En yakınımız olan aile ve akrabalarımızdır. Akrabalarımız uzakta ise ailemizden sonra en yakın olan kişiler komşularımızdır. Sosyal alanlarımızı komşular oluşturur. Kötü günler ve iyi günler hep beraber geçer aslında.
Eski zamana baktığımızda komşuluk daha ön plandaydı. O zamanlarda sokak ve mahalle yapısı bir başkaydı. Herkes birbirini tanır ve camdan cama konuşanlar olurdu. Teknoloji ve zamanın ilerlemesi sonucunda uyanık insanlar sayesinde arsadan daha çok gelir elde etmek ve değerlendirmek için onlar katlı binalar dikmeye başladılar. Bu sebeple siteler kuruldu ve yüzlerce insan onlarca katta oturur hale geldi. Ama kimse kimseyi tanımaz oldu. Tanısalar bile bir veya birkaç kişidir. Kendi aralarında geçmişten kalan komşuluğa özlemle bir kaç aile ile yakın temas içinde olanlar bu büyük sitelerde vardır. Ve bazen gözümüze çarpar ama eskisi gibi asla değil.
Ve bu yüzden gelişimin zararlarından bir tanesi de komşuluğun aslında komşuların varoluşu ama görünürde yok oluşudur. Bunun nedenlerinden bir tanesi de dediğimiz gibi bir bölgede sitelerin oluşması yüksek binalar ile 20 katlı 30 katlı her katta 4 dairenin oluşu ve insanların çok olması nedeniyle kimsenin kimseyle tanışma ve komşuluk bağı kurmaması, ve aslında nedir, necidir diye güvenmemesindendir.
Ama iyi yanı ise aslında bu gibi yerlerde kimse kimsenin hakkına kolay kolay girmemektedir. Komşuluk ilişkileri az olduğundan veya hiç olmadığından dolayı ve birde çok sessiz yerler olması nedeniyle kişiler kul hakkına kolay kolay giremiyorlar bu yönden bakarsak iyi olduğunu söyleyebiliriz. Ama birini elde ederken bir diğerini kaçırıyoruz.
Haliyle insanlar çok olunca ve sabah işe gidip akşam eve gelmekle günler, zamanlar ve ömür böyle geçer.
Fakat şunu unutmamak gerekir. "Komşuluk hakkı" bu çok önemli husus olmakla birlikte İslam'da da yeri oldukça önemlidir.
Her ne kadar azda olsa komşularımız normal mahallelerde yaşayanlar için var. Henüz sitelere geçmemiş insanlar için. Bu sebeple dikkat etmememiz gereken bu hakka riayet etmemiz gerekir. Bu nasıl olur derseniz sıralayalım:
* Hastalandığı zaman yanında bulunmak veya bulunduğu yerde ziyaret etmek.
* Karşılaştığı zaman selam vermek ve almak. Aynı zamanda hal hatır sormak çok uzun olmamak kaydı ile ayak üstü biraz muhabbet etmek.
* Yardımlaşmak, eğer komşunuz zor durumdaysa diğer bireylerle, komşularla birlik içinde olup, yardıma ihtiyacı olan komşunuza yardım etmelisiniz.
* Ara ara veya günler belirleyerek ziyarette bulunmak. Bayramlarda, Mübarek gecelerde, önemli günlerde, imkan varsa ziyaret ile tebrik etmek kutlamak , yoksa telefon veya teknolojiyi kullanarak unutulmadığını anımsatmak.
Bunun gibi birçok yapılması gerekeni sayabiliriz. Şimdilik iF ailesi olarak bu kadarla yetinelim.
İslam'i açıdan konuya bakacak olursak, kul hakkında insanlar genel olarak çok riayet ettiği görülür yada sözleri ile bunu üstüne basa basa söylerler. Örnek olarak 'Birçok şey olur ama kul hakkı yemem' gibi sözlerle. Ama kul hakkı denilince sanki insanların parasını haksız yere yemek gelir. Evet bu da bir kul hakkıdır ama kul hakkı sadece kişinin parası ile ilgili mesele değildir. Geniş yelpazede yerini alır.
Örnek olarak, yolda yürürken bir kimseye şunun tipine bak, ne biçim görünüşü var, Aynı şeyleri ben yüzüne de söylüyorum, dedi kodu gibi olmasın ama..... gibi sözler... hep kendini kandırmaca ve bunlar sadece bir kısmını saydığımız kul hakkı. Biz konumuzla ilgili haklara devam edelim:
komşuluk hakkı yukarıda yazdığımız gibi komşular, aileden sonra en önce gelen insanlardır. Bu yüzden Anneye, babaya iyi davranmak gerektiği gibi komşuya da iyi davranmak gerekiyor. En basiti üst katta oturuyorsanız alt kattaki insanı düşünüp fazla ses çıkarmamak, hoplamamak, zıplamamak, müzik sesini sonuna kadar açmamak vb. Bu saydıklarımız eğer yapılıyorsa zaten alt kattaki kişi bundan oldukça rahatsız olur. Genç olsun yaşlı olsun. Ne olursa olsun gürültüyü kimse istemez. Ama görülüyor ki insanlar bunlara hiç dikkat etmiyor. Diğer evde kim var, kim yok, acaba hasta biri var mı?, bizden hoşnut değiller mi? diye düşünen insanlar olsa da, olmayanlar ve komşuluk haklarına özen göstermeyen binlerce insan var. Ve bu yüzden dolayı kavgalar bile çıkmaktadır.
Aynı şekilde alt katta oturan kimsede üst kattakini bu nispetle düşünmelidir. Bu haklara özen gösterilmediği takdirde hem komşuluk haklarını çiğnemiş olursunuz hemde kul hakkına girmiş olursunuz.
Konumuza ayeti kerime ile son verelim;
Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'de Nisa suresinde şöyle buyurmaktadır:
"Anneye, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere iyilik edin" (Nisa 4/36)
ads
Hiç yorum yok: