-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads

Namaz Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Namaz Hakkında Bilmeniz Gerekenler


Namaz insanın başıdır başsız insanmı olur, hz MUHAMMED SAV,, , EVİN NASIL TEMELİ VARSA İNSANIN DA TEMELİ NAMAZDIR TEMEL NEKADAR SAĞLAM OLURSA OKADAR DAYANIR AFETLERE YANİ İMAN GÜÇLENDİKÇE İNSANINDA TEFEKKÜRÜ ARTAR DÜNYÂDA GERÇEK MANADA YOLCU OLDUĞUNU ANLAR AHİRETTE İLK HESAP NAMAZDIR NAMAZDA GEÇTİNSE NEKOLAY KALDINSA DEĞİRMEN TAŞI GİBİ DÖNERSİN...

Yazar HakkındaAdem Bitigen dini konularda yazılar yazmakta olup, sağlam kaynaklardan elde edilen bilgileir hizmetinize sunmaktadır.


Hele Şükür Demenin Sakıncaları Nelerdir?

Soru:  Hele  şükür demek kişiyi  günaha sokar mı veya eski dönemlerde  hele adında tapınılan bir put var mıydı?

Cevap: Hele adında bir  put olduğuna dair herhangi bir bilgi yoktur. Ancak  Hel isminde "İskandinav Mitolojisinin en önemli figürlerinden, tanrıçalarından biridir Hel. “Hile ve Aldatma” ile bilinen tanrı Loki ve dişi dev Angrboda’nın üç çocuğundan biridir. Hel dünyada ki bilinen kültürde bir çok özel isme kaynak olmuştur." Fakat Hel ile  hele karıştırılmamalıdır. Çünkü hele şükür diyen kişi Hel'e şükür etmiyor. Hele kelimesi  özellikle anlamına gelmektedir ve ayrıca sonunda aynı zamanda ise geciken durumları bildirmek için kullanılır. Hele şükür yani sonunda gelebildin  gibi  vs. 

Hele Şükür Demenin Sakıncaları Nelerdir?


Fakat  farklı bir bakış açısıyla  bakıldığında hele şükür  denilince  akla  Hel'e şükür edildi  gibi bir  ifade de ortaya çıkabiliyor. Fakat kişi zaten bunu o anlamda söylemediği için  herhangi bir sakınca yoktur. Kafanızın karışmasına gerek yok. Hel ve hele çok farklıdır ancak bazı kişilerce bu kelimeyi yanlış yerlere çekenler vardır.

Son Sözler: Eğer aklınızda  soru işareti  kalıyorsa yapmanız gerekenin en doğrusu tabi ki de  hele şükür demek yerine  Allah'a şükür olsun Allah'a şükürler olsun Allah'a Hamd olsun demeniz en doğrusu olacaktır. 

Hele şükür ile ilgili bazı örnek kelimeler:  Hele bir gel,  Hele bir git, Hele  şunu getir,  Hele şuna bak  vs. gibi birçok kelime  Türkçe'mizde kullanılmaktadır.

Hele şükür demek, Allah`a hamdolsun beklediğimiz sonuç gerçekleşti manasına gelmektedir.

Tertemiz Olabilmek

Temizlik hem maddi hemde manevi olarak iki kısıma ayrılır. Manevi olarak temizlenmek için ilk önce tövbe etmek ancak bu tövbe de samimi olmak bir daha o günahlara dönmemek ayrıca o günahlar için eğer becerebiliyorsanız gözyaşı dökmek ve çok pişman olmak. Ve bir daha o günaha dönmemek sureti ile günahlarınızdan arınmış olursunuz. Nitekim bu tövbe öyle samimi olmalı ki kalben bunu da bilmek gerekir. İnsanlar hata yapar, günah işler, günahsız insan olmaz, Peygamber hariç. Günah işlenir ve tövbe edilirse affolunur.  

Kainatın Efendisi Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi vesellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır. 

“…التَّائِبُ مِنْ الذَّنْبِ كَمَنْ لَا ذَنْبَ لَهُ – “Günahından tam olarak dönüp tövbe eden, onu hiç işlememiş gibidir.” (İbn Mâce, zühd 30; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, 10/150)

Hadis-i şerifte işaret edilen tövbe nasuh tövbesidir. Yoksa yarın günah işleyecek ve bunu bilecek olan kimse akşamları tövbe eder sonra o günahı tekrar işlerse gene günahkar olur ve bu nasuh bir tövbe olmaz. Yukarıda zikrettiğimiz gibi bir daha o günaha dönmemeye kesin niyet etmek ile bu elde edilir. Veya buna güç yetirilemiyorsa elinizden geldiği kadar günahlardan kaçmak ve yakalanmamak ile olur. Eğer günaha tekrar dönülürse hem önceki ettiği tövbeye tövbe etmeli ve işlemiş olduğu günahların hepsine birden tövbe edip rest çekerek şeytanı kahrı perişan ederek. Allah'ın istediği gibi olmalıyız. 

Tertemiz Olabilmek


Nasılsa ehl- kitap olan insan Müslüman olduğu zaman anasından doğduğu gibi o andan itibaren günahsız oluyorsa samimi bir tövbe de insanı aynen onun gibi yapmaktadır. Ama ne yazık ki bizler tövbelerimiz de ve verdiğimiz sözlerde bazen duramıyoruz.  Ve nefsimize yenik düşerek tekrar günah işliyor ve buna üzülüyoruz.  Ama bu üzülme bile tövbe yerine geçiyor. Ama önemli olan bir daha yapmamak bunu çok kere vurguladım ki kafamızda yer etsin.  Hz. Mevlana ne güzel demiş. "Ne olursan ol gene gel" demiş. Bu yüzden  isterseniz  günahlarınız dünyalar dolusu olsun ne olursa olsun (Allah'a şirk koşmak ) harici tüm günahlar affedilir. Ama Allah'a şirk koşmuş biri de hatasını anlar ve tövbe ederse tabi ölmeden o zaman affolunabilir. Allah (c.c.)'ın affetmediği günah şirk koşulmasıdır. Yani Allah'a ortak koşulmasıdır. Bu yüzden ehl-i kitap tamamen şirk koşmaktadır. Hristiyanlıkta baba, oğul kutsal ruh kavramı vardır. Buradan da anlaşılmaktadır. zaten onlar İslam'ı kabul etmediği müddetçe günahlarından arınamaz ve cennete giremez ayrıca cennetin kokusunu bile alamazlar. Ebedi cehennemde kalmak üzere cezalandırılırlar. 

Hristiyan, yahudi, ateist, deist, putperest, şirk ehli, ateşe taban ve bunun gibi birçok  farklı batıl dinlere mensub kişiler (ateistlik veya deistlik din değildir) tamamen kendi saçmalıklarıdır. Hristiyan veya Yahudi en azından batıl bir dine mensup ama iman etmezlerse Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Allah'a ( La İlahe İllallah Muhammeddür Resulullah ) demedikleri sürece İslam'a girmiş olamazlar. Sadece La İlahe İllallah demek yetmiyor. Ve ayrılmaz olan Muhammeden Resulullah'da denmesi gerekir. 

Son Peygamber Hz. Muhammed (a.s.v) bunu ehl- kitap da (Kitap ehli yani Hristiyan ve Yahudiler ) biliyor. Ancak inanmıyorlar. Yahudilerinin inanmama sebebi binlerce sene öncesinde Hz. Muhammed (a.s.v) geleceğini biliyorlardı. Çünkü semavi kitaplarda yazılıydı ancak Yahudiler inanacaktı ama Allah her şeyi çok iyi sonsuz ilmi ile bildiği için Peygamber  Efendimizi (s.a.v.) Onların soyundan değil Arap kabilesinden çıkardı ve sonra onlar sözünden döndü. Çünkü onlar kendi soyundan olmayanları kabul etmez. Kitap ehlinden olan en iyi bilenler arasında yer alan Yahudiler Peygamberimizi (a.s.v) son Resul ve Nebi olduğunu biliyorlardı ancak bu gurur ve kendi soyundan olmama durumu neticesinde inkar ettiler hemde bile bile. Yahudiler naletlenmiştir. Allah'ın laneti onların üzerinde olsun. 

Biz Müslümanlar  her ne kadar kötü de olsak,  günahkarda olsak Allah'ın bize verdiği en büyük nimet İslam ile şereflendirmiştir. Bundan daha büyük bir nimet aramanıza gerek yok. Çünkü Allah bizi sevmiş Müslüman bir ailede yetiştirmiş, rızkımızı vermiş ve bizim cennete gitmememizi istiyor. Aslında Allah tüm kullarının iman edip cennete gitmesini ister. Allah (c.c.)'ın Rahmet çok bol ve geniştir. Ancak birde herkesin bilerek aklına getirmediği gazabı da vardır. Biliyoruz Allah'ın rahmeti gazabını geçmiştir. Bizlere Rahmeti ile muamale edeceğine inanırız ama ya gazabı ile muamele ederse o zaman vay halimize. Allah bu gibi kötü durumlardan tüm ümmeti muhammedi muhafaza etsin. 

Cehennem azabı çok şiddetlidir. Nereden biliyorsun dersen, gittin mi gördün mü  giden gelen var mı ki, sorular aklınıza gelirse. İlk olarak gidip gelen var derim o da son peygamber  Hz. Muhammed (s.a.v.) ve diğer kısımları ise sahih kitaplardan bilmekteyiz ve Kur'an-ı Kerim de de bunlar bildirilmektedir. 

Cehennem ehli bu kadar büyük ve sonsuz azap içinde olmalarının dışında onları en çok berbat derecesinde  yakan, yıkan, kahreden, durumlardan biride Allah (c.c.) onlara kızmasıdır. Yani razı olmamasıdır. Bu durum cehennem azabından daha çok acıtmaktadır. 

Cehennemin dehşeti, ürkütücü sesi o kadar yüksek derecede çıkar ki sadece bize azap olarak bu bile yeter. Cehennem atesi dünyadaki ateş gibi değildir.  Cehennem atesinin rengi siyah renktedir. Her insanın cezası günahına göre hafif veya şiddetli olarak çekilir. Denir ki en hafif cehennem azabı ayaklarının altından ateş verilince beynin kaynamasıdır. Gerisini siz düşünün daha yüksek olanı ve münafık olanların en alt tabakada olacakları zaman  üst tabakada eriyip, etleri, pislikleri, yağları hep alttakilere gidecektir. Neyse ben daha fazla bu konuyu uzatmayayım. 

Temiz olmak gerekir bunu aşağıda ayeti kerime ile özetledik. Cennet ehlinden olmak ne güzel,  cennet çok güzel o kadar güzel ki  anlatılamaz. Orada uyumak yok, kötü olan hiçbir şey yok, mutsuzluk yok, halsizlik,  hastalık yok.  Hep güzellikler var ve en güzeli ise Allah'ın cemalini görebilmek ama bu görmek nasıl olacak derseniz. Bu görmek çok farklı şekillerde anlatılmaktadır. İnsan Allah'ı görecek ama bunu anlatamayacak. Allah'ı cennetten göreceğiz. Cenneteki insanlar  makamlarına derecelerine göre her gün, cuma günlari vb. gibi süre zarflarında göreceklerdir.  Cennetten Allah (c.c.) görüldüğü zaman tüm cennet zevkleri bir kenara bırakılıp  unutulacak ve o an insan daha başka bir şey istemeyecek tabi sonrasında gene cennette mutluluk, huzur ve zevk içinde yaşanacak. Cenneti anlatmak cehennemi anlatmak kadar kolay değil aslında. Ben bu yüzden bunu daha fazla uzatmak istemiyorum. Belki yanlış bir şeyler yazarız günaha gireriz önemli az ve öz olan sözlerdir. 

Allah (c.c) Ayet-i Kerimede, "Şüphesiz Allah, çok tövbe eden ve çok temizlenenleri sever" (Bakara 2/222)

Temizlenenler kasıt maddi ve manevi kirlerden arınmış kimselerdir. Maddi temizlik bedenin, elbisenin, evin yahut çevrenin temizliği; manevi temizlik de kabin günah kilerinden  temizlenmesi manasını taşımaktadır. 

İmanın iki yönü vardır. Bunlardan biri batını şirkten ve küfrün pisliklerinden temizlenmektir. Şirk başta olmak üzere kalbin ve nefsin her türlü küfürden ve kötülükten temizlenmesi, arındırılması gerekmektedir. Diğeri de Allah (c.c.) ibadet için vücudumuzu gerektiğince temiz tutmak gerekir. Bu temizlik ile ilgili sitemizde konularımız yer almaktadır. 

