-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads

Sahabenin Ehl-i Beyt Sevgisi

Sahabenin Ehl-i Beyt Sevgisi
Eşi benzeri görülmemiş fedakarlıkla Hz. Peygamber'e (s.a.v) teslimiyet gösteren, uğrunda mallarını ve canlarını seve seve feda eden ashap, Resulullah'ın (a.s.v) ehli beytine de sevgi ve saygıda asla kusur etmemişlerdir. Ashab-ı Kiram, her hayırlı işte olduğu gibi ehli beyti sevmede, onlara gerekli ihtimamı gösterme ve iltifatta bulunma hususunda da bizlere örnek olmuşlardır.

Bütün sahabe Ehli Beyte sevgi ve saygıda gerekli hassasiyeti göstermiştir. Sadece Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'in birinci derecedeki akrabalarına değil, bunların neslinden gelenlere de aynı hassasiyetle yaklaşmışlardır. Nitekim bir seferinde ashabın büyüklerinden ve aynı zamanda ilimde mümtaz bir şahsiyet olan Zeyd b. Sabit (r.a) bir cenaze namazı kıldıktan sonra, tam atına bineceği sırada Hz. Peygamber'in (s.a.v) amcası Abbas'ın oğlu Abdullah (r. anhüma), Zeyd b. Sabit'in (r.a) ilmine olan saygısından ona hürmeten atının üzengisinden tutmuştu. Bunu gören Zeyd (r.a),

- Ey Resulullah'ın (s.a.v) amcasının oğlu, lütfen böyle yapma, üzengiyi bırak demişti. Abdullah b. Abbas da (r.a),

- Biz alimlerimize karşı böyle davranmakla emir olunduk, deyince, Zeyd b. Sabit (r.a) hemen onun elini öpmüş ve, 

- Bizde Resulullah'ın (s.a.v) Ehli Beytine karşı böyle davranmakla emir olunduk, demişti. 

Abdullah b. Ömer (r.a) Kâbe'nin gölgesinde oturuyordu. Bir ara Hz. Hüseyin'in (r.a) geldiğini görünce,

"Bugün göl ehline dünya ehlinden sevimli olan budur" dedi.

İbn Mesud (r.a), "Âl-i Muhammed'e bir gün sevgi beslemek, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır" (Deylemi, Firdevsü'l Ahbar, nr 2543)

Yazar: S. Mübarek Erol

Kurtuluş Gemisi - ehl-i beyt [ Semerkand ] - Pozitif Dağıtım. S,  55, 56

Allah’ın işitmesi ve görmesi

Allah
Sual: Kitaplarda, (Allahü teâlâ işitir, görür, ama Onun işitmesi, görmesi bizimki gibi vasıtayla, yani göz ve kulakla değildir) diye bildiriliyor. O zaman bunun gibi, (Allah’ın gözü, kulağı vardır; ama bizim gözümüze, kulağımıza benzemez, nasıl olduğu bilinemez) demek caiz olur mu?

CEVAP

Hayır, kesinlikle caiz olmaz. Bunu söyleyen, Mücessime ve Müşebbihe ismindeki sapık fırkalardır. Bunlar, (Allah cisimdir) diyerek Onu mahlûklara benzetiyorlar. Bunun gibi Vehhabiler de, (Allah’ın eli vardır, ama bizimki gibi değildir, nasıl olduğu bilinemez) diyorlar. Hâşâ, (Gözü, kulağı veya eli vardır) demek, yaratılmışlara benzetmek olur. (Gözünün, elinin nasıl olduğu bilinemez, bilinen şeylere benzemez) dense de, mahlûklara benzetilmiş olur, çünkü göz, kulak ve el birer organdır yani maddedir, cisimdir. Allahü teâlâ ise, bunlardan uzaktır. Bir âyet-i kerime meali:
(Onun benzeri hiçbir şey yoktur, O hiçbir şeye benzemez.) [Şura 11]

İmam-ı Rabbânî hazretleri de buyuruyor ki: Allahü teâlâ, madde ve cisim değildir. O, bildiğimiz, düşünebileceğimiz şeyler gibi değildir. Nasıl olduğu anlaşılamaz, düşünülemez. Benzeri olamaz. Şu kadar biliriz ki, Allahü teâlâ vardır, bildirdiği sıfatları da vardır, fakat kendisinde, varlığında ve sıfatlarında akla gelen, hayâlimize gelen her şeyden münezzehtir, uzaktır. İnsanlar Onu anlayamaz. (2/67)

Kaynak: dinimizislam

eş-Şâkiru ve'ş-Şekûr

Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)  bütün yaratılmışlar arasında, Rabb'ine en çok şükreden kimseydi. Peygamberimiz (s.a.v), felaket ve musibetlere karşı sabır göstermenin yanı sıra, bir  lütuf ve nimete kavuştuğu zaman da şükrederdi. Zaten onun her hali şükür üzerine idi. Hiçbir meseleden dolayı şikayet ettiği insanlara dert yandığı görülmemişti. Çok ağır hastalıklara yakalandığında bile devamlı şükür içinde bulunurdu.


eş-Şâkiru ve'ş-Şekûr


Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi vesellem) en dayanılmaz musibetlere uğradığı gibi, en büyük ve ulvi nimetlere de kavuşmuştu. Cenâb-ı Hak kendisini alemlere rahmet olarak göndermiş, kainatın efendisi yapmış, bütün peygamberlere sultan, evliyalara rehber, müminlere eşsiz bir örnek kılmıştır. Kendisine muhatap seçerek yüce kelamını ona vahyetmiş, kısa zamanda davasında başarılı kılarak düşmanlarına karşı galibiyet ihsan etmiştir. Onun tebliğ ettiği hak din dünyaya yayılmış, kıyamete kadar da geçerli din olmuştur. Bunun gibi Efendimiz'i (sallallahu aleyhi vesellem) daha sayamayacağımız pek çok nimete kavuşturmuştur.

Allah Teala Efendimiz Muhammed Mustafa (a.s.v)'ı bütün günah ve kusurlardan temiz ve uzak olarak yaratmıştır. Geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanmıştır. Böyle olduğu halde, Peygamberimiz (s.a.v.) devamlı şükür içinde bulunurdu. O kadar ki ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Hatta bir gece sabaha kadar namaz kılmış, göz yaşı dökmüştü. Efendimiz'i (s.a.s) bu halde gören hanımı Hz. Aişe (radıyallahu anha), "Ya Resulallah, niçin kendinizi bu kadar yoruyorsunuz? Sizin geçmiş ve gelecek günahlarınız affedilmedi mi? deyince, Peygamberimiz (s.a.v) şu karşılığı verdi: 'Ya Aişe! Ben Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı?" (64) Beyhaki, es-Sünnenü'l-Kübra, nr, 4399

Yazar: Hüseyin Okur

Esma-i Nebi - Resûlullah'ın (sallalahu aleyhi vesellem) isimleri [ Semerkand ] - Pozitif Dağıtım. S, 58, 59

Şeytani Ruhlar Filmi (2015)

Şeytani Ruhlar - Demonic Filmi İnceleme:


ABD 2015 yapımı gerilim ve korku türünden film vizyon tarihi 8 Mayıs 2015 tarihinde gösterime girmiştir. Yönetmen koltuğunda "Will Canon" ve oyuncu kadrosundan bazıları ise "Aaron Yoo , Maria Bello , Scott Mechlowicz , Dustin Milligan , Frank Grillo" ile 1 saat 25 dakika süren IMDb puanı ise  10 üzerinden 5.3 olarak belirlenmiştir.

Şeytani Ruhlar Filmi (2015)

Şeytani Ruhlar Filminin özeti:

Uzun süreden beri gidilmeyen ve terk edilmiş bir çiftlik evinde 6 kişinin ölü bulunmasıyla başlamaktadır. Dedektif ve polisler olayın sır perdesini aralamak için olayın olduğu bölgede bir süre incelemelerini gerçekleştirirler.   Psikiyatrist Dr. Elizabeth Klein, cinayetlerin tek şahidi John ile konuşmaya başlayınca evde cinayete kurban giden 6 gencin, şeytani ruhlarla yaşadığı korkunç olayları öğrenir.

