"Hayret etmeyin Kafirlerin sanatına. Acemi olmayın, tok gözlü olun. Bizim Keçilerimiz onlardan daha hünerli. Bakın, bembeyaz süt veriyor."
Mahmut Efendi Hazretleri (k.s) sözüyle yazımıza başlayalım:
Ashab-ı Kiramın büyüklerinden olup dünyada iken cennetle müjdelenen on sahabiden biridir. İslam için ilk kan akıtan, ilk ok atan ve ilk ok yiyen sahabedir. Aynı zamanda İran'ı zapt eden ordunun komutanıdır.
Kaynakça: Lalegül - Aylık İlim- Kültür ve Fikir Dergisi: yıl,3 sayı:35, sayfa: 38 Ocak 2016
Mahmut Efendi Hazretleri (k.s) sözüyle yazımıza başlayalım:
Sa'd Bin Ebî Vakkâs Hakkında
Ashab-ı Kiramın büyüklerinden olup dünyada iken cennetle müjdelenen on sahabiden biridir. İslam için ilk kan akıtan, ilk ok atan ve ilk ok yiyen sahabedir. Aynı zamanda İran'ı zapt eden ordunun komutanıdır.
İsmi Sa'd, künyesi Ebû Vakkas'dır. (Ebû baba demektir). İlk Müslüman olanların yedincisidir. On yedi yaşında iken Hazreti Ebû Bekir (r.a('ın vasıtasıyla Müslüman olmuştur. Müslüman olmasıyla alakalı olarak şöyle anlatılmaktadır.

Müslüman olmazdan önce bir rüya görür. Rüyasında, zifiri bir karanlığın içinde iken, birdenbire her tarafı aydınlatan parlak bir ay doğar. Bu ayın aydınlattığı yolu takip ederken aynı yolda Zeyd bin Harise, Hazreti Ali ve Hazreti Ebû Bekir (radıyallâhu anhüm)'ün önünden ilerlediklerini görür. Onlara sorar:
- Siz ne zaman buraya geldiniz? Onlar da; "Şimdi geldik" diye cevap verirler.
- Siz ne zaman buraya geldiniz? Onlar da; "Şimdi geldik" diye cevap verirler.
Sa'd ibn Ebi Vakkas (r.a.) gördüğü bu rüyadan üç gün sonra Hazreti Ebû Bekir (r.a) geldi ve kendisine İslamı anlattı. Bu esnada kalbinde İslama karşı bir sevgi ve muhabbet hasıl oldu.
Bunun üzerine Hazreti Ebû Bekir onu Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e götürdü. Ve Resulullah'ın o yüce huzurunda çağlayarak iman edip sonsuzluk kervanının yolcularından oldu.
Nesebi; hem baba hem de anne tarafından Kainatın Efendisi Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi vesellem)'e ulaşır.
Yazının devamını Lalegül Dergisi Ocak 2016'da bulabilirsiniz. Biz buraya bir kısmını yazdık.
Yazının devamını Lalegül Dergisi Ocak 2016'da bulabilirsiniz. Biz buraya bir kısmını yazdık.
Kaynakça: Lalegül - Aylık İlim- Kültür ve Fikir Dergisi: yıl,3 sayı:35, sayfa: 38 Ocak 2016
ads
Hiç yorum yok: