-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads

Süper Etkileyici


Thug Life....
Posted by Young Paperboyz on 23 Mart 2015 Pazartesi

Rüzgar Eken Fırtına Biçer.

Bir insan birine kötülük yaparsa bunun karşılığı olarak daha fazla kötülük görebilir. Atalarımız bu söz ile  bu tür niyetli insanları tecrübelerine dayanarak uyarmışlardır. 

Yapılan bir kötülük yapana er yada geç  kat kat  fazlası ile geri döner. Kötülüğe maruz kalan kişiler ise bunu sindiremezler. Zaman içerisinde  daha güçlü şekilde olarak  şiddetli şekilde karşılığını verirler.  Yapılan kötülük neticesinde, insanlar içinde kin ve öfke beslerler bundan dolayı intikam hırsı ile  kötülük yapana ağır biçimde zarara uğratabilirler. 

Rüzgar Eken Fırtına Biçer.


Örnek: Kemal, Selim'in defterini yırttı. Ortada herhangi bir sebep olmaksızın defteri yırtılan selim, bu olaya sinirlenecek ve karşılığında kemalin üstünü başını yırtacak ve daha kötüsü olacak. Bundan dolayı kemal daha büyük bir zarara uğramış olacaktır.

Bu davranışlarda her iki tarafta suçludur. Kötülüğe  kötülükle karşılık vermek kişiye yakışmayan durumdur. Ancak olayların gidişatının böyle olmasına neden olan kişi kemaldir. 

Unutulmaması gereken, her hangi bir yapılan yanlışa daha büyük bir yanlış ve kötülükle  karşılık verileceği bilinmeli; davranışlarımızı ölçülü biçimde yapmalıyız. Bu sebeple daha kötü sonuçlara yol açacak davranışlardan uzak durmalıyız. 

Acı Biberin Faydaları Nelerdir?

Acı Biberin Faydaları ve İçerdiği Vitaminler Hakkında Geniş Bilgi

Acı biberin faydalı mı? Acı biber tüketmenin faydaları nedir? Acı biberi çok kullanmanın ne gibi zararları vardır ve içinde bulunan vitaminler nelerdir?

Sofralarımızdan eksik etmediğimiz baharatların en başında acı biber gelir. Acı biberin tarihi ortalama 8 ile 9 bin yıl öncesine kadar gider. Hemen hemen dünyanın bütün mutfaklarında kullanılmaktadır. Meksika'da yapılan bir arkeolojik kazıda 1 yıllık acı biber  tohumuna denk gelinmiştir.  Buradan da anlaşıldığı gibi acı biberin anayurdu ABD'dir.  Birçok uygarlık acı biberi tedavi için ilaç yapımında kullanmış ve özelliklerde yemeklerinde eksik etmemişledir. Bu uygarlıklardan bazıları Aztek ve Mayalar'dır. 

İlk zamanlarda Avrupa bölgelerinde acı biber süs bitkisi olarak yetiştirilmekteydi. Kristof Kolomb biber tohumlarını Karayip adasından alarak Avrupa ülkelerine kadar getirmiştir.  Bir süre bu şekilde süs bitkisi olarak kullanılan acı biberin daha sonra yemeklerde kullanılmaya başlanmış ve bu sayede tüm dünyada kullanılmaya başlanmıştır. Yemeklerin vazgeçilmez lezzet ve şifa kaynağı olmuştur. 


Acı Biberin Faydaları Nelerdir?


Yakın tarihimizde bitkiler üzerinde birçok araştırmalar gerçekleştirilmektedir. Buna bağlı olarak faydaları da ortaya çıkmaktadır. Ancak insanların damak tadları çok farklı olduğundan bazı kişiler acı biberi çok severken bazıları hiç sevmezler.  Sofrasında acı biber olmayan kişiler yedikleri gıdalardan hiç zevk almazlar, yedikleri yemekler o kişilere  tatsız ve eksik gelir. 

Acı biberin en iyi tarafı ise dünyanın hemen hemen her yerinde ne tür ilklim şartı olursa olsun kolay şekilde yetiştirilebilmesidir. Bundan dolayı her mevsimde karşımıza çıkan bitki türüdür. 

Bu faydalı bitkiyi yemek yaparken yemeklerin içine veya yemeklerin piştikten sonraki aşamasında yemeğinizin üstüne serpiştirerek kullanabilirsiniz.  Bu tercihler kişiden kişiye değişiklik gösterir. Her ne olursa olsun yemek sırasında veya yemek yapılırken eklenen acı biberin değerinde herhangi bir değişiklik olmaz ve sağlık için faydasını korur.  Damak tadının haricinde en önemli özelliği ise insan sağlığı açısından acı biberin ne kadar faydalı olduğunu öğrenelim.

Acı biber içinde bulunan vitaminler

* C, P, K vitaminleri yoğun olarak bulunur. 

* P vitamini kanamaları önlemede yardımcı olur ve damarları yumuşatma görevini görür.

* K vitamini ise kandaki pıhtılaşma oranını düzenler.

Ayrıca bulunan vitaminler E, A vitaminleridir.


Acı biberin faydaları nelerdir?

İçinde bulunan E vitamini güçlü bir antioksidan özelliği sayesinde cilt kırışıklarına ve yaşlanmayı önlemeye yardımcı olur. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirir ve korur. Özellikle kanser hastalığına yakalanma riskini en aza indirir. Kansere karşı koruyucu özelliği vardır.  

Asrımızın hastalığı olarak bilinen Alzheimer hastalığını durdurur.  Gözlere oldukça faydası vardır. Buna bağlı olarak göz rahatsızlıklarına çok iyi gelir. E vitamini bu hastalıkların dışında birçok hastalığa şifa kaynağıdır. 

A vitamini ile gözlere çok faydalıdır.  Geceleri insanların görebilmesinin nedeni A vitaminidir. A vitamini yetersiz olan kişiler geceleri görme bozukluğu yaşayabilir. Tavukkarası hastalığına çok iyi gelmektedir.  Bunların yanısıra, kemiklere, dişlere, saçlara ve tırnaklara sağlık açısından faydası oldukça büyüktür. Daha güçlü ve sağlıklı olmasını sağlar. A vitaminin ülser rahatsızlığına da iyi geldiği bilinmektedir.

K vitamini yukarıda belirttiğimiz  gibi kan pıhtılaşmasında etkin rol oynar. Vitamin bakımından çok zengin olan acı biberde aynı zamanda B2, B3 ve B6 vitaminleri de bulunmaktadır.

Halk arasında en çok C vitaminin Turunçgillerde bulunduğu söylenmektedir. Limon vb. gibi besinlerde C vitamini bulunmaktadır.  Ancak taze acı biberde limonda bulunan C vitaminden 7 kat daha fazlası bulunur. 

Acı biberde hangi mineraller bulunur?

Görüldüğü  gibi vitaminler açısından oldukça zengin olan acı biber aynı zamanda mineraller açısından da zengin bir bitkidir.  Buna bağlı olarak vücudun ihtiyacı olan birçok minerali içinde barındırır.  Yoğun olarak bulunan mineraller şunlardır:

* Demir
* Sodyum
* Potasyum
* Selenyum
* Fosfor
* Manganez

Manganez, besinlerden enerji elde edilmesinde ve sindirime yardımcı olarak görev yapar. Kemiklerin gelişimine yardımcı olur ve güçlendirir. Bu mineral aynı zamanda kısırlığa faydası vardır. 

Acı biber demir açısından çok zengin olduğu için kansızlığa çok iyi gelmektedir. İçerdiği demir minerali ile kansız olan kişilerin düzenli olarak tüketmesi bu sorunu ortadan kaldıracaktır. 

Acı biberin diğer faydaları, içinde bulunan liflerdir. Bol miktarda bulunan bu lifler kabızlığa iyi gelmektedir. Fakat unutulmaması gereken, ülser hastalarının acı biber tüketmemesi gerekir. Acı biberin ülser hastalığı olan kişilere sağlık açısından zararlı olabileceği düşünülmektedir. 

Antioksidan vücudumuz için çok önemlidir. Acı biberde antioksidan yoğun olarak bulunduğundan kanser riskini azaltır ve yakalanma oranı bu bitkiyi kullanmayan kişilere göre daha az seviyeye indirir. Bağışıklık sistemini güçlendirdiğinden dolayı olabilecek birçok hastalığa karşı kalkan görevini görür ve bizleri bu rahatsızlıklardan çok iyi şekilde muhafaza eder. Antioksidan kaynağı ile göz hastalıklarda etkili özellikle katarakt oluşmasını önler. 

Bu faydalarının yanında solunum yolu enfeksiyonlarında tedavi edici özelliği ile önemli rol oynar. 

Acı biberin vücut için diğer faydaları

Acı biberde "kapsaisin" isimli madde bulunmaktadır.  Bu madde vücut için oldukça önemlidir. Kapsaisin maddesi vücutta ileri seviyede hassas veya hasta olan kısımları sakinleştirme ve iyileştirme görevini görür. Yani terapatik etki yapar. Bu madde özellikle kan kanseri, bağırsak ve akciğer kanserlerinde etkilidir. 

Kan dolaşımının hızlanmasını sağlar. Bundan dolayı tansiyon dengede durmaktadır. Buna bağlı olarak hipertansiyonu kontrol altına alır ve dengede tutar. Anlaşıldığı üzere tansiyon değerlerinin normal olmasını sağlar. 

Vücut ısısının artmasını sağlar. Kış mevsimlerinde tüketilen acı biber kişinin üşümesini önler. Bu yüzden ayakları ve elleri çok üşüyen kişilere acı biber tüketilmesi tavsiye edilmektedir.

İltihaplı eklem ağrılarının azalmasına yardımcı olur. Zona rahatsızlığı geçiren kişinin sonraki zamanlarda oluşan ağrıların azalmasında etkilidir.

Metabolizmayı hızlandırdığı için zayıflamada en etken rol oynar ve zayıflamak isteyen kişiler acı biber tüketmeleri sebebiyle metabolizma hızlanır ve bundan dolayı daha çok kalori yakarak zayıflamaya yardımcı olur.

Kırmızı acı biber ise vücudun en çok ihtiyacı olan C vitamini ile doludur. Yukarıda belirttiğimiz gibi limondan kat kat daha fazla C vitamini bulunmaktadır. 

Tip 2 diyabet oluşmasına karşı önleyicidir.  Acı biberin faydaları saymakla bitmeyecek olduğundan bizler için gerekli görülen faydalarını sıraladık. Bu faydaları birçok insan tarafından bilinmekte ve araştırmalar sonucunda geçmişten günümüze kadar bilinmektedir. 

Bir önceki konumuz olan "Kanserin 10 Belirtisi" yazımızda kanser hastalarında görülebilecek belirtileri 10 madde ile açıkladık.

Sanatına Kim Hor Bakar, Boynuna Torba Takar.

Sanatına Kim Hor Bakar, Boynuna Torba Takar.
Sanatına Kim Hor Bakar, Boynuna Torba Takar Atasözü ve Anlamı Hakkında Açıklama:

Sanatlarını beğenmeyen insanlar bir hayli fazla olduğu günümüzde bellidir. Bu tutumda olan kişiler sanatını beğenmediği için sonu kötü olmaktadır.

Bu ata sözünde belirtilen sanat genel olarak, demircilik, bakırcılık, sıvacılık, boyacılık, vb. gibi farklı işler manasında (zanaat) olarak algılamamız gerekmektedir. 

İnsanlar ekmek parası kazanmak için çalışmaları gerekir ve bir sanatı olan kişi bu şekilde geçimini sağlar. Şunu iyi bilmek gerekir, işin iyisi kötüsü olmaz. Ancak yapılacak işlerin arasında  fazla para kazandıran ve az kazandıran işler istisna. Fakat bu açıdan bakmamak gerekir. Paranın çokluğu ile iyi kötü kavramı ortaya çıkmayacağından dolayı işin iyisi kötüsü de olması mümkün değildir. 

Bazı insanlar işlerini beğenmezler ve istedikleri işe sahip olamadıklarından başka işler peşinde koşarak eski işini bırakırlar. Bundan dolayı yeni işinde başarılı olan kimse doğru birşey yapmış olur ve tartışılacak bir durum yoktur. Birçok insan farklı dallarda meslek sahibi olabilir. Bunun için bir diğerine geçebilir ve daha fazla getiren mesleğini icara edebilir. Örnek olarak bir kişi berberlik yapmakta ancak iyi bir gelir elde edemeyip ailesini geçindiremediği için diğer mesleği olan demirciliği yapabilir.

İş hayatında  genel anlamda işini sevmeyen birçok kişiye denk gelebilirsiniz. Bundan dolayı düzenli olarak bir yerde durmaz ve işine sahip çıkmaz. Sürekli olarak iş değiştirir veya dükkan sahibi işinden hoşnut olmadığı için zamanında ekmek teknesini açmaz ve bir gün çalışıp başka zamanlarda yatarsa işini tutturamaz ve kimse ondan alış veriş etmeyerek iş dahi vermezler.  Bu davranışı sayesinde tüm müşterilerini zamanla kaybeder ve açıkta kalır. Ve parasız kalarak insanlardan borç isteyerek iyi olmayan durumlara düşer.

Dilenilecek duruma düşmemek için, işimizi, sanatımızı (zanaatımızı) sevmemiz gerekmetedir ve işini en güzel biçimde yapmak sanat sahibine çok şey kazandıracaktır.

Bediüzzaman'ın Barla Ziyareti

Bediüzzaman'ın Barla Ziyareti
Nur Risalelerinin ilk dershanesi Barla'dan ayrılalı yirmi yıla yaklaşmıştı. Bu yirmi yıl zarfında belki yirmi şehir daha gezdirmişlerdi. 


İnkılap silindiri memleketi bir baştan bir başa ezip geçmişti. Ama o hür başıyla, beyaz sarığıyla bütün inkar dünyasına karşı meydan okuyordu. Başlattığı maneviyat harekatını, çeşitli engellere, manialara rağmen başarı ile yürütüyordu. 


Barla'yı çok özlemişti. Ana ocağı, baba yuvası gibi hasret duymuştu Yeşil Barla'ya...


"Nurs karyesine karşı olan sıla-i rahimden daha ziyade bir saikle geldim" diyordu. Yediden yetmişe Barla'lılar "Hoca efendi gelmiş" diye koşa koşa karşılamaya çıkmışlardı.


Gençler, ihtiyarlar, çocuklar, kadınlar hepsi ayaklanmış Üstadı Hocayı karşılıyorlardı. Üst yoldan, belediye binasının önündeki meydana girmişti arabası. Sevgi dolu, şefkat dolu gözlerle süzüyordu etrafı.... İki kolunda iki sevgili talebesi vardı: Zübeyir Gündüzalp ve Tahiri Mutlu...


Dik ve taş yokuşu yavaş yavaş iniyorlardı. Baharın gülleri açmış, mis gibi kokuyordu etraf....


Barla'ya ilk geldiği günler, O'nun yardımına koşanlardan Mustafa Çavuşlar, Muhacir Ahmetler ebediyet alemine göçmüşlerdi.


Bunlardan dik yokuşu inerken, Mustafa Çavuş'un evinin önünden geçerken, kapıda asılı duran koca kilite gözleri takılınca, o şehla gözler yaşlarla doldu. Ağlıyordu Koca Bedi.... Dostları düşünerek ağlıyordu... Hayali yıllar öncesine gitmişti. 


İki kolundaki, iki sevgili talebesiyle iniyordu... Yavaş yavaş dershanesine doğru.  Yıllar çabuk geçiyordu. Bugün hiçbirisi maddeten yok aramızda. Yıllar önce Zübeyir Gündüzalp'i ve Tahiri Mutlu'yu yolcu ettik, bunlar aramızda artık maddeten yoklar ama manen, ruhen yanımızdalar. 


Şair kardeşimiz Ekrem Kılıç, Tahiri Mutlu ağabeyimizin ardından bir vefat haberi düşmüştü.




Dosta Giden Yol


Oruçlu günlerin sonu yaklaşıyordu. Sevinç ve sürur günü bayrama pek az kalmıştı. Bayram hilali doğmaya hazırlanıyordu. Hilalin doğması bir sevinç, bir bayram başlangıcıydı. Fakat hilal güneşin gurubuyla doğacaktı.


Mevsim bahardı, güllerin açması yaklaşmıştı. Güller beldesinden göç vardı. Güller ülkesinden rıhlet ve hicret vardı. Gül şehri Isparta'dan ayrılık işaretini vermişti.


"Nereye?..."


Dedikleri zaman doğuyu, doğduğu toprakları, doğunun yalçın doruklarını göstermişti. Yarım yüzyıl sonra sılaya dönüyordu. Daüssıla tabir edilen, vatan hasreti, memleket özlemi onu doğduğu topraklara sevkediyor sandılar.



Tam otuz dört yıl önce yine böyle bir gül mevsiminde gelmişti. Dönüyordu artık, hemde gelmemek üzere... Bayram arefesinde dönüyordu. Bu dönüş dönülmez akşamların hüznüne benziyordu. Gönüller buruk gözler bulutlu, hisler rakik ve inceydi. Dostları ile vedalaşıyor, yakınları ile helalleşiyordu. Bu vedayı bile gizli yapıyordu. Kapıda bekleyen silahlı nöbetçiler bu sılaya razı olmuyorlardı. Elli yıldır devam eden takip ve takyid hala sona ermemişti. Halbuki O elveda diyerek hakiki dosta, gerçek sılaya, Hakka vuslata gidiyordu. Fanilerin, Fenaların takipleri sona erecekti.


Arabanın tamire muhtaç olduğunu söyleyen talebelerine cübbe ve bazı eşyaların satılıp, yeni bir araba kiralanmasını istiyordu. Hedef olarak Urfa'yı göstermişti.


Mart ayı cilvesini gösteriyordu. Kar, tipi, yağmur baştan başa vatan sathını kaplamıştı. Gökyüzü, sis ve dumanla örtülmüştü. Kiremit renkli göklerden toprak yağıyor, çamur yağıyordu.


Evet.. evet çamur yağıyordu. Anadolu'da maddi-manevi kış hüküm sürüyordu.  Herkes hayret içindeydi.

Bu ne hal?


"Bir mevsim-i baharına geldik ki alemin Havuz tehi, bülbül hamuş, gülistan harap" diyen şairi hatırlamamak elden gelmiyordu. Sabahleyin yatağından kalkanlar şaşırıp kalmıştı. İhtiyarlar bu yağmur ve çamur hadisesini pek hayra yormuyorlardı. 


Gazeteler "Çamur yağıyor!" diye birinci sayfalarında hadiseyi iri puntolarla duyurmuşlardı. Bizim melal yüklü arabamız Urfa dağlarını tırmanıyordu. Asrımızın sahibi, şefkatli sultan sula ile vedayı birleştirmişti. Urfa yollarında dökülüp kalan vasıtalar:

      Urfa dağlarında gezer bir ceylan

      Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar

      Anandan babandan yardan ayrı koyarlar

Diye dertlenen yanık kalbi Urfa'lıya hak vermişti.


Urfa dağlarının ceylan gözlü misafiri, bir asıra ulaşan uzun ömrünü anadan, babadan, sıladan ayrı geçirmişti. Fakat Yar ile beraberdi. Dost ile hemdemdi. Çünkü: "Dost istersen Allah yeter." Evet O dost ise, herşey dosttur.


Yaran istersen Kur'an yeter. Evet, ondaki enbiya ve melaike ile hayalen görüşür ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder. Yüce gerçeğinin idraki içindeydi.


Urfa yolundan, İbrahim Halilullah'ın dergahından, dergah-ı ilahiyeye geçmek istiyordu. Mübarek ve bereketli ömründe meslek olarak da Halilullah'ın yolunu seçmişti. Hıllet ve dostluk mesleği..


"Mesleğimiz haliliye olduğu için, meşrebimiz hillettir. Hillet ise en yakın dost ve en fedakar arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder." Elimdeki arşivimi tertip-tanzim ederken, Üstad Bediüzzaman'ın Emirdağ Sorgu Hakimliğine hitaben yazılarak Isparta sorgu hakimliğine gönderilmek üzere verilen iki sayfalık bir not elime geçti. Okumaya çalıştığım bu müracat ifadesinin Emirdağ Lahikaları kitabında olmadığını müşahede ettim. Bu sebepten elinizdeki kitabın içine, hiç yayınlanmamış bir Nur Mektubu olarak koymayı düşündüm. 


Nur Üstad için rahmet ve mağrifetlere vesile olmasını niyaz ederek aziz okuyucuların nazarlarına arzediyorum:


Isparta Sorgu Hakimliğine Gönderilmek Üzere Emirdağ Sorgu Hakimliğine

Isparta C.M.U.nin 25 Mart 1956 tarih ve 18/331 sayılı esas hakkındaki iddianemesini kanuni müddet zarfında itirazımdır. 


