İslam dini komşuluk hakkında çok önem vermektedir. Komşularımızı her zaman gözetmemiz gerekir. Yüce dinimiz bunu bizlere tavsiye etmektedir. Yapmış olduğumuz yemekler de dahil komşularımızı unutmamamız gerekmektedir.
Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
"Çorba pişirdiğiniz zaman suyunu çok koy ve komşularını da hesaba kat (onları da gözet)." (Müslim, Birr, 142; Tirmizi....)
Bir insanın ailesinden sonra gelen en büyük hakkı komşuluk hakkıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bizlere bunu hatırlatmıştır. Ve unutmamız gereken bir durumdur. Ancak bu zamanda artık komşuluk bitti bitecek duruma geldi. Eski zamanlarda ki gibi komşuluklar nerede diyenlerinizi duyar gibiyim..
Buna neden olan zamanın hızlı ilerlemesi, teknolojinin gelişmesi, yüksek binaların site halinde yapılması komşuluğu azaltmaya yetiyor bile. Komşu denince akla sadece üst ve alt komşular gelmesin. Bir mahallede bir kaç sokak ötesi de komşulardan sayılmaktadır. Ama dediğimiz gibi artık insanlar topraktan kazanmak için koca binaları diktiler, kimsenin kimseden haberi yok, selam alıp vermek bile yok. En komşuluk bağlarını kuvvetlendirmek için selamlaşma ile başlanabilir bu gibi yerlerde. Sonra hadiste buyrulduğu gibi yapılması gerekenleri yapmak, komşuluk hakkını gözetmeye yetecektir. Bu hak zamanla kuvvetlenecek ve huzurlu bir yaşam elde edilmiş olacaktır.
Fakat ne yazık ki artık bunu yapabilecek insanlar çok az. Giderek azalmakta ve bitmek üzere. Artık genel olarak eski mahallelerde, kasabalarda, köylerde bu haklara riayet edenler var.
Konumuzdaki hadis-i şerifte bir çorba pişirildiği zaman komşularımızı da hesaba katmamız gerekir. Çorba yemeklerin arasında en ucuz yapılanlar arasında başta gelir. Bu yüzden yemeklerimizden komşularımıza biraz ikram etmek çok iyi bir davranış olur.
Özellikle yapılan yemeklerin kokuları yakın komşulara gider. Bazı insanlar bu kokuyu alınca canı çeker ve aklında bu sebepten dolayı ikram etmek ne güzeldir.
Komşulara ikramlarda bulunmak muhabbetin çoğalmasına arada bağların kuvvetlenmesine sebebiyet verir. Ancak her pişirilen yemeğin komşuya ikram edilmesi diye bir şart yoktur. Yani komşu fakir ise en azından tenceresinde bir çorba dahi kaynamıyorsa ve aç olarak günlerini geçiriyorsa bu durumdan dolayı bizler sorumluyuz.
Bizler zevk ve sefa içinde yaşarken onların sefalet içinde olması bizlere sıkıntı vermiyorsa kendimize bakmamız gerekir. Zaten bu durum Müslüman olan bir insanın edebine aykırı bir durumdur. Bir Müslüman komşusu açken tok yatması hiç uygun bir davranış değildir.
Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
"Çorba pişirdiğiniz zaman suyunu çok koy ve komşularını da hesaba kat (onları da gözet)." (Müslim, Birr, 142; Tirmizi....)
Bir insanın ailesinden sonra gelen en büyük hakkı komşuluk hakkıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bizlere bunu hatırlatmıştır. Ve unutmamız gereken bir durumdur. Ancak bu zamanda artık komşuluk bitti bitecek duruma geldi. Eski zamanlarda ki gibi komşuluklar nerede diyenlerinizi duyar gibiyim..
Buna neden olan zamanın hızlı ilerlemesi, teknolojinin gelişmesi, yüksek binaların site halinde yapılması komşuluğu azaltmaya yetiyor bile. Komşu denince akla sadece üst ve alt komşular gelmesin. Bir mahallede bir kaç sokak ötesi de komşulardan sayılmaktadır. Ama dediğimiz gibi artık insanlar topraktan kazanmak için koca binaları diktiler, kimsenin kimseden haberi yok, selam alıp vermek bile yok. En komşuluk bağlarını kuvvetlendirmek için selamlaşma ile başlanabilir bu gibi yerlerde. Sonra hadiste buyrulduğu gibi yapılması gerekenleri yapmak, komşuluk hakkını gözetmeye yetecektir. Bu hak zamanla kuvvetlenecek ve huzurlu bir yaşam elde edilmiş olacaktır.

Fakat ne yazık ki artık bunu yapabilecek insanlar çok az. Giderek azalmakta ve bitmek üzere. Artık genel olarak eski mahallelerde, kasabalarda, köylerde bu haklara riayet edenler var.
Konumuzdaki hadis-i şerifte bir çorba pişirildiği zaman komşularımızı da hesaba katmamız gerekir. Çorba yemeklerin arasında en ucuz yapılanlar arasında başta gelir. Bu yüzden yemeklerimizden komşularımıza biraz ikram etmek çok iyi bir davranış olur.
Özellikle yapılan yemeklerin kokuları yakın komşulara gider. Bazı insanlar bu kokuyu alınca canı çeker ve aklında bu sebepten dolayı ikram etmek ne güzeldir.
Komşulara ikramlarda bulunmak muhabbetin çoğalmasına arada bağların kuvvetlenmesine sebebiyet verir. Ancak her pişirilen yemeğin komşuya ikram edilmesi diye bir şart yoktur. Yani komşu fakir ise en azından tenceresinde bir çorba dahi kaynamıyorsa ve aç olarak günlerini geçiriyorsa bu durumdan dolayı bizler sorumluyuz.
Bizler zevk ve sefa içinde yaşarken onların sefalet içinde olması bizlere sıkıntı vermiyorsa kendimize bakmamız gerekir. Zaten bu durum Müslüman olan bir insanın edebine aykırı bir durumdur. Bir Müslüman komşusu açken tok yatması hiç uygun bir davranış değildir.
ads
Hiç yorum yok: