-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads
» » Muzaffereddin Gökbörü

ads
ads
iF
Hicretten kısa bir süre sonra İslâm'la şereflenen Ortadoğu coğrafyasında milletler, asırlarca Efendimiz Hz. Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem) olan muhabbetini çok çeşitli şekillerde ifade etmiştir. Bu ifade, bazen canını vererek şahadetle; bazen mimariye, taşa, tuğlaya şekil vererek sanat eserleriyle; ama her zaman insan odaklı hizmetler sunarak olmuştur. Bu konuda, bu coğrafyada karşımıza çıkan en güzel örneklerden biri de, Erbil Hükümdarı Selçuklu Atabeyi Sultan Muzaffereddin Gökbörü'dür.


Muzaffereddin Gökbörü, 1154 yılında Musul'da doğmuş, 1233 yılında Erbil'de vefat etmiştir. Büyük komutan Salâhaddin Eyyûbî (ra) ile beraber haçlılara karşı çok büyük bir mücadele vermiştir. Salâhaddin'in kız kardeşi Rabia Hatun'la evlenerek sultanın eniştesi olmuştur. İbn Esir'in ifadesine göre Kudüs'ün fethini netice veren ilk zaferin ateşini yakan da Gökbörü'dür. Akka'yı alarak Kudüs'ün fethine giden yolu açmış ve Salahaddin Eyyübi'ye çok büyük moral ve destek olmuştur. Yaptıklarına karşılık Urfa-Harran kendisine verilince, bunların yerine Salâhaddin'den Erbil'in ikta' edilmesini istemiş, bu isteği kabul edilmiştir. Çünkü burası, babası Zeyneddin Ali Küçük'ün memleketidir. Erbil, Muzaffereddin Gökbörü zamanında devrinin en önemli ilim, ticaret, siyaset ve sanat merkezi olmuştur. Dönemindeki Erbil kervansarayları ve misafirperverliği ise yapılanların tam bir ibadet aşkıyla yapıldığının ve İslâm'ın hayata kattığı mânâ ve değerin en güzel örneğidir.

Halka hizmet, Hakk'a hizmettir anlayışı
"Vefayatü'l-Ayan" adlı eserde bu mânâ ve değer şöyle anlatılmaktadır: Dünyada Sultan Muzaffereddin'e sadaka ve hayırdan daha tatlı gelen bir şey olmamıştır. Beldenin birçok yerinde her gün binlerce ekmeği ihtiyaç sahiplerine dağıtırdı. Evine gelen kimseleri boş döndürmez, mevsimine göre elbiseler veya altın ve dinar verirdi. İlâhî bir emir olan mesuliyet duygusunun çok güçlü olduğu bu devirde o, müzmin hastalar ve körler için bütün ihtiyaçları tarafından karşılanmak üzere dört hangâh yaptırmıştı. Kendisi sıkça onları ziyaret ederek dertlerini dinler, gönüllerini hoş tutardı. Dul kadınlar, yetim ve çocuklar için de ayrı evler yaptırmıştı. Anneleri ölmüş çocuklar için de sütanneler tutar, çocuk ve sütannenin masraflarını karşılardı. Hastaneleri de zaman zaman ziyaret ederdi. Beldeye gelen âlim, sûfi, fakir ve yolcular için misafirhaneler yaptırmıştı. Gece ve gündüz o misafirlerle ilgilenen görevliler vardı. Misafirler buradan ayrılırken, onlara yolda lazım olacak nafaka ve eşyaları da temin edilirdi. Medreseler ve zaviyeler yaptırmıştı. Hanefi, Şafi âlimlerini ve sûfileri de oralarda görevlendirmişti. Bazı mevsimler o kadar insan gelirdi ki, bunların çokluğu görenleri şaşırtırdı. Bunlar için vakıflar kurdurmuş ve bütün ihtiyaçlarını karşılamıştı. Her vakit kendisi de oraya gelir, ilim meclislerine katılır, bazen geceyi orada geçirirdi. İlim adamlarının gönüllerini hoş etmek için hediyeler dağıtırdı.

Hac dâhil, yolculuğa çıkacakların bütün ihtiyaçları karşılanırdı. Ayrıca Mekke ve Medine'ye de hediyeler yollar, oradaki görevlilere ve hizmet edenlere binlerce dinar infak ederdi. Burada belirtmek gerekir ki, Sultan Muzaffereddin Arafat'a su yolları yaptıran ilk isimdir. Dağda su içecek yerler yaptırdı, oralara su çektirdi. Çünkü Vakfeye durulunca su yokluğundan hacılar çok zorluklar yaşıyordu.

Senede iki defa haçlıların elinde bulunan sahil beldelerine adamlarını gönderir, bu adamlar onların ellerindeki Müslüman esirleri satın alır, hürriyetlerine kavuştururdu. İbn Esir, onun kurtardığı esir sayısını 60.000 (altmış bin) olarak verir.

Erbil ve kutlu doğum merasimleri
Erbil tarih boyunca, Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) doğum ayında yapılan merasimleriyle de meşhurdur. Bu konuda İslâm Ansiklopedisi'nde şu bilgiler verilir: "Hayır sever bir devlet adamı olan Gökbörü'nün Hz. Peygamber'in doğum yıl dönümlerinde mevlit merasimleri düzenlemesi ona İslâm dünyasında ün kazandırmıştır. Mevlit merasimleri ilk defa Fâtımîler zamanında Kahire'de yapılmaya başlanmış olmakla beraber, Gökbörü'nün tertiplediği muhteşem mevlit merasimleri Fâtımîler devrindeki merasimleri gölgede bırakmıştır. İlk defa onun başlattığı eğlenceli merasim ve anma merasimleri, sonraları diğer İslâm ülkelerinde de bir âdet hâline gelmiştir."

İbn Halikan ise, Erbil'de gerçekleştirilen bu mevlit merasimleri hakkında şöyle der: Sultan Muzaffereddin'in inancının sağlamlığını ve güzelliğini bütün bölge ahalisi işitmiştir. Erbil'in dışında Musul, Cezire, Sincar, Nusaybin ve daha başka yerlerden sûfiler, bilginler, şairler, vaizler her sene Erbil'e gelirlerdi. Mevlit merasimleri Muharrem ayında başlar, Rebiyülevvel ayının başına kadar sürerdi. Doğum günündeki ihtilâftan dolayı merasimler bir sene ayın sekizinde, diğer sene ayın on ikisinde yapılırdı. Mevlit merasimleri akşam namazından sonra kalede semalarla, zikirlerle başlardı. Mevlit merasimleri sırasında Erbil'de hayat sanki durur, herkes Efendimiz'i (sallallahü aleyhi ve sellem) anma merasimlerinde O'nu hatırlar, hayatını öğrenir, duygulanır ve O'nu kendisine ideal bir örnek olarak alırdı. Bu süre içerisinde, her şey bu merasime göre tanzim olunurdu. Akşamları insanlar, ellerinde taşıdıkları meşaleler, lâmbalarla sokaklarda dolaşırdı. Sabah olunca sûfilerden her biri elinde hediyeler ve elbiselerden oluşan bohçalarla kaleden sokaklara iner, ev ev dolaşarak ahaliye bunları dağıtırdı. Sonra ileri gelen insanlar hangâhlarda toplanır, vaizler için kürsüler konurdu. Çok geniş ve düz bir alan olan bu meydanda ordular toplanır ve resmigeçit yapılırdı. Ayrıca burada çeşitli meyveler ve yiyeceklerin bulunduğu umumi sofralar kurulurdu. İbn Kesir böyle bir mevlit merasiminde, "...5.000 baş hayvan, 10.000 tavuk kesilir, tonlarca kaymak ve tereyağı harcanır, 30.000 sahan helva konurdu." demiştir.

Bu güzel merasimleri yaptıran Sultan Muzaffe­reddin Gökbörü, vefat ederken Mekke'ye gömülmeyi vasiyet etmiş, götürülürken yol emniyeti olmadığından cenazesi Kûfe'ye defnedilmek zorunda kalınmıştır.

Bugünkü Erbil, Selçuklu medeniyetinin maddî ve mânevî eserleriyle doludur. Günümüzde Erbil'de hangi evin kapısını çalsanız sizi hoşamediyle karşılarlar. "Kimsin? Niye geldin?" demezler. En güzel yiyeceklerini ikram ederler. Yine hâlâ Ramazan ve Mevlit günlerinde, ikindi namazından sonra minarelerden Kuran ziyafeti verilir, ilâhiler okunur. Erbil'in seması âdeta lâhutî bir havaya bürünür, insanın içi huzurla dolar.

Kaynaklar
- İbn Esir, el-Kamil fi Tarih, I-IX, Beyrut, 1994.
- İbn Hallikan, Vefayatül Ayan, Beyrut, 1990.
- İbn Kesir, el-Bidaye ven Nihaye, Beyrut,1979.
- İslâm Ansiklopedisi, DİA, Kökbörü ve Mevlit maddeleri.
- Ahmet Tuleymad, Emiru Erbil Sultan Muzeffereddin Gökbörü, Mısır, tarihsiz.
- Nihat Sami Banarlı, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü Dergisi, cilt 1.

Muammer TÜRK

ads

FacebookTwitterPinterestTumblrYazdır
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Yorum Yazmak İçin Aşağıdaki Seçenekleri Kullanınız


Lütfen konuyla alakasız yorumlardan kaçının. Sadece link almak amaçlı ( spam ) yorumlar yazmayınız. ( anında silinir ). Argo, küfür, siyasi vb. içerik barındıran yorumlar yazmayınız.

Not: Yorum yapabilmek için (yorumlama biçiminden) Anonim ( isimsiz olarak ) veya Adı/URL'yi ( Adı ( gerekli ) / URL ( kısmını boş bırakınız ), fonksiyonlarından seçim yaparak yorumlarınızı yazabilirsiniz.

Ancak Google + profili ile yapılan yorumları onaylamıyorum bilginize. Yorum yaparken Adı/URL kısmından yaparsanız sadece isim yazmanız yeterli. Site adresi, URL eklerseniz yorumunuz onaylanmaz.