Bir Elin Nesi Var, İki Elin Sesi Var

Bir Elin Nesi Var, İki Elin Sesi Var Atasözü ve Anlamı

Tek bir kişi aynı anda birçok işi yapma ihtimali çok azdır. Yani iki elin yapacağı işi tek elin yapması imkansızdır. Tek tek yapılması imkansız olan işlerin, insanlar ile birlikte yapılması halinde hem kolayca yapılır hemde fazla zahmet çekmeden işlerinizi hemen bitirirsiniz. 

Atasözü özünde demek istiyor ki:  "birlik olmak lazım", birlikten kuvvet doğar sözünü hatırlamanız buna yardımcı olacaktır. Birlikte yapılan işlerde rahatlık ve kolaylık vardır. Aynı zamanda bu tür işleri tek bir birey yapmaya kalksa zorlanır yada yapamaz. 

Bir Elin Nesi Var, İki Elin Sesi Var


Birlik olmak, dayanışma içinde olmak bizler içinde çok güzeldir. İnsanlar bu gerçeği çok iyi bilirler ve zamanı geldiğinde birlik olmayı da...

Örnek verecek olursak: Şehir hayatından uzak yaşayan, köylerde hayatını devam ettiren kişiler vardır. Bunlar yeri ve zamanı geldiği zaman tarla ile ilgilenirler. Ancak bu kişi hastalandığında iş yapamaz hale geldiğinde, köylüler birlik olarak o kişinin tarlasını işe yarar hale  getirirler. Ekin biçer ve hasat zamanı gelince kaldırırlar. 


Sonuç olarak: birlik olmak her zaman iyidir. Bu sadece küçük alanlarda değil büyük alanlarda yani devletler arasında da olmalı, zaten ara ara bu tür birlikler olduğunu zaman zaman görmekteyiz. Özellikle İslam ülkelerinin birleşmesi mutlaktır. 

Bir önceki konumuzda "Bir Baş Soğan Bir Kazanı Kokutur" atasözü ve anlamı hakkında detaylı bilgileri açıkladık.

Peygamber Efendimiz'in Yaşantısı

Peygamber  Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz çok sade bir biçimde yaşardı.  Özellikle  sadece giyinir aynı zamanda sade yemekler yer idi. Bununla birlikte giymiş olduğu elbiselerin süslü ve pahalı olmasını sevmezdi. Her işinde sade bir yaşantıya sahipti.

Peygamberimiz (s.a.s) sefa içinde zevk içinde zaman geçirmekten hoşlanmazdı. Başkalarını da bu tür durumlarda olmasına engel olurdu.

Hz. Muhammed Mustafa (asm) bir gün ipekten yapılmış olan kıymeti çok olan bir elbise hediye edilmiş idi. Peygamber  Efendimiz (a.s.v) bu elbiseyi Hz. Ömer (r.a)'e göndermişti. Hz. Ömer (r.a) bu durumdan pek  hoşnut olması nedeni ise  Efendimiz (s.a.v) tarafından beğenilmeyen bir şeyin kendisine gönderilmesinden dolayıdır. Bu durumdan dolayın üzüntü duymuştur. Peygamberimizin (asm) yanına gelerek durumu izah etmiştir. O da; "Bu elbiseyi sana giyesin diye diye değil, satman için gönderdim." demiş. Hz. Ömer (r.a) da onu iki bin dirheme satmıştı.

Peygamber Efendimiz'in Yaşantısı


Efendimiz  (sallallahu aleyhi vesellem) genel olarak sade bir yaşantısı olduğunu yukarıda bildirmiştik. Bunun haricinde ise özellikle keçi kılından olan, örülmüş elbiseler giydiği rivayet edilmektedir. Vefat zamanında ise üzerinde bu türden bir elbise olduğu bilinmektedir.