İslami olmayan ve nizam ve kuralların İslamiymiş gibi din ile motifleyip sunmaki itikad yönünden çok tehlikelidir.
Günümüzde içinde yaşadığımız son asırda istenen manada dini eğitim yapılmadığı için ve dini konuda otoritenin yok denecek kadar azaldığından dolayıdır ki, beşeri, kurallar onların bir çoğu ilahi kurallar imiş gibi sunulmaktadır.
Allah (Celle Celâlühû) tarafından gayri meşru olarak beyan edilen bir takım kurallara beşer tarafından meşruiyet verilmek suretiyle hak ile batılı birbirine karıştırıp aldanan insanlar büyük ekseriyettedir.

Hata o kadar ki, batıla hak, hakka batıl diyecek kadar karmaşa içinde yaşayan bir çok Müslümanım diye geçinen insanlar vardır.
"Ey Ehl-i Kitap! Niçin hakkı (değiştirmeye ve batılı hak sürtinde göstermeye gayret ederek onu) batılla karıştırıyorsunuz ve (Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in nübüvvetinin doğruluğunu ifade eden) o hakkı gizliyorsunuz? Oysa siz (gerçeği) biliyorsunuz!" (Ali İmran Suresi: 71)
Günümüzde bazı kendini hoca gibi gören dini ilimlerden mahrum kişiler vardır ki bunlardan bir şey beklemek doğru olmaz. Ancak oldukça ilim sahibi olan Kur'an'ın ahkâmından ve beyanından anlayan bazı hoca efendilerden de yanış beyanlar işitmek bizleri cidden rahatsız ediyor. Kur'an-ı Kerimin ayetleri ile kat'i bir şekilde yasaklanan haramlara bir takım beşeri güçlerin o haramlara meşruiyet tanıdı diye Cenab-ı Hakk'ın gayri meşru ve haram diye ferman ettiği hususları mubah görmek beşeriyeti uluhiyetin üzerinde görmek manasında olduğunu avaminas bilmeyebileyebilir. Ancak hocalarında bu şekilde görmesi kıaymet alametlerinden korkunç bir alamet olsa gerek.
İlmi ile mücehhez olan bir âlimden Allah Tela (c.c.)'ın koyduğu ve şerri şerifin beyan ettiği hükmü birileri tarafından teğyir edilmesine nasıl cevaz verebilir.
"Artık onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınsınlar. "(Nur Suresi: 63)
"Allah ve Rasûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resülüne karşı gelirse şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır." (Ahzap Suresi: 36)
Bu iki ayette Allah Teala (c.c.) açık seçik kendisine ve Rasûlüne muhalefet edenleri musibet ve bela ile karşı karşıya kalacaklarını beyan ediyor.
Şimdi başımıza gelen sıkıntıların ve belaların nereden ve ne sebeple geldiğini anlamamız zor değildir.
Eğer bizler Allah ve Resûlünün ahkâmına muhalefet etmenin cezasının böyle olacağını muhbir-i sadık olan Yüce Mevla beyan ediyorsa Müslüman bu beyandan asla tereddüt edemeyeceği gibi çeşitli yorumlar yapmaktan da kaçınması gerekir.
Şartın tahakkukunda meşrutun tahakkuku muhakkaktır. Muhalefetin cezası sadece ahirette tahakkuk etmeyecektir. aynı zamanda bunun bir kısmı dünyada tecelli edeceğini başka bir ayette beyan edilmektedir.
Elbette kulun, beşerin efhali ihtiyariyesi ve hür iradesi vardır. Ancak Allah ve Resûlünün beyanı karşısında kulun tercih hakkının olmadığını yukarıdaki ayet açık bir şekilde ifade ediyor. Alah ve Rasûlünün verdiği kesin hükümler karşısında kullar yorum yapamazlar. Zira doğru tektir ve O'da Cenab-ı Hakkın beyanıdır. Allah'ın beyanına ters olan her görüş batıl ve yanlıştır.
Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hakk'ın fermanı ile haram kılınan hususlara hiçbir güç meşruiyet veremez. Bu hakkı Allah'tan başka hiç kimse kendisine hak olarak tanıyamaz. Tanıyanlar olursa (ben sizin en yüce Rabbinizim!) diyenlere arkadaş olur.
"Artık büyük bir helak vardır o kimseler için ki; o (değiştirilen) kitabı elleriyle (yalan yanlış) yazmaktadırlar da sonra ona mukabil biraz baha satın alabilmeleri için: 'İşte bu, Allah kitabındandır!' demektedirler. İşte büyük bir helak vardır onlara; ellerinin yazmış olduğu şeyler yüzünden! Yine büyük bir helak vardır onlara; kazanmakta oldukları (rüşvet gibi) şeyler yüzünden!" (Bakara Suresi :79)
İşte bu ayet İslam dışı bir takım kuralları yazıp çizip yürürlüğe geçirip sonra bunlar mukaddes hükümlerdir demek veya mukaddes olan ilahi hükümlere eş tutmak en büyük cürümdür. İslam'ı ve Kur'anı yeniden okuyup öğrenmek mecburiyetindeyiz. Bazılarının dediği gibi Kur'an-ı ve İslam'ı asra göre yorumlamak değil İslam ve Kur'anı indirilip gönderdiği gibi anlamak Kur'andan ve İslam'dan muradullahın ne olduğunu Rasûlünün dilinden ve tefsirinden öğrenme mecburiyeti vardır.
Günümüzde bir takım sözde ulema çıkıp Kur'an-ı ve İslam'ı asra göre yorumlamaları fevkalade yanlıştır. Hatta bu yorumların bir çoğu yorumlayanları ve bu yorumlara inananları küfre düşürür. Önce hocayım diyeceksin ondan sonra Kur'an-ı Azimüşşan'ın ahkam ayetlerinin tarihsel olduğunu iddia edeceksin bu ne büyük küstahlık. Kur'an-ı Kerimin ibadet ayetlerinin tarihsel olmayıp ahkam ayetlerinin tarihsel olduğunu iddia etmek tamamen keyfi bir beyandır.
Ahkam ayetleri tarihsel ise ibadet ayetlerinin tarihsel olmamasını gerektiren nedir?
Biz ehl-i sünnet ulemasına göre Kur'an-ı kerimde mevcut olan gerek itikad'la gerek ibadetle ve gerekse ahlak ile alakalı olan ayetler ve bu ayetlerin hükümleri kıyamete kadar baki ve devamlı olduğu kesin olduğu gibi muamelat ukubat ve hadler hakkındaki ayetlerde kıyamete kadar geçerli ve hükümran olduğuna inanmak imanımızın gereğidir.
Yazar: Resul BÖLÜKBAŞ
Kaynakça: Lalegül - Aylık İlim- Kültür ve Fikir Dergisi: yıl,3 sayı:35, sayfa: 10,11,12 Ocak 2016
ads
çok güzel ve önemli bir konuya değinilmiş sapkınlık boyutlarına çıktığına şahit olduğumuz olaylar var
YanıtlaSilGüzel anlatmışsınız ve evet doğru yukarıda kiler gerçekten imanınımızın gerekliliklerini tam anlamı ile yerine getiriyor?
YanıtlaSil