Günün Sözü:

"Güçlüklerle karşılaştığında sabret, bunlar seni güzelleştirir. Güçlüklerin ardından  kolaylıklar gelir."  (Hz. Osman (r.a)

Ağır ve Hafif Necaset Miktarları Nelerdir?

Temiz olmayan şeylere ait hükümler nelerdir?




Necaset temiz olmayan anlamına gelmektedir. Bu yüzden   herhangi bir necaset isterse hafif olsun ister ağır olsun aynı durumdadırlar. Bunların eşit olma durumu ise: Hafif veya ağır bir necaset bir suyu kirletmeye yeter. Bu nedenle necasetlerin ağır ve hafif olma durumu ortadan kalkar. Fakat namaz konusunda bu durum daha farklıdır. Bu yüzden hafif ve ağır necasetler olarak iki kısma ayrılırlar. 

  • Temizlenmesi gereken yani temizlenebilecek derecede ki ağır bir pislik. Katı durumda ise bir miskal,  sıvı durumda olan necaset ise  el ayasını geçtiği takdirde namazın kılınmasına engel olur.  Yani namazın sıhhatine engeldir diyebiliriz. El ayasından daha küçük olan necasetler ise hafif necaset olarak kabul edilerek, bu sebeple namaz kılınmasına izin verilmiş ve namazın sıhhatine bir sorun  oluşturmamaktadır. Ancak  hafif olsun ağır olsun her iki durumda da bunu elimizden geliyorsa  temizlemek en güzeli tabi bu ağır necaset mutlaka temizlenmeli, hafif ise de temizlenmesi daha efdaldir.
Namaz kılarken  ayağımızın bastığı yer ve alnımızın değdiği yere kadar temiz olması gerekir. Bu sebeple namazını eda edecek olan kişinin elbisesinde yahut namızını kılacağı yerde bir miskalden fazla katı olarak pislik bulunursa namazına engel olur. Bir miskal eski ağırlık ölçüsüdür. Katı cisimler için kullanılmaktdır. bir miskal yaklaşık 4.009 değerindedir. Bazı durumlara göre bu değer tabi değişmektedir. 

Secde ettiğimiz yerde bulunan  necaset hakkında  farklı iki görüş bulunmaktadır. Bunlardan biri İmam Muhammed'e göre bu durumda namaz fasit olmaktadır. Ancak İmam Ebu Yusuf' göre namaz fasit olmamaktadır. Rahimehullah...

Bu durumda bizlerin yapması gereken  iki durumdan da kurtulmak için orayı temizlemek en iyi seçenek olacaktır. İhtilaftan kurtulmanın en iyi yolu budur. Ve insan genel olarak vesveseye ve şüpheye kapılabilir. Bu sebeple bu vesveselere aldırmamak gerekir. Çünkü şeytandan gelir. Ancak hafif ve ağır necasetler konusuna çok dikkat etmek gerekir. Biz Müslümanlar bu bilgileri bilmek zorundayız. 

  • Hafif necasetler hakkında ise; durum biraz  farklıdır. Üsütünüzdeki elbisenin  yahut benimizin herhangi bir yerinin  4/1'ne bulaşmış olan  hafif necaset affedilmiştir. Ve bu şekilde namaz kılınabilmektedir. Namaz sahih olur. Ancak bu ölçüden fazla ise muhakkak bu necaset giderilmesi gerekir aksi takdirde namazın sahihliğine engeldir.
Mest kullanıyorsunuz bu durum için ise şunlar geçerlidir: Mestinize bulaşmış olan hafif pislik mestin  tabanına doğru yani topuklarından aşağıda bulunan bölüme kadar olan kısımda 4/1'nden az olduğu takdirde namazın sahihliğine engel olmaz ve affedilmiştir. Ancak bu miktarın fazlasının temizlenmesi mutlaka gerekir. 

Son sözler: Hafif ve Ağır necasetler hakkında kısa ve ön bilgi olarak bu kadarının yeteceğini düşünüyoruz. Ama her ne olursa olsun ister hafif isterse de en ağır olsun bu yüzden bunları temizlemek en iyisidir. hafif necasettir deyip namazın sahihliğine engel olmayan affedilmiş necasetleri de  mutlaka temizlemek daha doğrudur. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi hafif necasetler belirtilen miktarları geçmediği zaman namaz kılınabilmektedir. Fakat "temizlik imanın yarısıdır" bunu düşünerek imkan dahilinde her an temiz olmalı ve abdestli olmaya özen göstermeliyiz. 

