Ahmet, siyer dersine gitmek için evden dışarı çıkmıştı ki evlerinin önünde bulunan çöp kovasında bir kedi gördü. Kedi, kovasının içine girmiş ve bütün elma çöplerini dışarıya doğru savurmuştu. Ahmet bu duruma çok öfkelendi ve kapıda duran süpürgeyi eline aldığı gibi kediye doğru koştu. Kedi hızlı davranarak süpürge darbelerinden kurtulmuştu. Süpürgeyi kapıya bırakan Ahmet, kursa doğru yürümeye başladı.
Gün sonunda evlerinin önüne gelen Ahmet çöp kovasını kontrol etmek maksadıyla kafasını uzattı ve baktı. Görünürde kedi yoktu ama çöp kovası da boştu. "Bugün çöp toplama günü" diyerek kapıdan içeri girdi.
O akşam ailece yemek sonrası meyve yediler. Ahmet iki tane elma yedi çünkü elmayı çok seviyordu. Annesi meyveden arta kalan kabukları çöp poşetine bıraktı ve bulaşıkları yıkamaya başladı. Ahmet'in aklına kedi takılmıştı. Onu yakalamak için çöp poşetini aldı ve kapıdaki çöp kovasının içine bıraktı. Sonra ellerini yıkadı ve uykuya daldı.
Sabah olunca sessiz sedasız şekilde evden dışarıya çıktı ve kafasını tekrar çöp kutusuna doğru uzattı. Gördükleri karşısında Ahmet şaşkınlığını gizleyemedi ve çok şaşırdı. Yine kedi kovadaydı ve yine sadece elmaların çöplerini dağıtmıştı. Süpürgeyi aldı, sessizce yaklaştı ve kediye bir tane vurdu. Kedi hızlıca uzaklaştı. Ahmet bu sefer keyifle gitti siyer dersine..
Derste hocayı dikkatlice dinleyen Ahmet bir şeye takılmıştı: Kedilerin babası olarak bilinen Ebu Hureyre'nin (r.a.) hikayesine. Hoca hikayeyi anlattıkça Ahmet'in yanakları kızarıyor, gözleri doluyordu. En sonunda "Ben ne yaptım!" diyerek ellerini yüzüne kapattı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Bütün arkadaşları ne olduğunu anlamaya çalışırcasına birbirlerine bakıyordu. Hocası hızlı bir hamleyle Ahmet'in yanına oturdu ve ona sarılarak:
"Ne oldu yavrum! Niçin ağlıyorsun" dedi.
"Hocam! Ben çok kötü bir şey yaptım.Bizim çöp kovasına dadanmış kediye süpürgeyle vurdum" dedi Ahmet.
Hocası tebessüm ederek:
"Şu an çok pişman olduğunu görebiliyorum Ahmetçiğim. Hepimiz zaman zaman hatalar yapabiliriz. Önemli olan hatalarımızdan ders çıkarıp bir daha aynı hatayı tekrarlamamak, değil mi? dedi.
"Bir daha böyle bir hata yapmayacağım hocam" dedi Ahmet.
Kurstan çıkıp eve doğru giderken aklında bir tek kedi vardı. İnşaallah kedi yine gelir diye dua ediyordu içinden. Eve geldiğinde kedi yoktu ama belki sabah görürüm diye kapıdan içeri girdi.
Akşam yemeğini bilerek az yiyen Ahmet kedi için tam üç tane elma yemişti. Ayrıca çöpleri kapının önüne kadar çıkardı ve bırakıp evet gitti.
Sabah uyanır uyanmaz kapıya koşu Ahmet. Eğilip baktığında kedi oradaydı ve elma çöpleriyle oynuyordu. Kendi kendine "Demek sende benim gibi elmayı çok seviyorsun, o zaman senin adın tarçın olsun" dedi ve gülerek tarçın'a doğru koşmaya başladı.
Gün sonunda evlerinin önüne gelen Ahmet çöp kovasını kontrol etmek maksadıyla kafasını uzattı ve baktı. Görünürde kedi yoktu ama çöp kovası da boştu. "Bugün çöp toplama günü" diyerek kapıdan içeri girdi.

O akşam ailece yemek sonrası meyve yediler. Ahmet iki tane elma yedi çünkü elmayı çok seviyordu. Annesi meyveden arta kalan kabukları çöp poşetine bıraktı ve bulaşıkları yıkamaya başladı. Ahmet'in aklına kedi takılmıştı. Onu yakalamak için çöp poşetini aldı ve kapıdaki çöp kovasının içine bıraktı. Sonra ellerini yıkadı ve uykuya daldı.
Sabah olunca sessiz sedasız şekilde evden dışarıya çıktı ve kafasını tekrar çöp kutusuna doğru uzattı. Gördükleri karşısında Ahmet şaşkınlığını gizleyemedi ve çok şaşırdı. Yine kedi kovadaydı ve yine sadece elmaların çöplerini dağıtmıştı. Süpürgeyi aldı, sessizce yaklaştı ve kediye bir tane vurdu. Kedi hızlıca uzaklaştı. Ahmet bu sefer keyifle gitti siyer dersine..
Derste hocayı dikkatlice dinleyen Ahmet bir şeye takılmıştı: Kedilerin babası olarak bilinen Ebu Hureyre'nin (r.a.) hikayesine. Hoca hikayeyi anlattıkça Ahmet'in yanakları kızarıyor, gözleri doluyordu. En sonunda "Ben ne yaptım!" diyerek ellerini yüzüne kapattı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Bütün arkadaşları ne olduğunu anlamaya çalışırcasına birbirlerine bakıyordu. Hocası hızlı bir hamleyle Ahmet'in yanına oturdu ve ona sarılarak:
"Ne oldu yavrum! Niçin ağlıyorsun" dedi.
"Hocam! Ben çok kötü bir şey yaptım.Bizim çöp kovasına dadanmış kediye süpürgeyle vurdum" dedi Ahmet.
Hocası tebessüm ederek:
"Şu an çok pişman olduğunu görebiliyorum Ahmetçiğim. Hepimiz zaman zaman hatalar yapabiliriz. Önemli olan hatalarımızdan ders çıkarıp bir daha aynı hatayı tekrarlamamak, değil mi? dedi.
"Bir daha böyle bir hata yapmayacağım hocam" dedi Ahmet.
Kurstan çıkıp eve doğru giderken aklında bir tek kedi vardı. İnşaallah kedi yine gelir diye dua ediyordu içinden. Eve geldiğinde kedi yoktu ama belki sabah görürüm diye kapıdan içeri girdi.
Akşam yemeğini bilerek az yiyen Ahmet kedi için tam üç tane elma yemişti. Ayrıca çöpleri kapının önüne kadar çıkardı ve bırakıp evet gitti.
Sabah uyanır uyanmaz kapıya koşu Ahmet. Eğilip baktığında kedi oradaydı ve elma çöpleriyle oynuyordu. Kendi kendine "Demek sende benim gibi elmayı çok seviyorsun, o zaman senin adın tarçın olsun" dedi ve gülerek tarçın'a doğru koşmaya başladı.
ads
Guzel farkli bir hikaye olmus yazan arkadasin eline kalemine saglik
YanıtlaSilyanlışlardan doğru çıkarabilmeyi öğrenli insan oğlu güzel bir hikaye aslında herkez hayattaki yalışları için ders çıkarmalı.
YanıtlaSil