-->

Sponsor Alanı

Slider

İlgi Çeken Videolar

Sağlık

Teknoloji

Sinema

Televizyon

Ne Nedir?

En5 Konular

ads

Aya Çıkıldı mı? Yoksa İnildi mi? Yoksa Hiçbiri mi?

Aya çıkıldı mı inildi mi? Neler Oldu Sahi?


Bu konuya girmeden önce kendi bildiklerimi  yazacağım fakat bunlar bilimsel değil sadece bendeki düşüncelerdir.

Aya Çıkıldı mı? Yoksa İnildi mi? Yoksa Hiçbiri mi?


Aya baktığımızda beyaz parlak görürüz evet ama ay ne beyaz nede parlak bu durum bazı etkenlerden oluşan yansımadır. Ay aslında siyaha yakın lacivert tonunda diyebilirim. Ayın bize bakan yönü birde diğer  yönü var.  Peki neden ayın aynı yönü hep bize bakar? Bunun cevabını bilmiyorum araştırmadım...

Ay oldukça ilginçtir. Ayın ilk zamanlarından dolunaya olan zaman insanlarda değşimler olur.  Sonraki yarısından sonrada öyle. Ay ışığı oldukça farklı etkiler eder. Çiçeklere etkisinden tutunda  tüm canlı ve cansızlara kadar.

Ay dolunay olduğu zaman vahşi hayvanlar av peşine düşer iç güdüsel. Nedendir bilemem. Yani Ay üzerine kitap da yazılır gelelim asıl konumuza.

Aya Çıkıldı mı?


1. Teori:

Aya çıkıldı ise, dünya aşağıdadır. Peki ay doğarken nerede? Batarken nerede? Aya kaç günde gidildi ise o günü aya nasıl denk getirdiler?  Saçma gibi gelebilir evet. Ama  ilginç. Bence Aya çıkılmadı....

Aya çıkılsa idi,  şu zaman tatile bile gidilebilir di. O zamanın imkanı ile  çıkılan aya şuan neden çıkılmaz. Yada kim gitmek istemez. Hadi bir kere daha çıksınlar görmek isterim. Peki görsellere baktığımız zaman ay parlak, gri veya beyaz renkte tamam bu olabilir. Ama ayın toprağı siyaha yakındır. Peki neden  etrafta hiç yıldız yok, yoksa yıldızlar sadece dünyadan mı gözüküyor? Birde bayrağın dalgalanması bir ihtimal bayrak o şekilde olabilir sorun yok buraya kadar ama bizim düşüncemiz tabi ki aya çıkılmadı.  Peki ya dönüşte ne oldu o zaman dünyaya mı inildi?

2. Teori:

Neden çıkılmasın? evet aya çıkılmış olma ihtimalini de  unutmayalım. Çünkü birçok  fotoğraf ile bunu kanıtlayacak kadar düzeyde görseller mevcut olduğu için kesin bir şey demek imkansız.


Aya İnildi mi?


3. Teori:

Aya inildi ise, Dünya yukarıdadır. Tığkı yukarıda ki örnekte ki gibi aya inişte bize bakan yüzüne nasıl denk geldi? Bu yönden bakarsak kabataslak aya inilmedi..

Aya inilse idi, bu zaman diliminde daha rahat şekilde teknolojinin gelişmesi ile çok rahat olurdu. Peki neden hiç giden yok? Hadi bir kere daha inin görmek istiyorum. Peki ya dönüşte ne oldu o zaman dünyay mı çıkıldı? Sahi dünya aşağıda mı yukarı da mı?

Aya inildiyse dünyaya çıkıldı, aya çıkıldı ise dünyaya inildi. Aydan dünyaya bakınca nerede görünür?  Sahi ben bu yıldızları merak ettim nerede bu yıldızlar? Görsellerde yok!

4. Teori:

Neden inilmesin? evet aya inilmiş olma ihtimali unutulmamlı, ve insanoğlu neden bunu başaramasın. Ve aya inilme olayı gerçekte olabillir. İki yönden bakmak gerek direk oldu veya olmadı demek doğru değil.

Sonuç: Acaba bu dünyadaki en iyi seneryolardan biri mi idi ki herkes inandı... Ve bir güç gösterisi mi idi? Bu neydi ne içindi ve akıl oyunumuydu yoksa....

Her neyse biliyorum ki herkesin fikri farklı geneli evet çıkıldı der geneli de yok öyle şey der.


Aynalar ve Gerçekler (Aynadaki Sen misin?)

Aynaların Sırrı


Bazen ara sırada olsa yerli yersiz düşnceler  ile yazılan bu farklılıklar her ne kadar bilimsel olarak  kesinlik  kazanmasa da biz düşünbcelerimizi yazalaım. Bu konumuzda  "AYNA"lardan bahsedeğiz.  Dimi aynalar  aslında çok ilginçtir.  Baktığımız zaman bir  şeyler görürürz. Nere  tutarsak  onu görürüz  ancak aynalar hakkında yanıldığımızı  akla  getiren   toreorimizi  paylaşalım:

Aynalar ve Gerçekler  (Aynadaki Sen misin?)


iF ailesi olarak ve ibrahim  fırat olarak   akıldan ziyade içde oluşan hususlar arasında meydana gelen bir içdeniş ile bunu yazmayı uygun gördük  aslında  fazla  uzatmadan izah edeğiz. Ve elimizden geldğince avam lisani ile yazmaya  gayret edeceğiz.

Aynalar ne kadar gerçeği  yansıtıyor?


Evet  aynalar bizlere  gerçeği geçekten  yansıtıyor mu?  Hayır  yansıtmıyor  bir ayna karşısına geçen her kim  olursa olsun (Allah'ın  yarattığı hiç bir  şey çirkin olmaz)  ancak   güzelin  daha az  güzeli olanlar vardır ve biz bunlar genel olarak  çirkin deriz ben demesemde insanlar bunu dile  getirir o yüzden buna  binaen  yazacağım.  Sen  aynaya  baktığında kendini ne kadar  beğeniyorsun değil mi  ama bazende  beğenmiyorsun yani  hani saçın bozuk olsa düzeltip  kendini sonunda beğeniyorsun ve kendini beğenene kadar  ayna karşısından ayrılmıyorsun dimi?


Evet  insan kendini  beğenmediği sürece  ayna  karşısından  ayrılmaz.  Bu bir geçektir  ve insanın kendini beğenmesi her ne kadar iyi olmasa da bu  aslında kibir mi bilemem ancak  kendini beğenmeyen  insan bana  gösterin yeter.  Ben kendimi beğenmiyorum dersem oda  yalan  olur.


Aynalara  taktık bugün ve  konumuz  onun üzerine   benim  kendimi ayanada gördüğüm  gibi bir başkası bana bakttığı  gibi olma  ihtimali ne kadar sizce?   Kesinlikle  %  30  aynalar  aslını  yansıtmıyor neden dersen   öyle olsa idi  çirkin insanlar bile  kendini aynaya baktığında kendini beğenir  aslında bunu bu şu  şekilde  açıklayabiliriz. ALlahu  Tealanın  yarattığı  hiç bir  şey çirkin değildir  fakat  daha güzel insanları gören gözler   aynayta  baktığı zaman kendini çirkin olduğunu mutlaka  anlayacaktır. Mütevzilik hariç genelde kendine çirkin diyen yada aynaya baktığında  kendini  çirkin gören insan var mı?  Hakiki olarak soroyorum?!...

Aynalar  yansımadır. Bizlerin çeşitli surtlerde     iyi veya kötü olarak  yanstmasıdır  ve size öyle bir söz edeceğim ki aslında ayna nedir bilir misiniz  ayna insanın kendini  görmek  istediği en güzel görüntünün  yansımasıdır.

Aslında  ayna bizim  görmek istediğimiz kendimiz yani biz bakarken görmek isteğimiz kendimizi görürüz.  Fazla sözü   uzatmayacağım sözü burada bitiriyorum.  Gerekli durumda  teorimi güçlendirim.

Sağlık Bakanlığı Kamu Spotu (Ambulanslar Can Taşır!)

Sağlık Bakanlığı Kamu Spotu Sloganımız:::

Ambulanslar Can Taşır!!!
Ambulanslara yol veren,insan can kurtarır!!!
Görsel:::
Hastalanan bir evde ki yaşlı olan bir kadın hastaneye götürmek için canının acısıyla ambulans bekler...
Senaryo:
Ali:Anne merak etme,ambulans yolda şimdi gelir her halde...
Ayşe Kadın:Oğlum bu canı veren Allah,alanda yine Allah...
Ali:Anne ambulans şimdi geldi.
Ayşe Kadın:Bu ne hız oğlum?
Ali:Anne Allah devletimize zeval vermesin.Artık ambulanslara yol veren duyarlı kişiler daha fazla olacak.Tüm hastalar hayata bağlı kalacak.

Sağlık Bakanlığı Kamu Spotu  (Ambulanslar Can Taşır!)


Yazan: Kemal Çerçibaşı

Yazar hakkında: Kemal Çerçibaşı, , film, dizi, senaryo, şiir, kamu spotu vb. daha birçok dalda yazarlık yapmaktadır. Yazara  ulaşmak isteyenler için e - posta adresi:  senarist-123@hotmail.com  "Kemal Bey ücret karşılığında şiirler yazmaktadır. Ulaşmak isteyenler yukarıdaki iletişim adreslerini kullanabilirler."

SİGARAYA KARŞI DURUN!

ASIL KAMU SPOTU SLOGANIMIZ:::

SİGARAYA KARŞI DURUN!
HAYATA SİZ TUTUNUN!

****************************************************
GÖRSEL:::
Bir kadın yolda giderken,yolun kenarında duran küçük bir çocuk,
yere eğilerek,yerden bir sigara izmaritini eline alır.
SENARYO:::
Çocuğun yanına giden kadın,çocuğa seslenir...
Bak çocuğum;
Hayatının ilk yanlışını yapma...
Sigara denen o zehri asla eline alma...
REKLAM BİTERKEN OKUNAN ASIL KAMU SPOTU SLOGANIMIZ:::
Sigaraya Karşı Durun!!!!!
Hayata Siz Tutunuz!!!!!

SİGARAYA KARŞI DURUN!


Yazan: Kemal Çerçibaşı

Yazar hakkında: Kemal Çerçibaşı, , film, dizi, senaryo, şiir, kamu spotu vb. daha birçok dalda yazarlık yapmaktadır. Yazara  ulaşmak isteyenler için e - posta adresi:  senarist-123@hotmail.com  "Kemal Bey ücret karşılığında şiirler yazmaktadır. Ulaşmak isteyenler yukarıdaki iletişim adreslerini kullanabilirler."

Deniz Çakır (Başörtülü Kadınlara Hakaret Etti mi?)

Başörtülü Kadınlara Hakaret Ettiği Söylenen (Deniz Çakır)

Deniz çakır gerçekten hakaret, taciz etti mi? Deniz Çakır hakkında çıkan bu haberler doğru mu,  yalan mı? Deniz Çakır'ın menajerinden gelen açıklama ve detaylar haberimizde. 

Başörtülü Kadınlara Hakaret Ettiği İddia Edilen Deniz Çakır..


Konuyu yazma gereksinimi duydum. Teknolojinin gelişmesi ve bazı olayların hemen sosyal medyada (özellikle  Facebook ve Twitter'da) yayılması çok hızlı oldu. İnsanlar bir resim paylaşıp altına istediğini yazabiliyor. Ve bazı gruplar İslam adı altında kurulan gruplar genel olarak samimi olarak gördüğüm ancak takipçilerinin içinde iyisi de var kötüsü de ancak bir paylaşım gördüm ve kendisini yeni tanıdığım bir sanatçı imiş. Dizilerde oynayan ancak ben bihaberdim. Her neyse sanatçı falan olması ve olmaması bu durumda önemli değil biz insana bakarız.

Deniz Çakır Kimdir? Kısaca Biyografi:


Deniz Çakır, 31 Aralık 1982 tarihinde Ankara'da doğmuştur. Aslen Trabzonludur. Ankara, Ayrancı Süper Lisesi'nde okudu. Lisedeyken bir gün gittiği tiyatroda Zeynep Eronat'ı seyredince oyuncu olmaya karar vermiş. Hacettepe ÜniversitesiAnkara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nden mezun oldu. Kendisine bu dönemde Cihan Ünal hocalık etmiştir. Konservatuvar öğrencisi iken Ankara Radyosu'nda, radyo tiyatrosu yaptı ve radyo reklamı seslendirdi. 2004 yılında okuldan mezun olunca İstanbul'a taşınmıştır.çç

Deniz Çakır Kadınlara Hakaret Etti İddiası.


Ünlü sanatçı 'Deniz Çakır' geçen günlerde sosyal medyada hızla yayılan ve başörtülü 6 kadına hakaret ve tacizde bulunduğu iddiası ile sosyal medya gündemine oturdu ve gruplarda paylaşıldı birçok insan kötü söz ile itham etti. Kınadı, karaladı vs vs vs. Bunu yapanlar ise ne yazık ki muhafazakar kesim. Sakın yanlış anlamayın ben muhafazakar kesimi ne kınıyorum ne kötülüyorum ama hak neyse onu söylemek benim görevim. Çünkü bu kendini bilmez insanlar bir Müslümanın davranması gerektiği gibi davranmıyor. Küfürler, kötü sözler ağza alınmayacak sözler vs. Bende diyorum ki "Arkadaşlar ilk önce bir araştırın hemen zıplamayın her gördüğünüz şeye inanıp sinirlenmeyin sakin olun. Bu haberin aslı astarı var mı? Ve sakın laf taşımayın, kötü söz söylemeyin, kişinin imanı ile ilgili sözler etmeyin vs vs" Müslüman mı değil mi bilemem zatende bu bizi ilgilendirmez herkesin kendi seçimi biz insan olmasına bakıyoruz "Haşa Allah'a, Rasulüne, dostlarına hakaret ederse o zaman tabi ki tepkimizi koyarız. Ama ilk olarak bir şey gördüğünüz zaman araştırın bakalım bu haber gerçek mi ne kadar doğru, zıp diye atlama olayı var artık herkes sosyal medyada ne görürse ona inanıyor.

Deniz Çakır (Başörtülü Kadınlara Hakaret Etti mi?)


Tamam Video ve görüntü olsa diyeceğim ki doğrudur. Ve elde kesin ve net kanıt yok bu yüzden bir insanı kim olursa olsun suçlamanın mantığı özellikle Müslümanlıkta yeri var mı? Deniz Çakır hanım gerçekten bunu yaptı mı? Eğer yaptı ise 6 başörtülü kadına veya kadınlara "burası Arabistan'mı ne geziyorsunuz burada gibi sözler itham edildiği ve resimlerinin çekildiğini söylemekteler" Ve kendisinin alkolü biraz fazla aldığından sarhoş olduğu söylenmekte. Diyelim ki bunların hepsi doğru. Bizde iF ailesi olarak diyoruz ki, her insan hata yapar, hatasız olan günahsız olan sadece Peygamberlerdir. Bizler aciz insanlarız ve kendimizi ve Deniz Çakır vb gibi kişilere dil uzatanlara, dil uzatan sözde Müslüman kişiler sanki cennetle müjdelenmiş gibi tertemiz hatasız günahsız biri kendini görüp kendi günahların unutup başkasının bir hatası için bir iki söze binlerce söz ediyorlar. Ey Müslüman evlatları doğru mu bu yaptıklarınız? Bu haber doğru olsa bile laf taşımak nerede görülmüş, Müslüman laf taşır mı, dedi kodu yapar mı veya bir kişinin ayıbını örtmesi gerekirken onu ifşa edip yayması ne kadar doğru? Biz zahmet herkes kendine baksın. Ama şunu da bilin ben başörtülülere laf edilmesine tabi ki karşıyım. Allah'ın emridir ancak sadcece kafasına başörtü takmak değil tamamen bir tesettür. Yani bende laf ettirmem. Tesettür ile başörtüyü ayırt etmemiz lazım. Başlar örtülüp başka yerler açılırsa sizce açık olan mı daha kötü yoksa başı örtülü ama giyinip çıplak mı? Neyse onuda hadis-i şeriflerle sizlere izah etmeden önce. Dikkatimi çeken olay ve sosyal medyada dolanan yazı ve görsel yukarı da paylaştım ama bir kelime dikkatimi çekti. Ve "başörtülü" ibaresi tam olarak şöyle haberlerde geçen.

"Deniz Çakır'ın gittiği bir Kafe de yan masada oturan 'BAŞÖRTÜLÜ' kadınlara dönüp, "Burası Arabistan mı? Ne geziyorsunuz burada!" diyerek sözlü tacizde bulunduğu ve ve ardından kadınların fotoğrafını çekmeye çalıştığı ileri sürüldü."

Yukarıdaki haberlerde geçen bu genel söylemde dikkat çeken kelimeyi kırmızı ile işaretledim.  Başörtülü neden bunun üstüne basa basa  servis ediyorlar ki,  6 kadına  hakaret etti denilse ve  burası Arabistan'mı dense gene anlarız. Sonuçta ortada bir hakaret var ise  ister örtüsü olsun ister çıplak biz haklı veya haksıza bakarız yani  başörtüsü var mı  yok mu diye ayrım yapmayız.  Şunu belirteyim insanlar beni ateist, deist, din düşmanı  veya kafir bile ilan edebilirler ancak ben Hamd olsun Yüca  Allah'a (c.c) Müslüman ve İmanlıyım.  Ve burada  ben sarıklı, cübbeli, sakallı, sakalsız,  örtülü, örtüsüz Müslüman kardeşlerimi  uyarıyorum.  Dünden beri  sinirim  tavan yaptı. Kadın yani Deniz Çakır bir kelam etmiş (haber gerçek ise) Zaten dikkat ederseniz başörtüsüne de hakaret yok ne işiniz var burada demiş ve orasını tahmin ediyorum oldukça  lüks bir  mekan olduğu  belli. Yani habere göre başınıza bunu niye bağladınız dememiş ki?  Neyse sorun bu değil  habere göre ortada hakaret var ve ucu gene  başörtüsüne dokunuyor. Ama ben kesin ve net bilgi edinmeden ne adı geçen sanatçı hanımı nede  başötülü lüks mekanda keyif yapan bacılarımız arasında o haklı bu haklı diyemem.  İki tarafı da dinlemek lazım. tek taraftan bakarsak tabi Deniz Çakır haksız bulunacak.

Oldu ki diyelim içkili ve tam olarak bilinci yerinde olmadan ve o cesaretle ani bir atak yaptı ve onlar  o anda ona sinir tepkisi  yaptı ve  hakaret etti. Bu bir hata ve yanlış  ve zaten kendisi ayıldıktan sonra  da hatasını anlamıştır (haber doğru ise) Ve o 6 kadında  hiç mi cesaret yok muş bir kadına en azından güzel sözler ile  kibarca   yaklaşarak durumu anlatmamış yada en basitinden kısasa kısas olarak ona kızmamışlar.  Neden ki?  Müslüman Allah (c.c) korktuğu sürece kimseden korkmaz. Bir kaç sorum var ziyaretçilere  ve bu yazımı okuyanlara:


  • O mekan içkili bir mekan mı?  Eğer içkili ise ne işi var o  6 hanımın orada ve yanında eşi  falan damı  yoktu. Var ise eşi o arada ne yapıyordu?
  • Eğer o mekan içkili değil ise ve eş veya mahremi yanında yok ise  o  6 kadın neden o kadar lüks ve ünlülerin olduğu mekan içinde kendilerine laf geleceğini tahmin edeceğini düşünüp de girdiler.
  • Bu haber  yalan ise, Deniz Çakır'a atışan iftiralar,  ağza alınmayacak sözler, imanı ile ilgili sözler,  gıybet, edepsizlik eden Müslüman kardeşlerim nasıl bunun hakkını ödemeyi düşünüyorsunuz.
  • Eğer bu haber gerçek ise;  Ey Müslüman kardeşlerim neden Deniz Çakır için hata etmiştir, her insan  hata yapar, en kötüsü benim diyerek kendi günahlarına bakarak karşısındakine söz etmemek dururken ve beddua etmek yerine, hayır dua etmek daha iyi değil mi.  Olur öyle bir ana gelir ki Allah duanızı kabul eder ve O kişi helak olup Cehenneme giderse (bu sizi çok mutlu eder biliyorum) hiç üzülmezmisiniz? keşke hayır dua etseydim "Allah bu hanımı En iyi kullarından eylesin  hidayet versin" diye duada bulunsaydım dermiydiniz?
  • Adını anmadan önce oluşan manevi çoşku, cezbe ve aciz bir şekilde  piş günahkar ellerimden çıkan ve   İsmini hatırladıkça ve  yazdıkça herşeyin bir anda güzelleşmesi ile özür dileyerek Ya Rasulallah (Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v) Müslüman olmayan  Müşriklere bile kolay kolay beddua etmemiştir bir kaç yer hariç.  Ve İslam'a  girmeleri için  ne kadar sıkıntı ve üzüntü, keder  çekerek kim bilir kaç kez  müşriklere tebliğde bulundu.  Bir kişinin İman dairesi içine  girmesi için.  Ey sözde müslümanlar "Rasullallah (s.a.v) soyundan ne diye gitmezsin ama çok seviyorum demesini bilirsin, sözde kalır o.  Sevgini belli edeceksin.  Sana kötülük edilse de sen iyilik edeceksin.  Beddua etmek  doğru değildir olur ya o dua sana dönerde helak olursun.  Küçük gördüğün ise bir bakmışsın nur saçıyor etrafa.  Neden en azından  şöyle dua etmiyorsunuz.  Allah'ım bizleri de  bu durumdaki hanımlarıda   istikamet'e ulaştır. Eğer Müslüman değilse İman nasip et, Günahlarımızın  tümünü  bağışla diyerek hem kendinizi hemde  helak olmasını istediğiniz  kişi için bu daha iyi  değil mi?  Efendimiz  (s.a.v) Kaç yıl çile çekti bir kişi dahi  olsa  Cehennem atesinden kurtulsun İman etsin diye.  Sizdeki bu kibir, ucub ve cahillik ne diye.  Belki senin vesilen ile insanlar İslam dairesine girecek ve bu sana kıyamete kadar yetecek.  Kişinin cehenneme  girmesi yanması sana bir  şey kazandırmayacak ancak tabi  sevineceksin bu durumdan buda Yakışmaz abiler ablalar, kardeşler,  amcalar, dayılar, teyzeler, halalar vs. Neyse  önemli olan adam olmak bunun içinde illa edep illa edep..  Edep yoksa kaç o adamdan yoksa eder seni edebinden (iF)
  • Deniz Çakır neden o kadınların resmini çekme gereksinimi duymuş? Neden onların resmini çekmek istemiş. Bu sorunun cevabını çok merak ediyorum ve gerçekten bir insan neden resim çeksin ki?  yani tanımadığı kızdığı birinin acaba mekan onlara  uygun değil miydi? Yoksa başka bir sebep mi vardı? Bunları da bilmek gerek.
  • Fotoğraf çekilmeye çalışılan veya çekilmiş olma ihtimali ile o  fotoğraflar nerede, kanıt istiyorum. 
  • Son olarak İslam'a dinimize hakaret edilmediyse sadece bir kişinin bir kişiyi mekandan kovma nedeni Arabistan'a git demesine (başörtüsüne laf etmediyse inkar etmediyse, Allah'ın (c.c) emrine bir harf dahi muhalefet etti ise o zaman durum  değişir) neden bu kadar sinirlendiniz. bence de  madem orası lüks ve bir  çay  50  tl ise bu kişilerde zengin ise Mekke Medine  gibi  Kutsal mekan dururken ne işleri var orada...Haber doğru ise Deniz Çakır  aslında tebliğ yapmış bilmeden. Biz Müslümanlar  keyfetmek için yaratılmadık. masivadan uzak durmamız gerek ilk önce ben.  Ha illa birine sövecekseniz bana sövün zaten bana da çok kızarsınız bilirim,  beni münafık da ilan edebilirsiniz belki belki kafir bile belki başörtü düşmanı ne derseniz diyin hakkım hepinize helal ama günaha  girmenizi istemiyorum. 
  • Son olarak  bu hanım efendi  eğer başka bir dini inanca sahip ise kul  hakkını öbür dünyada nasıl ödeyeceksiniz? 
  • Şehitlerin dahi tüm günahları  o anda    affedilirken  kul   hakkı durur. Ancak bunu Allah (c.c) en iyi bilir, biz ancak Allah'ın bize  öğrettiği kadar biliriz. Hamd olsun Allah (c.c)
  • Allah Ümmeti Muhammed'den Razı olsun hepinizden  razı olsun günahlarınız  affolunsun sizlerin hatrınıda benimde günahlarım mağrifet olsun affolsun ve Yüce Allah (c.c) benden de razı olsun.


Deniz Çakır başörtülü kadınlara hakaret etti mi menajeri konuştu!


Bu iddia karşısında Çakır'ın menajeri Seda Sertbaş, oyuncunun sette olduğunu, basına servis edilen fotoğrafların ise arşiv olduğunu belirtti. (Eğer bu iddia yalansa zaten çok kolay şekilde o anda yaşanan saat zaman bellidir elbet bir kamerada görüntü vardır)

Bir kaç Hadis-i şerif:

Kovuculuk afetinden kurtulmak için, söz getirene karşı şu altı şeyi yapmak gerekir:
1- Ona inanmamalı. Çünkü söz getiren fâsıktır. (Fâsıka inanılmaz. Sözü ile hareket edilmez. Kovucunun sözlerini kabul etmek, kovuculuktan daha kötüdür) buyurulmuştur.

2- Onu bu münkerden nehyetmeli. Çünkü Allahü teâlâ (Münkerden nehyet) buyurdu. (Lokman 17)

3- Onu sevmemeli! Çünkü söz taşımak günahtır. Günahkâr sevilmez. Onu düşman bilmeli!

4- Söz getirdiği kimseye acaba hakikaten söylemiş mi diye suizanda bulunup da ona kötü gözle bakmamalı! Çünkü suizan haramdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Suizan etmeyin! Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin, münakaşa, haset ve düşmanlık etmeyin, birbirinizi çekiştirmeyin, kardeş gibi birbirinizi sevin!) [Müslim]

Getirilen sözün doğru olup olmadığını araştırmamalı! Çünkü tecessüsü, günahları araştırmayı, Allahü teâlâ yasak etmiş,(Birbirinizin kusurunu araştırmayın) buyurmuştur. (Hucurat 12)

6- Getirilen söz hakkında kimseye bir şey söylememeli! Eğer söylenirse, başkasının perdesi yırtılmış, günahı meydana çıkarılmış olur. Kusurları gizlemeli, açığa vurmamalı. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Arkadaşının kötülüğünü gizleyenin kusurları, kıyamette gizlenir.)[Taberani]
(Arkadaşının aybını görmeyip gizleyen, Cennete gider.) [Taberani]

(Arkadaşının aybını açığa vuranın aybı açığa çıkar. Hatta evinde bile rezil olur.) [İbni Mace]

Gıybet yaptığınız, küçük düşürmeye kalktığınız kişilerden gözünüzü yummadan gidip helallik alın.

Bu yazı hızlı bir şekilde yazıldığından dolayı imla  hataları  vardır. Bu sebepten ötürü kusurumuza bakmayın ve yazımızda bilmeden de birilerini inciecek sözler sar ettiysek haberdar edin  düzeletelim.  Hakkınızı  helal edin.  Saygılar.  iF Ailesi

Yazan: İbrahhim Fırat (Set by Narko) iF

Kafein ve Beyne Etkisi

Kafein ve Beyne Etkisi Nedir?


Birçok insanın her gün tükettiği kafein ve onsuz yapamayan insanlar vardır. Kafeinin bazı etkilerini kullanan kişiler bilmektedir. çay, kahve, enerji içecekleri geçici süre insana zindelik ve enerji verebilir fakat bu içecekler beyinde nasıl etki yapıyor kısaca inceleyelim.

İnsan beyninde bulunan nöronlar uyanık zamanda olduğumuz her zaman çok yüksek bir hızda çalışabilmektedir. Bu nöronların çalışma aşamasında adenozin ortaya çıkmaktadır. ancak adenozin atık bir madde değildir ve sinir sistemimiz reseptörlerin aracı olduğu vücuttaki adenozin düzeyini devamlı kontrol altınta tutmaktadır.

Kafein ve Beyne Etkisi


Beyin normal durumlarda omuriliğimizdeki adenozin miktarı belirli bir düzeye ulaştığında insan bedeni rahatlamak veya uyumak ister. Bundan dolayı bizler yorgun ve bitkin olarak kendimizi hissederiz. Vücudumuzda birbirlerinden farklı birkaç adenozin reseptörü bulunmaktadır, bunların içinde kafeinin en fazla etkileşim içinde olduğu adenozin reseptörü A1'dir. Kafein hemen hemen bütün bitkilerde bulunmaktadır. Bazı dozlarda olduğu gibi vücudumuzda da kafeinin kimyasal çeşitleri yer almaktadır.

Buradan anlaşıldığı gibi reseptörlerin engellenmesiyle beraber insan beyni doğal uyarıcıları olan dopamin ve glutamat işlevlerini daha özgürce yapabilmekte ve kendimiz olduğundan fazla dinç, dikkatli ve enerjik olarak hissedebilmedeyiz.

Bir önceki sağlık ile ilgili içeriğimizde "Rahat Uyumak İçin" rahat bir uyku için gerekli olanları ilgili sayfamızda önerileri görmek için bağlantıya tıklayabilirsiniz.

İzmir Bilişim Suçları Avukatı Ücretleri

Günümüzde gelişen teknoloji artık hayatımızın içinde yer almaktadır. Ancak gelişen bilgisayar ve iletişim teknolojisi ile birlikte bilişim suçlarında da artış yaşanmıştır. Bu bilişim suçları daha yeni olduğundan gerekli yasa ve düzenlemeler tamamlanmış değildir. Bilişim suçları, özel bir uzmanlık alanı gerektirir. Çünkü yeterli bilgi olsa bile uygulayıcıların eksik bilgiye sahip olma olasılığı yüksektir. Bilişim suçları, maddi ve manevi sonuçlar doğurur. Bilişim suçları mağdurları, genellikle ekonomi ve finans sektöründen kişiler ile bilinçsiz kullanıcılar olmaktadır.

İzmir Bilişim Suçları Avukatı Ücretleri


Basit suçlar hariç, ekonomik kayıpların büyük olmasından dolayı çoğu bilişim suçu polise bildirilmez. Birçok mağdur, takip etmesi gereken hukuk yollarını bilmez ve zarar eden mağdurlar büyük kurum ile işletmeler ise, itibar kaybetme endişesi yüzünden bilişim suçunu gizlemeyi tercih edebilirler. Bu sebeplerden ötürü bilişim suçları avukatları büyük önem taşımaktadır. İzmir bilişim suçları avukatı ücretleri duruma göre farklı olmaktadır. Öncelikle tarafı olunan dosyanın suç tipini karar vermek, daha sonra yapılması gereken teknik ve hukuki yolları kararlaştırmak gerekir. Bilişim suçları avukatları ücretleri, olayın meydana geliş biçimine, zamanına, suçlunun nerede olduğuna ve çizilecek yol haritasına göre değişim göstermektedir.

Bilişim Suçları Davası Nedir?

İnternet üzerinden gerçekleşen mağduriyetlerin giderilmesi için mahkemeye başvurulması ve davayı sürdürecek avukat istenmesi olayı bilişim suçları davası olarak adlandırılmaktadır. Bilişim suçlarında dolayı şikayetçi olmak isteyen insanların ilk yapması gereken, polise başvurmak olmalıdır. Yapılacak başvuru sonrası, ipucu ve delillerin toplanma kısmı başlanır. Suç delillere oluşturacak unsurlara ulaşıldığında, dosya oluşturularak savcılığa gönderilir. Savcılığın dosyayı kabul ettikten sonra dava açılmış olur.

İyi Bir Bilişim Avukatı Nasıl Olmalıdır?

Müvekkilinin hak ve hukukunu yasal yollar üzerinden takip etmeli ve bu konu hakkında gerekli çalışmaları yapmayı ilke edinmiş iyi bir bilişim avukatı olmalıdır.

Kaynak: bilişim avukatı

Amber Nedir ve Faydaları Hakkında Geniş Bilgi

Amber Nedir?


Naturel   ve     istediğiniz herhangi bir esans  koku  istekleriniz için bana  ulaşabilirsiniz.  ibo.firat@gmail.com 

Not:  Oud  Hindi  1.  kalite.  ortalama  30  -  40  senelik   ağaçtan elde edilmiştir.   Gül  yağı  1.  kalite..   Misk     % 100  saf  kara misk ceylan miski deer musk,  Beyaz misk vardır ancak  hakikisi  diye bir  şey yoktur.  Yani   hakiki  olarak yok.  Sentetiktir.  Gerçek misk  simsiyah olur..  Örnek resim  aşağıda..  Lavanta 

yağı  hakiki  kara kazan damıtma..  Zambak,   Paçuli - Tefarik,  Sandal,  Yasemin,  kadife  çiçeği,  Vetiver, vs vs.....     Tüm   isteikleriniz  için  tedarik ederiz.. 

Amber, genel olarak anlamı  eşsiz koku anlamına gelir. Dünyanın en iyi kokusu olarak bilinir. Ancak Misk kokusundan sonra en üstün koku amber kokusudur. Ancak benim naçizane düşünceme göre en iyi koku amberdir. Amber ve Misk bunlar aslında ayrılmak ikilidir. Birbirinin en iyi dostu ve en iyi karışımı ile ortaya çıkan Misk-i Amber de denilmektedir. Misk hafif ancak Amber ne kadar keskin, yoğun olsa bile hiç rahatsız etmez, koku nasıl tarif edilir? Bu oldukça zordur ancak genel olarak amberin nasıl koktuğunu tarif edelim:


Amber  Nedir ve Faydaları Hakkında Geniş Bilgi


İlk kokladığınızda hayvanımsı bir koku gelir burnunuza sonrasında tatlı aromalı vanilyayı hatırlatan bir koku hissedersiniz zamanla koku açılır ve daha tatlı olur ve kadifemsi koku ulaşır burnunuza hayran kalır tekrar tekrar koklarsınız. Gül yağı yani hakiki gül yağını ilk kokladığınızda oldukça uçucu ve yayılma etkisi ile ilk başta yakıcı sabunumsu gül kokusu alırsınız ancak daha önce  gül yağı koklamamış kişi o kokunun gül yağı olduğunu anlamaz.  


güller


Normal dalından kokladığınız gibi koku değildir tamamen gülün özüdür ve gül yağında da kadifemsi koku vardır. İlk koklama da ki yakıcılık hemen gider ve insanı mest eden gül yağı kokusu duyarsınız. Dersiniz dünyanın en güzel kokusu evet gül yağı da çok güzel bir kokudur. Ancak amber daha üst seviyede kokudur. Kalıcı, tatlı, kadifemsi manevi bir kokusu vardır. Gerçek amberden bahsediyorum. Sentetikler az biraz benzetilmiş olur. Gelelim amber nedir nasıl meydana gelir? Birkaç yolla üretilir. Saf olan Balina salgısından üretilir ileride açıklanacak. Sentetik olarak üretilme şekli ve bitkisel karışımlardan amber kokusu elde edilmektedir. 


Amber balina kusmuğundan misk geyik testisinden elde edilir..

Misk nedir? nasıl elde edilir faydaları nelerdir. Bu bağlantıdan "Misk" sayfamıza giderek detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Amber parfüm sanayinde oldukça kullanılan neredeyse birçok parfümün dip notası olarak kullanılan çok değerli bir kokudur. Bu yüzden amber kokusuna rağbet uzun yıllardan beri vardır ve özellikle gümüzde amber kokusu birçok kişi tarafından en beğenilen kokudur. Özellikle Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Misk ve Amber gibi kokuları kullandığına dair Hadis-i Şerif vardır. Bunun yanında amberin şifaları da vardır ki zaman zaman sağlık alanın da da kullanılmıştır. 

Amber, baline kusmuğu, salgısı yani ispermeçet balinasının sindirim yolu ile  meydana gelen bir salgıdan ibarettir. Ve bu salgıyı belli bir zaman sonra midesinden attığı için balina kusmuğu denilmektedir. Kusmuk sözü her ne kadar itici gelse de amber kokusunu koklayan kişilere itici gelmez. İspermeçet balinası genel olarak mürekkep balığını çok sever ve ondan fazlaca yediği içindir ki, anlaşıldığına göre, adı geçen balinanın gagası vakit vakit balinanın sindirim kanalının duvarına saplanarak bir tahrişe yol açmakta  olduğu söylenmekte, bu durumun neticesinde  amber meydana gelmektedir.

Amber balığı, sindiremediği bu salgıyı dışarı çıkarır ve ilk başlarda rengi koyu kahverengi, sarımtırak gibi değişik renklerde olarak meydana çıkar hava ve güneş ile etkileşime girerek rengi giderek açılır ve su yüzeyinde topaklar halinde  yüzer vaziyette bulunurlar aynı zamanda okyanus sahillerinde kumsallarda da bulanlar çok vardır. Amber'i bilmeyen kişi onu  hafif bir taş ve güzel kokulu bir taş zannedebilir. Zaten bir zamanlar böyle bir durum olmuş bir kişi güzel bir taş bulduğunu zannederek eve götürür sonra anlaşılır ki amber ve o kişi servet sahibi olur. Oldukça pahalıdır. Amber balığının neslinin tükenme tehlikesi olduğundan  avlanması yasak olduğundan sadece deniz kıyılarından ve su üstünden toplanarak elde edilir. 

Amber kokusu ile büyüleyici etkiye sahiptir. Amber doğal halinden alınıp işlenir ve esans haline getirilir ve genel olarak rengi koyu siyah, kırmızıya yakın renkte  olur. Gri amber, kül rengi olanları da olduğu söylenir. Tabi bu kalite kalite değişmektedir. Genel olarak siyaha en yakın amberler mevcuttur. Kıvamlı, yoğun, yapışkan, yağımsı bir görünümü vardır işlenmiş hali. Ucuza  bulmanız ve saf olanını bulmanız zor olur. Günümüzde  artık ya yarı sentetik ya da tam sentetik olarak  üretilirken diğer yöntemi ile  birçok  bitkinin karışımı ile amber kokusu elde edilmektedir. Fakat hiçbiri  gerçek amber kokusunun tadını vermez. Bazı sentetik ve pahalı amberler ise amber kokusuna çok yakın olmakla birlikte tam notasını barındırmaz. 

Amber Kokusunun Faydaları Nelerdir?

Amber, genel olarak kehribarla da karıştırılmaktadır. Kehribar yıllar sonra oluşan ağaç reçinesi fosili olup çam kokusu yaymakta ancak esans olarak kullanılmaz. Genel olarak kolye ve tespih yapımında kullanılır. Damla tespihleri ile kehribar bilinir ve sarı renktedir. Bu sebeple de Kehribara sarı amber de diyenler vardır.

Amber kokusunun faydaları hakkında çokça araştırma  yapılmamış olması nedeni ile kısıtlı olarak bazı faydaları aşağıda yazıldı.


Koku reseptörleri vasıtasıyla hissedilen amber kokusu, beyindeki hipofiz bezine tesir etmektedir.  Bazı farklı hormonların salınışı aynı zamanda dengesi üzerinde değişikliklere neden  olur Deney hayvanları üzerinde çalışmalar  gerçekleştirilmiş ve  amberin kanın pıhtılaşmasını engelleyici yönde tesirleri olduğu gözlenmiştir. Bir başka  çalışmada, deney hayvanlarının değişik organlarından alınan düz kaslar -özellikle rahim düz kasları- üzerinde amberin kas gevşetici tesiri olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma neticeleri, amberin bazı hastalıkların tedavisine vesile olabileceği ümidini artırmaktadır.

Amber hakkında  aslında daha çok fazla bilgi vermek isterdik ancak daha fazla  yazıyı  bu konuda uzatarak sizleri sıkmak istemedik. Fakat biraz daha hakkında bilgiler yazacağız. Dileyen okuyabilir.

Amber  ismini çok yerde duyarsınız. özellikle son zamanların en popüler markaların parfümlerde kullandığı en iyi notadır. Ve  amber notasını değişik baharatlar ile harmanlayarak ortaya çok güzel parfümler çıkmaktadır. Eğer sizlerinde parfüm merakı var ise  amber, gül vb. gibi esans yağlarını  kullanarak isteyenlere  kendinize özel notaları harmanlamanız için taktikler verebilirim. Yorum bölümünden dileklerinizi belirtiniz. Ayrıca  deneme amaçlı  yapmak için setetik amber, misk, gül veya benzeri esanslar  baharatlar ile çok güzel parfüm elde etmeniz mümkün oldukça  uygun fiyata elde edebilirsiniz. Bununla birlikte hakiki kokuları parfüm yapmaya kalkarsanız içine kimyasal maddeler ve alkol konulacağı için saf olmasının bir anlamı kalmaz zaten. Bu sebeple ben parfüm yapmak yerine hakiki olanları saf olarak kullanırım ve zaten bir damlası on fısa bedel oluyor. Bir 3 gr şişe kullanıma göre bir sene gider her gün sürerseniz. Ojinal esansları (Gül, Misk, Amber, Oud) bunlar oldukça pahalı dünyanın en pahalı esansı yani yağı oud kokusudur. Ne kadar toprak altında kalırsa o kadar değerli olur ancak ülkemizde ki oud esansları hakiki saf olanları birinci kalite olarak geçenler ise ortalam 1 gr 500 TL civarı 1 Ekim 2018 yılı itibarı ile ve her  geçen gün bu fiyat yükseliyor. Birde genelde kralların kullandığı  oud kokuları vardır bunlar çok pahalı ortalama gramı 10 bin $ gibi  fiyatlardan başlayarak zirveye kadar ağacın yaşına ve esansın  yağına kalitesine göre değişir.  Eğer 150 senelik bir ağaç ise  (bulmak çok zor ) çok büyük paralara denk gelir oud esansı. Genel olarak ülkemizde sınırlı sayıda yerlerde  satılan  hakiki ancak bazıları çok genç ağaçlardan elde edilirken bazıları ise ortalama  en az  1 ile  10 senelik ağaçlardan elde edilir. Udu- Hindi en kaliteli olanıdır. Ve kalitesinin ötesinde çok şifa vesilesidir. 

Ud-i hindinin kokusu; nezleyi giderir, yağı sırt ağrısına fayda verir, îç uzuvları takviye eder, vücuttaki gazı çıkarır, zâtülcenb hastalığına faydalıdır.


“İbn Sina, Ûd-i hindî'nin bademciklerin tedavisinde ilaç oİarak kullanıldığını zikrediyor.”

Misk:    https://www.ibrahimfirat.net/2018/01/misk-nedir-ve-faydalari-hakkinda.html

Amber:  https://www.ibrahimfirat.net/2018/10/amber-nedir-ve-faydalari-hakkinda-genis-bilgi.html 

Öd  -  Oud :  https://www.ibrahimfirat.net/2017/01/ud-oud-esans.html

Örnek olarak Peygamber  Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuşlardır:

"Şu Udi Hindi'yi kullanın. Çünkü onda yedi türlü şifa vardır." Buhârî, Tib 10, 21, 23, 26; Ebu Dâvud, Tıb 13, 3877; İbn Mâce, Tıb 13, 3462; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/355, 356.

Oud (ud) kokusu keskin, bazen tatlı odunsu olurken, bazen ise sert ve toprak kokusu birlikte ağaç kokusu gelir burnunuza. Ayrıca genelinde  köy kokusunuda alırsınız.  Dünyanın en ağır en sert kokusu ancak hiçbir şekilde insanı rahatsız etmez. Ancak bir kaç damladan fazla sürmeniz önerilmez çok yayılan ve saf hali ile  ilk koklayana  tuhaf gelebilir fakat sonrasında bağımlılık yapacak derecede kokuya aşık olursunuz. Bir çok kişide bizzat denedim. Başı ağrıyan kişi tek nefes çektiğinde anında 3 - 5 saniye içinde ağrıyı tamamen geçirdiğini gördüm. Hatta tekrar tekrar sordum hakikaten geçti mi? diye evet cevabını aldım. Ve bu şekilde kimin  başı ağrıyorsa koklatıyorum ve anında geçiyor çok kişide denenmiştir. Fakat bazı baş ağrılar vardır ki onlar geçmeyebiliyor. Yani kronik baş ağrıları veya sinüzit gibi olanlara etki etmeme durumu var fakat  ağrıyı dağıtıyor ve nefesi de açıyor. Faydaları oldukça fazla kendim şifa vesilesi olarak kullanıyorum. Eğer sizde şifa olsun diye isterseniz  sadece  1 gr hakiki olanından bulup alırsanız koklarsanız sadece  torunlarınıza kadar kalır sürülmezse hatta bekledikçe daha güzel oluyor daha kaliteli oluyor ve asla bozulmaz. Eğer ihtiyacı olanlar var ise bulamayanlara  tedarik etmeye  çalışırız.  Ud (oud) esansı hakikisi özellikle udu hindi (Hint udu) Öd Ağacından elde edilen esans. Çok zor elde edilir ve nesli tükenmekte olan ağaçlardandır. Bu sebeple de  ve   yağının çıkarılmasının çok zahmetli olması vb. nedenlerden dolayı pahalıdır. Olurda hakiki oud diye 50 - 100 TL gibi ucuz  fiyatlara bu esansı alırsanız orjinal değildir yada yarı naturel bir esanstır ve hiçbir anlamı da kalmaz, içinde kimyasal bulunacağından doğallığı bozulabilir. İkinci olarakta uygun fiyata bulduğunuz oud kokuları kalitesiz ve en genç ağaçlardan elde edilmiş olanı olabilir ama faydası da yok diyemeyiz. En iyisi kafanızın rahat olması için iyisini tercih ediniz. Konumuzu  fazla uzattık kusurumuza bakmayın. Amber'den çokça bahsetmek gerekti ancak araya diğer kokularda girdi. 


amber esans


Amber konumuz nereden nereye geldi.  Neyse amber esansına gelelim. Sentetik olanları  yoğunlukta olup saf olanı bulmak oldukça zor. Hakiki çiçeklerin karışımı olarak olarak bitkisel olanları var ama ne yazık ki hayvansal amberin yerini tutmaz. Hakiki amber  pahalıdır ancak oud esansı kadar yüksek fiyatlara tekabül etmez. Uygun fiyatlara bulabilirsiniz. 

Amber birçok şiir ve şarkılarda da geçmektedir. Özellikle Misk-i Amber olarak geçer zaten amber de Misk kokusuna çok benzer fakat daha tatlı kadifemsi ve sıcak kokudur. Soğuk kış günlerinde sizi ısıtır. Misk ise amberin kadim dostu ikisi dünyada ki en iyi karışım. Kişinin isteğine göre karışım olur dilerse amberi çok olarak, dilerse  miski çok olarak karıştırabilir. Benim önerim misk ile amberi karıştıracaksanız eğer Amberin daha çok olması gerekir örnek olarak  2 gr amber içine 1 gr misk yeterli olacaktır ve daha güzel olacaktır. Her ne kadar Amber de de hayvansal kokuya rastlasanız bile Misk kadar hayvansal koku yoğun değildir. Misk ve Amber bunların manevi kokusu gayet etkileyicidir. İlk koklama anında tuhaf hissedersiniz beki beyninize kazınan koku bir kaç koklamadan sonra sizi kendinize bağlar burnunuza rüzgarla birlikte sıcak tatlı kokunun ara ara geldiğini hissedersiniz. ne güzel demiş "Yunus Emre"

Yunus Emre de cennet ehlini şu şekilde vasıflandırır:

“Aydan arıdır yüzleri,


Misk-u anberdir sözleri”

Ayrıca:


Hz. Aişe (ra) annemiz, Efendimiz’in (S.A.V) misk ve amber gibi renksiz kokular süründüğünü bildirmiştir. Amber, Efendimiz’in (S.A.V) de kullandığı güzel bir koku olması sebebiyle müslümanlar tarafından sevilen ve kullanılan bir koku olmuştur. 

Neredeyse parfümlerin birçoğu esansiyel yağlardan yani halk arasında hacı yağı derler ya işte o esanslar inceltilerek, kimyasal maddelerin karışımı ile elde edilir. Hacı yağı denmesinin sebebini bilemiyorum. Bu nedenle amber ve misk gibi dünyanın en iyi kokusunun özüne hacı yağı diyen kokudan anlamaz. Hacı yağını şöyle tanımlayabiliriz. Çok ağır insanı rahatsız edecek derecede ağır şekilde olanlar diye sınıflandırabiliriz. Yani tek yönlü koku ucuz kalitesiz olan esanslar hacı yağı sınıfına girer belki. Mesela gül yağı da çok güzel bir kokudur o kadar güzel ki ben misk, amber, gül yağı ve oud kokusu arasında ayrım yapmam tıpkı 4 çocuğunuz var ama hepsini ayrı seversiniz onun gibi.  Gülün özü olan yağ çok zahmetli uğraşlar ile çıkarılır rivayete göre  4 ton gülden bir kilo yağ çıkar. kokusu çok yoğun ve yayılan bir damlası cildinize sürüldüğünde tüm evi veya etrafı gül kokutan ama bildiğiniz dalındaki gibi gül gibi net olarak kokmaz. ilk olarak acımsı devamında gül notası, derin nefeste kadifemsi tatlı koku ile biraz da sabunumsu bir koku ile çok harika bir özdür. Cildinize ilk kez sürüyorsanız ve narin ise cildiniz hafif karınca ısırması gibi sızlama olur bir kaç dakika, dakikalar içinde kana karışır ve yazın terlediğinizde ise gül kokusu olarak ter çıktığı söylenir. 

Amber bir damla sürmeniz yeterli, amber de yakıcı olabilir hemen geçer yoğun ancak çok uçucu olmasa da ciltte dahi çok kalıcı 2 gün kalır yıkasanız bile. tatlı aromayı hissedersiniz vanilya gibi sanki. Ama amber anlatılmaz ve zaten tam olarak da anlatamadım.  

Sonuç olarak amber kokusunu koklamanız gerekmektedir. Şuan elimde çok az bir amber var ilerleyen zamanlarda temin edeceğim isteyenler olursa koklamaları için hediye olarak bir damla şişe içinde, koklayıp anlamanız için göndermeye  çalışırım. Zaten bir damla yeterde artar bile koklamak için. Özel karışımlarda var ancak çok büyük bütçeye tekabül ettiği için damlası dahi çok değerli. Amber de öyle ancak kıvamlı olduğu için bir damla etkilemez beni. 

Ben biraz manevi olarak da bakıyorum kokuya Mekke özellikle Medine'ye gittiyseniz  Peygamber  Efendimiz (s.a.v) ziyaret ettiğiniz zaman burnunuza öyle bir koku gelir ki O koku Efendimiz'in eşşiz kokusu hiçbir şeyde bulamazsınız fakat sadece benzetilir. Genel olarak  gül kokusuna evet bende benettim İlk önce gül kokusu gelir burnunuza ardından misk öyle bir misk ki cennet miski ve arından tatlı ve sıcak rüzgarla sıcacık amberimsi, kadifemsi koku ile kendinizden geçersiniz... Anlatılmaz, anlatılamaz benzetebiliriz sadece. Yaşanır bu. 

Dursun Ali Erzincanlı Şiirinden bir alıntı. 


Ey taptaze gül, kâkülü amber, saçı reyhan!
Câziben ne yaman!

Ve buna benzer çok sözler, şiirler, yazılar yazılmıştır. Fakat ben amber hakkında çok detaylı bilgi bulamadım bu bilgiler benim deneyimlerim ve uzun bir araştırma sonucu gerçekleşmiştir. Kusuruma bakmayın imla kurallarında hatalarım çok olmuştur ki, ayrıca konudan konuya atlama gibi durumlarda var, bazı makalelerimde bu şekilde zıplamalar oluyor. Kusurumuz affola. Sağlıcakla kalın. 


Not:  Gerçek amber bulmak  çok zor olduğu için    sonunda  gerçek amber ve testlerden geçmiş amber  yağı elde edildi. Kokusu ile ilgili   makale  yazılacaktır.. 

Google aramaları:

amber nedir faydaları

amber nedir özellikleri

amber kokusu fiyatı

amber kokusu etkisi

amber balığı

miski amber çiçeği

geyik miski nedir

Namaz Uykudan Hayırlıdır!

Namaz

Namaz'ın dinimizde ki yeri çok önemlidir. Müslümanlar olarak namazlarımıza gerektiği  gibi  önem vermiyoruz önem vermemek demeyelim de ,  nefsimize  uyarak, tembellik ederek hep sonraya bırakıyoruz...  Ancak  ölüm var!  ve  ne  zaman geleceği  belli olmaz, ansızın bir kalp krizi bir trafik kazası yani her an ölüm ensemizde  o anda ve o şokla  dilimiz'den Tevhid kelimesi çıkabilecek mi acaba.

İnsan ölüm anında  akıl  baştan gidermiş  ve bildiği  her şeyi unuturmuş bu sebeple kişi sürekli zikir halinde  olursa, namaz kılarsa, Allah'ı tesbih ederse  belli bir zaman sonra kalp de  Allah Allah demeye  başlar ve ölüm anında kalp ne derse dilde onu der. Hani derler ya arifin fikri neyse  zikri de odur.

İmansızlıktan sonra en büyük  günah namaz kılmamaktır denilmektedir. İlk hesap namazdan sorulacağı için namazını  eksiksiz kılan  hesabını verir ise  ne mutlu o kişilere Allah'ın rızasını kazananlardan olmak dileği ile. 

Sabah namazı bu sıralamada  önemli bir yeri vardır çünkü  herkes uyurken kalkıp, tatlı  uykuyu bölüp Allah rızası için  namaz kılmak..  Bununda sevabı oldukça büyüktür. Aşağıdaki Hadis-i Şerifler Sabah namazının önemini en iyi şekilde anlatmaktadır.

"Farz namazlardan önce kılınan sünnetler, şeytanın hevesini, desiselerini ve vesveselerini kesmektedir."

Bir hadiste bu nitelikteki sünnetler şöyle belirlenmiştir:

"Her kim bir gün ve gecede, farz namazlar dışında on iki rekat namaz kılarsa, Allah Teâlâ ona cennette bir ev bina edecektir. Bunlar şu namazlardır: Sabah namazından önce iki rekat, öğleden önce dört rekat, öğleden sonra iki rekat, akşamdan sonra iki rekat ve yatsıdan sonra iki rekat." (Tirmizi, Salât, 189; Nesâî, Kıyâmül-Leyl, 66; İbn Mâce, İkâme, 100)

Düşman süvarisi kovalasa bile sabah namazının iki rekât sünnetini terketmeyin." (Ebu Davud, 2/301, no: 1258; Ahmed b. Hanbel, 2/405)

"Sabah namazının iki rek`at sünneti, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır."

Müslim, Müsâfirîn 96

Yine Müslim'in bir rivayetine göre sabah namazının sünneti hakkında:

"O bana bütün dünyadan daha değerlidir" buyurdu.

Müslim, Müsâfirîn 97

Hele Şükür Demenin Sakıncaları Nelerdir?

Soru:  Hele  şükür demek kişiyi  günaha sokar mı veya eski dönemlerde  hele adında tapınılan bir put var mıydı?

Cevap: Hele adında bir  put olduğuna dair herhangi bir bilgi yoktur. Ancak  Hel isminde "İskandinav Mitolojisinin en önemli figürlerinden, tanrıçalarından biridir Hel. “Hile ve Aldatma” ile bilinen tanrı Loki ve dişi dev Angrboda’nın üç çocuğundan biridir. Hel dünyada ki bilinen kültürde bir çok özel isme kaynak olmuştur." Fakat Hel ile  hele karıştırılmamalıdır. Çünkü hele şükür diyen kişi Hel'e şükür etmiyor. Hele kelimesi  özellikle anlamına gelmektedir ve ayrıca sonunda aynı zamanda ise geciken durumları bildirmek için kullanılır. Hele şükür yani sonunda gelebildin  gibi  vs. 

Hele Şükür Demenin Sakıncaları Nelerdir?


Fakat  farklı bir bakış açısıyla  bakıldığında hele şükür  denilince  akla  Hel'e şükür edildi  gibi bir  ifade de ortaya çıkabiliyor. Fakat kişi zaten bunu o anlamda söylemediği için  herhangi bir sakınca yoktur. Kafanızın karışmasına gerek yok. Hel ve hele çok farklıdır ancak bazı kişilerce bu kelimeyi yanlış yerlere çekenler vardır.

Son Sözler: Eğer aklınızda  soru işareti  kalıyorsa yapmanız gerekenin en doğrusu tabi ki de  hele şükür demek yerine  Allah'a şükür olsun Allah'a şükürler olsun Allah'a Hamd olsun demeniz en doğrusu olacaktır. 

Hele şükür ile ilgili bazı örnek kelimeler:  Hele bir gel,  Hele bir git, Hele  şunu getir,  Hele şuna bak  vs. gibi birçok kelime  Türkçe'mizde kullanılmaktadır.

Hele şükür demek, Allah`a hamdolsun beklediğimiz sonuç gerçekleşti manasına gelmektedir.

Cinsel Hayat ve Sağlık

Sağlık  hayatımızın her alanında en önemli yere sahiptir. Sağlıksız bir hayat düşünülemez ve sağlığımıza dikkat etmememiz gerekir.  Sağlık ve cinsellik arasındaki bağ ile konumuza devam edelim. 

Yaşamımızın  daha kaliteli olması açısından sağlıklı bir beslenme alışkanlığı elde etmek mutlaka gerekmektedir. Bunun yanında  spor da hayatımızın bir parçası olması gerekmektedir. Günlük olarak egzersizler yapmak sağlık açısından çok önemli hiç olmadı en az bir saat veya yarım saat yürümek bile sağlığımıza çok faydası olacaktır. 

Bu sayede cinsel hayatımızdaki performansta artacaktır. Stresten uzak durmak fazlasıyla insanlara  fayda sağlar.  psikolojik sorunlar cinsel hayat ve daha başka türlü olumsuzluklara neden olabilmektedir. 

Genel olarak artık bu zamanda eşlerin her biri çalışmakta ve haliyle iş  hayatında bir sürü stres ve yorgunlukla birlikte eşle arasında anlaşmazlıklar olabiliyor. Her ne olursa olsun çocuklarımızla ve eşimizle ilgilenmeyi unutmamak gerekir. Aksi takdirde bu olumsuz durumlara davetiye çıkarabilir.

Eşler arasındaki cinsellik rutin halde olmalıdır. Uzun aralıklar buna zarar verebilir ve soğuma başlayabilir. Bu sebeple ruh halinde göz önünde bulunarak en doğru zamanda ve yerinde gereken şekilde davranmak lazımdır. Sağlıklı olmanız seks  hayatınızda mutluluk verecektir. Bu sebeple  cinsellik ile sağlık arasında bir bağ vardır. Her şeyin başı sağlık demiştik. Sağlık olmadığı sürece bir şeyin bir anlamı kalmıyor. 

Eşinizde karşı saygılı ve hoşgörülü olun. Özen gösterin ve ara ara süprizler yapın ve aile içi huzurun artmasına da neden olacaktır. 


ben konuyu burada sonlandırıyorum bu konu hakkında yazılacak bu kadar. 

Zayıflama İlaçlarının Sağlığa Zararları Var mı Yok mu?

Zayıflama ilaçları güvenilir mi?

Zayıflama ilaçları ne kadar güvenli sağlık açısından bir zararı var mıdır?


Bu konumuz sağlık üzerine ve insanların özellikle merak ettiği konular arasında yer alan bir konudur. Zayıflama ilaçları hakkında detaylı bilgiler sunacağız. Zayıflama ilaçları sağlığa zararlı mı? bunun detayları haberimizin devamında.....


Zayıflama İlaçlarının Sağlığa Zararları Var mı Yok mu?


Sağlık her şeyden önce gelir. Sağlık olmadığı sürece hayatımızın bir anlamı kalmaz. Bu sebeple sağlığımıza her daim dikkat etmemiz gereklidir. Ülkemizde ve dünyada son zamanlarda insanlar kilo sorunları ile başı dertte özellikle ülkemizde  orta yaş sınırından sonra kilo sorunları ortaya çıkmaktadır. Buna binaen fazla kiloları ile sıkıntı içine girmesidir. Bunun nedenlerinden biri düzensiz beslenme abur cubur yeme, spor yapmama en başta gelir. İlk olarak zayıflamak için mutlaka yeme içmeye dikkat etmek gerek gereğinden fazla yememek gerekir ki fazla kilolardan şikayetçi olmamak için. Spor oldukça önemli en azından günde bir saat kadar yürümek sağlık açısından oldukça faydalıdır. 

Obezite rahatsızlığı zamanımızda hızla yaygınlaşmatadır. Bu nedenden dolayı fazla kiloları olan kişiler zayıflamanın çaresini arayıp dururlar. Kimileri diyetisyen eşliğinde zayıflar ve en doğrusu budur aslında.  Kimisi ise ilaçlar ile zayıflamayı dener. Bir çok haberde denk gelmişsinizdir. Zayıflama ilaçları yüzünden sıkıntı çeken insanlara. 

Ben doğal yöntemlerden yanayım gerekmedikçe ilaç kullanımı ve bilinçsiz bir şekilde doktor tavsiyesi olmadan kullanmak her zaman için sakıncalı ve olumsuz durumlar meydana getirebilir. 


Peki zayıflama ilaçları sağlık açısından ne kadar zararlı?

Bazı ilaçlar zayıflamak için işe yarayabiliyor ancak bazı kısımları sırf para kazanmak uğruna ticarete dönüştürülmüştür. İşte bu nedenle bazı insanlar internet sitelerinde gezerek zayıflama adı altında ne olduğu belirsiz ilaçları alarak kuşku içine girerler bundan dolayı endişelerini gidermek için bilgi sahibi olurlar. Acaba zayıflama ilaçları sağlığa zararlı mı? diye google üzerinden birçok arama gelmektedir.

Zayıflama ilacı kullanıpda yaşama veda eden kişileri olmuştur. Ama bu demek değildir ki her ilaç insanın canına kast edecek. Ancak sağlığa zararı dokunan ilaçlar bulunmaktadır. Bazı insanlar daha hızlı zayıflamak için ilacın dozunu artırma yoluna giderek hayata veda ederken bazıları da içinde kişiye zarar verecek kimyasallar yüzünden hayata veda etmişlerdir. Bu herkes için geçerli değildir. Bu yüzden fazla endişe yapmanıza gerek yok. 


Bu tip basit yollarla zayıflamayı  tercih etmeyiniz. Güvendiğiniz ve birçok insanın kullanıpta fayda gördüğü ilaçları ve tescilli olanları kullanmanız sağlığınız açısından iyi olacak.  Bu ilaçların bazıları bitkisel kökenli olduklarından sağlığa zararı olmamakla birlikte gene de bir araştırma yapmak en faydalısı. 

Bu kısma kadar zayıflama ilaçların sağlığa zararı var mı yok mu kısaca özetlemiş olduk. Kısaca ifade etmek gerekirse zararlı olanı da var  zararsız olanı da var. 

Son sözler: Sizlerin yapması gereken ilk olarak bir diyetisyene görünmeniz ve onun kontrolünde zayıflamayı tercih etmeniz. İkinci bir yöntem ve en önemlisi mutlaka spor yapın ve hareketli olun. Her zaman yerinde oturan ve akşamları yatmadan önce yemek yiyen kişiler elbette kilo alır ve kişinin mideside büyüdüğünden daha çok yemek yeme ihtiyacı duyacaktır. Yemeklerinizi düzene sokun ve düzenli yeme içme programınız olsun. 

Kilo yapan gıdalardan uzak durun genelde sebze ağırlıklı beslenin ve belirli miktarlarda balık,et vb. gıdaları da mutlaka tüketmeniz gerek ama aşırıya kaçmadan. 



Google aramaları:

zayıflama haplarının yan etkileri

yan etkisi olmayan zayıflama ilacı

bitkisel zayıflama haplarının zararları

zayıflama hapı öldürdü

zayıflama kapsülleri zararları

fatex zayıflama ilacı kullananların yorumları

lipovon nedir

EDİMİN İFASINA FESAT KARIŞTIRMA

Edimin ifasına fesat karıştırma Türk Ceza  Kanunu’nun da bir suç olarak belirtilmiştir. Bu suç, Türk Ceza Kanunu 236.maddesinde düzenlenmiştir. 4734 ve 4735 Sayılı Kanunlar ile ihaleler, sözleşmeler ve bu sözleşmelerde uyulması gereken usul ve esaslar belirtilmiştir. Belirtilen bu usul ve esaslara uygun hareket sergilemeyen kamu  görevlileri ve diğer sorumlu olan kişilerin, taraflara uygulanacak cezai yaptırımlar düzenlenmiştir. Aynı zamanda ihaleye fesat karıştırma suçu ve edimin ifasına fesat karıştırma suçu 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda kamu harcamaları ile ilgili suçlar olarak baştan düzenlenip belirtilmiştir.

EDİMİN İFASINA FESAT KARIŞTIRMA


Edimin ifasına fesat karıştırma suçu, ihalede hile, çıkar sağlama,anlaşma, irtikap, rüşvet kullanmak suretiyle ilgili ve yahut başka yollara başvurarak sözleşmeye ilişkin uygulanan ve uygulanacak işlemlere fesat karıştırmak ve ya bu suça teşebbüs etmeye çalışmak dahi bu suçun olmasına yeterlidir. Sözleşme konusuyla alakalı olarak sözleşmeye ilişkin sahte belge hazırlamak ve ya bunun teşebbüsünde bulunmak bu suçun oluşmasını sağlar. Yapılan sözleşmede belirtilen kurallara uymamak ve ya işin yapılmasında kullanılan malzemeden kısmak, fen ve sanat kurallarına aykırı  olarak işi yapmak,  eksik ve ya kusurlu, hasarlı üretim yapmak da bu suçu oluşturan etkenlerdir.

Sözleşmede belirtilen, karşılıklı olarak anlaşılan taahhüdü, sözleri yerine getirme işlemini gerçekleştirirken, mevcut idareye zarar vermek ve ya vermeye çalışmak da edimin ifasına fesat karıştırma suçunu oluşturur. Sözleşmeyle ilgili var olan bilgi ve deneyimini, idarenin zararına kullanmak ve ya kullanma teşebbüsünde bulunmak da edimin ifasına fesat karıştırma suçunu oluşturan etkenlerdendir. Bazı sebepler dışında, ihale dökümanına ve ve sözleşme şartlarına uygun olmaması halinde de bu suç oluşabilir.

İhale süresince malın ihale kararında belirtilen miktardan eksik ve ya kusurlu olarak teslim edilmesi halinde bu suç oluşur. İhale tarafları arasında sözleşme imzalandıktan sonra, sözleşmede belirtilen sürede edimin ifasını gerçekleştirmek zorunludur. Eğer ki, sözleşmede kanunda belirtilen edimin ifa süresiyle alakalı olarak ekstra bir değişiklik ve ya uzatma yapılmamışsa edimin o tarihte yapılması ifası zorunludur. Eğer ki bu belirtilen sürede teslim edilmezse, kanunda belirlenen hükümlerce bu edimin ifasının zamanında olmamasının oluşturduğu zararlar karşı taraftan istenilebilir. Aksi takdirde, edimin ihale kararında ve ya aralarında yaptıkları sözleşmede belirtilen sürede edimin ifası gerçekleşmemiş  ve süresinde gerçekleşmiş gibi kabul edilirse bu da edimin ifasına fesat karıştırma suçunu oluşturur.

Benlik Kiri

Yaratılışımız su ve topraktan olan bizler nasıl oluyor da gururlanabiliyoruz.  Yani buradaki gurur kibirdir. Nasıl olur da kibir sahibi oluruz. Doğduğumuz zamanda oldukça güçsüz, kuvvetsiz, yardıma çok muhtaç  olduğumuz gibi, yaşlandığımız zamanda da aynısı olacak güç ve kuvvetten kesileceğiz. Ve tekrar başkalarının yardımına ihtiyaç duyacağız.

Benlik Kiri


Ölüm geldiği zaman Allah (c.c.)'ın affına sığınmaktır. Dönüşümüz Allah (c.c)'a olduğuna göre muhakkak bizlerde O'na itaat edecek ve emir ve yasaklarına riayet edeceğiz. Ve etmememiz gereklidir.

Bir gün Beyazid-i Bistami hazretleri bir yerde geçmekte idi ve orada hemen önlerine ıslanmış bir köpek çıktı ve silkelendi. Sıçrayan sulardan elbisesine bir şey değmemesi için beyazid-i bistami hazretleri eteklerini toplayıp geriye çekildi. Köpek konuşmaya başladı. "Eteğine benden bir damla değseydi onu bir miktar su ile yıkar ve temiz hale getirebilirdin. Fakat eteklerini toplayarak kendini benden temiz ve üstün görmekle içine düştüğün benlik kirini hangi su ile temizleyeceksin" dedi.

Anne Hakkı Nedir?

Anne  hakkı her yönüyle çok önemlidir. Özellikle İslam'i olarak çok önem arz etmektedir. Annemizin  hakkını ne yapsak zaten ödeyemeyiz. Ödeyebilirim diyenler belki olabilir ama asla ödenemez. Annelik duygusu çok farklı bir duygu olduğunu az çok biliriz her ne kadar bilmesek bile.  Bu duygu sadece insanlarda değil diğer canlılarda da aynıdır. 

Bizleri gerçek anlamda karşılıksız olarak seven tek kişi anne ve babadır. Özellikle annedir. Ondan gayrısı yalandır. Aşk, meşk bunlar hepsi hikaye ve sonuçta bir karşılık var. Ne kadar da tek taraflı olsa bile karşılık olabiliyor belki beni sever düşüncesi ile. Her neyse biz  annelerimiz hakkında yazmaya devam edelim. 


Anne Hakkı Nedir


Anne hakkı ödenmez ancak annenin rızasını kazanmak aslında çok kolay.  En güzeli nedir biliyor musunuz? Anneniz ne derse yapın ne yapmayın derse yapmayın yani söz dinleyin asi olmayın. Ve bu şekilde rızasını da kazanmış olursunuz. Tabi İslami konuda, namaz kılma, oruç tutma gibi sözler dinlenmez bunlar hariçtir. 

Ana sözü dinleyen büyük nimetlere kavuşur. Veysel Karanî hazretleri annesinin sözünü dinledi ancak sahabe olma şerefine nail olmadı. Bu aslında başlı başına bize bir örnek teşkil ediyor. Anne sözünün ne kadar önemli olduğu. Belki sahabe olamadı ama Kainat Efendisi Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) hediye olarak hırkasını gönderdi. Düşünün bu ne büyük şeref, ne güzel bir şey. Ve halen ülkemizde  fatih yakınlarında bu hırka hırka-i şerif camisinde ziyaret edilmektedir. Ve ne kadar zaman geçmesine  rağmen halen dün ki gibi yep yeni. Çünkü Peygamberimizin (a.s.v) dokunduğu ve vücuduna değdiği bir şey zarar görmez ve haşere vs bunu kemirerek  eskitemez. Ve o gün ki gibi sanki Peygamberimizin (s.a.v.) kokusu duruyor hissedenler var hissetmeyenler var. Bu duruma göre değişir tabi. 

Anne sözü dinlemek insana Peygamber hırkası giydirir derler ya işte o söz buradan gelmektedir. Ne olursa olsun iyi şeylerde annemizin sözünü dinlememiz gerekir. İster size mantıklı gelsin ister mantıksız gelsin gene dinlemeniz ve gönlünü hoş etmeniz lazım. Yaşlandıklarında onları huzur evlerine göndermek yerine kendiniz bakarak büyük sevaplar ve bu netice ile de cenneti kazanmayı arzu edin. Ne mutlu annesi yaşlanıp da ona bakan yiğit evlatlara. Birçok kişi annelerine ve babalarına bakmadıklarından yani açıkça söylemek gerekirse hayırlı evlat olup onların rızasını almadıklarından birçok anne ve baba  huzur evlerinde hayatlarını sürdürmekte tabi bunların arasında istisnalar da vardır.

Bu konumuza çok güzel örnek olarak bir kıssa:

İmam-ı Azam Ebu Hanife (rahmetullahi aleyh), annesinin hatırına çok riayet ederdi. Hatta annesi şüpheye düştüğü bir meseleyle ilgili İmam-ı Azam'ın verdiği cevapla yetinmez, vaazlarıyla meşhur Ömer b. Zerr'in mecslisine  gidilerek ondan cevabın öğrenilmesini isterdi. O zaman İmam-ı Azam, hemen annesini bir eşeğe bindirip beraberinde onun yanına götürürdü.

İmam-ı Azam (rahmetullahi aleyh), vaize meselenin cevabını sorardı. Vaiz de, "Ey imam, sizin böyle şeyleri bize sormanızın manası yoktur" diye şaşırınca İmam- Azam hazretleri, "Annemin emri üzere sormaya mecbur oluyorum" derdi. Bunun üzerine Ömer b. Zer, "Öyleyse doğru cevap ne ise söyleyin de ben size onu bildireyim" der ve onun anlattığı şekilde cevabı söylerdi. O da annesine gelerek, 'İbn zer dediğiniz zat da benim gibi cevap veriyor. Artık kalbin müsterih olsun anneciğim' derdi.

Koskoca İmam-ı Azam Hazretlerinin bilmediğini o dönemde bilecek kişi  yok gibiydi ama buna rağmen  büyük imam o kadar bilgi sahibi olmasına rağmen ben en iyisini biliyorum gitmeye gerek yok bana inan ne gerek var o kadar yol gitmeye diyebilirdi. Ama Büyük imam İmam-ı Azam hazretleri de anne hatırının ne kadar önemli olduğunu bildiği için ve çok iyi bildiği için annesinin rızasını kazanmaya gayret gösteriyordu. Görüldüğü gibi sadece bu örnek bu konuyu tastamam özetlemeye yeter nitelikte. O sebeple fazla söze lüzum yok. 

"Sohbet vardır keskin bir kılıca benzer; bostanı, ekini kıs gibi kesip biçer. Sohbet vardır, ilkbahar gibidir. Her tarafı yapar sayısız meyveler verir." (Hz. Mevlana)

Bir önceki konumuzda "Portakal Yağı Nedir? Faydaları Neler?" portakal yağı hakkında çok geniş ve detaylı bilgi içeren yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

Doğal Taşların İnsan üstündeki Etkileri

Bir çok doğal taş bulunmaktadır. Bunlar aksesuar ve takı olarak çoğu kişilerce kullanılır. Bunun yanı sıra doğal taşların insan üstünde etki ettiği düşünceleri vardır bazılarını yazacağız:

Doğal Taşların İnsan üstündeki Etkileri


1. Akik Taşı:

* Bu taş insana özgüven, cesaret ve enerji verdiği iddia edilir.

2. Yeşim taşı:

* İnsana cömertlik hissi uyanıdran. Bilgileik, mermehetli olmak ve insancıl taş olarak adlandırılır.

3. Turkuaz Taşı:

* Bu taş ise insanda utanç ve suçluluk duygusunu attığı iddia edilir. bir güven taşı olarak nitelendirilir.

4. Aleksandrit Taşı:

* Şans getirldiğine inanılır, insanı yenileyen ve düzelttiği varsayılır.

5. Ametist Taşı:

* Depresyone iyi geldiği söylenir, gerçek rüyalar görünmesini saplar. Oldukça sakin bir insan ve dinç olmanıza olanak tanır.

Tabi bunların çoğu iddiadır ne kadar gerçek bu bilinmez.

Bir önceki En5 Konumuzda "Dünyadaki İlkler 5 Tane İlginç Buluş"

Aile İçi Adalet

Ailenin hayatımızda çok önemli bir yeri vardır.  Aile içinde özellikle  çocuklar arasında adaleti sağlamak her zaman için kolay olmayabilir. Fakat aile reisi iseniz bunu yapmak ve adaleti sağlamak zorundasınız. Çocuklar arasında adalet sağlanmazsa ortaya huzursuzluk gibi durumlar çıkabilir.  Bu sebeple bu olaya çok dikkat etmek gerekir. 

Aile  İçi Adalet


Numan b. Beşir (r.a) şöyle anlatmaktadır:

Babam bana bir bağışta bulundu. Sonra şahit tutmak için beni alarak Kainatın Efendisinin yanına  (Resulullah'a ) götürdü ve "Ya Resulullah! Şahit ol ki Nu'man'a  malımdan şunu ve şunu bağışladım" dedi. Bunun üzerine  Sevgili Peygamberimiz (a.s.v) "Oğullarının hepsine Numan'a bağışladığın kadar bağışta bulundun mu?" diye sordu. Babam 'Hayır' cevabını verdi.

Bunun üzerine Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi vesellem) "Öyle ise buna benden başkasını şahit yap" buyurdu ve "Oğullarının sana iyilik yapma hususunda eşit olmalarını diler misin?" diye sordu. Babam 'Evet' cevabını verdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "O halde bu şekilde olmaz! Allah'tan korkun ve çocuklarınızın arasında adil olun! buyurdu. 

Görüldüğü  gibi  adil olmak çok önemlidir.  Aksi halde bu durum çok değişebilir. Zaten bu konuyu fazla uzatmaya gerek yok.  Peygamber  Efendimiz kısa ve öz konuşarak çok geniş anlamlı sözler söylemiştir. Bu da bizlere örnek olsun ve aile içinde adaletli olmamızı sağlasın ve çocuklarımız arasında ayrım yapmamak lazım. Birine ne veriliyorsa diğerine de ondan vermek kimseyi üzmemek, kalbi kırık şekilde bırakmamak lazımdır. 


Şeytana Karşı

İlim sahipleri, "Sinsi şeytanın şerrinden" (Nas 114/4) ayetinin açıklamasında (tefsirinde) şöyle açıklamada bulunmuşlardır:

"O, insanın kalbine iyice yayılıp hakim olmak ister, kul, Yüce Allah (c.c)'ı zikir edince siner, bir köşeye uzaklara çekilir.  Allah'tan gafil olunca da kalbine iyice yayılıp hakim olur"

Allah (celle celalühu), Nas suresinde "hannas" sıfatı ile tanıtmıştır. Hannas" sinsi" korkak, boş bulunda dalan, karşı durunca kaçan" anlamlarına gelmektedir.

Şeytan bir insanı gafil, namazını kılmaz, orucunu tutmaz, zekatını vermez ve İslam'dan uzak bir hayat yaşayan haramlara dalmış. İçki kumar ve bunun gibi kişilere kolayca musallat olur. Ayrıca İbadetlerini çokça yerine getiren kimseye de musallat olabilir ki o yaptıkları ibadetleri bırakıp sevapları kazanmamasını ister. Ancak o kulu Allah korur. Ve Felak ve Nas sureleri ile bundan korunmak mümkündür. Şeytan sadece vesvese verir. Yaptırım gücü yoktur. Ancak insanlar hemen o vesveseye kanarak şeytanın kötü emellerine düşebilir. Bir anda kendini günahlar içinde görebilir. Veya günah işleyen bir kul ise daha kötü olabilir. Fakat şeytanın şerrinden kurtulmak için Çokça zikir yapmak ve Allah'ın bize emrettiklerini yapmak ve yasaklarından kaçınmak en önemli noktadır. Şeytanın şerrinden Allah'a sığınırız. 

Şeytana Karşı


Zikir şeytanı uzaklaştırmaktadır. Çünkü o anda kalp doludur zikir devam ettiği müddetçe şeytan kalbe girmek için herhangi bir yol bulamaz. Sürekli kalbe girmek ister ancak zikrin nuru onu yakar. Bu sebeple insanların özellikle Müslümanların en kötü ve büyük düşmanı olan şeytan oradan uzaklaşır ve kaçar. Bu sebeple de Mümin insan şeytandan kurtulmuş olur.

İmam Gazali Hazretleri şöyle ifade etmektedir:

"Allah'ın zikrinden başka kalbe her ne korsan, şeytanın vesvesesine yardımcı olabilir. Kalbi şeytanın vesvesesinden koruyan ancak Allah'ı anmaktır. "

Bizler daimi olarak Allah Teala'yı zikretmemiz gerek. Çarşıda pazarda nerede olursak olalım  Allah bir an bile kalbimizden çıkmamalı. Kalbimizi Allah dedirtmeye alıştırmalıyız. Günün belli zamanlarında zikir çekmek insana çok fayda verir. Zikrin genel olarak sayısı yoktur. Fakat tasavvuf erbabı bir kamil-i mürşide intisap ederse o zaman o ona göre belli sayılarla belli aralıklarla çoğaltarak zikir dersi verir. Tasavvufta böyledir. Ve daha hızlı yol almak Allah'a ulaşmak ve kalbin Allah demesini sağlamak için mutlaka insanların bir gerçek kamil-i mürşide ihtiyaçları vardır. Rehbersiz olmaz. Nasılsa  okulda başımızda bir  öğretmen olmadan okumayı yazmayı ve buna bağlı dersleri tam olarak öğrenemiyorsak. İslam içinde  tasavvuf konusunda mutlaka bir rehbere  yol göstericiye ihtiyaç vardır. Günümüzde kamil-i mürşitler vardır. Ancak sayıları azdır. Bunları bulmak ve onlara instisap (bağlanmak) etmek gerekir. 

Türkiye bir kaç tane bulunmaktadır. Bunların isimlerini vermeyeceğim Allah nasip ettiği kimseyi o insanlara  yönlendiriyor zaten. Ama gelin görün ki ne kadar az gerçek şeyh varsa bir o kadarda çok sahte şeyh vardır. Aman diyorum sahte şeyhlere sakın yaklaşmayın böyle olacağına en azından İslam'ın 5 şartını yerine  getirin gene yeterli.  Tasavvuf biraz daha üst noktalara çıkmak Allah'a daha çok yaklaşmak ve zikirlerden sevap elde edip Allah'ın rızasını kazanmaktır.

Allah'ın rızasını akıllı olan her mümin bir şekilde kazanabilir. yeter ki aklını kullansın.  Tasavvufa şirk diyenler çok onlara itibar etmeyiniz onlar  vehhabi görüşü ehl-i sünnet olmayanların iftiralarıdır. Ve neyin ne olduğunu da bilmezler

Şunu da unutmayın ben illa tasavvufa girin demiyorum. 5 vakit namaz Allah'ın emirleri ve yasaklarını göz önünde bulundurarak Mümin olarak yaşamak da yeterlidir. Dediğim gibi tasavvuf deryasına girmek yükselmek ve üst noktalara çıkmak içindir. Tabi ilimsiz olarak girmemek gerekir. Bu gibi durumlarda tehlikeli olabilir. İlim öğrenmek farzdır. 

Bir önceki konumuz "Rahmet Nazarı" dilerseniz konumuzu okumak için ilgili bağlantıdan yazımızı görebilirsiniz.