Ağır ve Hafif Necaset Miktarları Nelerdir?


Allah temiz olanı sever ve bizlerinde tertemiz olması gerekir. Bir Müslüman ne kadar temiz olursa insanlara da o kadar örnek olur. Ancak kirli ve üstü başı pislenmiş, saçları dağılmış şekilde olması ise hiç hoş karşılanmaz ve her zaman ve her yerde örnek bir Müslüman olmaya çaba sarf etmemiz lazım ki insanlar Müslümanları kötü görmesin.  Çünkü çoğunluk iyi olsa da bir Müslüman zat en hafif bir hata yaptığı zaman bunun cezasını  tüm insanlara yani Müslümanlara kesiyorlar. Tabi bunun gibi durumlar o insanların cahilliğinden kaynaklanan durumdur. Bir kişinin hatası herkesle suçlanamaz. Ayrıca her insan hata yapar. Bunu da göz önünde bulundurarak. Allah'a emanet edin. Dualarınızı Beklerim. 

Abdestin sevabı hakkında  ki yazımızı da okumanız tavsiye edilir bunun için aşağıdaki bağlantıyı ziyaret ediniz.

http://www.ibrahimfirat.net/2018/01/abdestin-sevab-ve-faydalar.html


Bir önceki konumuzda arifin nuru hakkında kısa ve öz bilgi içeren güzel bir yazımız var okumanız tavsiye edilir.

Abdestin Sevabı ve Faydaları

Her Müslümana farz olan 5 vakit namaz vardır. Bu namazları kılmak zorundayız. Kılmayanlar Allah'a isyan etmiş oluyorlar. Allah emretmiş ve buna uymak zorundayız. Biz kimiz ki Allah'ın emirlerine karşı geleceğiz. Ama ne yazık ki çoğu Müslüman kardeşlerimiz namazlarını kılmıyorlar ve Cuma namazından Cuma namazına gidiyorlar aslında bu da iyi bir şey hiç kılmamaktan  haftada bir kere en önem arz eden Cuma namazını kılmak da iyi bir şeydir. Geri kalan namazlar için sorguya çekilinecek Allah (c.c.) dilerse  affedecek diler cezalandıracak. 

Her vakit namazını kılan insan mutlaka abdest alması gerekir. Abdest sadece namaz kılmak için değil Kur'an-ı Kerimi yüzünden okumak içinde alınır Kabeyi tavaf etmek içinde alınır. Bir çok nedene bağlı abdest alınır. Korku abdesti, şükür abdesti, tövbe niyetiyle abdest almak  vb. gibi.  Şimdi gelelim abdestin sevabına. 

  • Günahlarımızın affına vesile olan abdest Allah (c.c.) katındaki derecemizin yükselmsine de sebeptir. 
  • Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır. "Dikkat edin! Size, Yüce Allah'ın dereceleri yükseltip günahları affettiği amelleri haber vereyim mi? Zorlukta ve darlıkta güzelce abdest almak, devamlı mescitlere girmek ve bir namazdan sonra diğer namazı beklemek var ya;işte sizin için sevabı getirecek şeyler bunlardır. " (Tirmizi, Müslim)
Büyük cihat nefis ile cihattır. Savaştaki cihat ise küçük cihadlardandır. her iki cihatta ölen de şehit olmaktadır. Ancak büyük cihat daha zordur. O da nefis ile cihattır. Nefsi yenmek, ona engel olmak, istediklerini yerine getirmemek kolay iş değil herkes bunu beceremez. Özellikle gençlik yıllarında bu çok zordur ve helal olsun ki o gençlere bu yaşlarda nefislerine karşı cihat ediyorlar. Bu yüzden zor şartlar altında zorlukta alınan abdest bu gruptandır yani nefis ile cihattan sayılır. Çünkü zor zamanlarda herkes belki abdestini alamaz veya nefis buna izin vermez sonraya bıraktırabilir işte tam bu sırada nefsin kafasını ezmek lazım ve Allah katındaki derecemizin yükselmesine vesile olsun. 

