-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads

Kur'an ve Sünnette Yahudiler..

Kur'an-ı Kerim'de ehl-i kitaba (Yahudi ve Hristiyanlar) iyi davranmalarını Müslümanlara emreden birçok ayet-i kerime vardır. İslam toplumunda ehl-i kitapla karşılıklı münasebet, fukaha (islam fıkıhçıları) tarafından konulmuş şu ana kurala dayanmaktadır.

"Bizim için olan, onlar için de vardır, onlar için olan bizim için de vardır."

Allah Teala mümtehine suresinin 8. ayetinde şöyle buyurmaktadır:

"Sizinle din konusunda muharebe etmeyen ve sizi diyarınızdan çıkarmayanlara iyilik ve ihsan etmekten,  onlara adaletle muamele etmekten Allah sizi men etmez. Allah adaletle davrananları sever."

Kur'an diğer müminleri övdüğü gibi ehl-i kitaptan sayılan kimleri de methetmektedir.

Allah (c.c) Al-i İmran suresinin 75. ayetinde şöyle buyurmuştur:

"Ehl-i kitaptan öyle kimseler vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana noksansız iade eder."

Müslümanlar ehl-i kitaba iyi muamele yapmaya çağıran, onlara eziyet yapmayı, mal ve ibadetlerine karşı düşmanca davranmayı ve onların diğer haklarını çiğnememeyi haram kılan hadis-i şerifler ise onlarcadır.

Kur'an ve Sünnette Yahudiler..


Yahudi ve Hirstiyanlarla yapılan her sözleşme İslam şeriatınca mutlaka yerine getirilmesi gereken sözleşme olarak görülür. İslam halifeleri harp bittikten sonra Yahudi ve Hristiyanlarla birçok şeyi kapsayan (ehl-i kitabın) korunması; şahsi ve dini hürriyetlerinin muhafazası,  aralarında adaletin tahakkukunun  sağlanması ve haklarının zalimlerden eksiksiz alınması gibi şeyleri kapsamaktadır.


Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: "Kim bir zımmiye zulmeder ya da onu güç yetiremeyecei bir şeyle sorumlu tutarsa ben onunla mücadele ederim."

İşte bunun için İslam, gayr-i müslim ve Müslümanları eşit görmüş ve "Müslümanlar için olan şey onlar için de vardır" buyurmuştur." Yine bunun için onlardan herhangi birini terk etmeye zorlamadan dini hürriyetlerini koryacağını tefekkül etmiştir.

Allah (c.c) Bakara suersinin 256. ayetinde şöyle buyurmaktadır:

"Dinde zorlama yoktur. İman ile küfür apaçık meydana çıkmıştır."

Ehl-i kitabın, dini görevlerini diledikleri gibi uygulama hakları vardır; kiliseleri yıkılamaz, haçları kırılamaz.....

Hatta Müslüman bir erkeğin Yahudi veya Hristiyan olan karısının kilise ya da havraya gitme hakkı da vardır. Kocası onu engelleyemez.

Cezalar konusunda İslam, Müslümanlarla zımmileri eşit tutar. Zühri, "yahudi, Hristiyan ve diğer zımmilerin diyeti, Müslümanların diyetiyle aynıdır," der. 

İslam, insanların, bu  arada tabiki  Yahudi ve Hristiyanların bütün haklarını; ister dini, ister medeni, isterse de siyasi olsun korumayı tekeffül eder. Bu hakların korunması ve himaye edilmesini de müntesiplerine vacip kılar.

Bu haklar şunlardır:

* Hayat hakkı
* Malın korunması hakkı
* Hürriyet hakkı
* Irzın korunması hakkı
* Barınma hakkı

Ayrıca  öğrenim ve görüşünü açıklama hakkı da vardır. 

İnsan haklarından her hangi birinin yok edilmesi ya da kısıtlanmasına suç, nazırıyla bakılır. Müslümanlar, kendi aralarında birbirleriyle çeşitli muameleler yaptıkları gibi kendi dinlerinden olmayanlarla da bir takım muameleler yapmaktadırlar. Bir Müslüman kanın karşısında bir Yahudi ve Hristiyan; hatta bu Müslüman Hulefa-i Raşidin'den birisi veya bir sahabi olsa bile aynı seviyede görülür.




Kaynakça:

Yazar: Refik Şakir en- Netşe

Çeviri: Necmeddin Gevri

Sultan II. Abdülhamid ve Filistin [ Semerkand ] - Pozitif Dağıtım

Yıkılmış Bir Mezarım Ki..

Yıkılmış Bir Mezarım Ki..
19 yüzyılın sonlarında ve 1900 senelerinin başlarında Üstad  Hazretlerinin Siirt'li Molla Fethullah Efendi  kendilerine; eşsiz zeka, hafıza, kabiliyet, zeka ve dehasından dolayı "Bediüzzaman" diye ediyordu.

Bu hitabe bundan sonra uzun ve bereketli ömründe kendinden yıldızlar gibi parlayan bir namı ünvan olmuştu. "BEDİ"nin manasını sözlükler şu şekilde vermektedir. Eşsiz, güzel, misilsiz, benzeri olmayan ve nadirattan olan...

Bediüzzaman ise, zamanın, asrın, çağın güzeli demektir. Bu güzellikler içinde gariplikler, acayiplikler ve eşsizlikler  de bulunmaktadır.

İşte Bediüzzaman Said Nursi'nin azizi ömrü  eşsizlikler ve benzersizliklerle doludur. Bu garip hallerin bazılarından misaller vermek isterim:

*  Yazdığı Kur'an tefsiri, Nur Risaleleri ismindeki şaheserler tarihte emsali görülmemiş bir şekilde binbeşyüz kere mahkemelere verilmiştir.

*  Elli sene (1935 - 1985 ) bütün basında aklı eren-ermeyen, meseleyi bilen-bilmeyen Bediüzzaman hakkında lehte aleyhte yazılar yazmıştı. 

* Doksan yıla yakın hayatında evlenmemişti.

Her haliyle, yani hayatiyle vefatı ile  Bediüzzaman olan, çağımızın sultanı Ulu Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin geceleri mermer kabri parçalanmış, tankların ve topların gölgesinde Urfa'ya gelen teyyare ile,  pilot  astsubay Amhmed Kırlay'ın idaresindeki iki saat onbeş dakikada tabut ve içindeki mübarek naaşı Afyon Hava alanına indirilmişti.

Mezar soyguncularına  Araplar "Nebbaş" demektedirler. Kelime kabir veya mezar soyguncusu demektir. Nebbaşlar kabirdeki ölünün altın dişlerini eğer varsa kıymetli eşyalarını alıp kaçarlarmış. Bazı tarihçilere sormuştum, tarihte mezardan ölü kaçırma hadisesi var mıdır? Bir ölünün mezarı kırılarak, kazılarak, eşerek ölü kaçırma hadisesi tarihlerde var mıdır? diye sormuştum. 

Mezkur şahsiyetler tarih sayfalarının mezardan bir ölü kaçırma hadisesini yazmadıklarını söylüyorlardı. 


Kaynakça...

Yazar: Necmeddin Şahiner

Hatıralarda Bediüzzaman - Vural Yayıncılık


Anneler Günü (2016) Tarihi

Anneler Günü Ne zaman? Anneler Günü Hangi tarihte?

Anneler günü ne zaman kutlanır? Anneler günü açıklaması, anneler günü ne  zaman ortaya çıktı. Anneler gününün kültürümüzdeki yeri nedir?


Dünyada bir çok gün vardır. sevgililer günü, babalar günü ve birçok gün bunlardan en önemlisi anneler günüdür. Çünkü annelerin hakkı hiç bir zaman ödenmez. Ancak anneler günü denmesi bizce hoş değil. Çünkü annenin günü olmaz bir güne sığdırılamaz. Annelerin günü  365 gündür. Ancak tabi belirlenmiş bir gün olarak anneler günü vardır. Bu gün ile o güne dair hediyeler alınır ve gün kutlanır. En azından bir günde olsa o annelere yetebiliyor. Yukarıda dediğimiz gibi her ne kadar bir günde olsa her gündür. Bunu unutmayalım. Yada annemizi sadece o günde hatırlamayalım bu ahmaklık olur.


Anneler Günü (2016) Tarihi


Şimdi gelelim asıl konumuz 2016 yılında anneler günü hangi  tarihte ne zaman kutlanacak.  2016 senesinin anneler günü ne zaman?

Genel olarak her zaman bu gün Pazar gününe denk geliyor bu yılda 8 Mayıs 2016 Pazar günüdür.

Bu günde annelerimiz anmak ve onlara güzel sözler söylemek ve günü kutlamak elimizden geldiğince hediye almak onların gönlünü hoş edecektir. 


Annelik, evladına gösterdiği sevgi, ilgi, şefkat ve diğer unsurları kapsayan geniş anlamı ile buna verilen isimdir.  Bu sene 2016 yılında Mayıs ayına girdiğimizin 2. haftasına denk gelen ve Pazar günü 8 Mayıs olarak belirlenmiştir. 


İslam ve Yahudiler

Sözün başında üzerinde önemle durarak söylemek isterim ki, İslam idaresinin koruması altında bulunan Yahudilere yapılan muameleler tarih boyunca tesadüfen oluşmuş tek bir olaydan ibaret değildir. Yine bu muameleler bazı Müslüman idarecilerin ahlaki olgunluğundan da kaynaklanmamıştır. 

Bu muamelelerin sebebi İslam inancının, diğer din mesnuplarının korunması ve onlara normal vatandaşlar gibi muamele yapılması hususunda, ister idareci olsun ister idare edilen, kendi müntesiplerini yükümlü kılmasıdır. İslam inancına göre onların da dokunulması caiz olmayan hakları vardır ve onlara da İslam dininin kabul edip peygamberlerini tasdik ettiği diğer din sahipleri gibi saygı duyulması gerekir.


İslam ve Yahudiler


Bugün mevcut olan diğer dinlere ait kitaplar  tahrif edilmiş olmasına, Musa ve İsa (a.s)'a indirilenlere aynı olmamasına rağmen İslam, Müslümanların o kitaplara inananlara saygı duymak, kiliselerini korumak ve inandıkları şekilde yapacakları ibadetlerini, huşu içerisinde ifa etmelerini sağlamak için kendilerine fırsat verilmesini engellemez.

Aynı şekilde İslam, Müslümanları gayri müslimlerin hukukunu korumakla da yükümlü kılar. Bu anlamda sadece onların ibadet yapma değil, çalışma, mülk edinme, saygı değer bir şekilde yaşama haklarını da korumakla yükümlü kılar, gayrı müslimler, kendilerinin yerine getirmekle mükellef oldukları görev ve sorumlulukları yerine getirdikleri ve İslam'ın Müslüman ve gayri müslimler için koyduğu kanun ve nizamlara uyup genel düzeni bozmadıkları sürece, İslam bunlardan herhangi birisine yapılan haksızlığı adaletten çıkma olarak kabul eder. 


Kaynakça:

Yazar: Refik Şakir en- Netşe

Çeviri: Necmeddin Gevri

Sultan II. Abdülhamid ve Filistin [ Semerkand ] - Pozitif Dağıtım

İslam İdaresi Altında Yahudiler.

İslam İdaresi Altında Yahudiler.
Uzun insanlık tarihi boyuca Yahudiler birçok işkence ve zulümle karşılaştılar. Bazı tarihçiler, bu işkence ve zulümleri, Yahudilerin Yahudi dinine mensup oluşları nedeniyle, bizzat kendi nefislerinde meydana gelen bir takım sebveplere ya da ekonomik yaşantılarından doğan sebeplere dayandırırlar. Diğer bazı tarihçiler ise bunları Yahudiler dışındaki sebeplere, Yahudiler hakkında çeşitli olumsuz inançlar taşıyan diğer milletlerden neşet eden sebeplere ya da iktisadi ve siyasi nedenlere dayandırırlar.

