yazabilirsiniz.

Ancak Google + profili ile yapılan yorumları onaylamıyorum bilginize. Yorum yaparken Adı/URL kısmından yaparsanız sadece isim yazmanız yeterli. Site adresi, URL eklerseniz yorumunuz onaylanmaz.