Muhterem Hakim! Bana isnat olunan suç laikliğe aykırı devletin içtimai, iktisadi, siyasi veya hukuki temel nizamlarını dini esas ve inançlara uydurmak amacı ile gizli cemiyet tesis etmek tanzim, sevk ve idare etmek ve T.C.K. 163. maddesine göre cezalandırılmam talep olunmaktadır.  Şimdi hak ve nisbet kaideleri içerisinde bir an düşünelim. 


Bana isnat olunan bir suç dolayısıyla  beş defa Ağır Ceza Mahkemelerinden beraat kararı almış bulunmaktayım hemde üç sene evvel Malatya hadisesi münasebeti  alakadar olan yirmi mahkeme suç yoktur diye hüküm etmişler ve hem 30 sene içinde hiçbir mahkeme cemiyetçiliğe dair en küçük bir delili dahi bulamamış ve temyiz mahkemesi verilen beraat ve Risale-i Nur kitaplarının iade kararlarını tasdik etmiş ve bu mesele kaziyyesi: muhkeme haline gelmiştir. Hakikat böyle olduğu halde aynı suç için ceza talep olunması C.K.nun umumi prensiplerine ve T.C. kanununa aykırı değil midir?


Eğer bu suçtan hakkımda dava ikamesini talep eden zat aynı suçtan beraat ettiğimi bilmiyorsa kusur benim midir?


Şeytanların dahi elini çektiği ahiret hapısında bekliyen bir kimsenin işlemiş olduğu fiil ve hareketi ariz, amik tetkik olunmadan mahkemelere sürüklenmesini vicdan ve adaleti rencide etmez mi?


Muhterem Hakim! Merkezi Isparta'da olmak üzere tarafımdan bir cemiyetin kurulduğu ve Nur Risaleleri diye yazdığım eserlerimde ve bu cemiyetin nizamnamesi olduğu ve bunu okuyan Müslümanların ise Nur Talebesi ve binnetice farazi cemiyetin azası kayıt edilmiş olduğu ve nihayet bu cemiyetin Irak'ta kurulmuş (Müslüman Kardeşler) cemiyeti ile de irtibat temin etmiş olduğu gibi şeyler maalesef iddia edilmektedir. T.C.K.'nun 163. maddesinin ikinci  fıkrasında (dağılmaları emredilmiş olan yukarıda yazılı cemiyetleri sahte nam altında veya muvazza şeklinde olsa dahi yeniden tesis, teşkil tanzim veya sevk ve idare edenler) diye yazılı bulunduğu veçhile bu fıkranın mefhumu muhalifinden bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre suç olabilmesi için suç unsuru olan bir cemiyetin, cemiyetler kanununa göre teessüs ederek faaliyete geçmesi kanunun sarih ve amir bir hükmü değil midir?


Saniyen: Nur Risaleleri iddia olunduğu gibi müddeinin farzettiği cemiyetin nizannamesi haşa olamaz. Nur risaleleri Kur'an-ı Azimüşşanın bir tefsiri olduğunu bilmeyen bir müslüman kalmamışken, müddeinin burada kasten Kur'an-ı Azimüşşanın şanına yakışmayacak bir lisan kullanılmasından üzüldüm.


Muhterem Hakim: Bir kimse bir eser yazsa ve bu eseri okuyan çok olsa ve okuyanlar da eseri sevse, hatta hayatta kendine rehber ittihaz etse bu fiil ve hareket bir cemiyetin kurulması mı, demek olur. Yine benim çok eski senelerden beri içinde sakladığım gayeyi tahakkuk ve temine çalıştığımı müdeaddit defalar mahkemeye verildiğimi de iddia etmektir. Şimdi müdde-i benim mahkemlere verildiğimi bildiği halde bu mahkemelerin neticesinin de nasıl tecelli ettiğini merak edip öğrenmiş midir? Öğrenmiş ise beraat ile neticelenen bu mahkemelerden (yani aynı suçtan dolayı) hakkımda iddianame tanziminde hüsnü niyet eserini maalesef göremiyorum. Peşinen arzedeyim ki: Güya suç diye gösterilen onların cümlesi kavli mücerredden ibarettir.


Yine yazdığım bir mektupta Kur'anı Azimüşşan'ın istikbalde İslamiyete tam bir bayram getireceğini Nur risaleleri ve bu risaleleri okuyanların mahkemelere verildiği ve fakat adil mahkemeler huzurunda beraat ettiğini yazdığım iddia edilmektedir. Bu temenni ve iftihar vesilesi olan cümlede müddeinin nasıl bir suç bulmuş olduğu anlaşılamamaktadır. 


Neticen: İddianamede isnat olunan suç hakkında delillere gelince:


1. ) İkrar. İşte muhterem hakim: Delil olarak gösterilen ikrarım iddianamede bir tememni ve iftihar vesilesi bulunduğu yüksek nazarınızdan kaçmayacaktır.


2. ) Şahadet. Suç mahiyetine göre hadise şahadetle tebeyyün edemez. Çünkü 163.üncü maddeye göre suç olabilmesi için kanun mucibince kurulmuş bir cemiyetin bu maddeye aykırı olarak faaliyette bulunması iktiza eder. Keyfi, indi, farazi bir cemiyet iddiası ise hukuki olmaktan pek uzaktır.


3. ) Elde edilen kitap. Elde edilen kitapları da iki kısımdan mütalaa edebiliriz. A-Nur Risaleleri. B- kanunu mahsusu mucibinde matbaalarda tab edilen eserler. Bunlardan Nur Risalelerinin en selahiyeti yüksek ilim heyetinin bilir kişiliği neticesinde kanuna aykırı hiç cihet görülmediğinden beraatle neticelenmiş olup aleyhimizde hiçbir veçhile delil teşkil edilmeyeceği gibi tab olunan eserlerin dahi isnad lunan suç ile bir alakası mevcut bulunmadığı aşikardır.


4. ) Mektup. İddianamede yazdığım beyan olunan mektupta yukarıda beyan olunduğu veçhile bir temenni ve mahkemelerle iftihardan ibaret bulunan mektubun hiçbir surette aleyhimize bir delil olmayacağı meydandadır.


5. ) Ehli vukuf raporları.. Müdde-i bu kadar senedir Türkiye'de yaşadığına göre, Risale-i Nur hakkındaki müsbet ve lehte olarak verilen ehli vukuf raporlarını görmemesi ve okumaması hayretimi mucip olmuştur. Yukarıdan beri izah ettiğim veçhile Nur risalelerinin hiçbir surette kanuna aykırı olmadığı ve beraatle neticelendirildiği halde bunun aleyhimizde delil gösterilmesi müddeinin hüsnü niyetle hareket etmediğine bir karine olup, ancak müspet suç hakkında muhtelif vilayet Ağır Ceza Mahkemeleri'nin yani Türk İslam mahkemlerinin vermiş olduğu adil hükümler hatırı için bu müddei kardeşimizi de bu cihetle affederek vicdanınızdan hiçbir suretle suç teşkil etmeyecek iddianameye bu suretle itiraz ederim. 1 Mayıs 1956.




Emirdağında Mukim

Said Nursi


Yazar: Necmeddin Şahiner

Hatıralarda Bediüzzaman - Vural Yayıncılık


Alexa Sorunu (2015)

Alexa'da Genel Sorun Var..

Son 2 veya 3 haftadır. Alexa sıralamasında sorunlar var. Bu sorun genel olarak yansımaktadır. Çünkü çoğu webmaster'da aynı durumla karşı karşıyadır. 100K olan sitelerin bir anda 200k civarına çıkması ve bazı sitelerinde sıralamadan tamamen kaybolması genel alexa sorunu ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Bunun nedenini tam olarak bilmemekteyiz. Şu ana kadar resmi bir açıklama gelmediği için ancak bazı tahminler yürütebiliriz.


* Alexa yeni bir değişikliğe gidiyor olabilir.
* Geçici bir sorun olabilir.

Bundan dolayı her zamanki gibi sitenize nasıl içerik giriyorsanız aynı şekilde devam etmeniz önerilir. En yüksek ihtimalle geçici bir sorun olduğudur. Bunun için zaman içerisinde alexa değerleriniz olduğu hale geri dönecektir. Ancak alexa değerleri kötüye gitti diye sitenize gereken ilgiyi göstermezseniz daha kötü sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.