Abdestin Sevabı ve Faydaları


Her ne olursa olsun Allah rızasını gözterek hayırlı işler yapalım. Namazlarımızı kılalım, orucumuzu tutualım, zekatımızı eksiksiz hatta fazlası ile verelim,  faiz yemeyelim, yalan söylemeyelim, içki, kumar, zina bu gibi büyük günahlardan kaçtığımız gibi küçük günahlardan da kaçalım.   Büyük ve küçük  günah bizim içindir. Allah isterse en ufak küçük gördüğümüz günah yüzünden bizi cezalandırabilir ve büyük gördüğümüz korktuğumuz günahları affedebilir. Bu yüzden Müslüman uyanık olmalı. Kalbi zikirle dolmalı. Bedbaht olmamalı. Her şeyde Allah rızasını gözetmeli (hayırlı olan her şeyde) Başınıza bir şer geldiği zaman sabretmeli ve ardından gelecek hayrı beklemelidir Müslüman. Ve hepimizi Allah affetsin ve cümlemizden razı olsun AMİN

Konumuzu bir hadisi şerif ile bitirmek istiyorum. Hepiniz sağlıcakla kalın. 

"En hayırlınız ahlakı en güzel olanınızdır"

İslami Açıdan Kirli Olan Şeyler

Dinen Temiz Olmayan Şeyler


Bunlar  haifif olan pislikler ve ağır olan pislikler olarak ikiye ayrılmaktadır. Namazın kılınmasına engel olacak derece bu şekilde iki ayrı ana kategoride inceleyeceğiz:

  • Ağır olan pislikler

Men, idrar yani insan idrarı, vedi genel olarak bu idrardan sonra gelmektedir. Cinsel anlamda oynaşma sonucu meydana çıkan mezi denilen zevk suyunun gelmesi. Kusmak ancak bu kusma bir hacme bağlı yani ağız dolusu olarak kusmak kastetilmiştir. Vücuttan genel olarak et ve et parçası düşmez ancak bu konumuzla ilgili olarak  ağır pislikler arasında  vücudumuzdan düşen et parçası buna dahildir.  Bunun dahilinde ise vücudumuzun herhangi bir yerinden çıkan kan da ağır pislikler arasında yer alır. 


İslami Açıdan Kirli Olan Şeyler


Hanımlara has olan adet günlerinde ki durum, lohusalık ile ilgili durumlarda ağır necasetten sayılırlar.  Bunları her Müslümanın bilmesi lazım ki namazlarını bu şekilde sahihliğine engel olmadan kılabilmeleri gerekir. Çünkü namazın sahih olması için temiz olmak gerekir. Bunlara çok çok dikkat etmeliyiz.

  • Eti yenmeyen hayvanlar vardır. Bunlar genelde  yırtıcı ve beslenmek için avlanan cinsten hayvanlardır. Örnek olarak kartal, doğan, şahin, aslan, kaplan vb. gibi. Eti yenilmeyecek olan hayvanların idrarları, tersleri aynı zamanda akmış olan kanları ve salyalarıda dahil olmak üzere  ağır necasetttir. Fakat yarasa bu konudan beridir. Çünkü onun  idrar veya tersinden sakınmak pek mümkün olmadığı için bu temiz olarak sayılmıştır.
  • Aynı zamanda ağır pislikler arasında eti yenmeyen hayvanlar olduğu gibi bazı etki yenen hayvanların tersleri pislik sayılır bu hayvanlar ise, ördek, tavuk, kaz.
  • Laşe neye denir ilk olarak onu açıklayalım: Boğazı kesilmeden herhangi bir sonuç karşısında ölen ve karada yaşamını sürdüren hayvanlar ve İslam'i kurallara göre kesilmeyen canlılar yani hayvanlar. Bu hayvanların tabaklanmış halindeki derileri gibi.  İşte bu tür hayvanlara lâşe denmektedir.  Buna örnek olarak vereceğimiz iki hayvan ise  kaz ve örnek bu sınıfa girer tabi yukarıda belirttiğimiz şekilde ölmüş iseler.
  • Sarhoşluk veren herhangi bir içecek, şarap, votka, viski  vb. Bunun nedeni ise hem akıl sağlığını zedelemekte hemde beden sağlığı için  tehlikelidir. Aynı zamanda çok büyük günahlardandır. Bu tür şeylerden uzak duralım ve içki içen kardeşlerimiz var ise en kısa zamanda yani hemen tövbe edip bir daha içmemeye karar vermeli gerekirse tedavi yöntemi ile bırakmalıdır. İçkili olarak can veren kimsenin imanını kurtarması genel olarak çok kolay olmadığını alimler bildirmişlerdir. Ancak Allah merhameti en çok olan ve acıyandır. Bu yüzden her şeyin en İyisini Allah (c.c.) bilir. Bize fazla söz söylemek düşmez.
  • Şafiî mezhebinde ise   ister az olsun ister çok olsun sarhoşluk veren her şet ağır pisliktir. 