Yahudiler, hepsinde olmasa da, Avrupa'nın büyük bir bölümünde; doğusunda ve batısında birçok katliam ve işkencelere maruz kaldılar. O ülkelerden bazıları  aşağıda:

Britanya: Miladi 6. yüzyılın başlarında Yahudiler ülke dışına sürüldü ve 
üç asır boyunca Britany'ya girmeleri yasaklandı.

Fransa: 19. Lui zamanında Yahudiler ülke dışına sürüldü ve  Talmutları yıkıldı.

İspanya: Yahudiler  sürüldü ve İspanya'yanın girişleri yasaklandı. Ayrıca kral Ferdinant ve kraliçe İzabel tarafından Yahudiler'in, erkek ve kadın hizmetçileri küçük büyük bütün akrabalarıyla birlikte ülke dışına sürülmeleriyle ilgili emir çıkarıldı.

Portekiz: Sürüldüler. Ülke dışına sürgün yapıldı.

Almanya: Alman Nazi İmparatorluğu'nun onlara karşı tutumu ve Naziler tarafından uygulanan katliamları hepimiz bilmekteyiz.

Çar Rusyası:  Rus Çarını öldürmeye   teşebbüs etmeleri dolayısıyla tarihin  değişik dönemlerinde  Yahudiler'e çeşitli katliamlar uygulandı.

Bir Yahudi olan Musa ibn Meymun, Endülüs'te İslam halifesinin sarayında, İslam idaresinin koruması altına ve tam bir hürriyetle  Talmut ve Yahudi felsefesini yazdığı yıllarda, Avrupa ülkelerinin bir çoğunda Yahudiler Talmut gibi dini kitaplarının yakılmasıyyla yüz yüze geldiler.

1244 senesinde  Fransa Kralı 9. Lui Talmut nüshalarının  yakılmasını emretti. Aynı yıl Papa 4. İnnoset Roma'da Talmut nüshalarının  yakılması emerini verdi.

1248 yılında kardinal Licata yeniden Talmutların  yakılmasını emretti.

1309 yılında   Fransa Kralı  Filip Libyil bizzat kendi kontrol ve denetiminde Talmutları  yaktıktan sonra Talmuttah vaz geçemedikleri ve tekrar yazıp yaymaya başladıkları için Yahudiler'in Fransa'dan kovulmalarını emretti. 

1322 yılında Papa 12. Jeo'nun emriyle Roma yakınlarında yakalanan Yahudiler öldürülüp mallarının ülkenin fakirleri arasında pay edilmesiyle  birlikte  Talmut nüshaları da Roma'da yakıldı.

1353 yılında 3. Yolyos Talmutlar yakılması emrini verdi.  Barselona , Venedik, Roma, Orbine, Bisero gibi, ahalisinin çoğunluğu Hristiyan olan şehirlerde Talmutlar yaktırdı. 

1558 yılında İtalya, ANkkona, Fetra, Matauna, Bedaua Kandiyad ve Rafin'de Talmutlar yakıldı.

Aynı sene  Roma'ya yeniden giren  Talmut nüshaları  kardinal Cirslirg'in emri ile yakıldı.

1559 yılında Sktos Seneziz, Yahudiler'in gizlice Roma'ya soktukları Talmutların yakılmasını emretti.

1557 yılında Talmutun tehlikesinin farkına varan tüm Belçika halkı bütün Talmut nüshalarını yaktı ve aynı şekilde Belçika  hükümeti de Talmutların yakılması için emir çıkardı.

Şimdi , mutlaka  cevaplandırılması gereken şu soruya geldik: Acaba islam dünyadaki Yahudiler'in durumu nasıldı_ Hristiyan ülkelerde olduğu gibi buralarda da baskı ve katliam ile karşılaşıyorlar mıydı? 

Ancak bu arada Müslümanlar'dan ve Araplardan intikam almak isteyerek onların vatanlarına  ve bu vatanın en önemli yeri olan Filistin'e saldırarak orasını gasp etmek isteyen yeni emperyalist işbirlikçilerinin iddia ettikleri gibi genel olarak Yahudiler, özel olarak da  siyonistlerle ilgili herhangi bir dini, ırki ve siyasi saplantıları var ise açıklığa bir sonraki konuda kavuşturmaya  çalışacağız.


Kaynakça:

Yazar: Refik Şakir en- Netşe

Çeviri: Necmeddin Gevri

Sultan II. Abdülhamid ve Filistin [ Semerkand ] - Pozitif Dağıtım

Muhammed İhsan Oğuz Efendi Hazretleri Kimdir?

Büyük İslam Alim ve Mutasavvıfı Muhammed İhsan Oğuz Efendi,  27 Ramazan 1304 hicri, 19 Haziran 1887 miladi tarihinde Kastamonu da dünyaya gelmiştir.

Babasının ismi Atâullah, annesinin adı Hacer'dir.  İlk Mektepten sonra orta tahsilini Kastamonu Askeri rüştiyesinde ve yüksek tahsilini ziyaiye medresesinde yapan "Muhammed İhsan Oğuz" Efendi Hazretleri, saygın bir alim ve müderris eniştesi ve hocası Ahmet Ziyaettin Efendi dende hususi  dersler almış; onun genç yaşta vefatı üzerine tek başına ilmi çalışmalarına devam ederek kendisini yetiştirmiştir.

Muhammed İhsan Oğuz Hazretleri mumuriyet hayatına Osmanlı döneminde Posta ve telgraf idaresinde başlamış; bir ara Sultani mektebine katiplik, askeri rüştiye de Hüsn-i Hat (güzel yazı anlamına gelmektedir) ve Türkçe öğretmenliği görevlerinde bulunmuştur. Posta ve Telgraf idaresinde, muhabere memurluğundan Başmüdürlüğe kadar çeşitli kademelerde görevler yapmış, İstiklal harbi sırasında memleketimiz için değerli hizmetler ifa etmiş; 1938 yılında emekliye ayrılmış ve ilmi çalışmalarını daha da hızlandırmıştır.

Tasavvuf hayatı ise çok küçük yaşta başlamış, 7 yaşlarında iken Şeyh Muhammed Evliya Efendinin terbiyesine gitmiştir. İnsan-ı kamil olma yolunda senelerce süren çalışma ve araştırmalardan sonra Harput'ta Seyit Ahmet Çapakçuri hazretlerini bularak kendisine intisap etmiştir.

Yazdığı dokuz mektupla ve rûhâniyyet yoluyla irşâd ettiği bu yüksek yaratılışlı talebesine hicrî 1340 ( milâdî 1921 ) yılında "İrşad İcâzesi" veren Seyyid Ahmed Hazretleri , aynı yıl (94 yaşlarında) ebedî âleme göçmüştür. Muhammed İhsan Beyefendi'nin tasavvufî hayâtı son nefesine kadar devam etmiş, çocukluğundan itibâren pek çok Allah Dostundan ve Peygamber (S.A.V.) Efendimiz'in rûhâniyyetinden feyz almış bütün ilim ve feyzini eserleri, sohbetleri ve mektuplarıyla zihinlere ve gönüllere aktarmıştır. Bir asrı aşan hayatı "Hak ile hakîkatin bilinmesi, yaşanması ve anlatılması" uğrunda geçen Muhammed İhsan Oğuz Beyefendi, 2 Ağustos 1991 (21 Muharrem 1412) Cuma'yı 3 Ağustos Cumartesi'ye bağlayan gece saat 2.15'de aramızdan ayrılıp ebedî âleme intikal etmiş, hasret ve iştiyâkında olduğu Allah ve Resulü'ne kavuşmuştur.

Alıntı yapılan kaynak >>  allahinyolu.blogspot.com.tr/2011/05/muhammed-ihsan-oguz-ks.html

Cübbeli Ahmet Hoca | Abdülhamit Han

Cübbeli Ahmet Hoca | Abdülhamit Han Hakkında Kıssa

Ahmet Mahmut Ünlü tarafından anlatılan (Cübbeli Ahmet Hoca) ibretlik kıssa.


Sulatan Abdülhamit Han bir gece yaverine arabayı hazırla der. Fayton ile belli bir süre ilerledikten sonra Sultan Abdülhamit Han dur demiş ve şu kapıyı çal ve kapıyı açan kişinin başını vur demiş. Yave emre itaat ederek durumu gerçekleştirmiş. Ancak yaverin içine bu durum şüphe olarak kalmış ancak Sultan hayatta iken bu konu üzerine hiçbir şey soramamış. Sultanın vefatı sonrasında bir gün aynı yere giderek kapıyı çalmış ve şu zamanda şu vakitte böyle bir oldu mu diye sorar. Bu meseleyi çözemedim der. Kapıyı yaşlı kadın açar ve evet oldu der. O kişi benim oğlumdu ve bana zorla sarkıntılık ediyordu. Ben ise Allah (c.c.) yalvardım sahibim yok mu diye. O gece bir kişi geldi ve bu olay yaşandı bende ondan kurtulmuş oldum dedi.

Metin2 Özgeçmiş ve Pvp Serverlerin Ortaya Çıkması

Metin2 pvp serverler online oyun oynayanlarının bir çoğunun bildiği bir oyun metin2.Sizler için bu yazıda metin2 hakkında genel bir yazı yazmak istiyorum yani kısaca metin2 nin tanıtımı gibi bir yazı.Metin2 global bir oyun olmayı başarmış sayılı oyunlar arasında kendini kanıtlamış bir oyundur.İlk piyasaya sürüldüğü senelerde çok büyük patlama yaşamış ve online oyun piyasasına hükmetmiş bir oyundur.Metin2 tıpkı gerçek hayattaki gibi bir yapıya sahipti yani gerçek yaşamdada olduğu gibi para kazanmak eşya almak satmak gibi olduğu için oyuncuları fazlasıyla kendisine bağlayan bir yapısı var.Ancak son zamanlarda metin2 nin orijinal sürümü oyuncu kaybetmeye başladı çünkü oyuncularının isteklerine karşılık vermez hale gelmişti bunun neticesinde metin2 pvp serverler ortaya çıktı.

Metin2 Özgeçmiş ve Pvp Serverlerin Ortaya Çıkması


Pvp serverler , metin2 nin orijinal sürümünün aksine oyuncularının neredeyse her isteğini yerine getiren bir yapıya sahipler.Oyuncularının isteklerine göre sürekli yenilikler yaparak oyuncuları oyuna bağlayabilmekteler ve sıkılmamalarını sağlıyorlar.Herkez elbette kendi zevklerine uyan oyunu oynamak ister.Pvp serverler in özellikleride bu şekilde metin2 malum bir çok dala ayrılmış durumda bunlardan bir kaçı şu şekilde; editsiz serverler, wslik serverler, emek serverler vs. gibi bu kategori gerçekten saymakla bitmez.Burada söylemek istediğim konu metin2 oynamayı seven ama zor olan pvp server oynam istemeyen kişi wslik serverler oynayabiliyor veya kolay sevmeyen bir oyuncu emek server oynayabiliyor bu avantaj metin2 tr nin zayıflamasına ve oyuncu kaybetmesine neden oldu.

Metin2 serverler güncel olarak yeni yarışmalar, eventler düzenleyerek oyuncularının oyundan uzaklaşmamasını sağlıyorlar.Tabi bu kadar iyi hizmet veren metin2 serverler varken bir okadarda kalitesiz ve saçma sapan açılmış pvp server var.Bunlar küçük yaşlarda kişilerin bilişimlerden çok ucuz fiyatlara açtıkları mt2 serverler bu serverler hem server sahibi için hemde oyuncu için gerçekten sıkıntılı bir durum.Çünkü oyuncu emek vererek oyun içerisinde bir şeyler yapıyor ve belirli seviyeye geliyor.Fakat oyun hakkında hiçbir bilgisi olmaya arkadaş oyun dosyalarını kurcalarken serveri bozuyor, ikinci ay server süresini uzatacak para bulamıyor, oyun içinde yardım yapıyor gibi meseleler yüzünden serverler kapanıyor ve oyuncular bu durumdan fazlasıyla muzdaripler.Bu gibi durumlardan muzdarip olmamak için sitemizi ziyaret edin ve en kaliteli pvp serverleri bulun.