Alexa Sorunu (2015)


Bundan önceki zamanlarda aynı durumlar gözlemlenmişti. Birden alexa değerleri yerle bir olurken bu kötü sonuçlar zamanla düzelmiş ve eski değerlerini tekrar almıştır. Bu fazla önemsememek gerekir. Zaten alexa değeri o kadar önemli değildir. sıralama ve hit gibi olaylara etkisi yoktur. 

Not: Aynı sorunu geçtiğimiz sene yaşamış ve gerekli bilgileri anlatmıştık. aşağıdaki bağlantıdan 2014 alexa sorunu okuyabilirsiniz.

http://www.ibrahimfirat.net/2014/05/alexa-sorunu-2014.html

Sabetaycılık Nedir?

Türk tarihi "Bülbülderesi"nde yatıyor.


Sabetaycılığın ne olduğunu biliyor musunuz? Bilmiyorsanız merak ediyor musunuz?

Sabetaycılık, Yahudiliğe dayanır. İzmir'de, Türkler arasında Karamenteş lakabıyla anılan, İspanyalı muhacir bir Yahudinin oğlu olan Sabetay Sevi tarafından 1666'da kuruldu.

Sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa, İzmir Yahudileri arasında türlü türlü fitne ve kargaşalara sebep olan bu hahamı İstanbul'a getirip hapsetti. Burada da rahat durmayınca, Çanakkale'deki Kumkale'de hapsettirdi.


Sabetay Nedir?


Kumkale'ye de bu hahamı Avrupa'nın çeşitli yerlerinden ziyaretçiler gelmeye başlayınca, Edirne'ye getirildi. 

Sabatay, hakkında ileri sürülen ithamları reddetti. Görünüşte müslüman oldu ve Mehmed efendi  adını aldı.

Ancak, eski kanaatlerinden hiçbir zaman da vazgeçmedi.  Ama rahat da durmadı. Bunun üzerine Arnavutluk'ta Berat şehrine sürüldü. Orada beş sene yaşadığı bu şehirde, bir rivayete göre hava değişimi için gittiği Ülkün'de 30 Eylül 1675'te öldü.

kalibre ne demek?

kalibre nedir?


Kalibre, ateşli silahların namlularının boyutlarına göre üretilmiş olan kurşunların çaplarına verilen isimdir.


Bilindiği gibi  kurşunlar iki ana kısımdan meydana gelmektedir.  Bunlardan biri kovan ve diğeri çekirdektir.  Kovanda bir iğne bulunmaktadır bundan dolayı tetik düştüğü sırada iğne harekete geçerek barut ateşlenir ve kovandan çekirdek ayrılır ve hedefe doğru ilerler.  Çekirdek ile namlu çağı aynıdır. Bundan dolayı doğru çapta mermi kullanılması gerekmektedir. 


kalibre ne demek?


Kovanlar bazı durumlara göre farklılık gösterebilir. Örnek olarak 9x19 mm olan kovanın boyutu 19 mm'dir.  9x17 mm olan kovanın boyu ise 17 mm olmaktadır. Bu şekilde kovanda farklılıklar olabilir.  Bu tür mermilerin geneli yivlidir. 

Yivsiz olanlar ise tüfeklerde kullanılır.  Bu tür olanlar ise genel olarak 12 kalibre,  16 kalibre ve 20 kalibre çeşitleri bulunmaktadır.  Ancak yivli olan tüfeklerde bulunur. Çağ ve kalibre ülkeye göre değişkenlik gösterir. 


Kalibre arasındaki farklar


Kullanılan silahların ve mermilerin arasında olan değişkenliklerdir. Bazıları 50 kalibre mermi atarken bazıları 9x19 mm mermi atabilmektedir. Buradan da anlaşıldığı gibi bir mermi küçük diğer ise büyüktür. Büyük olanın barut ve kovan kısmı büyük olduğundan barut daha fazladır diğerine göre. Bundan dolayı olan basınç ve alacağı mesafe daha fazla olacaktır. 


Bir önceki ne nedir konumuzda "APK Nedir?" apk ne anlama gelir, apk açılımı nedir, apk dosyası nedir? hakkında detaylı bilgiler verdik. APK hakkında bilgilere ulaşmak için konumuza göz atabilirsiniz.