  • Hafif Olan Pislikler

Hafif Necaset olarak da bilinmektedir.

  • Eti yenen hayvanlarda koyun, atlar veya geyik gibi  yabani  canlıların ters ve idrarları, Ancak bu saydığımız hayvanların tersleri ve idrarları İmam-ı Azam Ebu Hanefi Hazretlerine göre ağır pislikler arasında yer alır. İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu pislikler hafif necaset olarak sayılırlar.  Haliyle fetvada bu iki imama göre verilmiştir. Bu sebeple bizlerde hafif pislik olarak konumuza ekledik. 
  • Vahşi doğada yaşayan hayvanlar bunlara örnek olarak, atmaca, kartal,  şahin ve çaylak gibi havada dışkısını bırakan canlıların tersleri hafif pislik olarak görülmektedir. 
  • Hayvanların karaciğerlerine bağlı olan öd kesesi bulunur. Ve buna bağlı olarak da işkembesi de hafif pislikten sayılırlar. Örnek olarak eti yenen hayvan olarak  koyunun tersi hafif necaset olduğundan dolayı işkembe ve öd kesesi de aynıdır. 
Hafif ve ağır necasetler dini açıdan hangileridir. detaylı bir şekilde anlattık. İnsanların her zaman temiz olmaları gerekir. Temizlik imanın yarısıdır. Bunu bilmeyen kimse yoktur sanırım.  Namaz kılan insan özellikle temizliğine daha çok dikkat etmesi lazım, temizliğe dikkat etmediği takdirde necasetten dolayı namazına engel olabilir. Bu sebeple en çok dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de "necasetten  taharet, hadasetten taharet" bu ikili çok önem arz eder. 

Namaz kılmayan Müslümanlarda olduğunca temiz olmalıdır. Çünkü Allah temiz olanı sever ve insanlarda temiz olanı sever. Siz hiç gördünüz mü kirli olan insanları sevenleri. Temizlik şarttır. Müslüman her daim temiz olmalı, sade ve temiz elbiseler giyinmeli, güzel kokular sürünmeli ve sünnet niyeti ile sürülürse sünnet sevabı elde edilir. Bu nedenle  güzel kokular sürünürken kalbinizden sünnet niyeti geçsin. 

Son sözler:  Ve her hayırlı işlerinizde mutlaka ve mutlaka Allah rızasını gözetin.  Yani Allah rızası için yapın. Allah'tan çok korkun ve çok sevin. Hiçbir zaman Allah'ın merhametinden ümidinizi kesmeyin. Ancak kafirler Allah'ın rahmetinden ümidini keserler.  Ve şunuda belirtelim ibadetlerimizi düzgün ve  huşu içinde yapalım dediğimiz gibi sadece Allah'ın rızasını kazanmak için. Cennet veya cehennemden sakınmak için yapılmasında sakınca yoktur ama en efdal olanı kuşkusuz Allah rızasıdır. İbadetlerde eksiklik olmasın. Bize emredileni yapmak ve yasaklardan kaçmak gerekir. Allah (c.c.)'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Yani bizlerin ibadetleri bizlere fayda sağlar her emir bizim faydamızadır. Allah kullanarına acıdığı için kurallar koymuştur. Ve bunu son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) ile bizlere bildirmiş ve ehli sünnet olarak yaşamamız gerektiği bildirilmiştir. Unutmayın ameller niyetlere göredir. Niyetiniz halis olduğu zaman her şey çok daha güzel olacaktır. 

Ben temiz kalpliyim diyerek ibadetlerini yapmayan, haramlardan kaçınmayan çok insan var Allah hepimize hidayet versin. Fakat kalbi temiz olan insan zaten haram işlemez, ibadetlerini yerine getirir. Buradan da şu sonuç çıkar. Bana diyebilirsiniz ki ben haram işlemiyorum veya günah işlemiyorum.  Günahsız kul olmaz günahsız olanlar sadece peygamberlerdir. Bu sebeple içki içmemiş olsanız da, zina yapmamış olsanızda, gıybet ve bunun gibi büyük günahları işlememiş olsanız dahi bir vakit namazı kılmamanın günahı yeter de artar bile. Ve bu yüzden kalbim temiz diye kendimizi kandırmamızın bir anlamı yok. Saygılar. 



Bir önceki ilmihal içerikli konumuzda "Yara Üzerindeki Kan Abdesti Bozar Mı?" yara üstündeki kanın abdeste engel olup olmadığıan dair geniş açıklamalı yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

Yara Üzerindeki Kan Abdesti Bozar Mı?

Yaranın üzerinde biriken ve dışarı taşmayan kan abdeste engel olur mu?

Cevap: Vücudun herhangi bir kısmından çıkan, irin, kan ve buna benzer akıntılar abdesti bozar. Ancak abdestin bozulması için bu akıntıların etrafa yayılması gereklidir. Etrafa yayılan kan, irin, kanlı su ve benzerleri yayıldıkları takdirde abdestinizi bozmaktadır. 

Ancak yaranın etrafına dağılmayıp kan yaranın ucunda kalıp o şekilde durursa abdest bozulmaz. Fakat etrafa çok az dahi olsa yayılsa gene abdest bozulur. Abdestin tekrar alınması gerekir. Tabi bu gibi durumlarda insanlar  vesveseye düşebilir acaba abdestim var mı yok mu? diye bu sebepten ötürü abdestinizi yeniden almanız sizin çok iyi olacaktır. Bu sayede hem kuruntudan kurtulmuş olacaksınız hemde abdestinizin olduğuna kesin kanaat getireceksiniz. 


Yara Üzerindeki Kan Abdesti Bozar Mı?


Kan, kanlı su veya irin herhangi bir yaranın başında birikir yada büyür ise ve etrafa yayılmadığı takdirde abdeste engel olmaz. Yani abdesti bozulmaz. 

Mutlak ve Mukayyet Sular..

Mutlak ve Mukayyet Sular Nedir? Sular ve Kısımları Hakkında


Birinci Kısım sular: Dini açıdan sular, iki kısımdan oluşmaktadır. Su denilince ilk akla gelen suya mutlak su denir. Mutlak su birinci kısımdır. Bu sulara örnek verecek olursak: doğal olan sular, yağmur, kar, pınarlardan akan sular, ırmak, göl ve kuyu suyu kısımlarını kapsamaktadır.

İkinci Kısım Sular: Herhangi bir şeyin suya karışmış olması nedeniyle öz halini kaybetmiş ve değişime uğramış sulara ile mukayyet sular denilmektedir. Mukayyet sulara örnek olarak: gül suyu, et suyu, asma ve üzüm gibi sulara verilen kısımdır. 

Mutlak ve Mukayyet Sular..


Mukayyet sularda iki kısma ayrılmaktadırlar. Bunlar ise; asli ve asli olmayan olarak iki kısımdır. Asli olanlara örnek: Karpuz suyu, asma, üzüm suyu, kavun gibi meyvelerin sularıdır.

Asli olmayanlar ise; Aslında bu sular ilk başta mutlak sudur ancak içine herhangi bir maddenin karışması ile mukayyet sular kısmına giren sulardandır. Örnek olarak bir kuyuya herhangi bir şeyin düşmesi ve orada çürümesi sonrada bu madde ile karışıp farklılık göstermesi ve bozulması ile akıcılık aynı zamanda inceliğini de kaybeden bu sebeple bozulan sulara asli olmayan sular sular denilmektedir. 


Ancak şu da bilinmelidir ki mutlak suyun içinde yosun bağlamış olsa veya içine rengi ve kokusu  değişerek ancak tadını değiştirmeyecek oranda içine yaprak, toprak, sabun gibi benzeri temiz sayılan şeylerin katılması veya düşmesi ile mutlak su olmasına mani değildir. 

Bir önceki İslam - İlmihal Konumuzda "Bazı Dini Tabirler" ile ilgili açıklamalarda bulunduk dilerseniz konumuza göz atabilirsiniz.